thotares Discussion started by thotares 13 years ago

3. Kitap - 22. Bölüm

" Dostlarımız,

Hepimizden hepinize kozmik kucak dolusu selamlar, saygılar ve sevgiler. BEN, Hipokrat Şifa Yıldız Gemisinden Şifacı Tayra. Tüm Gemi Ekibi yani Şifa Takımı adına sizleri selamlıyorum.



Biliyoruz, aslında çoğunuz bizlerden kendimizle ilgili bilgiler istiyorsunuz. Tayra nasıl bir şey? İnsana benzer mi, fiziksel bedeni var mı? Şifacılığı nedir? Venüs’te yaşam nasıldır? Şifa gemisi nasıl bir şey? Kimlere, neden ve nasıl müdahale ediyoruz? Ve benzerleri. Aslına bakarsanız bu ve benzeri konularda da sizlerle söyleşmek isteriz. Ve de zamanı geldiğinde söyleşiriz de. Ve de söyleşeceğiz de. Ama şimdilik sizlerin bulunduğunuz zaman ve mekân düzlemi içinde, sizlerin SAKLI GÜCÜNÜZE ODAKLANMANIZ VE BU GÜÇ İÇİNDE MERKEZLENMENİZ açısından daha öncelikli bulduğumuz konularda aktarımda bulunmaya devam edeceğiz. Ki unutmayın biz bir şifa ekibiyiz. Nasıl Orogon Yıldız Gemisi bir koruma ekibi ise. Yani, bu konularda asıl seslenişleri zaman içinde Aton Yıldız Gemisinden Kaptan Aton (K 9) ve ekibi yapacaklar. Çünkü onlar bir tür Hatırlatıcılardır. O nedenle bizler yine izninizle Şifa alanına dönmek istiyoruz.



Dostlarımız,



Dostumuz ys pazar günü anneler günü vesilesiyle kırlık, yeşillik bir yerde gününü geçirdi. Burada ailesinin yanı sıra davetli bir diğer aile içinde yer alan bir insanın sürekli ve yoğun baş ağrısından muzdarip oluşuna ve ama buna rağmen gitar çalıp şarkı söylemeye çalışmasına(!) tanık oldu. O ayrıca, o kırlık alandaki birçok insanın da sürekli ya da aralıklı, az ya da çok yoğun baş ağrıları yaşadığını algıladı. Hatta bir ara dostumuzun enerji alanı zorlandığından kısa bir uyku molası ile algısını kapamak ve dengelemek durumunda kaldık. O nedenle, dostumuzun da ricasıyla ve de çok yaygın da olduğundan bu akşam sizlerle Baş Ağrıları hakkında söyleşmek istiyoruz. Ve de bilesiniz önünüzdeki günlerde bu çok daha yaygın ve ciddi bir hastalık ifadesi halini alacaktır. Ki zaten baş ağrıları modern zamanların hastalığıdır. Hatta diyebiliriz ki tüketim ağırlıklı pazar ekonominizle at başıdır tarihi.



Sizler bir fiziksel beden içindesiniz. Ve bu bedenin TEPESİNDE - zirvesinde - Başınız yer alır. Yani Baş bedendeki EN ÜST MEVKİDİR. Bu anlamda başınız yukarıyı, ayaklarınız ise aşağıyı temsil ve ifade eder. Yine baş Gökyüzü, ayaklar ise yeryüzü ile ilgilidir. Baş, beyni barındırması nedeniyle - yani biyo-bilgisayarın yer aldığı bölge olmakla - akla ve düşünceye ev sahipliği yapar. Ve insanın soyutlama, entelektüel etkinlik mekânıdır. Bu zaten aslında kendi başına bir FAALİYETİ - GERİLİMİ - ISINMAYI ima ve ifade eder. Aslında baş ağrılarının altında - organik başka bir etken yoksa - gerilim yatar ve damarlardaki gerilime bağlı daralma, büzülme, genişleme, daralma, büzülmeyle ilgili olan bu ağrı boyun, ense ve buradaki kaslarda gerginlik, sertlik, katılık ve ağrıya yol açar. O nedenle aslında BAŞ AĞRISI = GERİLİM denilebilir. Bu nedenle zihnin efendisi olmak baş ağrısının en iyi ilacıdır. Zihne tutsaklık ise, baş ağrısı olarak geri dönecektir.



