Antartika 1820 yılında keşfedilmiş olup bugün hala her yeri araştırılmış değildir.Flem-Ath çifti ve diğer bir çok araştırmacı her geçen gün şu teorinin daha çok gerçeklik payı olduğunu savunuyor: Antartika’nın buzlarının altında kayıp bir uygarlığın kanıtları olabilir.
Harika bir ülkeydi.Denizcilikle meşgul gelişmiş tekniğe sahip bir uygarlığa aitti.Ayrıca harika bir mimarlık ve göz alıcı bir başkent.
İnsanlar materyalist ve aldatıcı olduktan sonra yıldızlar yerlerinden oynamaya başladı güneş diğer taraftan doğdu. Depremler yeri yardı yanardağlar lav püskürttü. Herşey üzerinde bulunduğu toprakla birlikte denize gömüldü ve sonsuza dek haritadan silindi. 20 YIL SÜREN ARAŞTIRMA
Bu eski yunan filozofu Plato’ nun M.Ö. 400’de bahsettiği Atlantis efsanesinin kısa bir özetiydi.Şimdi 2000 yıl sonra Plato’ nun bahsettiği bu kayıp ülke Kanadalı çift Rand ve Rose Flem-Ath’ ın topladığı delillerden sonra gerçekten var olmuş olabilir.Çiftin araştırması 20 yıl sürdü ve Kanada’ dan Londra’ ya British Museum’ a geldiler.
Çift burada uğraşılarının sonuçlarını almaya başladı.Modern bilimin buluşları ve eski yazıtlar ve bilgiler haritalar ve mitler sayesinde sonsunda radikal teorilerini destekleyen delillere ulaştılar.Sonuçta şu ortaya çıkıyordu: M.Ö. 10.000’ den beri kayıp uygarlık Atlantis buzların altında Antartika’ da gömülü duruyordu.
Plato’ ya göre Atlantis M.Ö. 9600 yıllarında (modern toluluklardan 1000 yıl önce) büyük bir doğa felaketinden sonra yerle bir olmuştu.Flem-Ath çifti doğa felaketleriyle Atlantis’ in yok oluşunu birbirine bağlayan ilk kişiler değildi.Amerikalıların efsaneleri uzak doğudakilerle benzerlik gösteriyor Yahudi ve Hristiyan incilleride aynı ayrıntıları taşıyordu.Bir tsunami sonrası yok olan bir ülke.
Rand Flem-Ath 1976’da Charles Hapgood’un “Eski deniz kırallarının haritaları” adlı kitabını okudu.birden Antartika’da eski bir uygarlık olabileceği fikri ile heyecanlandılar.Daha sonra Antlantis’i arama macerasına atıldılar. 1982’deki ölümüne kadar 5 yıl boyunca Hapgood tarafından bilgisel olarak desteklendiler. Londra’da oturdukları zamanlar kitapları”gökyüzü düştüğünde” için bir çok araştırma yaptılar.
ESKİ TEORİLER
Flem-Ath çifti Atlantis’ in Atlantik’ te ve Akdeniz’ de olduğu hakkındaki teorileri çok iyi incelemişlerdi.Ve başka ihtimaller üzerinde durmaları gerektiğinide görmüşlerdi.Onların yeni teori için çıkış noktası 1953 yılında Amerikan akedemisyeni Charles Hapgood tarafından öne sürülen ve sadece Albert Einstein tarafından desteklenen jeolojik bir teoriydi.
Hapgood bir zaman sonra artan ağırlığı sebebiyle kutup buzunun kara parçalarına doğru bir portakal kabuğunun meyve üzerinde kayması gibi kayacağına inanıyordu.O bunu “yer kabuğunun yer değiştirmesi” şeklinde adlandırıyordu. 1958 yılında “kayan yer kabuğu” adlı kitabını yazdığında Albert Einstein bir cevap yazdı.
Günümüzde bu bilimadamları tarafından “kıtaların hareketi ve tektonik haraketler” olarak adlandırılmaktadır. Fakat böyle büyük kara parçalarının kayması her 1 milyon yılda ancak 16 km. olmaktadır.Hapgood daha radikal bir şeyle geldi.Ona göre kara parçası aniden hızlı ve yok edici bir şekilde haraket edebilirdi.Bu batık uygarlıklar böyle ortadan kaybolmuşlardı.
