Aslında masaj, keyif, fantazi veya lüks değil, tıbbi bir ihtiyaç ve düzenli aralıklarla alınması gereken bir koruyucu tıbbi tedavidir. Masaj bu yönüyle son yıllarda irdeleniyor ve Türk insanının da yakın bir gelecekte gerçek masaj kültürüyle iç içe yaşayacağına inanıyorum.
Fizik tedavi etkisiz kaldığı için evinde yatalak yaşayan felçli kişileri masaj ve pasif egzersizler yaptırarak ayağa kaldıran masaj uzmanı büyüklerimin yaşadıkları sıra dışı deneyimler vardır. Masajın etki boyutu aslında çok büyüktür.
Bu paragraf yanlış anlaşılabilir; masör, bir doktor olamaz ve hiç bir hastalığı tedavi edemez. Masaj, hastalıklarda başlı başına bir tedavi değildir, bu gibi ciddi konularda masaj tamamlayıcı bir tedavidir. Felçli hastaların fizik tedavi ile birlikte almaları gereken önemli bir etkendir masaj ve maalesef ülkemizde sunulamamaktadır. Yani bu tarz deneyimler yaşayan hastalar vardır diye hastalarınızı doktor yerine masaj uzmanına teslim etmeyiniz.. Çünkü hastalara yapılan tedavi nitelikli masajı, mutlaka doktor kontrolünde yapmak gerekmektedir ve sürekli olarak gelişmeleri uzman bir doktor takip etmelidir. Ki Felç gibi durumlarda doktorlar bile korkarak hastaya müdahale ederken, yeterli tıp bilgisi olmayan bir masörün verebileceği zararları göz ardı etmemek gerekir.
Traksiyon (bel çekme vb.) gibi gerçekten tıp mezunu olmak ve ciddi bir deneyimden geçmek gerektiren uygulamaları, bir kaç kere görerek hastalarda uygulayan ve hastaları sakatlayan masörleri duymuşsunuzdur. Bu konuda bilinçli olunmalı ve doktorun işini doktora bırakmalıdır.
Bize tarihi 5000 yıl öncesine dayanan bu ilmin sonsuzluğunu ifade etmesi açısından Refleksolojinin Avrupa’da ve dünyada yeniden canlanmasını sağlayan Dr. William Fitzgerald - ABD, KBB uzmanı (1872-1942) ayakta bir kaç noktaya parmakla baskı uygulayarak cerrahi müdahale öncesi anestezi niyetine refleksoloji kullandığını ve uyuşturucu ilaç kullanmadığını biliyoruz. Boyutu siz düşünün artık. Fakat bu doktorun baskı yaptığı yerlere ben baskı yapsam veya bir başkası o derecede anestezik etki bırakamayız; o yüzden Refleksolojistler en az 1000 civarında masaj yapmayana refleksoloji yapıyor gözüyle bakmazlar. Masaj uzmanı arkadaşlarıma bol bol pratik yapmalarını ve Fizyoloji - Anatomi gibi tıp kitaplarıyla kendilerini sürekli teorik olarak da geliştirip doktorlarla ve tıp camiasıyla yakın ilişkiler kurmalarını öneriyorum.
Yine Refleksoloji camiasında anlatıla gelen ünlü bir olayı daha vardır Dr. William Fitzgerald'ın. Bunu anlatmadan geçmek istemedim. Tıp doktorlarının davet edildiği ünlü bir tenörün konserinde bir aksilik olur ve ünlü tenörün konser başlar başlamaz sesi tamamen kısılır. Oradaki doktorlar muayenesini yapınca dinlenmesi gerektiği söylenir. Dr. William Fitzgerald olaya müdahale edip tenörün ayağında bir kaç noktaya baskı yapınca tenörün sesi mucizevî bir şekilde eskisinden daha güçlü çıkmaya başlar ve konserini tamamlar. Aslında pek çok masör, size masaj yaparken kendisi de bilincinde olmadan sizi pek çok hastalıktan kurtarmaktadır.
İnsanlarda özellikle Türkiye'de, masajın gerekliliği bilinmediğinden; insanlar formunu korumak için fitness, vücut geliştirme gibi sporlar yapmanın yeterli olduğu kanısındadırlar. Hâlbuki spor yapan vücudun masaja daha fazla ihtiyacı vardır. Çünkü kaslar aşırı çalıştırıldığından yorulurlar ve fazla toksin üretirler. Bu toksinler, kasların atması gereken atıklardır ve oluşan hamlama ve ağrılar toksinlerdeki laktik asitlerin sinirlere dokunması neticesinde oluşur. Özellikle toksinlerin çözülmesi ve dolaşım yoluyla atılması sadece masaj tedavisiyle mümkündür. Eğer masaj almazsanız bu toksinler birikerek ciddi sağlık sorunlarına neden olurlar. Bu yaklaşıma sonuç olarak şunu ifade etmek yerinde olur; masaj, vücudunuzu kirli bir odanın temizlenmesi gibi atıklardan temizlemekte ve dolaşım sistemindeki tıkanıklıkları gidermektedir.