Ama baş ağrısının bunu aşan dinamikleri de vardır. Baş dediğimiz gibi en üsttedir ve Gökyüzüne yani yükseğe daha yükseğe giden yol üstündedir. Baş ağrısının esaslı bir dinamiği de, büyük beklentiler, hırslar ve mükemmellik savlarıdır. Ve bu beklentilerin, hırsların ve savların başka insanlara istekler şeklinde yöneltilmesi bu isteklerin karşılanmaması oranında baş ağrısı olarak kendilerini ifade ederler. İşte aslında insanda iki temel merkez vardır. Kalp ve Beyin. Duygular ve düşünceler. Hisler ve akıl. İnsanlık, kalpten uzaklaştıkça, beyni kalple dengeleyemez oldukça, hırs, beklenti ve mükemmellik bataklığında çırpınmaya başlamış ve de bu bataklıkta battıkça baş ağrısı kaçınılmaz olmuştur. Oysa baş ne kalpten ne de bedenin alt bölgelerinden kopmamalıdır. Bedenin alt bölgelerinden kopan baş, köklerinden yoksun kalacaktır. Ayakları yere sağlam basmadığından uçuklaşacaktır. Kalpten kopan baş ise, dengesini yitirecek ve amaçla araç, hedefle yol karışacak ve insan kaotik ve sahte bir hal içinde debelenmeye başlayacaktır. Burada hem öz değer ve öz saygınlık hem de dışta onay ve kabullenilme sorunları yaşanmaya başlanacaktır.



Bu anlamda aslında baş ağrısı, o insanın öne aldığı, kutsadığı ve sarıldığı düşüncelerinin, projelerinin ve istek ve beklentilerinin, UYGUNSUZ olduğunu - içsel realitesi ve dışsal realite ile - denge ve merkezden uzaklaştığını, kendi olmayan süreçleri zorladığını ve kendini inkâr ettiğini ifade eder. Yine insanın içsel rehberliğine güvenerek riskli ama keşif dolu bir yolculuk yerine GÜVENCELİ, ONAYLANMIŞ VE KABUL görmüş bir yan yol arayışı içinde olduğunu ortaya koyar. Oysa illüzyon içinde GÜVENCE - ONAY - KABUL söz konusu olamaz.



Baş ağrısının şifası, GEVŞEMEKTE - OLANI KABUL ETMEKTE - KENDİNİ GÖRMEKTE - GÖRDÜĞÜNÜ KABULLENMEKTE VE GÖRDÜĞÜNÜ UYGUNLUKLA İFADE ETMEKTE YATAR.



Baş ağrısı hele de yoğunlaştığında, artık İnsanın BEN İSTİYORUM, OLMALI tutumunu bırakma ve HIRSLARDAN, İNATÇILIKTAN, DİK BAŞLILIKTAN, DAR GÖRÜŞLÜLÜKTEN VE İDDİACILIKTAN kurtulma zamanı gelmiş demektir. Başın bakışları kendinden kalbe ve ayaklarına doğru eğilmeli, düşünceler kalple dengelenmeli ve ayaklarla köklenmelidir.



Sizlerin zaman ve mekân düzleminde en yaygın baş ağrısı türlerinden biri de - cinsellikle de ilgili olarak - Migrendir. Bugün dünyanızda migrenden rahatsız insan sayısı ile bu rahatsızlık için tüketilen ilaç miktarı bizleri hayretlere düşürmektedir. Gerçektende yoğun bir ağrıyla ve yan etkilerle kendisini ifade eden migrende, kişi ağrının iyice yoğunlaştığı zaman yalnız kalmak ve adeta anne rahmine geri dönmek ister. Migrendeki temel dinamik ise, bu kişilerin, Cinsel organlarla ilgili olan Cinselliği, sadece Başa taşıyarak orada yaşanır kılmaya çalışmalarıdır. Yani migren, başa taşınan cinselliktir. Bunun altında da baş edilemeyen cinsel sorunlar yatmaktadır. Baş edilemeyen bu cinsel sorunların başta düşünülüp, araştırılıp, anlaşılıp, çözülmeye çalışılması sırasında bir noktada, hasta fark etmeden cinselliğini başına taşır ve hapseder. Bazı hastaların yaşamlarında cinselliğe hiç yer kalmaz. A seksüeldirler ve bunu başlarıyla normal bir durum olarak izah etmeye çalışırlar. Bu durumda cinsellikle ilgili sorun kendisini yoğun migren nöbetleriyle ortaya koyar. Bir diğer grup ise anormal çapkın kesilirler ve bunu başlarının çekiciliğinden hareketle gerçekleştirerek, cinselliği başlarına yükseltgerler. Her iki durumda da cinsellik ya bastırılarak ya da dengesizleştirilerek başa taşınır. Aslında denilebilir ki, bedende ve oradan hareketle kalp ve beyinde dengeyle yaşanamayan cinsellik ve orgazm, migrenle başta deney imlenmeye çalışılmaktadır. Bu durumların çoğunda aslında, hastanın başında cinsellikle ilgili olarak yer alan ama hastaca ahlaksız, saldırgan, sapıkça bulunduğu için bastırılan cinsel eğilimler yatmaktadır. Böylelikle yaşanmasından korkulan eğilimler, başta ödünlenmeye çalışıldığı için yani doğallığı içinde anlaşılarak yaşanmaya ya da aşılmaya çalışılmadığı için enerji akışı ve çevrimi kesintiye uğramakta ve başta biriken yoğun enerji ve yargılayıcı düşünce migrene yol açmaktadır.



