Doğruluğunu sorgulamadan peşin olarak kabul ettiğimiz her türlü fikir inançtır. İnançla bilgi farklıdır. Bilgi kanıtı olan gerçeklerdir. “Havaya atılan her katı nesne yere düşer” önermesi bir bilgidir. Havaya attığınız bir şeyin yere düştüğünü görerek bunu kanıtlarsınız. İnanç ise varlığı ya da doğruluğu kanıtlanamayan ama yinede varmış gibi doğru kabul edilen önerme, ya da fikirlerdir.
Tüm inançların birleşimi bilinçaltı dediğimiz hayali zihinsel yapıyı oluşturur. Hayali diyorum çünkü bugüne kadar bilinçaltının varlığı da kanıtlanmamıştır. Bilinçaltı sadece bir tanımdır. Zihinsel eylemleri daha iyi anlatabilmek için kullandığımız bir kavramdır.
İnançlar bilinçaltının yapı taşlarıdır. Her bir inanç bir bilgisayar programı gibi etki eder. inanç bilinçaltı için bir koruma programıdır. O nedenle bilinçaltı inancı korur. korumak için duygulardan yararlanır. Duygular konusuna ilerleyen bölümlerde değinilecektir.
Bilinçaltına yerleşmiş bir inanç hangi aşamalardan geçerek inanç olur?
Bir düşüncenin inanç olarak yerleşmesi için hipnotik ilkelerin güçlü bir şekilde işler olması gerekir.
Hipnotik ilke ne demek?
Bir fikrin eleştirilmeden, yargılanmadan, sorgulanmadan doğru kabul edilmesidir. Hipnotik ilkelerin en etkili olduğu dönem çocukluk dönemidir. Zihin modelimizde kritikal faktör kabul ettiğimiz bir kavram vardır. Hipnozun klasik tanımı kritikal faktörün baypas edilmesi ve bilinçaltına seçici bir fikrin kalıcı olarak kabul edilmesidir.
Çocuk, bilemez, itiraz edemez. Kabul etmek zorundadır. Yani çocukken kritikal faktör zaten açıktır.
Bir düşünce otoriter olarak verilirse, içinde duygu yüklüyse, ve sık tekrar edilirse hipnotik etki yaratır. Yani verilen telkin bilinçaltı tarafından kalıcı olarak kabul edilir.
Yani çocukken sürekli hipnoz oluruz.
Aynı ya da birbirine benzer telkinler süreklilik kazandıkça bilinçaltına yerleşmeye ve doğru kabul edilmeye başlanır.
Değersizlik inancı da bu aşamalardan geçer.
Çocuk sürekli bu yönde telkin alır. Yetersizdir, beceriksizdir, kendinden beklenileni yerine getiremiyordur.
Anne bir taraftan, baba bir taraftan çocuğun beyninin yıkar. Anne ya da baba ne kadar eleştirel bir yapıya sahipse çocukta da o kadar hızlı değersizlik inancı yerleşmeye başlar.
Bugüne kadar binlerce regresyon yaptım. Yani hipnoz ortamında çocukluk olaylarına gittim. Çocuğu değersiz olduğuna inandıran olayların neler olduğunu bizzat ilk elden yaşadım, gözlemledim.
Yani benim bu söylediklerim bazı psikolojik teorisyenlerin yaptığından çok farklı. Ben bizzat bilinçaltından öğrendim. Bu nedenle de nelerin nelere neden olduğunu gayet iyi biliyorum.
Çocuk bir fikrin ya da bir telkinin doğru olup olmadığını ilk karşılaştığı zaman bilemez. Bir otorite tarafından bu telkin verilmişse doğru kabul edilir. Günümüzde anne, baba, aile büyükleri, TV, sokak arkadaşları, okul birer otoritedir. Eğer bir konuda ilk bilgi TV den öğrenilmişse anne baba çocuğa doğrusnu öğretmeye çalışsa da artık bu doğrunun geçerliliği kalmaz. TV deki çizgi filmden aldığı yanlış bilgi onun doğrusudur.
İnanç yaratan ve inancı destekleyen düşünce tarzı;
Çocukların dünyayı algılama gücü, düşünce kategorize etme şekli bir inancı oluşturma ve sürdürme açısından çok uygundur. İlginç olan çoğu büyümüş bireyde de aynı çocuksu-hipnotik düşünce tarzının devam etmesidir.
Nedir çocuksu-hipnotik düşünce tarzı?
Olayları donmuş olarak algılamak. Bir süreç olan olayı durmuş, bitmiş olarak algılamak.
Çocuk bir olayı ya öyle ya böyle şeklinde algılar. yani bir ihtimal olmazsa tamamemn zıddının olacağını düşünür. Örneğin baba sınıfını takdirle geçersen sana bisiklet alacağım diye söz verir. Çocuğun zihninde bu sevilme ile ilişkilendirilmiştir. Sevilmem için takdir almam gerekir diye düşünür. O halde takdir almazsam sevilmeyeceğim sonucunu çıkarır. halbuki ailenin öyle bir bakışı yoktur ama bunu özellikle belirtmezse bu düşünce tarzı değersizlik inancına giden yolu açar, ya da destekler.
İkinci düşünme şekli aşırı genelleştirmedir. yani çocuk yukarıdaki örnekte bir olaydan sonuç çıkarır. Babamın beni sevmesi için hep takdir almam gerekir diye düşünmeye ve inanmaya başlar.
Bir inanç nasıl inanç oluyor?
Doğruluğunu sorgulamadan peşin olarak kabul ettiğimiz her türlü fikir inançtır. İnançla bilgi farklıdır. Bilgi kanıtı olan gerçeklerdir. “Havaya atılan her katı nesne yere düşer” önermesi bir bilgidir. Havaya attığınız bir şeyin yere düştüğünü görerek bunu kanıtlarsınız. İnanç ise varlığı ya da doğruluğu kanıtlanamayan ama yinede varmış gibi doğru kabul edilen önerme, ya da fikirlerdir.
Bilinçaltına yerleşmiş bir inanç hangi aşamalardan geçerek inanç olur?
Hipnotik ilke ne demek?