nills Discussion started by nills 14 years ago

  Eylemi, varoluşun temel değeri olarak alan eylem felsefesi gerçekte spritüel bir felsefedir. Eylem felsefesi ilk olarak Fransız düşünür Maurice Blondel tarafından ortaya atılmıştır ve materyalist düşünceye, materyalist ahlaka karşı bir tepkidir. Eylem felsefesi incelendiğinde açıkça spiritüalist bir düşüncenin ürünü olduğu, kurulu ahlaki ve kültürel düzenin, varlık ve sevgi değerlerine uymayan kurallarına, riski göze alarak, cehit ve iradeyle karşı çıkmaya dayalı olduğu görülür.

           Kuşkusuz, Yaratıcı’ yı tanımayan felsefi görüşlerin ortaya çıkardığı ahlak ve kültür, insanın şuurca yükselmesini önlemektedir. Bir kısım düşünürler, her alanda ortaya çıkan ahlaki yozlaşmaya karşı yeni bir felsefe ve ahlak için eylemi esas olarak aldılar. 19. ve 20. yüzyılda gelişen bu düşüncenin ülkemizdeki temsilcisi Nurettin Topçu’ dur.

           Varoluş gerçeğine ne sadece akılla ne de sadece inançla erişemeyiz. Her türlü inançtan, gönül değerlerinden uzak bir bilimsellik yanlış olduğu gibi, bilimselliğin olmadığı bir inanç da insanın doğruyu bulmasını engeller. Bu günkü tamamen akla ve deneye dayalı bilimsellik görüşü, orta çağda kilisenin estirdiği dini teröre bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İnsan bilinci bir uçtan diğerine sallanan bir yapıda olduğu için, zaman içinde bu sallanmanın sona erip orta noktayı bulacağını ümit ediyoruz. İşte eylem felsefesi insan bilincini böyle bir orta noktaya yönlendirmektedir. Günümüzde materyalist felsefesi acımasız bir ekonomi, politika, “sadece ben kazanayım” diyen insan ilişkileri yaratarak dünyamıza da büyük zararlar vermiştir. Bu gidiş değiştirilemezse çok yakın bir gelecekte küresel ısınma nedeniyle dünya üzerinde kalabilecek insan sayısının birkaç binden ibaret olacağını bilim adamları da söylemeye başladılar.

           Gerçekte eylem felsefesi insanlığın kurtuluşu için gerekli ahlaki değerleri yaratmaya çalışmakta, felsefe ile spritüel inancı birleştirmeye çalışmaktadır.