Plato’nun Atlantis hikayesinin temeli Mısırlı Rahiplerin Solon’a anlattıklarına dayanıyor. Atlantis’in başkenti halkalardan oluşan bir görünüme sahipti. Buradaki yaşama merkezleri dükkanlar ve kraliyet arazisi birbirine bağlanmıştı.
KAÇIŞ
Eğer 10.000 yıl önce bu kadar gelişmiş özelliğe sahip uygarlık var olduysaböyle bir felaketin gelişini görebilmeleri ve bir kaçış ve tahliye planı yapmış olabilmeleri gerekiyor.
Diğer yandan başka bir ihtimalle topluluktan bazı insanlar büyük dalgaların ulaşamayacağı yüksek yerlere kaçmş olablirler.Böyle yüksek yerler And dağlarındaki Titicaca gölü civarı ve Taylan’ ın ve Etyopya’ nın yüksek yerleri olabilir.Bu yerlerde tarım kendiliğinden M.Ö. 9600 yıllarında ortaya çıkmıştır.Bu tarih Flem-Ath çiftinin dikkatini çekti. Aynı zaman dliminde Plato’ nun bahsettiği Atlantis sulara gömülmüştü.Bu tarım olayı acaba Atlantis’ ten kurtulanlar tarafından başlatılmış olabilirmi?
Piri Reis’in haritasının temel alındığı kayıp eski haritalar denizcilikle uğraşmış bir uygarlığın eseri olmalıdırlar. Harita Afrika’yı Güney Amerika’yı ve Bugün buzlarla kaplı olan Antartika’yı göstermektedir.Harita yarım dereceye kadar hassasiyetle çizilmiştirki bu 1735’ e kadar imkansız görünüyordu.
Oronteus Finaeus’un yaptığı haritada eski haritalardan temel alınarak yapılmıştı.Bu haritada Antartika (sağdaki kara parçası) dağlar ve nehirlerle birlikte çizilmişti.Buda gösteriyorki Antartka buzlarla kaplanmadan önce insanlar tarafından ziyaret edilmiş hatta yaşama mekanı olarak kullanılmıştır.Bu kıta “modern insan” tarafından ancak 1820 yılında keşfedilmiştir.
HARİTALARIN GİZEMİ
Şöyle bir düşünelim. Bu felaketten kurtulan insanlar kendileriyle birlikte başka şeyleri batık ülkelerinden kurtarmış olabilirler mi?Böyle bilgi parçaları daha sonraki insanların eline geçmiş olabilir mi? Mesela eski haritalardan yararlanarak kendi gizemli haritasını 1513’ te yapan büyük denizcimiz Piri Reis gibi. 1956 yılında harita Hapgood’ un masasına gelince önemi ortaya çıktı.
1513 yılında yapılmasına rağmen harita nasıl oluyorda Güney Amerika sahillerini gösteriyordu? Ve bir bölümü haritada çizili olan Antartika ancak 1820 yılında keşfedildi. Daha sonra haritanın incelenmesi için Amerikan Hava Kuvvetleri’ ne ( USAF ) gönderdi. 1949 yılında yapılan ve Antartikanın buzlarla kaplı olmadan önceki halini gösteren haritayla Piri Reis’ in haritasını karşılaştırdıklarında ikisininde aynı olduğunu gördüler.
Varılan sonuca göre Antartika’ nın deniz kıyısındaki bölümlerini gösteren haritadaki kısım bu bölgenin buzlarla kaplanmadan önceki halini gösteriyordu.Şu anda aynı yerdeki buz kalınlığı 15 km. dir. Anlayamadığımız nokta nasıl oluyorda 1513’ deki coğrafya bilgisiyle yapılan böyle bir harita günümüz bilgisiyle yapılan haritalarla aynı oluyor?
