begumgokce Discussion started by begumgokce 14 years ago

Aydınlanma kişiselliği yüzünden pek çok sorun yaratmıştır. Başta insanın geçmesi gereken sabit aşamalar yoktur. Her insan değişik aşamalardan geçer, çünkü her insan pek çok
yaşamda farklı türden koşullanmalar edinir.

Bu yüzden bu aydınlanma sorunu değildir, koşullanma sorunudur -yolunu bu şekillendirir. Ve herkesin farklı koşulları vardır, bu yüzden iki
insanın yolları aynı olamaz. İşte bu yüzden sürekli tekrarlıyorum:
Bir otoyol yok, yalnızca patikalar var -ve onlarda hazır
bulunmazlar. Onları orada hazır bulamazsın, üstlerinde yürümen gerekir -hayır. Onları yürürken yaparsın. Senin yürüyüşün yapar onları.

Aydınlanma yolunun gökyüzünde uçan kuş gibi olduğu
söylenir: Arkasında ayak izi bırakmaz; kimse bir kuşun ayak izlerini
takip edemez. Her kuş kendi ayak izlerini yaratır ama kuş uçmaya
devam ederken onlarda hemen yok olur. Durum buna benzer, işte bu
yüzden bir önder yada takipçi olasılığı yoktur. İşte bu yüzden
İsa, Musa, Muhammet, Krişna gibi insanlar -"Bana inanın ve takip
edin "diyenler -Aydınlanma hakkında hiç bir şey bilmiyor
diyorum. Biliyor olsalardı bu ifade imkansız olurdu. Aydınlanan
herkes bilirki arkasında hiç ayak izi bırakmamıştır. İnsanlara, "Gelin
beni takip edin " demek saçmadır.

Yani bana olanlar, başka herkesin yaşaması gereken şeyler değildir.
İnsanın normal kalması, sonra aniden aydınlanması mümkündür.

Aynı odada elli insan olsa ve hepimiz uykuya dalsak, herkes kendi
rüyasını görür. Ortak bir rüya olamaz, bu imkansızdır. Ortak bir rüya
yaratmanın yolu yoktur. Senin rüyan senin benim rüyam benim olur ve
farklı yerlerde, farklı rüyalarda oluruz. Ve uynadığımız zaman, ben
rüyamın belli bir aşamasında, sen kendi rüyanın belli bir aşamsında
uyanırsın. Nasıl aynı olabilirler ki ?

Aydınlanma uyanmaktan başka bir şey değildir. Aydınlanmış insan
için, yaşamlarımızın tümü yalnızca rüyadır. İyi rüyalar
olabilir, kötü rüyalar olabilir, kabuslar olabilir, çok iyi, güzel
rüyalar olabilir, ama yinede hepsi rüyadır.

Her an uyanabilirsin. Bu potansiyelin her zaman vardır. Bazen
uyanmak için çaba gösterirsin ve bunun güç olduğunu
görürsün. Bağırmak istediğin, ama bağıramadığın rüyalar görmüş
olabilirsin. Uyanmak ve yataktan çıkmak istersin, ama
yapamazsın, sanki bedenin felç olmuş gibidir.

Sabahleyin uyanırsın ve hepsine gülüp geçersin, ama o
anda, olmaktayken bu gülecek bir şey değildir. Gerçekten
ciddidir. Tüm bedenin neredeyse ölmüştür, ellerini
oynatamazsın, konuşmazsın, gözlerini açamazsın. İşinin bittiğini
bilirsin! Ama sabahleyin ona dikkat etmezsin; ne olduğunu
düşünmezsin bile. Bunu bir rüya olduğunu bilmek onu anlamsız
kılar. Uyanıksındır -rüyaların iyi yada kötü olması fark etmez.

Aydınlanma da aynıdır. Kullanılan tüm yöntemler bir şekilde yalnızca
yalnızca rüyanın kesildiği bir durum yaratır. Bağlılık bireyden
bireye değişir. Uykunun ne kadar derin olduğuna bireyden bireye
değişir. Ama tüm yöntemler uyanman için seni sarsar. Hangi noktada
uynacağın hiç fark etmez...
osho