Bilinçli Kavuşum, Birlik Dalgası 17-18 Temmuz 2010
Related discussions
-
sufilerin ilahi birlik anlayışı
0 Replies Posted in yunus emre
-
Sana enerji vermeyecek hiç kimseyle birlikte olma
yanlış oldu yazı çıkmadı bunu silebilirmisiniz
1 reply Posted in Her Telden :)
-
11 temmuz 2011 tam güneş tutulması
0 Replies Posted in Doğum Tarihinizin Gizi
Maya Takviminin Dokuzuncu Dalgasının
Birlik Bilinci Niyetini Yaratmak!
Makalenin ana noktaları:
• Maya takvimi sizinle ilgilidir.
• Kadim Maya’ya göre evrenin yaradılışı dokuz dalgadan etkilenir.
• Şu anda sekizinci dalganın sonuna yaklaşıyoruz ve bunun üzerinde, evrenin tekamülünü sonlandıracak olan dokuzuncu ve en yüksek seviyenin aktivasyonu var
• Evrenin bu dokuzuncu dalgası birlik bilincini üretmek için tasarlanmıştır.
• Dokuzuncu dalga tarafından getirilen birlik bilincinin tezahürü, bunu birlikte – yaratmak için insanlar tarafından yapılacak bir niyeti gerektirir.
• 17-18 Temmuz 2010 Bilinçli Kavuşumu, Maya Takvim sisteminin dokuzuncu dalgasında birlik bilincini yaratma niyetini oluşturmaya istekli olanlar içindir.
Maya Takviminin Dokuzuncu Dalgasının
Birlik Bilinci Niyetini Yaratmak!
Son yıllarda Maya takvimine ve özellikle onun sonuna dair radikal şekilde artan bir ilgi var ve birçok insan bunun bize geleceğe dair ne söylediğini soruyor. Şaşırtıcı şekilde, birçok insan sanki yanıtın kendileriyle ya da yaptıkları seçimlerle hiçbir ilgisi yokmuş gibi bu soruyu soruyor. Görünen o ki çok az insan, kozmik planın tamamlanması için kendilerinin bu ilahi planda birlikte – yaratıcılar rolüne geçmeleri gerektiğini fark etmiş durumda. Bu, insanların zamanda herhangi bir noktada istedikleri her şeyi yaratabilecekleri anlamına gelmiyor. Maya takvimi tarafından getirilen bilinç dalgaları hala varoluşumuzun ve herhangi belirli bir çağda neyi yaratabileceğimizin veya yaratamayacağımızın çerçevesini belirliyor. Yine de, sadece yeni dalga ile tutarlı olan yaratıcılık destek görecek ve bu biz Maya takvim sisteminin dokuzuncu ve en yüksek dalgasına girerken bir kez daha apaçık olacak. Bu nedenle dokuzuncu dalganın hangi bilinci yaratacağını ve bu dalga ile birlikte – yaratıcılar olmaya adım atabilmemiz için bizden neyi talep edeceğini sormak uygundur.
Bunu ele almak için kadim Maya’ya başvurmaya ve takvimleriin sonunun anlamını tanımlayan tek kitabelerine bakmalıyız, Tortuguero Anıtı 6. Bu, zamanın o noktasında dokuz basamaklı varlığın, Bolon Yookte’nin (Şekil 1) “ineceğini” söylüyor* Daha düz lisanda bunun anlamı, dokuz kozmik kuvvetin, dokuz dalga hareketinin birleşiminin eşzamanlı şekilde tam olarak tezahür edeceğidir. Takvimin sonunun anlamına bu kadim Maya yoluyla baktığımızda, dünyanın sonundan bahseden hiçbir şey olmadığını görürüz. Aksine, takvim sisteminin sonu , zamanın başlangıcından bu yana sürmekte olan ve dünyayı bugün olduğu hale getiren tekamül süreçlerinin tamamlanması veya gerçekleşmesi ile ilgilidir.