Avrupa'ya baktığımızda özellikle Almanya'da masaj, doktor tarafından hastanın reçetesine yazılabilen ve sigorta tarafından karşılanan bir tedavi şeklidir. Hatta Almanya dışındaki ülkelerde tatile çıkan vatandaşlarının spa merkezlerinde aldığı masaj ücretini bile devlet karşılamaktadır.
Kısaca ve en mühim faydalarını ifade etmek gerekirse: masaj ile organlar ve kaslar beslenip, atılması gereken atık maddeler kolayca atılmakta ve gerekli maddeler kan dolaşımı yoluyla organlara sunulmaktadır.
"Otor diye adlandırılan ve masaj hakkında bilimsel araştırmalar ve deneyler yapan bilim adamlarından biri olan Mosengeil, masajın müspet tesirini ispat için ada tavşanının mafsallarına(kaslarına) Çin mürekkebi injekte etmiştir. Bir mafsala masaj uygulamış ve mafsaldaki Çin mürekkebinin tamamen kaybolduğu buna karşılık masaj yapılmayan mafsalda Çin mürekkebinin bulunduğu görülmüştür. Masajı müteakip kılcal damarlarda Tonus'un yükseldiği ve kaslarda canlılık husule geldiği, atrofik kaslarında kendisini topladığı görülmüştür. " (Prof.Dr.Dr.A.Hamdi Turtgut Klasik Masaj Adlı Kitabı)
Masaj anında vena (toplardamar) sistemi 4 - 20 kat daha hızlı çalıştırıldığından dolayı kirli kanın kalbe ulaştırılması kolaylaştığından masajın kalbe ve toplardamarlara olan yardımı olağan üstüdür.
Masaj ile lenfa sistemi ve hormonel sistem tetiklendiğinden, vücuttaki tedavi edici maddelerin masaj yapılan bölgeye iletilip çalışma yapması sağlanarak, vücudun hastalıklara karşı direnci artırılmakta ve hâsıl olan başlangıç aşamasında olan pek çok ciddi hastalıklar tedavi edilebilmektedir.
Masaj anında vücudun ürettiği doğal uyuşturucu olan ve morfinden daha etkili olan endorfin salgılanarak, masaj alan kişide olağan üstü rahatlama sağlandığından; psikolojik anlamda masajı yan etkisi olmayan bir antidepresan ve psikolojik terapi olarak görmek de mümkündür.
Masajın belki de gerekliliğini vurgulayan en mühim nokta, masajın pek çok olası ciddi sağlık sorununun oluşmasını engelleyebilme özelliğidir. Örneğin kas ve iskelet sistemindeki sorunları çözdüğü gibi bu sorunların oluşmasını da engellemektedir.
Dünyada yapılan araştırmalara göre sadece fantezi amaçlı alınan masaj %5 gibi ufak bir rakam iken, sağlık ve hastalık nedeniyle masaj alımı %70, turizm sektörü ise %20 gibi bir rakamdır.. Bu nedenle masaj denilince akla sadece cinsel fantezi gelmesi çok yanlış bir kanıdır.
Türkiye'de masaja bakış açısının kısa sürede değişeceğine inanmıyorum çünkü çok kültürlü ve eğitimli kişilerde de aynı bakış açısı mevcut.
Üzücü olan Türkiye'mizde %70'lik oranı temsil eden hastaların masaj ihtiyaçlarını karşılayacak kadar tıbbi masaj uzmanı yeter sayısı oluşmamış; hastalarda ve Türk tıp dünyasında masaj bilinci yaratılamamıştır. Türkiye'de verilemeyen bu hizmet yüzünden insanlar şifa bulamadığı gibi, tıp dünyasında bu tarz ihtiyaçları giderebilecek istihdam ve iş imkânları da yok olmaktadır. Otel, Spa vb. pek çok yerde eğitimsiz, sertifikasız veya 5-10 günlük göstermelik eğitim sonucu verilen sertifikalarla insanların masaj yaptıklarını, kaliteli masaj uzmanların ise yurt dışındaki imkânlar nedeniyle ülkemizde durmadıklarını görmekteyiz. Bu nedenle bu alanda eğitimin ve uzman yetersizliği göz önünde olduğundan, devletin müdahalesi şarttır.
Devletin yapması gerekenler kanımca şunlar:
* Masajı tıbbi bir meslek alanı olarak kabullenmek, Tıp Fakültelerine Tıbbi Masaj Yüksek Okulları açmak, hastanelerde fizyoterapi tedavisinin masajla birlikte verilmesini sağlamak
* Bu konuda Almanya sağlık bakanlığı ve Tıp Fakülteleri model olarak ele alınabilir ve bu ülkeden yardım istenebilir.
