nills Discussion started by nills 14 years ago

Kendimiz ile kendimiz olmayanı birbirinden seçmeye çalıştığımız zaman, aslımızın ne olduğunun keşfine başlıyoruzdur. Bu ufacık dünya yaşamımızda varlığımızın bütününü ifadelendirebilmemiz imkânsızdır. Şu an içinde kaydettiğimiz şuur halimiz, daha büyük ve bütünlüğe sahip aslımızın yani asıl kendimizin ufacık bir kısmından başka bir şey değildir. Nasıl tayin edebiliriz ki, hangisi kendi düşüncemiz veya tahayyülümüz, hangisi daha büyük benliğimizden veya bizi vasıta eden daha yüksek âlemlerden gelen intiba veya yol göstermelerdir.

           Maddî bedenler vasıtasıyla kendisini ifade etmekte olan ruhsal varlıklar olduğumuzu, ruhun ulvî kısmımız olduğunu fark etmeliyiz. Üstün olan ruh, tabi olan bedendir. Ruh efendi, beden ise hizmetkârdır. Yaradan olarak isimlendirdiğimiz kudretlere biz de mikro kozmos halinde sahibiz. Şayet özümüzde olan kudretin yüze çıkmasına izin verecek olsaydık, yaşamımızda endişe, kaygı ve üzüntüden ayrı kalırdık. Zira ne bu yaşamda, ne de ondan sonrakinde başa çıkamayacağımız hiçbir durumun olmadığını o zaman bilebilirdik. Öğrenmemiz gereken de budur. Lakin bu kolay değildir. İçinde yaşadığımız bedenimize evimizmiş gibi alaka ve ihtimam göstermeliyiz. Fakat o sadece bir evdir, o biz değiliz.

           Bizi bu görkeme açan kudret, yaşamdan sorumlu kılan aynı kudrettir. Yaşam sadece maddî bir şey değildir. O ruhtur ve ruh da yaşamdır. Yaşam olan her yerde ruh, ruhun olduğu her yerde de yaşam vardır. Kendimiz olarak gördüğümüz kuvvetle yaşam dediğimiz kuvvet aslında aynıdır. Ve bütün o sonsuz yaratma vetiresine bizim de katılabilmemiz için imkân ve kudret bahşetmiş olan odur. Bize canlılık ve dinamizm veren, bizi destekleyen o muazzam gücü her zaman varlığımızın derinliklerinden, gönülden dilemekle çağırabiliriz.

           Ruhsal haslet ve melekelerimizi geliştirmek şarttır. Bunu yapabildiğimiz zaman, karanlıkta dolaşan yorgun ruhlara hakikat ışığını yansıtan birer küçük deniz feneri oluruz. Yapacağımız tek bir görev var; bu ruhsal gücü emip alacak ve sonra onu, sadece başkalarına yardımda kullanacağız. İçinde hepimizin yer aldığı bir plân var ki, o bizim hür irademizin rızası üzerinden harekete geçecektir.



--