Bu dokuz kozmik kuvvet dokuz tekamül dizisidir (Altdünyalar), bunların her birinde kehanetsel Maya takvim sisteminin oluşturulduğu on üç enerji vardır, biyolojik ve tarihsel evrimdeki önemli olayların son derecede bağdaştığı bir sistemdir. Farklı dizilerin her biri farklı bir bilinç çerçevesi geliştirir ve şu sıralar bizler sekizinci dalgadan çok kuvvetli şekilde etkileniyoruz. Ancak, takvim sona yaklaşırken doruğa ulaşacak olan birlik bilincine son geçişi getirecek olan, bu dalgaların dokuzuncusu ve en yükseğidir. Bu dokuz kozmik kuvvetin insanoğlundan ayrı olarak hareket etmediğini, bizler üzerindeki etkileriyle hareket ettiğini kavramanın zorunlu olduğunu hissediyorum ve bu nedenle bu dalgalar, sadece insanların onlarla uyum sağladığı kadar tezahür edecektir. Ayrıca düşünmemiz gereken bir şey, bu en yüksek seviyenin birlikte – yaratımının gerçekten onun amacına adanmış olmamızı gerektirdiğidir. Bu oldukça gizemli dokuzuncu dalganın hazırlığında, 17-18 Temmuz 2010 Bilinçli Kavuşumunun kutlanmasını teşvik ediyorum ve bunu Maya takvim sisteminin en yüksek ve belirleyici dalgası olan dokuzuncu dalga ile uyum sağlamak için odak noktası olarak görüyorum.
Birçok insan Maya takviminin sonunun bilinçte bir değişim getireceğinin sezgisel hissine sahiptir. Ancak bu tür bir değişimin kaynağının ne olduğu, nasıl gerçekleşeceği veya doğasının ne olacağı ya nadiren açıkça ifade ediliyor ya da tam olarak açıklanmıyor. Belki de bilinç değişimlerinin nasıl olduğu aslında birçok insanın inanmaya eğilimli olduğundan daha az gizemlidir. Aslında, bilinç değişimleri zamanın başlangıcından beri gerçekleşmekte olduğu gibi Maya takviminde ne zaman önemli bir enerji değişiminin olsa yeni bilinç dönüşümleri gerçekleşmeye devam etmektedir. Takvimin gece ve gündüzleri arasındaki değişimler bunun göstergesidir.
Maya takvimi sona ererken, dokuz dalgası eşzamanlı olarak tezahür edecek olan Kozmik Piramit veya dokuz – basamaklı – tanrı (Bolon Yookte).
Kozmik tarihteki tüm bu önceki değişimlere rağmen, dokuzuncu dalga tarafından üretilmesi beklenebilen yeni bilinçte çok özel ve önemli bir şey olduğunu hissediyorum.
İlk olarak bildiğimiz her şey bu yeni bilincin insan zihninin artık herhangi karanlık filtre tarafından hükmedilmeyeceği birlik bilincine geçişi getirmek için tasarlanmış olduğunu söylüyor (bakınız Şekil 2). Başka bir deyişle bizler “şeffaf” olacağız ve bunun realiteyi ayrılık olmadan gören, birçok insanın beklediği özel bilinç olduğuna inanıyorum. Sadece herhangi bir bilinç değil, aynı zamanda geçmişin dualitelerini aşan ve insanların her şeyin birliğini görmesine yardımcı olan bir bilinç. Bu tür birlik bilincinin gezegene ve insanlığa yararlı olabilmesinin nedeni, tüm ayrılıkların aşılmasına yönlendiren bilinç olmasıdır (erkek ve kadın, insan ve doğa, yöneten ve yönetilen, doğu ve batı, vs arasındaki). Bilinçte bu tür bir geçişin tezahürü olmadan, dünyanın er veya geç sona ereceğini hissediyorum. Dualist ve ayrılık bilincine sahip insanlar, daha büyük bütüne çok az saygısı olan Dünya’nın bedenindeki kanser hücreleri gibiler ve en sonunda dünyanın ekosisteminin çöküşünü üretecekler. Ancak birlik bilincine geçiş Dünya’nın kontrol edilmeyen istismarını ebediyen durduracaktır ve daha derin bir seviyede yaradılışın parçası olduğumuzu ve onunla uyum içinde yaşamamız gerektiğini anlamamızı sağlayacaktır. Ama böyle bir değişim yalnızca otomatik olarak mı gerçekleşir?