Bu arada Hapgood diğer bir “imkansız haritayı” incelemeye ald.Bu harita 1531 yılında Oronteus Finaeus tarafından yapıldı.Bu harita Antartika’ yı dikkati çeken detaylı bir şekilde dağlarıyla ovalarıyla ve nehirleriyle gösteriyordu.Bu detaylar 1949 yılında yapılan haritayla ve Plato’ nun 2000 yıl önce yazdıklarıyla uyuşuyordu.
Bu haritalar gerçek.Bu haritaların yararlandığıo daha eski haritaların günümüz teknolojisine ve bilgisine tarihin çok daha eski zamanlarında erişmiş br topluluk tarafından yapıldığı akla gelen ilk önyargısız çözümdür. Kendisini geliştirebilmesi için bu topluluğun bulunduğu kıtanın ılıman bir iklime sahip olması topluluğun yiyecek ihtiyacını karşılaması açısındanda gereklidir. Eğer Antartika’ yı 3200 km. kuzeye kaydırırsanız bunun sonucunda denizci bir topluluktan bahsedebiliriz.
Eğer dünya kabuğu 10.000 yıl önceki gibi 3200 km. yer değiştirirse Antartika bölgeside kayacaktır.Bu noktadan yola çıkarak Plato’nunda bahsettiği Atlantis gibi Antartika’da okyanuslarla çevrili bir yer oluyor.
Bilimadamları Antartika yüzeyinden reinlere doğru borularla aldıkları buzkalıplarını inceliyorlar.Buna göre M.Ö. 4000 yıllarında Antartika’da nehirler akıyordu.Oronteus Finaeus’ un haritasında belirtildiği gibi.
Piramitlerin konumu Orion takım yıldızındaki yıldızların M.Ö.10.450’deki konumuyla aynı. Buda gösteriyorki bizim bilmediğimiz tarih dönemlerinde bazı uygarlıklar teknolojik bakımdan oldukça gelişmiş olabilirler.
MISIR İLE BAĞLANTI M.Ö. 10.000 yıllarında teknolojik olarak gelişmiş bir uygarlığın varlığı bugün bütün dünyada karşımıza çıkan gizemli eski yapıtları açıklayabilir.Bunlar Aztekler ve Mayalar tarafından kurulmuş olan Güney ve Orta Amerika’ daki antik şehirlerdir. Onların bilgisinin temel alındığı eski bilgiler Atlantis’ in hayatta kalanlarındanmı gelmişti?
Plato’ nun Atlantis hikayesi Eski Mısır’ada uygulanabilir. Bu eski uygarlık piramitleri inşa etme bilgisine sahipti.Bazı arkeolojik kanıtlar Sfenks’in sandığımızdan çok daha eski olduğunu gösteriyor.Yüzündeki yağmur erezyonu bunun en az 10.000 yıl önce yapıldığını gösteriyor.
Bilim adamları ayrıca piramitlerin konumunun Orion yıldız takımının bir kopyası olduğunun farkına vardılar.Fakat bu günkü konumunun değil M.Ö. 10.450 yılındaki konumunun bir kopyasıdır. Yıldızlar her yıl biraz yer değiştiriyorlar.Çünkü dünya çevresinde düzgün bir şekilde dönmüyor.Sanki merkezine göre biraz sallanıyormuş gibi haraket ediyor.
Antartika’daki Ross Island’da bulunan aktif volkan Erabus Dağı Atlantislilerin muhtemel enerji kaynağı vazifesini görmüş olabilir.Bitki fosillerinin gösterdiğine göre Antartika bir zamanlar ılıman bir iklime sahipti.
GEÇ KALAN FELAKET
Bu yerkürenin “sallanması” manyetik kutupların kaymasına yol açıyor. Her 500.000 yılda bir dünyanın manyetik kutupları yer değiştirmektedir. Sonuncusu 780.000 yıl önceydi. Ve bu yüzden bilimadamları bir sonraki kaymanın çok geciktiğini belirtiyorlar.
