burak Discussion started by burak 14 years ago

Bedeni Dinle <!-- div.WebHelpPopupMenu { position:absolute; left:0px; top:0px; z-index:4; visibility:hidden; } -->

BEDENİ DİNLE

Bedeni izle. Asla hiçbir şekilde onu baskı altına almaya çalışma. Beden senin temelin. Bir kez bedenini anlamaya başlarsan mutsuzluğunun yüzde 99'u yok olup gider.

Ama sen dinlemedin – şimdiye kadar. Beden diyor ki, "Dur! Yeme!" Sen yemeye devam ediyorsun; beynini dinliyorsun. Beyin diyor ki, "Bu çok lezzetli. Hadi birazcık daha." Sen bedeni dinlemiyorsun. Beden kendini kötü hissediyor, mide diyor ki, "Yeter! Bu kadarı fazla! Yoruldum!" Ama beyin de "Şu lezzete bak... Hadi biraz daha," diyor. Sen beyni dinlemeye devam ediyorsun. Bedeni dinlersen sorunlarının yüzde 99'u yok olup gidecek ve kalan yüzde bir gerçek sorunlar değil, ancak kazalar olacak.

Ama ta çocukluğumuzdan beri beden ile ilgilenmemiz engellendi, bedenden koparıldık. Çocuk aç olduğu için ağlar ve annesi saate bakar, çünkü doktor ancak üç saat geçtikten sonra çocuğa süt verilmesi gerektiğini söylemiştir. Anne çocuğa bakmaz. Aslında gerçek saat çocuktur, ama kadın saate bakmaya devam eder. Doktoru dinler, ama çocuk ağlar ve yemek ister ve çocuk yemeği hemen şimdi ister. Ona hemen şimdi yemek verilmezse bedeninden uzaklaştırılmış olur. Sen de ona yemek yerine emzik veriyorsun. Bu durumda hile yapıp onu kandırıyorsun. Ona sahte, plastik bir şey veriyorsun ve çocuğun bedenine karşı duyarlılığını başka yöne çekip yok ediyorsun. Beden kendi bildiğini ifade etmekten alıkonuyor; işin içine beyin giriyor. Emzik çocuğu sakinleştirir ve çocuk uykuya dalar. Sonra saat zamanın dolduğunu söyler ve çocuğa süt vermek zorundasındır. Ama şimdi çocuk mışıl mışıl uyumaktadır, bedeni de uykudadır; onu uyandırırsın, çünkü doktor sütün şimdi verilmesi gerektiğini söylemiştir.  Yeniden çocuğun doğal ritmini bozarsın. Yavaş yavaş tüm varlığını altüst edersin. Bir an gelir ki bedeni ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. Bedeninin ne istediğini bilmez – bedeninin yemek yemek isteyip istemediğini bilmez; bedeninin sevişmek isteyip istemediğini bilmez. Her şey dışarıdan gelen bir şeylerle yönetilir. Playboy dergisine bakar ve canı sevişmek ister. Bu aptalcadır; bu beynin yolladığı bir sinyalden ibarettir. Bu sevişmenin iyi olması mümkün değildir; sadece bir hapşırıktan ibaret olacaktır, başka bir şey değil, bir boşalma. Asla aşk olamaz. Aşk beyinde nasıl oluşabilir ki? Beyin aşkla ilgili hiçbir şey bilmez. Onu bir görev haline getirir. Bir karın, bir kocan vardır, sevişmek zorunda hissedersin – bir göreve dönüşür. Görev bilinci içinde her akşam sevişirsin. Olayın içten gelen bir tarafı kalmamıştır. Sonra da endişelenirsin, çünkü bunun seni tatmin etmediğini hissetmeye başlarsın. Bir başkasını ararsın. Mantık çerçevesinde düşünürsün: "Belki de bu benim için doğru insan değil. Belki de o benim ruh ikizim değil. Belki de o benim için yaratılmamış. Ben onun için yaratılmadım, çünkü beni hiç çekmiyor." Sorun karşındakinde değil: ne sen ne de o bedeninde değilsiniz. Eğer insanlar bedenlerinde olsalardı kimse orgazm denen o güzelliği kaçırmazdı. Eğer insanlar bedenlerinde olsalardı orgazm deneyimleri sayesinde Tanrı'nın ilk bakışlarını yakalarlardı.

Bedenini dinle, bedeninizi izle. Beyin aptaldır; beden akıllıdır. Eğer bedenin derinlerine inersen o derinlikte ruhunu bulursun. Ruh bedenin derinliklerinde saklıdır.

 

 

Osho

Replies
derya88
derya88 Ruh bedenin derinliklerinde saklıdır.

çok dogru bir söz....teşekkürler...

14 years ago
loader
loader
Attachment