Yukarıda söz edildiği gibi, küresel bilinç değişimlerinin kökenleri, Maya takvimi tarafından tanımlanan kozmik kuvvetlerle rezonans halindedirler. Bundan dolayı, bazı insanlar geçici olarak değişmiş bilinç hallerini deneyimlemiş olmalarına rağmen, Maya takviminden bunu anlayabildiğimiz gibi, bir değişim ancak kozmik plan ile uyum içinde başlatılırsa kalıcı bir değişim olacaktır. Bu nedenle, ancak dokuzuncu dalga ile birlik bilincine geçişin , zamanının gerçekten gelmiş olduğunu kabul edebiliriz. Bu, insanlığın şimdiye kadarki evriminin tamamını sonlandıracak ve takvimin sonunu takiben gelecek olan yeni dünyaya girmemizi sağlayacak köprüyü inşa edecek dalgadır.
Diğer taraftan Maya takvimi öğrencisi bilinç değişiminin tezahür etmesi için, insanoğlunun bununla rezonansta olması gerektiğini ve bir noktada en azından bilinçaltında bununla hizalanma seçimini yapmış olması gerektiğini bilir. Bundan dolayı, büyük ölçekli bir bilinç değişimi, insanların iradesine karşı gerçekleşebilecek bir şey değildir. Özellikle dokuzuncusu gibi tekamülün en yüksek seviyelerinde, bu yalnızca birlikte – yaratıcılar olarak hizmet etmeyi seçen insanoğlu vasıtasıyla gerçekleşebilir. Maalesef birçok insan beklenen bazı fiziksel olaylar olduğu inancına yönlendirildi, örneğin kutupların yer değişimi, Nibiru (Marduk), güneş patlamaları veya Galaktik hizalanma gibi. Bunun sonucunda Maya takviminin, etkimiz dışında gerçekleşecek olaylar ile ilgili olduğu algısı doğdu ve insanlar güçsüz ve pasif bir tavra girdiler. Ancak ben Hopilerin dediğine inanıyorum, “beklemekte olduğumuz bizleriz”. Buna uygun davranmaya söz verirsek, dokuzuncu dalga ile birlik bilincini birlikte – yaratabiliriz.
Bu makalenin birçok okuyucusunun deneyimlemiş olabileceği gibi, aslında bilinçte ve her şeyin birliğinin deneyiminde geçici değişimlere neden olan spritüel uygulamalar, şifa teknikleri ve kişisel gelişim yöntemleri vardır. Yine de, daha büyük ölçekte pozitif rol oynamak için bu tür dönüşümlerde eksik olan şey, böylesi birlik bilincine dayanan bir dünya yaratmak için insanların kritik kitlesinin kendini buna adanasıdır. Bu nedenle 17 – 18 Temmuz 2010 Bilinçli Kavuşumunun arkasındaki fikir bunu yapmak için güçlü bir niyet yaratmaktır. Aslında her zaman yapmaya gücümüz olan tek bir şey vardır – ve tüm insanların yapmaya gücü olan – ve bu, birlik bilincini yaratmaya ve tezahür ettirmeye niyet etmektir. Çekim yasasının öğrencileri olarak, tüm tezahürlerin niyet ile başladığını ve niyet olmadan sonuç olmadığını bilirsiniz.
Bu nedenle Bilinçli Kavuşum –Birlik Dalgası birlik bilincini tezahür ettirmeye niyet eden herkes içindir. (Bunun bilincin herhangi bir değişimine değil, birlik bilincine geçişe niyet etmek ile ilgili olduğunu işaret etmek önemlidir). Bu, sahici bir şekilde “Birlik bilincini tezahür ettirmeye niyet ediyorum” diyenler içindir. Neye inanırsanız inanın, hangi dünya görüşüne sahip olursanız olun, yine de kendiniz ve başkaları için bu tür bir değişime niyet etme gücüne sahipsiniz. Önerilen tarihler, bunu yapma niyetini oluşturmak için uygun zamandır ve kozmik planla uyumlu bir şekilde, dokuzuncu dalga süresinde birlik bilincinin tezahürüne zemin hazırlar. Böyle yaygın bir niyet olmadan, gezegende bireysel ya da kolektif olarak bu tür bir değişimin olup olmayacağı şüphelidir.