Bu kutupların yer değiştirmesi birden bire olacak ve çeşitli doğa felaketlerine yol açacaktır.Burada Hapgood’ un teorisini hatırlıyoruz.Neyse bunu zaman gösterecek
BUZLARIN ALTINDAKİ KAYIP UYGARLIK

1820 yılında keşfedilmiş olup bugün hala her yeri araştırılmış değildir.Flem-Ath çifti ve diğer bir çok araştırmacı
her geçen gün şu teorinin daha çok gerçeklik payı olduğunu savunuyor: Antartika’nın buzlarının altında kayıp bir uygarlığın kanıtları olabilir.
yıldızlar yerlerinden oynamaya başladı
güneş diğer taraftan doğdu. Depremler yeri yardı
yanardağlar lav püskürttü. Herşey üzerinde bulunduğu toprakla birlikte denize gömüldü ve sonsuza dek haritadan silindi.
eski yunan filozofu Plato’ nun M.Ö. 400’de bahsettiği Atlantis efsanesinin kısa bir özetiydi.Şimdi
2000 yıl sonra Plato’ nun bahsettiği bu kayıp ülke
Kanadalı çift Rand ve Rose Flem-Ath’ ın topladığı delillerden sonra gerçekten var olmuş olabilir.Çiftin araştırması 20 yıl sürdü ve Kanada’ dan Londra’ ya British Museum’ a geldiler.
uğraşılarının sonuçlarını almaya başladı.Modern bilimin buluşları ve eski yazıtlar ve bilgiler
haritalar ve mitler sayesinde
sonsunda radikal teorilerini destekleyen delillere ulaştılar.Sonuçta şu ortaya çıkıyordu:
buzların altında Antartika’ da gömülü duruyordu.
doğa felaketleriyle Atlantis’ in yok oluşunu birbirine bağlayan ilk kişiler değildi.Amerikalıların efsaneleri uzak doğudakilerle benzerlik gösteriyor
Yahudi ve Hristiyan incilleride aynı ayrıntıları taşıyordu.Bir tsunami sonrası yok olan bir ülke.

Atlantis’ in Atlantik’ te ve Akdeniz’ de olduğu hakkındaki teorileri çok iyi incelemişlerdi.Ve başka ihtimaller üzerinde durmaları gerektiğinide görmüşlerdi.Onların yeni teori için çıkış noktası
1953 yılında Amerikan akedemisyeni Charles Hapgood tarafından öne sürülen ve sadece Albert Einstein tarafından desteklenen jeolojik bir teoriydi.
bir zaman sonra artan ağırlığı sebebiyle
kutup buzunun kara parçalarına doğru
bir portakal kabuğunun meyve üzerinde kayması gibi
kayacağına inanıyordu.O
bunu
“yer kabuğunun yer değiştirmesi” şeklinde adlandırıyordu. 1958 yılında “kayan yer kabuğu” adlı kitabını yazdığında Albert Einstein bir cevap yazdı.
bilimadamları tarafından “kıtaların hareketi ve tektonik haraketler” olarak adlandırılmaktadır. Fakat böyle büyük kara parçalarının kayması her 1 milyon yılda ancak 16 km. olmaktadır.Hapgood
daha radikal bir şeyle geldi.Ona göre
kara parçası aniden hızlı ve yok edici bir şekilde haraket edebilirdi.Bu batık uygarlıklar böyle ortadan kaybolmuşlardı.

dükkanlar ve kraliyet arazisi birbirine bağlanmıştı.
bu kadar gelişmiş özelliğe sahip uygarlık var olduysa
böyle bir felaketin gelişini görebilmeleri ve bir kaçış ve tahliye planı yapmış olabilmeleri gerekiyor.
başka bir ihtimalle
topluluktan bazı insanlar büyük dalgaların ulaşamayacağı yüksek yerlere kaçmş olablirler.Böyle yüksek yerler
And dağlarındaki Titicaca gölü civarı ve Taylan’ ın ve Etyopya’ nın yüksek yerleri olabilir.Bu yerlerde tarım kendiliğinden M.Ö. 9600 yıllarında ortaya çıkmıştır.Bu tarih
Flem-Ath çiftinin dikkatini çekti. Aynı zaman dliminde Plato’ nun bahsettiği Atlantis sulara gömülmüştü.Bu tarım olayı acaba Atlantis’ ten kurtulanlar tarafından başlatılmış olabilirmi?