Oysa enerji akışı ve çevriminin kesilmemesi için ya bedensel olarak ifade edilmesi ya da farkındalık içinde yüksek merkezlere yönlendirilmesi gerekir. Aksi halde ise,



Enerjinin kendisini ifade etmek istediği eylem,



Düşünce aşamasında kesilirse migrene,



Bedensel refleksler aşamasında kesilirse yüksek tansiyona ve sinirsel dengesizliklere,



Merkezi sinir sisteminde - cinsel bölgelerde - kesilirse, multiple skleroz ve benzerlerine,



Kaslarda ve eklemlerde kesilirse, romatizma ve kireçlenmeye yol açar.



Yani bir istek, bir düşünce eyleme dönüşmezse ya da farkındalıkla yüksek merkezlerde eritilemezse yani bastırılır, engellenirse bu dört düzeyden birinde enerji kalır, birikir ve bir hastalık ifadesine yol açar.



İşte dostlarımız,



Baş ağrısından hareketle yine gölgenize, karanlık alanınıza, farkındalıksızlığa geldik. Baş ağrısından muzdarip olan bir insan kendisine şu soruları sormalı bizce;



1 - Aklımı, zihnimi kurcalayan, didikleyen şey ne?



2 - Baş ile bedenim iletişim ve etkileşim içinde mi? Enerji kesintisiz akış ve çevrim içinde mi?



3 - Hırslarım, inatçılıklarım, mükemmeliyetçiliğim var mı?



4 - Dar görüşlülüklerim, dik başlılıklarım var mı?



5 - Eylemi düşünce ya da düşünceyi eylem ile ikame etmeye çalışıyor muyum?



6 - Cinselliğimle tanışık ve barışık mıyım?



7 - Orgazm ile ilgili olarak ne durumdayım?



8 - Gevşemek, sakinleşmek için niçin kendime izin vermiyorum?



9 - Kendimle tanışık ve barışık mıyım?



Dostlarımız,



Elbette eğer yoğun ve dayanılmaz baş ağrıları çekiyorsanız önce Tıp Doktorlarına görünün. Buna yol açacak bir organik vesile yoksa da bize kalp veriniz.



Hepinizin hayat sahnesinde hangi zorluklarla ve nasıl harikulade bir oyun çıkardığınızın farkındalığı ile hepinize hayranlık ve aşk yaşayan bizler, bu akşam özellikle bu seslenişimizi hangi zaman diliminde ve mekân düzleminde olursa olsun okuyacak olan ve BAŞ AĞRISINDAN MUZDARİP olan DOSTLARIMIZA, içten, samimi ve güçlü BİR NİYET VE İSTEK belirttikleri takdirde ve BÜTÜNÜN MURADI - IŞIĞIN DOĞASI - HERKESİN EN YÜKSEK HAYRI DOĞRULTUSUNDA, Hipokrat Şifa Yıldız Gemisinden, EVRENSEL ŞİFA ENERJİLERİNİ iletmeye söz veriyoruz. Sadece HAKKINIZ OLAN BÜYÜME - BÜTÜNLEŞME VE ŞİFAYI kabul edecek ve isteyecek ÖZ SEVGİ - ÖZ SAYGI VE İMANI harekete geçirmeniz yeterli olacaktır.



Ayrıca,



Baş ağrısı yaşadığınızda yukarıdaki sözümüzü de hatırlayarak, önce iki elinizi yere doğru eğerek bir süre tutup, sonra yine yere doğru eğik bir şekilde birleştirerek yine bir süre tuttuktan sonra, birleşik halde ellerinizi bir süre de kalbiniz üzerinde tutup ardından yine birleşik halde ve dokunmadan başınızın üzerinde bir süre tutar ve sonrada başınızı iki elinizin arasına alıp, yumuşakça okşar ve ovalarsanız, baş ağrınız geçecektir. Ki öyledir. Hepimizden Hepinize Kozmik Kucaklar Dolusu Selamlar. Ventra Nayu Kastrutre.



Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve güçle.

Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve Hayranlığıyla.

Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.



0 N L A R ( O' n dan gelenler - ON ON gelenler - O'n larla gelenler - O' nunla gelenler - O' na gelenler ) adına



VENÜS ANA İDARİ KOMUTASINA BAĞLI HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİSİNDEN ŞİFACI TAYRA.( TÜM ŞİFA EKİBİ ADINA )



3/22 – 15.05.2006

http://www.kurtulus-yolu.com/forum/showthread.php?884-Ba%FE-A%F0r%FDlar%FD