Bilinçli Kavuşumda bu tür bir niyetin yaratımına dayanarak, insanların ayrıca böyle bir birlik bilincinin tezahürleri olan seremoniler gerçekleştirmek ve spritüel uygulamalara katılmak ve bunun sonuçlarını daimi kılmak için mümkün olan yolları aramak istemeleri doğaldır. Aslında, Bilinçli Kavuşuma, asla sona ermeyen derinleşmiş birlik bilincine doğru giden bir sürecin başlangıcı olarak bakılmalıdır. Bunun gerekli olan taahhüt türü olduğuna inanıyorum. Kozmik planı gerçekleştirmeyi arzu edenler için, Bilinçli Kavuşum dokuzuncu dalgayı birlikte – yaratmak için bir giriş noktası ve asla vazgeçmeyi istemeyeceğimiz bir şey olmalıdır. Dokuzuncu dalga tarafından sağlanan çerçeve içinde bu noktadan itibaren her gün Maya takvimini izlemeye başlamak, aslında kendi başına birlik bilincini geliştirmek için önemli bir faktör olabilir. Projeler sadece konulan son tarihlerle gerçek olur ve takvim bize bunun başarılacağı bir zaman çerçevesi veriyor.
Bilinçli Kavuşuma bağlı tezahürlerin, içinde yaşamakta olduğumuz eski dünyanın düşüncesizce uygulanan ifadeleri olmamaları için, çok dikkatli bir şekilde planlanması ve bu yeni birlik bilincini ifade etmesi önemli görünüyor. Eğer, örneğin sanatsal performanslar kutlamanın parçası ise, bunların her şeyin birliğinin deneyimlenmesini güçlendirdiğini mi yoksa sanatçılar ve seyirciler arasında ayrılık deneyimi mi yarattığını göz önüne almak bilgece görünüyor. Aynı şekilde seremonilerde liderin gerçekten kapsayıcı olup olmadığını sorgulanmalıdır.. Birlik bilincinin ifadesi olan seremonilere iyi bir örnek, Avatar’daki Jack Sully’nin Pandora halkının bir üyesi olarak çalışmaya başladığı zamandır. Bunun dışında, eğer birlik bilincinin üretilmesi için değerli spritüel uygulamalar kullanılıyorsa, alakasız bir durum olan kuruculara veya gurulara tapınmanın hariç tutulması düşünülebilir. Belki de sessiz ve gösterişli olmayan genel uygulamalar aslında birlik bilincinin en güçlü tezahürleridir, ama ne olursa olsun katılımcıların özü sözü bir olmaları ve üstünlük yapılarını yeniden canlandırmamaları önemlidir. Bunların nasıl yapılacağı yerel organizatörlerin karar vereceği bir şeydir ve burada sadece konuya taze gözlerle ve ayrıntılara çok dikkat edilerek yaklaşmanın önemini vurguluyorum.
Bilinçli Kavuşum ismi Uyumlu Kavuşum’u (Harmonic Convergence), 17-18 Ağustos 1987 tarihindeki (1 Imix ve 2 Ik) zihin açıcı toplanmayı çağrıştırıyor ve bu ikisi arasındaki ilişkiyi ve neden yıllar sonra ikinci bir 17-18 Temmuz 2010 (13 Eb ve 1 Ben)** olduğunu belirtmek önemlidir. İki Kavuşum arasındaki önemli ortak özellik, ikisinin de Maya takviminin 8. ve 9. dalga hareketlerinin ikiye katlandığı zamana (esasen) yerleştirilmesidir ve bu nedenle bu dalgalar tarafından getirilen ilgili bilinç dönüşümlerini haber veren enerji değişimlerini yansıtmalarıdır. .Başka şekilde söylersek: Uyumlu Kavuşum sekizinci dalgaya kuantum sıçraması anlamına gelir, Bilinçli Kavuşum dokuzuncu dalgaya kuantum sıçraması anlamına gelecek. *** (Bundan dolayı, 2 nci bir Uyumlu Kavuşum olarak anlaşılabilir). Veya, karşılaştırma için yedinci dalgayı ve ondan önceki dalgayı dahil edersek (bakınız Şekil 3), bunun, Avrupa Rönesans’ının sanayiciliğin modern dünyasına kuantum sıçraması anlamına gelmesi gibi, dokuzuncu dalga için hazırlık olduğu anlamına geleceğini görebiliriz. Şu anda farklı olan ve Bilinçli Kavuşum için meydan okuyucu olan şey, bu adımın ayrı ayrı bireylerin yararına olduğunun söylenememesi, tüm insanlığın yararına olmasıdır.
