pınar Discussion started by pınar 14 years ago
 
ANANA-MISIR PAPİRÜSÜ-M.Ö. 1320

Zor günler yaşadığımız ve yaşama dair çelişkiler içinde uğraştığımız bu zamanda, sizlerle bundan takriben 3.330 yıl gibi, İnsanlığın birçoğunun “Taş Devri” olarak adlandırılan zamanlarındaki, belki de çoğunuzun zaten aşina olduğu bu müthiş düşüncelerini paylaşmak istedim.Umuyorum sizlerin zihninde geçmişin farklı bir perspektifini canlandırıp çok daha farklı düşünceler yaratacaktır.Anananın kim olduğuna dair özet ve bilinen en yakın bilgi ile yazıya devam ederek O çok önemli ve derin bir içeriğe sahip “Papirüsü” birlikte okumaya devam edeceğiz.

Anana Mısırda, 19.Hanedanın kurucusu Firavun I.Seti veya namı diğer I.Ramsesin (yaşamı M.Ö. 1365-1279) son dönemlerinde ve özellikle Ramses I’in oğlu II.Seti veya II.Ramsesin (yaşamı M.Ö.1303-1213) ilk zamanlarında Saray baş katibi ve Kraliyet baş danışmanı olarak yaşamıştır.(Not:Bu tarihler konusunda tarihçiler arasında tam bir birlik yoktur ve tarihler halen çelişkisini muhafaza etmektedir.)

Papirüs Metni,

“Şahit olun! Bu tomarda yazmıyormu? Okuyun, ey siz Tanrıların okuma becerisi verdiği kişiler, henüz doğmamış günlerin neler getireceğini okuyun. Okuyun, siz geleceğin çocukları ve geçmişin, sizden çok uzak aynı zamanda (da) aslında çok yakın gizemlerini okuyun.

İnsanlar yalnızca “bir kere doğmaz” ve ölünce de burayı sonsuzca terk etmezler.Her zaman bu Dünyada olmasa da, birçok kereler, birçok yerlerde yaşarlar.Bu yaşamlar bir “Karanlık” perdesiyle birbirinden ayrılmıştır.

Kapıların açılacağı ve başlangıçtan itibaren (kendi) ayaklarımızla girdiğimiz bütün (bu) odaları (yaşamları) gözümüzün önüne sereceği gün gelecektir.

Dinimiz (bize) Ebediyen yaşadığımızı öğretir.Şimdi, sonu olmayan Ebediyetin başı da olamaz, (çünki) o bir dairedir.O halde eğer biri doğruysa, yani yaşamaya devam edeceğimiz, o taktirde diğerinin de doğru olması gerekir, yani hep yaşamakta olduğumuz (olan).(Geçmişte de yaşadığımız).

Rahiplerin İnsanların düşüncelerini buz kalıpları gibi dondurmadığı ve onlardan, binlerce Tanrıya tapınaklar inşaa etmediği “eski” günlerde, birçok kişi bu “akıl yürütme” nin doğruluğuna sahip çıkıyordu ve dolayısıyla “Tek bir Tanrı” dan başkasının olmadığına da.

İnsanların gözlerinde Tanrı birçok “Yüzler” alır ve her biri de yalnızca kendi gördüğünün “Gerçek Tanrı” olduğuna yemin eder.Ancak hepsi yanılır, çünki hepsi de haklıdır.

Bizim Ka’larımız, (Karmalarda kazanılan deneyim benlikleri) ki bunlar bizim gizli kalmış benliklerimizdir, kendilerini bize çeşitli yollarla gösterirler.Her İnsanın varlığında saklı olan “Sonsuz Bilgelik” kuyusundan (Akaşik kayıtlar-yzn.) çektiğimiz damlacıklar bize gerçeğe bir göz atma şansı tanırlar, çünki talimatla gelen, bizlere “şaşırtıcı işler yapma” kuvveti onlardadır.

Ruh hakkında bedenle, ya da Tanrı hakkında (onun) eviyle hükmedilmez.

Mısırlıların “Bok Böceği”, Tanrı değildir.yalnızca Yaradanın bir “Amblem” idir (temsilidir), çünki o, küçük bir çamur topağını ayakları arasında yuvarlaya yuvarlaya götürür ve onun içine yumurtalarını bırakır.Tıpkı Yaradanın, yuvarlak olduğu anlaşılan Dünyayı döndürmesi gibi ve orada hayat meydana gelmesine yol açtığı gibi.

Bütün Tanrılar Dünyaya sevgiyi armağan ederler, sevgi olmasa (bu) Dünya devam edemezdi.Benim inancım bana hayaın ölümle sona ermediğini ve bu yüzden “Hayatın Ruhu olan Sevgi” nin, hayat sürdüğü sürece süreceğini, belki sizinkinden bir parça daha açık öğretiyor.

Bu görünmez bağın gücü (sevginin gücü), Dünya öldükten çok sonra bile iki Ruhu birbirine bağlayacaktır.

Eğer çok sevdiğiniz birisini kaybederseniz, rahat olun.Ölüm yalnızca onu uyutan bir “Dadı” dır, hepsi budur ve sabah olunca, başlangıçtan beri kendisi ile beraber olanlarla birlikte (Aileyle) yeni bir günde yoluna devam etmek üzere uyanacaktır.”

Ve bütün bunları günümüzden 3.330 yıl önce yazan baş katip ve danışman Anana bir diğer Papirüste şöyle devam ediyor.

“İnsan birçok kereler doğar, ama geçmiş hayatları hakkında hiçbirşey bilmez; yalnız bazen bir “Gündüz Düşü” (Dejavu) ya da aniden zihnine gelen bir “Düşünce” onu geçmiş yaşamlarındaki bir sahneye götürebilir.Bu sahne ona tanıdık gelse de, onun ne zaman ya da nerede yaşandığını zihninde belirleyemez.Buna karşılık sonunda, tüm geçmiş hayatları kendilerini (bir gün ona) ifşa edeceklerdir.

Bir Enkarnasyonda bir arada olan Ruhların, bir diğer Enkarnasyonda tekrar bir araya gelmeleri ve bir mıknatıs tarafından çekilircesine birbirlerine yaklaştırılmaları çok muhtemeldir, fakat bunun nedenini bilmezler.”

Değerli okurlar, günümüzden binlerce yıl öncesinde İnsanlığın bir çoğunun sahip oldukları düşünceler ve Din ile, bu günün İnsanoğlunun sahip olduğu düşünce ve Dinin ve onların yansıttığı eylemlerin yorumunu sizlerin derin anlayışınıza bırakıyorum, kuşkusuz mantığınızın ve kalbinizin işbirliği Ruhunuzda bunun doğru yorumunu yansıtacaktır…

Süleyman Kaya,

Farkındalığın “Aydınlık” ışığında sevgi, huzur ve uyumla…

Kaynak: Kayıp Kıta Mu-James Churchward (1851-1936)-
Replies
burak
burak paylaşım için teşekkürler 14 years ago
loader
loader
Attachment