Güney Amerika’yı ve Bugün buzlarla kaplı olan Antartika’yı göstermektedir.Harita yarım dereceye kadar hassasiyetle çizilmiştirki bu 1735’ e kadar imkansız görünüyordu.

insanlar tarafından ziyaret edilmiş hatta yaşama mekanı olarak kullanılmıştır.Bu kıta “modern insan” tarafından ancak 1820 yılında keşfedilmiştir.
kendileriyle birlikte başka şeyleri batık ülkelerinden kurtarmış olabilirler mi?Böyle bilgi parçaları daha sonraki insanların eline geçmiş olabilir mi? Mesela eski haritalardan yararlanarak kendi gizemli haritasını 1513’ te yapan büyük denizcimiz Piri Reis gibi. 1956 yılında harita Hapgood’ un masasına gelince önemi ortaya çıktı.
ikisininde aynı olduğunu gördüler.
Antartika’ nın deniz kıyısındaki bölümlerini gösteren haritadaki kısım
bu bölgenin buzlarla kaplanmadan önceki halini gösteriyordu.Şu anda aynı yerdeki buz kalınlığı 1
5 km. dir. Anlayamadığımız nokta
nasıl oluyorda 1513’ deki coğrafya bilgisiyle yapılan böyle bir harita günümüz bilgisiyle yapılan haritalarla aynı oluyor?
dağlarıyla
ovalarıyla ve nehirleriyle gösteriyordu.Bu detaylar 1949 yılında yapılan haritayla ve Plato’ nun 2000 yıl önce yazdıklarıyla uyuşuyordu.
topluluğun yiyecek ihtiyacını karşılaması açısındanda gereklidir. Eğer Antartika’ yı 3200 km. kuzeye kaydırırsanız
bunun sonucunda denizci bir topluluktan bahsedebiliriz.

Plato’nunda bahsettiği Atlantis gibi Antartika’da okyanuslarla çevrili bir yer oluyor.


bugün bütün dünyada karşımıza çıkan gizemli eski yapıtları açıklayabilir.Bunlar
Aztekler ve Mayalar tarafından kurulmuş olan Güney ve Orta Amerika’ daki antik şehirlerdir. Onların bilgisinin temel alındığı eski bilgiler Atlantis’ in hayatta kalanlarındanmı gelmişti?
Sfenks’in sandığımızdan çok daha eski olduğunu gösteriyor.Yüzündeki yağmur erezyonu bunun en az 10.000 yıl önce yapıldığını gösteriyor.

Atlantislilerin muhtemel enerji kaynağı vazifesini görmüş olabilir.Bitki fosillerinin gösterdiğine göre Antartika bir zamanlar ılıman bir iklime sahipti.
manyetik kutupların kaymasına yol açıyor. Her 500.000 yılda bir dünyanın manyetik kutupları yer değiştirmektedir. Sonuncusu 780.000 yıl önceydi. Ve bu yüzden bilimadamları bir sonraki kaymanın çok geciktiğini belirtiyorlar.
birden bire olacak ve çeşitli doğa felaketlerine yol açacaktır.Burada Hapgood’ un teorisini hatırlıyoruz.Neyse bunu zaman gösterecek
Antartika
Harika bir ülkeydi.Denizcilikle meşgul gelişmiş tekniğe sahip bir uygarlığa aitti.Ayrıca harika bir mimarlık ve göz alıcı bir başkent.
İnsanlar materyalist ve aldatıcı olduktan sonra
20 YIL SÜREN ARAŞTIRMA
Bu
Çift burada
M.Ö. 10.000’ den beri kayıp uygarlık Atlantis
Plato’ ya göre Atlantis M.Ö. 9600 yıllarında (modern toluluklardan 1000 yıl önce) büyük bir doğa felaketinden sonra yerle bir olmuştu.Flem-Ath çifti
Rand Flem-Ath 1976’da Charles Hapgood’un “Eski deniz kırallarının haritaları” adlı kitabını okudu.birden Antartika’da eski bir uygarlık olabileceği fikri ile heyecanlandılar.Daha sonra Antlantis’i arama macerasına atıldılar.