Bu paralelliklerden (Şekil 3), Bilinçli Kavuşumun 9 Mart 2011 tarihinde başlayacak dokuzuncu dalganın kendisi olmadığını görebiliriz. **** Bunun yerine bu kutlama dokuzuncu dalgadan önce gelen ve zemini hazırlayan ve direkt olarak dokuzuncu dalgaya götüren bir dalgayı, bir ön – dalgayı başlatır. Bu nedenle Bilinçli Kavuşum, birlik bilinci sadece daha sonra dokuzuncu dalga ile tam olarak gelişecek olsa da, birlik bilincinin niyetini yaratma noktası olarak muazzam şekilde önemlidir. Belki aslında bu tür bir niyet oluşturmak için insanlığın son şansıdır, bu niyeti oluşturmak önümüzdeki yıllarda bekleyebileceğimiz ekonomik kaosun üzerine yükseleceksek, erken bir noktada var olması zorunlu olan bir gerekliliktir. Benim görüşüme göre gelecek için umut, düşük Altdünyaların tüm dualiteleri ve çatışmalarına yakalanmaktan çok, tam olarak bu dokuzuncu dalga üzerinde sörf yapmayı öğrenmekte ve Altdünyaların dualite çatışmalarını aşmakta bulunmaktadır. Eğer bu doğruysa, Bilinçli Kavuşumun eski dünyanın egoya dayanan işleyişini savunan tüm kuvvetlerden ve bunu üreten çok büyük hiyerarşilerden çok fazla dirençle karşılaşacağı beklenmelidir. Bunun küçük bir örneği olarak, şu anda “2012” etrafında ticari bir medya sanayi ortaya çıktı. Bu medya sanayi, olacak şeylerin sanki insanların niyetlerinden ve seçtikleri yaratıcı yönden bağımsızmış gibi gerçekleşeceği yönünde spekülasyonlar üretiyor. Doğal olarak dünyanın hali ile ilgili kendi olumsuz şüpheciliğimiz ve duyarsızlığımız ile de yüzleşeceğiz ve bu gibi düşünceler bize geri gelecek: “Bu mümkün değil”, “dünya değişmeyecek”, vs işte bu nedenden dolayı kuvvetli bir adanmaya ihtiyacımız var.
Bilinçli Kavuşumun, Maya takvimi veya buna benzer konularla ilgili görüşlerine bakmaksızın birlik bilincinin ortaya çıkışına niyet eden herkes tarafından kucaklanabilen çok kapsayıcı bir olay olmasına niyet ediliyor. Bu, bir fırsat penceresini pozitif ve yapıcı şekilde kullanmakla ilgilidir ve bu nedenle buna katılımın tek şartı bilinç değişiminin şu anda parçası olduğumuz tekamül sürecinden doğması gerektiği içgörüsüne sahip olmaktır. Bu nedenle, birlik bilincine geçiş gelecekte bir tarihte gökyüzünden önümüze düşecek olan bir şey değildir, ama yalnızca şu anda bulunduğumuz noktadan evrimleşebilmemizle ortaya çıkacaktır. Bu çekim yasasının temel ilkesidir, ilahi takdir sadece siz adandığınız zaman harekete geçer ve şimdiye kadar birlik bilincine geçiş için adanma geniş ölçüde ortaya çıkmadı veya hatta daha önce hiç önerilmedi.
