GERÇEK ÖZGÜRLEŞME..IŞIĞINIZ BOLL OLSUN:)))
Related discussions
-
Yaratıcı imgeleme nasıl yapılır..(bolluk bilinci ile ilgili)
0 Replies Posted in BOLLUK VE BEREKET BİLİNCİ....
-
bolluk ve bereket enerjisini yaşamımıza nasıl çekeriz?....
0 Replies Posted in BOLLUK VE BEREKET BİLİNCİ....
-
bolluk ve bereket bilinciyle iligili meditasyon...
0 Replies Posted in BOLLUK VE BEREKET BİLİNCİ....
Gerçek Özgürleşme
Spiritüellikle yakından ilgilenenlerin özgürleşme tanımındaki en büyük yanılgısı, insanın içindeki tanrısal öze ulaşmaya çalısma yanılgısıdır. Gerçek özgürleşme, insan parçamızın tüm hallerine kabul ve izin verebilmekten geçer. Bu bilgi, tüm bu çevrelerce felsefi bilgi olarak söylenir yazılır ama çoğu insan gerçekte insan parçasına tüm kalbiyle kabul vermekten ve içine almaktan uzak yaşar. Bu da tanrısal tarafa gerçek olmayan, çok üstün anlamlar biçmeyi sağlar. İnsanüstü olmaya doğru itilim ise, bu muhteşem deneyimi bize yaşatan insan parçasını kendimizden daha da uzak tutmamıza ve oyunda daha çok kaybolmamıza neden olur.
Özünde peygamberlerin anlatmaya çalıştığı da hep bu olmuştur ama insan bilincinin manipule etmekteki ustalığı ve o zamanda ancak o kadarının anlaşılabilir olması uygunluğu nedeniyle, bu bilgiler şimdilerde açık hale gelmeye başlamıştır. Yaşadığımız şu dönemlerde insan bilinci büyük bir hızla genişlemektedir. Bilinç hızla genişleyip değişirken kendimize yaşatacağımız en zor deneyim, kendimizi sürekli yargılayarak, bu güzelim dünya deneyimini yaşamamızı sağlayan insan parçamızı reddetmektir.
Büyük dinlerdeki cehennem kavramı insanoğlunun kendi cehennemini nasıl yarattığıyla ilgilidir. Yukarıda, başka alemlerde ya da yüksek boyutlarda olan ve insanı koşulsuz seven bir Tanrı’yla ilgili değildir. Koşulsuz seven bir Tanrı nasıl olurda bu kadar ceza yağdırabilir, bu derece yargılayıcı olabilir? Yoksa insan kendi kendini mi yargılamaktadır ve cehennemini yaratmaktadır? Öyle bir döneme girdik ki insan bilinci hızla başka bir boyuta, yaratılıştan beri dünya üzerinde ilk defa deneyimlenen – deneyimlenecek olan bir bilince sıçramaktadır. Bu da insanı sorumluluğu Tanrı’ya ya da başkalarına atmadan kendi sorumluluğunu almasına itmektedir.
Sorumluluğu dünya ana bile bize bırakmaktadır artık. İnsanın bu konuda da kendiyle yüzleşmesi gereken bir dönemde yaşıyoruz. Yani kutsal kitaplarda anlatılan ‘o şeytanın’ insanoğlunun bir parçası olduğu gerçeğini kabul etmemiz gereken bir zamandayız. İşte bu nedenle , insanın şeytanı dışlamadan, yani kendine ait manipule eden, savaşan, kirleten, tecavüz eden, öldüren karanlık tarafıyla yüzleşmesi ve bu konuda tam sorumluluk almaktan başka bir seçeneği kalmadı.
Bu karanlık tarafımızla birleşmemizin yolu, başka birine (en çok da Tanrı’ya ) sorumluluk atmaksızın bu parçalarımızı fark etmek ve onlara kabul vermektir. Dünya deneyimi boşuna yaratılmamıştır. Tanrı, canım birilerini yargılamak istedi, dur şu insanoğlunu yaratıp biraz oyun oynayayım dememiştir. İnsan kendinin tekamülünü deneyimlemek için dünyadadır ve özünde muhteşem bir deneyimdir. Ama bu muhteşemliğin tadına varmak için karanlık tarafını kucaklamalıdır.
Her birimizin içinde dengesiz, karanlık taraflar çokça bulunmaktadır. İçimizdeki cennete ulaşmamızın tek yolu ise bu taraflarımızın farkındalığıyla onlardan özgürleşebilmektir. O tarafları yargılamadan, dövmeden, kendimize acı çektirmeden, hatta sorumluluğu sözüm ona cezalandırıcı Tanrı’ya atmadan içimize alabilmek, kucaklamak, kabul vermek, tüm bu gerçek özümüze ait olmayan taraflarımızdan özgürleşmemizi, kendi cennetimizi yaratabilmemizi sağlar. Herkes bu bilinçte olsa dünya cennet olur ki, vaat edilen de budur.
Gerçek özgürleşme, başka birini suçlayarak, insan parçamızın karanlık taraflarını yargılayarak, insanüstü olmaya çalışarak mümkün olmadığı gibi kendimizden, özümüzden daha da çok uzaklaşmamıza neden olur. Dünya deneyimi, kendimize doğru, kendimize yaklaşmak ve kendimizi bulmak için çıktığımız muhteşem bir yolculuktur. Yolculuğun keyif bölümüne ancak sorumluluk almakla ve kendimizi en karanlık hallerimizle kucaklamakla geçiş yapabiliriz. Tanrı’ya yalvararak, sorumluluğu ona atarak değil, başkalarını suçlayarak hiç değil. Tüm sorumluluğu alıp, insana ait her şeyi, her hali kucaklayarak içimizdeki sınırlı insandan özgürleşip, boyutlar arası gerçek varlığımıza adım atabiliriz. Ulaşmaya çalıştığımız tanrısal öz, o zaman kendiliğinden insan yanımızla birleşecektir. Bu müthiş yolculuğun keyfini çıkarmanız dileğiyle.