Related discussions

begumgokce Discussion started by begumgokce 14 years ago

BİLGE ADAM SENİN YALNIZCA HER ŞEYİN İÇYÜZÜNÜ anlamanı ister, böylece kendi ışığına sahip olursun. Ama sen içyüzünü anlamak istemiyorsun, açık seçik talimatlar istiyorsun. Sen kendini görmek istemiyorsun, rehberlik edilmek istiyorsun. Kendinle ilgili sorumluluğu kabul etmek istemiyorsun, tüm sorumluluğu ustanın omuzlarına, bilge adamın omuzlarına yıkmak istiyorsun. O zaman kendini rahat hissediyorsun. Artık sorumlu odur; yolda gitmeyen bir şey olursa, sorumlu odur. Ve hiçbir şey yolda gitmeyecektir çünkü sen sorumluluğu almadığın sürece hiçbir şey yolunda olmayacaktır.

Kendin dışında hiç kimse seni doğru yola sokamaz.

Kendinin sorumluluğunu üstlendiğin an, "Ben her ne isem, bu benim seçimim - geçmişin değil şu anın. Şu anda, benim seçimim ve onu değiştirmek istersem, değiştirme konusunda kesinlikle özgürüm. Kimse beni engelleyemez; hiçbir sosyal güç, hiçbir devlet, tarih, ekonomi, bilinçsizlik beni engelleyemez. Onu değiştirmeye kararlıysam, değiştirebilirim” dediğin an gerçekten dindar biri doğar.

ÇOCUKLUĞUNUN İLK YILLARINDAN İTİBAREN sana sorumlu olmamak öğretilir. Bağımlı olmak öğretilir. Babana, annene, ailene, anayurduna, her tür saçmalığa karşı sorumlu olmak öğretilir. Ama sana kendine karşı sorumlu olman, senin sorumluluğunu alacak kimse olmadığı öğretilmez...

Ben sana kimseye karşı sorumlu olmamayı öğretiyorum. Babaya, anneye, ülkeye, dine, parti çizgisine, kimseye karşı sorumlu olma. Değilsin!

Yalnızca kendine karşı sorumlu ol. Ne yapmayı canın isterse onu yap. Yanlışsa, ceza hemen ardından gelecektir. Doğruysa, ödül hemen ardından gelecektir; başka yolu yoktur. Bu şekilde, neyin yanlış, neyin doğru olduğunu kendi kendine öğreneceksin. Yeni bir duyarlılık geliştireceksin - Hintliler buna üçüncü göz der. Yeni bir bakış açısı ile, yeni bir göz ile görmeye başlayacaksın. Neyin yanlış olduğunu hemen anlayacaksın çünkü geçmişte defalarca onu yaptın ve sonuçlarının acısını çektin. Neyin doğru olduğunu anlayacaksın çünkü onu yaptığın her seferinde varoluş büyük nimetlerini üstüne yağdırdı. Sebep ve sonuç birliktedir, yıllar ve ömürlerle ayrılmış değildir...

Kendine karşı sorumlu olmak derken bunu kastediyorum.

Sorumluluğunu atabileceğin bir Tanrı yok ama sen hep onu birine atmaya uğraşıyorsun, hatta, devamlı hiçbir şey, hiç kimse için sorumlu olmadığını söyleyen benim gibi zavallı bir adama. Yine de, bir şekilde, içinde, derinliklerde, şaka yapıyor olmam gerektiği yanılsamasını taşımaya devam ediyorsun. Ben şaka yapmıyorum. "O bizim ustamız!" diye düşünüyor olmalısın. "Sorumlu olmadığını nasıl söyleyebilir?" Ama anlamıyorsun. Sorumluluğunu bana atarsan geri zekâlı, çocuksu kalırsın. Asla büyümezsin.

Büyümenin tek yolu tüm iyi, kötü, coşkulu, hüzünlü şeyleri kabullenmektir. Sana olan her şeyin sorumlusu sensin. Bu sana büyük özgürlük verir.

Eğer ben bir şeyin sorumlusu isem, o zaman eylemlerinin anahtarı benim ellerimdedir. O zaman sen benim kölemsin. O zaman bir kuklasın ve ipler benim elimdedir. Dans et, dediğim zaman dans edersin; dur, dediğim zaman durursun. Elbette, kukla hiçbir şeyin sorumlusu olamaz. Her zaman sorumlu perdenin arkasındaki kuklacıdır. Tanrı büyük kuklacıdır.

Kuklacı, Tanrı, aziz yok, bunların hepsi saçmalık dediğim zaman sana eksiksiz özgürlük vermeye çalışıyorum. Seni, başına gelen ve gelmeyen her şeyin mutlak sorumlusu kılıyorum. Bu özgürlüğe sevin.

Yaşamındaki her şeyin sorumlusu olduğuna dair bu büyük anlayışa sevin. Bu seni benim birey dediğim şey yapacak. Ve birey olmak, bilmeye değer her şeyi bilmek, yaşamaya değer her şeyi yaşamak demektir. Birey olmak özgürleşmek, aydınlanmaktır.

Osho