Bu olayın, dokuzuncu dalganın bilincine geçiş niyeti üretmekte başarılı olması için, buna hazırlık aşamalarında da çok büyük bir katılımın olması arzu edilirdir. Hazırlık çabaları bilinçte geçişin gerçekleşmesine niyet eden milyonlarca insan tarafından paylaşılmalıdır. Kolektif çabayı meydana getirmek gerekli olacaktır ve önceden katılma seçimini yapmak burada tartışılan niyeti yaratmanın parçasıdır. Başlangıçta, insanların tüm dünyada Bilinçli Kavuşum çağrısını yaymak için ilk adımı atmaları, ön ayak olmaları için büyük gereksinim olacaktır. Bunu kucaklamaları için sosyal organizasyonlarla (dernek, vakıf, vs) temasa geçmek önemlidir. Sonra insanların halka ait web siteleri, sosyal medya ve diğer networkler vasıtasıyla kendi eşsiz katkılarını yapmalarına ihtiyaç olacaktır. Ayrıca aktivitelerin birçok veçheleri ve görevliler için parasal kaynağa da gereksinim olacaktır, bu 501c3 kar amacı gütmeyen, kamu yararı için çalışan bir kurum olan www.CommonPassion.org vasıtasıyla yapılabilir. Sonra, olayların yaratıcı planlaması ve bunlar arasında bir ağ yaratılması gerekli olacaktır. Bu küresel programa katılmayı dileyen bireyler ve organizasyonlar, paylaşılan niyetin ayrıntılarını tartışmaya ve birlik bilincinin bu niyet dalgasını birlikte – yaratacak olan tüm dünyadaki diğerleri ile temasa geçmeye davetlidirler. Aşağıdaki linkte bir tartışma forumu başlatıldı bile:
http://forum.commonpassion.org/viewforum.php?id=50.
(Ayrıca Facebook üzerindeki grubumuzda da tartışabilirsiniz: http://www.facebook.com/group.php?gid=97173896542&ref=ts )
Benim kendi görüşüm şu ki, bu insanların kendilerini kozmik planla gerçekten hizalamaları için sahip olacakları son şanstır. Ya şimdi ya da hiçbir zamandır ve eğer Bilinçli Kavuşumun sizinle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorsanız, muhtemelen Maya takvimini yeterince ciddi incelememişsinizdir. Bu nedenle, takvim sona ererken dünyanın dönüşümüne katılımınız için vekiller olamaz. Bolon Yookte’nin son inişi, Dokuz Dalga (Zamanın Dokuz Tanrısı veya Dokuz Altdünya ya da ne isim vermeyi tercih ederseniz) üzerimizde ve dokuz rakamının birçok spritüel geleneklerde kutsal olması sebepsiz değildir. Dokuz insanlığın kader sayısıdır ve bu kaderi birlikte – yaratmanın parçası olmayı isteyip istememeniz sizin kendi seçiminiz olacaktır.
Carl Johan Calleman, Stockholm, 11 Ahau (7 Mart 2010).
Carl Johan Calleman Stockholm Üniversitesinden Fiziksel Biyolojide Ph. D. Unvanına sahiptir ve Seattle’deki Washington Üniversitesi’nde Kıdemli Araştırmacı ve WHO için kanser uzmanı olarak çalışmıştır. Kozmik Hayat Ağacına dayanan biyolojik evrimin yeni teorisini sunan bir kitap olan The Purposeful Universe (Inner Traditions, 2009) kitabının yazarıdır. Şu anda online Uluslar arası Metafizik Üniversitesinde eğitim vermektedir (http://www.intermetu.com).
Maya takviminin sona erişinden söz ettiği ilk konuşmasını 1979’da yaptı ve Maya takviminin anlamını incelemiş olan tek profesyonel bilim adamıdır (birçok profesyonel Mayacı da takvimi inceledi, ancak bunların gerçekliği biyolojik ve tarihsel evrime dayanmıyor). Zamanımızın En Büyük Gizemini Çözmek: Maya Takvimi (Garev, 2001) ve Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü (Inner Traditions, Akaşa, 2004) kitaplarının yazarıdır. Web sitesi: www.calleman.com, ve ayrıca şu web siteleri ile bağlantılıdır: www.mayanmajix.com, http://mayaportal.lucita.net ve www.shiftoftheages.com.
Notlar
* Tortuguero anıtı üzerine makalemi şu linkte görebilirsiniz:
http://mayatakvimi.blogspot.com/2009/10/6-tortuguero-ant-ve-maya-bitis-tarihi.html
** Bilinçli Kavuşum tzolkin günlerine dayanmaz, dokuz dalganın fraktal zaman hızlanmasına dayanır. Buna rağmen, hala olayın tzolkin gününe dikkat edebiliriz. Bu nedenle 17 Temmuz 2010 13 Eb’dir, tipik olarak Yol veya Çimen olarak tercüme edilen çok gizemli burçlardan biridir ve bu nedenle 13 rakamı ile beraber geldiği için bu gün Eb burcunu çok tipik olarak temsil etmektedir. Yol genellikle yaşamın yoluna veya kozmik piramide çıkan yola değinir ve çimen halktan gelen anlamına gelir. Bu burçta doğan insanlar tipik olarak gelecekteki yedi nesli düşünen, iyi şeyler yapan, ama kendileri için sahne ışığı aramayan insanlardır.