* Eğitimsiz insanların masaj hizmeti vermesini engelleyerek vatandaşının sağlığını riske atanlara izin vermemek.
Tıp mensuplarının aklına fizyoterapistler masaj öğreniyor yüksek okula ne hacet var diye bir düşünce gelebilir. Hiç bir fizyoterapist hekim masaj yapmakla uğraşmaz. Çünkü medikal masaj hamallık kadar yorucudur. Bu yüzden ara eleman yetişmesi lazım. Yani hemşirelik yüksek okulu gereksiz demek gibi bir şey olur bu.
Masaj kavramı gerçekten de asıl kimliğiyle ülkemizde bilinmiyor; yanlış önyargılar henüz yok olmuş değil ve masajın kıymetini bilen çok az insan görebiliyorum. Bence bunun tek nedeni sağlık bakanlığının masajı bir tedavi olarak kabul etmemesi ve tıbbi masaj uzmanı yetiştirmemesidir. Masaj Almanya'daki gibi reçetelere yazılan bir tedavi ve ilaç olsaydı insanların masaja ve masöre bakış açısı bu şekilde olmazdı sanırım.
Her sağlam insan, hasta adayıdır. Bir gün gelip de tıbbi masaja ihtiyacımız olabilir. Ki her sağlıklı insanın sağlığını koruması için düzenli olarak masaj almaya ihtiyacı vardır. Dikkat ederseniz Türk insanının neredeyse genelinde bel fıtığı vardır. Bunun nedeni masaj ve egzersiz gibi koruyucu tedavileri uygulamamalarıdır. Yakında bunun genlerimize işleyip doğan çocukların fıtıklı doğmalarına şahit olursak şaşırmam doğrusu.
Almanya'nın 1920 li yıllardan beri yaptığı gibi ülkemizde de sağlık bakanlığının tıp fakültelerinde masaj yüksek okulları açmasını ve çok kaliteli Türk tıbbi masörlerin oradan mezun olup, hastanelerde masaja ihtiyacı olan Türk insanına ücretsiz tıbbi masaj hizmeti vermelerini ve bu mesleğin hak ettiği saygı ve ilgiyi görmesini diliyorum...
MASAJA
Aslında masaj, keyif, fantazi veya lüks değil, tıbbi bir ihtiyaç ve düzenli aralıklarla alınması gereken bir koruyucu tıbbi tedavidir. Masaj bu yönüyle son yıllarda irdeleniyor ve Türk insanının da yakın bir gelecekte gerçek masaj kültürüyle iç içe yaşayacağına inanıyorum.
Fizik tedavi etkisiz kaldığı için evinde yatalak yaşayan felçli kişileri masaj ve pasif egzersizler yaptırarak ayağa kaldıran masaj uzmanı büyüklerimin yaşadıkları sıra dışı deneyimler vardır. Masajın etki boyutu aslında çok büyüktür.
Bu paragraf yanlış anlaşılabilir; masör, bir doktor olamaz ve hiç bir hastalığı tedavi edemez. Masaj, hastalıklarda başlı başına bir tedavi değildir, bu gibi ciddi konularda masaj tamamlayıcı bir tedavidir. Felçli hastaların fizik tedavi ile birlikte almaları gereken önemli bir etkendir masaj ve maalesef ülkemizde sunulamamaktadır. Yani bu tarz deneyimler yaşayan hastalar vardır diye hastalarınızı doktor yerine masaj uzmanına teslim etmeyiniz.. Çünkü hastalara yapılan tedavi nitelikli masajı, mutlaka doktor kontrolünde yapmak gerekmektedir ve sürekli olarak gelişmeleri uzman bir doktor takip etmelidir. Ki Felç gibi durumlarda doktorlar bile korkarak hastaya müdahale ederken, yeterli tıp bilgisi olmayan bir masörün verebileceği zararları göz ardı etmemek gerekir.
Traksiyon (bel çekme vb.) gibi gerçekten tıp mezunu olmak ve ciddi bir deneyimden geçmek gerektiren uygulamaları, bir kaç kere görerek hastalarda uygulayan ve hastaları sakatlayan masörleri duymuşsunuzdur. Bu konuda bilinçli olunmalı ve doktorun işini doktora bırakmalıdır.
