derya88 Discussion started by derya88 14 years ago


Herkes kendi bedeninin nasıl işlediğini bilmelidir. Bedeninin kaldıracağından fazlasını yapmaya kalkarsan eninde sonunda hastalanırsın.


Bedenini belli bir yere kadar zorlayabilirsin, ama bu sonsuza dek sürmez. Çok fazla çalışıyor olabilirsin. Başkalarına öyle gelmeyebilir, ama bunun önemi yok. Bedenin o kadarını kaldıramaz; dinlenmesi gerekir. Ve sonuç aynı olacaktır. İki üç hafta çalışıp da sonra iki üç hafta hasta yatacağına altı hafta boyunca çalış, ama günlük iş yükünü yarıya indir – basit bir hesap.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Bedenini zorlaman çok tehlikeli, çünkü bu yüzden pek çok hassas denge bozulabilir – hep aşırı çalışmak sonra yorulmak, bunalıma girmek ve yatağa uzanıp her şey hakkında kendini kötü hissetmek yıkıcıdır. Hızını azalt, daha yavaş hareket et ve bunu her şeye uygula. Örneğin, eskiden yürüdüğün gibi yürüme. Yavaş yürü, yavaş nefes al, yavaş konuş. Yemeğini yavaş ye; normalde bir öğün yirmi dakika sürüyorsa bunu kırka çıkar. Yavaş yıkan; yıkanman on dakika sürüyorsa bunu yirmi yap. Ve tüm etkinlikler yarıya indirilmelidir.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Bu sadece profesyonel hayatınla ilgili değil. Yirmi dört saatin yavaşlamak, her türlü işi yapma hızın yarıya inmelidir. Tüm yaşam biçimin değişmelidir. Yavaş konuş, hatta yavaş oku, çünkü beyin her şeyi aynı hızda yapma eğilimindedir.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Çok çalışkan birisi hızlı okur, hızlı konuşur ve hızlı yemek yer; bu bir saplantıdır. Her ne yapıyorsa bunu hızlı yapacaktır, hiç gerek olmadığında bile. Sabah yürüyüşüne çıkmış bile olsa hızlı yürüyecektir. Hiçbir yere gitmiyordur, sadece yürüyüşe çıkmıştır ve iki veya üç kilometre ilerlemesi hiç de önemli değildir. Ama hız saplantısı olan birisi her zaman hızlıdır. Otomatik davranır; bu onun otomatik mekanik davranış biçimidir.


br />p class="MsoNormal" align="justify">O yüzden bugünden itibaren her şeyi yarıya indir. Yavaş ol, yavaş yürü. Ve bu senin her şeyin daha fazla farkında olmanı sağlayacak, çünkü bir şeyi çok yavaş yapınca – mesela elini hareket ettirirken – onun fazlasıyla farkında olursun. Hızlı yapınca olay mekanikleşir.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Yavaşlamak istiyorsan bunu bilinçli yapman gerekecek; başka yolu yok.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Bu kapasite meselesi değil; sadece bir hız sorunu. Herkesin kendine has bir hızı vardır ve sen de kendi hızında hareket etmelisin. Senin için doğal olan budur. Kapasite ile hiç alakası yok. Bu kadar hareketle yeterli iş çıkarabilirsin ve ben bu şekilde senin daha fazla şeyi başarabileceğine inanıyorum. Kendine uygun, doğru tempoyu yakaladığında çok daha fazlasını yapabileceksin.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Koşturup durmayacaksın, her şey daha kolay hallolacak ve sen çok daha fazlasını becerebileceksin. Kimi insan yavaş çalışır, ama bu tip yavaşlık kendi özelliklerini de beraberinde getirir. Aslında bunlar daha iyi özelliklerdir. Hızlı bir işçi sayısal olarak iyi olabilir. Daha fazla sayıda iş çıkarabilir, ama iş kalitesi asla diğeri kadar iyi olamaz. Yavaş bir işçi kalite olarak daha kusursuzdur. Tüm enerjisi kalite boyutunda hareket eder. Sayısal olarak fazla iş çıkarmayabilir, ama doğru mesele sayı değildir zaten.


br />p class="MsoNormal" align="justify">Eğer sadece birkaç şey yapabiliyorsan, ama bunlar gerçekten güzel ve mükemmele yakın şeylerse, çok mutlu ve kendinle barışık olursun. Çok şey yapmanın gereği yok. Eğer seni tam olarak tatmin eden bir tek şey bile yapsan bu sana yeter; hayatın doludur. Veya bir sürü şey yapmaya devam edersin ve hiçbir şey seni tatmin etmez ve her şey mideni bulandırıp seni hasta eder. Bunun ne manası var ki?


br />p class="MsoNormal" align="justify">Birkaç temel noktanın anlaşılması gerekiyor. İnsan doğası diye bir şey yoktur. İnsan sayısı kadar insan doğası mevcuttur, o nedenle bunun kriteri olmaz. Birisi hızlı koşar, diğeri yavaş yürür. Bunlar karşılaştırılamaz, çünkü ikisi apayrıdır, ikisi de tamamen özgün ve bireyseldir. Bu konuda endişen olmasın. Kıyaslamalara girme. Örneğin, bakıyorsun birisi bir sürü iş yapıyor ve hiç uyumuyor, ama sen bir tek iş yapıyor ve uyku ihtiyacı hissediyorsun ve bu yüzden kendini kötü hissediyor, kapasitenin pek düşük olduğunu sanıyorsun.

<<
r />br />class="MsoNormal" align="justify">Ama o kişi kimdir ve sen nasıl kendini onunla kıyaslayacaksın? Sen sensin, o da o. Eğer o yavaş hareket etmeye zorlanırsa hastalanabilir, çünkü bu doğasına aykırıdır. Senin yaptığın da senin doğana aykırı olabilir, kendi doğana kulak ver.

<<
r />br />class="MsoNormal" align="justify">Her zaman bedenini dinle. O fısıldar; asla bağırmaz, çünkü bağıramaz. Sana mesajlarını ancak fısıldayarak iletebilir. Eğer tetikte olursan onları anlayabilirsin. Bedeninin kendi bilgeliği aklınkinden çok daha derindir. Akıl olgunluğa erişmemiştir. Bedense milyonlarca yıl akıl olmadan ayakta kalmıştır. Akıl sonradan gelmiştir. Henüz birçok şeyi bilmiyor. Tüm temel şeyleri beden hala kendi denetiminde tutuyor. Akla sadece lüzumsuz şeyler verilmiş: düşünmek; felsefe ve Tanrı ve cehennem ve politika hakkında düşünmek.

<<
r />br />class="MsoNormal" align="justify">En temel işlevler – nefes almak, hazmetmek, kan dolaşımı – bedenin kontrolü altındadır, halbuki akla sadece bazı lüksler bırakılmıştır.

<<
r />br />class="MsoNormal" align="justify">O yüzden bedene kulak ver ve asla kıyaslama. Daha önce senin gibi biri hiç olmadı ve bir daha da olmayacak. Sen tek ve eşsizsin – geçmişte, şimdi ve gelecekte – o yüzden kimseyle kendini karşılaştıramazsın ve kimseyi taklit edemezsin.   OSHO

<<
r />br />2>