*** Bu, Uyumlu Kavuşumun orijinal olarak Tony Shearer ve José Argüelles tarafından anlaşıldığı şekil değildir. Tarihleri ilk kez öngören Yerli Amerikalı Shearer Uyumlu Kavuşumu MS 843’te başlayan On Üç Cennetin ve 1519’da Vera Cruz’da karaya çıkan Hernan Cortez’i takip eden Dokuz Cehennemin (52 yıllık periyot) bitiş noktası olarak gördü ve Argüelles bu taslağı Maya Faktörü’nde (The Mayan Factor) ilerletti. Bu, 16 – 17 Ağustos 1987’deki (1 Timsah ve 2 Rüzgar) Uyumlu Kavuşumun tarihlerini sezgisel olarak saptamaya rehberlik eden bir kehanet olarak iyi hizmet etmiş olabilir, ama benim görüşüme göre ise neden bu tarihlerin enerjisel olarak önemli olduğunun teorik anlayışına güçbela hizmet ediyor. Bu nedenle, Uyumlu Kavuşum bilimsel olmak yerine daha çok mitolojik olarak tanımlandı, çünkü o zamanlar Maya takviminin gerçek temelinin bilgisi neredeyse mevcut değildi. Şimdi Maya kaynaklarından 13 + 9’un lineer bir diziliş olarak kabul edilmediğini, Dokuz Altdünyanın her birinin On Üç Cennetten yapılmış olduğunu biliyoruz (Bu nedenle, Maya Chilam Balam Kitaplarına göre “zamanın dokuz tanrısı (Bolon-ti-ku) zamanın on üç tanrısını (Oxlahun-ti-ku) ele geçirdi” yani yaradılışın bütünsel bir piramit yapısı var lineer değil. İnsanlar farkında olsun ya da olmasın, Büyük Patlama’dan bu yana kozmosun tüm evriminin de ayrıntılı haritası Maya takviminin ışığında titizlikle çizildi ve muazzam miktarda deneysel kanıtlarla doğrulandı.
**** Muhtemelen ben kendim Evrensel dalga hareketinin başlangıç tarihi ile ilgili hakim olan karışıklığa katkıda bulundum ve bunun için farklı zamanlar verdim. Bildiğimiz şey, takvimin dokuz dalga hareketine göre geliştiğidir, en uzun olan evrenin doğumuna kadar geri gider ve hepsi birbirinden yirmi faktörü ile farklılaşır. Kehanetsel Maya takviminin bu tür fraktal görünüşüne göre, dokuzuncu dalga 13 farklı uaxaclahunkin (18 gün) periyotlarından oluşan sadece 234 gün uzunluğunda olacaktı. Buna göre, dokuzuncu dalganın başlangıcı 9 Mart 2011 ve ondan önceki dalga (Bilinçli Kavuşum) 17 Temmuz 2010’a denk gelir. Bunlar önemli frekans artışlarını ve zamanın hızlanmalarını işaret etmesi beklenen tarihlerdir.
Farklı hızlarda gelişen tüm dokuz dalganın tam olarak eşzamanlı şekilde tezahür edeceği (28 Ekim 2011, 13 Ahau) tarihe yaklaşırken, bu dalgaların örtüşmesinin oldukça karmaşık modelleri olacaktır. 260 günlük Kutsal Takvim hala sorgulanamaz enerjisel varoluşa sahip olacak ve bu örtüşmenin parçası olarak bunlar 9.9.9’da başlayan yeni dünyanın doğumuna üç aşamalı roketi devam ettirecekler (9 Eylül 2009, lütfen bakınız, http://mayatakvimi.blogspot.com/2009/09/999-ve-maya-takvimi.html ). Bu nedenle, sonraki iki tzolkinin başlangıçlarının tarihleri, 27 Mayıs 2010 ve 11 Şubat 2011 de kozmik plana hizalanmaları kutlamak için önemli tarihler olarak kalacaklar ve Bilinçli Kavuşumun ve asıl dokuzuncu dalganın hazırlığı için potansiyel olarak çok önemlidirler.
Çeviri: Saffet Güler