Hipnozun bütün dünyada analjezik, anestezik ve psikolojik tedavide kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin, psikojen kökenli ağrılarda,allerjik bünyeler ve organizmanın kimyasal tedaviye elverişli olmadığı durumlarda hipnoz, diğer tıbbi metodların yanında yer almaktadır. Söz gelimi tüm fobileri ilaçla tedavi edebilmek mümkün değildir. Belki uzun zaman alan psikoterapi seansları ile fobilerönlenebilir, fakat hipnoterapi ile çok kısa sürede kişiler bu şikayetlerinden kurtulabilmektedirler.
Hipnoz yapmak için bir takım doğa üstü yeteneklere sahip olmak gerekmez. Uygulayacak kişi için gerekli olan şey sezgi, hissetme ,analitik zeka ve empatikyetenektir. Herkes hipnoz yapabilir, ancak hipnozla tedavi yapamaz.Bunu şuna benzetebiliriz, eline neşter alan herkes kesebilir, ancak ameliyat yapamaz. Bilinçli hipnoz, hipnoz konusunda eğitim almış ve deneyimli bir kişi tarafından uygulanan, kişinin bilincini kaybetmediği, her şeyden haberdar olduğu, dikkatinin bir noktaya toplanması sonucu bilinçaltı telkinlere açık hale geldiğinde,bilinçaltına hipnotist tarafından yerleştirilen telkin ve komutların etkisiyle, olumlu davranış değişiklikleri meydana getirilmesi yöntemi olduğundan, bu tip hastalıkların hepsinde etkili olarak çalışır.
Ayrıca hipnoz, tıbbi tedavinin yanı sıra eğitim, güzelsanatlar ve sporda etkili bir metod olarak uygulanmaktadır. Hipnoz doğal bir şifa, huzur ve başarı aracıdır ama alternatif tıp değil,bilimsel bir yöntemdir.Yaklaşık olarak insanların %80'i belirli bir ölçüde hipnotize olabilirler. Bu bireyin telkin alma derecesine bağlıdır. Kişilerin ancak % 25'i derin hipnoza girebilir. Zeki ve hayal gücü zengin olanlar çok iyi hipnotize olurlar. Aydınlar, disipline alışkın kişiler, askerler, hemşireler, sporcular, ilkokul ve lise çağındaki öğrenciler kolaylıkla hipnotize edilebilirler. 5-6 yaşından küçük olan çocuklarla, 70 yaşın üzerindeki yaşlıların hipnoz olması zordur. Zihinsel herhangi bir rahatsızlığı olan kişiler, zeka seviyesi (IQ'su) düşük kişiler, bunamış yaşlılar, konsantrasyon zorluğu yaşayan kimseler, hipnoz olmak istemeyen, korkan, otokontrolü elden bırakmak istemeyen kişiler hipnoz olamazlar.
Her insanın hipnoz deneyimi farklılıklar gösterir. Ancak her hipnoz deneyiminin ortak yönleri de olabilir. Bu ortak yönlere bakarsak,hipnozda en kolay elde edilen ve en sık gözlemlenen şey hastadaki huzur, sakinlik ve gevşemedir. Hipnozu yaşayan insanlar daha önce hiç bu kadar gevşemediklerini ifade ederler. Hipnoz tüm vücutta ve ruhta hissedilen derin bir gevşemedir. Hipnoz, bilimin bulduğu nonfarmakolojik en etkili ajandır. Hipnozda düşünce süreci yavaşlar ve düşünce derinleşir. Dikkat ve konsantrasyon hipnoz esnasında yoğundur. Belki de bundan dolayı bazı insanlar etrafta meydana gelen değişikliklere fazla aldırmazlar. Hipnozla insanların duygu durumunda değişiklikler meydana getirmek de mümkündür. Öyle ki insanların bazen seans boyunca tek bir duyguyu yaşaması ve hissetmesi sağlanabilir.