1982’deki ölümüne kadar 5 yıl boyunca Hapgood tarafından bilgisel olarak desteklendiler. Londra’da oturdukları zamanlar kitapları”gökyüzü düştüğünde” için bir çok araştırma yaptılar.
ESKİ TEORİLER
Flem-Ath çifti
Hapgood
Günümüzde bu
Plato’nun Atlantis hikayesinin temeli Mısırlı Rahiplerin Solon’a anlattıklarına dayanıyor. Atlantis’in başkenti halkalardan oluşan bir görünüme sahipti. Buradaki yaşama merkezleri
KAÇIŞ
Eğer 10.000 yıl önce
Diğer yandan
Piri Reis’in haritasının temel alındığı kayıp eski haritalar denizcilikle uğraşmış bir uygarlığın eseri olmalıdırlar. Harita Afrika’yı
Oronteus Finaeus’un yaptığı haritada eski haritalardan temel alınarak yapılmıştı.Bu haritada Antartika (sağdaki kara parçası) dağlar ve nehirlerle birlikte çizilmişti.Buda gösteriyorki Antartka buzlarla kaplanmadan önce
HARİTALARIN GİZEMİ
Şöyle bir düşünelim. Bu felaketten kurtulan insanlar
1513 yılında yapılmasına rağmen harita nasıl oluyorda Güney Amerika sahillerini gösteriyordu? Ve bir bölümü haritada çizili olan Antartika ancak 1820 yılında keşfedildi. Daha sonra haritanın incelenmesi için Amerikan Hava Kuvvetleri’ ne ( USAF ) gönderdi. 1949 yılında yapılan ve Antartikanın buzlarla kaplı olmadan önceki halini gösteren haritayla Piri Reis’ in haritasını karşılaştırdıklarında
Varılan sonuca göre
Bu arada Hapgood diğer bir “imkansız haritayı” incelemeye ald.Bu harita 1531 yılında Oronteus Finaeus tarafından yapıldı.Bu harita Antartika’ yı dikkati çeken detaylı bir şekilde
Bu haritalar gerçek.Bu haritaların yararlandığıo daha eski haritaların günümüz teknolojisine ve bilgisine tarihin çok daha eski zamanlarında erişmiş br topluluk tarafından yapıldığı akla gelen ilk önyargısız çözümdür. Kendisini geliştirebilmesi için bu topluluğun bulunduğu kıtanın ılıman bir iklime sahip olması
Eğer dünya kabuğu 10.000 yıl önceki gibi 3200 km. yer değiştirirse Antartika bölgeside kayacaktır.Bu noktadan yola çıkarak
Bilimadamları Antartika yüzeyinden reinlere doğru borularla aldıkları buzkalıplarını inceliyorlar.Buna göre M.Ö. 4000 yıllarında Antartika’da nehirler akıyordu.Oronteus Finaeus’ un haritasında belirtildiği gibi.
Piramitlerin konumu Orion takım yıldızındaki yıldızların M.Ö.10.450’deki konumuyla aynı. Buda gösteriyorki bizim bilmediğimiz tarih dönemlerinde bazı uygarlıklar teknolojik bakımdan oldukça gelişmiş olabilirler.
MISIR İLE BAĞLANTI
M.Ö. 10.000 yıllarında teknolojik olarak gelişmiş bir uygarlığın varlığı
Plato’ nun Atlantis hikayesi Eski Mısır’ada uygulanabilir. Bu eski uygarlık piramitleri inşa etme bilgisine sahipti.Bazı arkeolojik kanıtlar
Bilim adamları ayrıca piramitlerin konumunun Orion yıldız takımının bir kopyası olduğunun farkına vardılar.Fakat bu günkü konumunun değil M.Ö. 10.450 yılındaki konumunun bir kopyasıdır. Yıldızlar her yıl biraz yer değiştiriyorlar.Çünkü dünya çevresinde düzgün bir şekilde dönmüyor.Sanki merkezine göre biraz sallanıyormuş gibi haraket ediyor.
Antartika’daki Ross Island’da bulunan aktif volkan Erabus Dağı
GEÇ KALAN FELAKET
Bu yerkürenin “sallanması”
Bu kutupların yer değiştirmesi