Senelerdir “En İyi Buğday Yarışması”na katılan ve her yıl birinci olan bir çiftçinin o yıl da birinci olması herkesi şaşırtmıştır. Yarışmayı izleyen gazeteciler çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek isterler. Çiftçi bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyler. Gazeteciler bu ce...vaba çok şaşırırlar. “Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sorarlar. Çiftçi “Neden olmasın? Bilmiyor musunuz, rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.”
Yardım etmenin, paylaşmanın insana bir şey kaybettirmediği gibi ona muhakkak fazlasıyla geri döneceğini biliriz ve tecrübelerle yaşamışızdır. Ancak bazı insanlar aksini düşünür, başkasına yardım etmek o insanlara göre bir kayıptır. Ya da boşa harcanan zamandır. Yardım etmek veya paylaşmak deyince; bu maddî anlamda da olabilir, bilgi paylaşımı anlamında da. Birbirimize bir şeyler öğretmekte bir yardımlaşmadır. Tanıdığımız ya da tanımadığımız insanlara duâ etmek de bir yardımdır. Yani hepimiz her an birbirimize yardım edebiliriz ve etmeliyiz ki Allah da bize yardım etsin. Bir iken, yardımlaşmamız neticesinde bin dil olalım ki duâlarımızın kuvvet ve kabul derecesi artsın...