Hipnozda kişide bazı fiziksel değişiklikler de gözlenir, bunlar nabız atışında azalma, reflekslerde ve yüz ifadesinde değişiklik,nefeslerin yavaşlaması, düzenlenmesi ve derinleşmesi, gözlerin REM'deki gibi hareketlenmesi veya geriye doğru yatması, telkine bağlı olarak vücut ısısında değişiklikler, kan basıncının düşmesi,kalp ritminin yavaşlaması ve düzenli olması, oksijen tüketimi veı, kas gevşekliğinin artmasıdır. Bu değişikliklerin tümünü otonom sinir sistemi gerçekleştir ve bu sinir sistemi, bedenimizde bilinçli olarak kontrolümüzde olmayan, kalp atışı, nefes alışı gibi faaliyetleri düzenleyen sistemdir.
Hipnozda 5 duyumuz daha hassas çalışır. Ancak bazıları hipnotistin sesini çok daha uzaktan geliyormuş gibi algılamaya başlayabilirler. Zaman algısı hipnozda dış olaylarla değil de, içsel yaşantılara kıyaslanarak meydana getirilir. İçsel yaşantılar yavaş olduğu için hipnozdaki kişiye hipnozda kaldığı süre çok kısa gelir. Hipnozdaki kişinin konuşması yavaş sesle, sakin ve duraklayaraktır.Hipnoz seansı sırasında, hipnotistin bakış, söz ve düşünceleri,hipnozun başarısı üzerinde oldukça etkilidir. Bakışlar, hipnotiketkilerin en önemlilerinden olup, hipnotistin, deneklerindederinleştirmeyi oluşturabilmek için, kullandıkları bir yöntemdir.Bakışın gerçek amacı, gözlerden çıkan manyetik etkiyi düzenli,sürekli ve uzun süre devam ettirmektir. Konuşma ile hipnotist,deneğe kabul ettirmek istediği düşünceleri yollar. Telkin sırasında seçilen sözler ve konuşma stili çok önemlidir. Hipnotist seans sırasında, bir fikir ya da davranış üzerinde yoğunlaşmalı ve bunda devam etmelidir, diğerlerinin zihinlerine ancak bu şekilde girebilir. Petek Kitamura
Hipnozun bütün dünyada analjezik, anestezik ve psikolojik tedavide kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin, psikojen kökenli ağrılarda,allerjik bünyeler ve organizmanın kimyasal tedaviye elverişli olmadığı durumlarda hipnoz, diğer tıbbi metodların yanında yer almaktadır. Söz gelimi tüm fobileri ilaçla tedavi edebilmek mümkün değildir. Belki uzun zaman alan psikoterapi seansları ile fobilerönlenebilir, fakat hipnoterapi ile çok kısa sürede kişiler bu şikayetlerinden kurtulabilmektedirler.
Hipnoz yapmak için bir takım doğa üstü yeteneklere sahip olmak gerekmez. Uygulayacak kişi için gerekli olan şey sezgi, hissetme ,analitik zeka ve empatikyetenektir. Herkes hipnoz yapabilir, ancak hipnozla tedavi yapamaz.Bunu şuna benzetebiliriz, eline neşter alan herkes kesebilir, ancak ameliyat yapamaz. Bilinçli hipnoz, hipnoz konusunda eğitim almış ve deneyimli bir kişi tarafından uygulanan, kişinin bilincini kaybetmediği, her şeyden haberdar olduğu, dikkatinin bir noktaya toplanması sonucu bilinçaltı telkinlere açık hale geldiğinde,bilinçaltına hipnotist tarafından yerleştirilen telkin ve komutların etkisiyle, olumlu davranış değişiklikleri meydana getirilmesi yöntemi olduğundan, bu tip hastalıkların hepsinde etkili olarak çalışır.
Ayrıca hipnoz, tıbbi tedavinin yanı sıra eğitim, güzelsanatlar ve sporda etkili bir metod olarak uygulanmaktadır. Hipnoz doğal bir şifa, huzur ve başarı aracıdır ama alternatif tıp değil,bilimsel bir yöntemdir.Yaklaşık olarak insanların %80'i belirli bir ölçüde hipnotize olabilirler. Bu bireyin telkin alma derecesine bağlıdır. Kişilerin ancak % 25'i derin hipnoza girebilir. Zeki ve hayal gücü zengin olanlar çok iyi hipnotize olurlar. Aydınlar, disipline alışkın kişiler, askerler, hemşireler, sporcular, ilkokul ve lise çağındaki öğrenciler kolaylıkla hipnotize edilebilirler. 5-6 yaşından küçük olan çocuklarla, 70 yaşın üzerindeki yaşlıların hipnoz olması zordur. Zihinsel herhangi bir rahatsızlığı olan kişiler, zeka seviyesi (IQ'su) düşük kişiler, bunamış yaşlılar, konsantrasyon zorluğu yaşayan kimseler, hipnoz olmak istemeyen, korkan, otokontrolü elden bırakmak istemeyen kişiler hipnoz olamazlar.
Her insanın hipnoz deneyimi farklılıklar gösterir. Ancak her hipnoz deneyiminin ortak yönleri de olabilir. Bu ortak yönlere bakarsak,hipnozda en kolay elde edilen ve en sık gözlemlenen şey hastadaki huzur, sakinlik ve gevşemedir. Hipnozu yaşayan insanlar daha önce hiç bu kadar gevşemediklerini ifade ederler. Hipnoz tüm vücutta ve ruhta hissedilen derin bir gevşemedir. Hipnoz, bilimin bulduğu nonfarmakolojik en etkili ajandır. Hipnozda düşünce süreci yavaşlar ve düşünce derinleşir. Dikkat ve konsantrasyon hipnoz esnasında yoğundur. Belki de bundan dolayı bazı insanlar etrafta meydana gelen değişikliklere fazla aldırmazlar. Hipnozla insanların duygu durumunda değişiklikler meydana getirmek de mümkündür. Öyle ki insanların bazen seans boyunca tek bir duyguyu yaşaması ve hissetmesi sağlanabilir.
Hipnozda kişide bazı fiziksel değişiklikler de gözlenir, bunlar nabız atışında azalma, reflekslerde ve yüz ifadesinde değişiklik,nefeslerin yavaşlaması, düzenlenmesi ve derinleşmesi, gözlerin REM'deki gibi hareketlenmesi veya geriye doğru yatması, telkine bağlı olarak vücut ısısında değişiklikler, kan basıncının düşmesi,kalp ritminin yavaşlaması ve düzenli olması, oksijen tüketimi veı, kas gevşekliğinin artmasıdır. Bu değişikliklerin tümünü otonom sinir sistemi gerçekleştir ve bu sinir sistemi, bedenimizde bilinçli olarak kontrolümüzde olmayan, kalp atışı, nefes alışı gibi faaliyetleri düzenleyen sistemdir.
Hipnozda 5 duyumuz daha hassas çalışır. Ancak bazıları hipnotistin sesini çok daha uzaktan geliyormuş gibi algılamaya başlayabilirler. Zaman algısı hipnozda dış olaylarla değil de, içsel yaşantılara kıyaslanarak meydana getirilir. İçsel yaşantılar yavaş olduğu için hipnozdaki kişiye hipnozda kaldığı süre çok kısa gelir. Hipnozdaki kişinin konuşması yavaş sesle, sakin ve duraklayaraktır.Hipnoz seansı sırasında, hipnotistin bakış, söz ve düşünceleri,hipnozun başarısı üzerinde oldukça etkilidir. Bakışlar, hipnotiketkilerin en önemlilerinden olup, hipnotistin, deneklerindederinleştirmeyi oluşturabilmek için, kullandıkları bir yöntemdir.Bakışın gerçek amacı, gözlerden çıkan manyetik etkiyi düzenli,sürekli ve uzun süre devam ettirmektir. Konuşma ile hipnotist,deneğe kabul ettirmek istediği düşünceleri yollar. Telkin sırasında seçilen sözler ve konuşma stili çok önemlidir. Hipnotist seans sırasında, bir fikir ya da davranış üzerinde yoğunlaşmalı ve bunda devam etmelidir, diğerlerinin zihinlerine ancak bu şekilde girebilir.
Petek Kitamura