Bize tarihi 5000 yıl öncesine dayanan bu ilmin sonsuzluğunu ifade etmesi açısından Refleksolojinin Avrupa’da ve dünyada yeniden canlanmasını sağlayan Dr. William Fitzgerald - ABD, KBB uzmanı (1872-1942) ayakta bir kaç noktaya parmakla baskı uygulayarak cerrahi müdahale öncesi anestezi niyetine refleksoloji kullandığını ve uyuşturucu ilaç kullanmadığını biliyoruz. Boyutu siz düşünün artık. Fakat bu doktorun baskı yaptığı yerlere ben baskı yapsam veya bir başkası o derecede anestezik etki bırakamayız; o yüzden Refleksolojistler en az 1000 civarında masaj yapmayana refleksoloji yapıyor gözüyle bakmazlar. Masaj uzmanı arkadaşlarıma bol bol pratik yapmalarını ve Fizyoloji - Anatomi gibi tıp kitaplarıyla kendilerini sürekli teorik olarak da geliştirip doktorlarla ve tıp camiasıyla yakın ilişkiler kurmalarını öneriyorum.
Yine Refleksoloji camiasında anlatıla gelen ünlü bir olayı daha vardır Dr. William Fitzgerald'ın. Bunu anlatmadan geçmek istemedim. Tıp doktorlarının davet edildiği ünlü bir tenörün konserinde bir aksilik olur ve ünlü tenörün konser başlar başlamaz sesi tamamen kısılır. Oradaki doktorlar muayenesini yapınca dinlenmesi gerektiği söylenir. Dr. William Fitzgerald olaya müdahale edip tenörün ayağında bir kaç noktaya baskı yapınca tenörün sesi mucizevî bir şekilde eskisinden daha güçlü çıkmaya başlar ve konserini tamamlar. Aslında pek çok masör, size masaj yaparken kendisi de bilincinde olmadan sizi pek çok hastalıktan kurtarmaktadır.
İnsanlarda özellikle Türkiye'de, masajın gerekliliği bilinmediğinden; insanlar formunu korumak için fitness, vücut geliştirme gibi sporlar yapmanın yeterli olduğu kanısındadırlar. Hâlbuki spor yapan vücudun masaja daha fazla ihtiyacı vardır. Çünkü kaslar aşırı çalıştırıldığından yorulurlar ve fazla toksin üretirler. Bu toksinler, kasların atması gereken atıklardır ve oluşan hamlama ve ağrılar toksinlerdeki laktik asitlerin sinirlere dokunması neticesinde oluşur. Özellikle toksinlerin çözülmesi ve dolaşım yoluyla atılması sadece masaj tedavisiyle mümkündür. Eğer masaj almazsanız bu toksinler birikerek ciddi sağlık sorunlarına neden olurlar. Bu yaklaşıma sonuç olarak şunu ifade etmek yerinde olur; masaj, vücudunuzu kirli bir odanın temizlenmesi gibi atıklardan temizlemekte ve dolaşım sistemindeki tıkanıklıkları gidermektedir.
Avrupa'ya baktığımızda özellikle Almanya'da masaj, doktor tarafından hastanın reçetesine yazılabilen ve sigorta tarafından karşılanan bir tedavi şeklidir. Hatta Almanya dışındaki ülkelerde tatile çıkan vatandaşlarının spa merkezlerinde aldığı masaj ücretini bile devlet karşılamaktadır.
Kısaca ve en mühim faydalarını ifade etmek gerekirse: masaj ile organlar ve kaslar beslenip, atılması gereken atık maddeler kolayca atılmakta ve gerekli maddeler kan dolaşımı yoluyla organlara sunulmaktadır.
"Otor diye adlandırılan ve masaj hakkında bilimsel araştırmalar ve deneyler yapan bilim adamlarından biri olan Mosengeil, masajın müspet tesirini ispat için ada tavşanının mafsallarına(kaslarına) Çin mürekkebi injekte etmiştir. Bir mafsala masaj uygulamış ve mafsaldaki Çin mürekkebinin tamamen kaybolduğu buna karşılık masaj yapılmayan mafsalda Çin mürekkebinin bulunduğu görülmüştür. Masajı müteakip kılcal damarlarda Tonus'un yükseldiği ve kaslarda canlılık husule geldiği, atrofik kaslarında kendisini topladığı görülmüştür. " (Prof.Dr.Dr.A.Hamdi Turtgut Klasik Masaj Adlı Kitabı)
Masaj anında vena (toplardamar) sistemi 4 - 20 kat daha hızlı çalıştırıldığından dolayı kirli kanın kalbe ulaştırılması kolaylaştığından masajın kalbe ve toplardamarlara olan yardımı olağan üstüdür.
Masaj ile lenfa sistemi ve hormonel sistem tetiklendiğinden, vücuttaki tedavi edici maddelerin masaj yapılan bölgeye iletilip çalışma yapması sağlanarak, vücudun hastalıklara karşı direnci artırılmakta ve hâsıl olan başlangıç aşamasında olan pek çok ciddi hastalıklar tedavi edilebilmektedir.
Masaj anında vücudun ürettiği doğal uyuşturucu olan ve morfinden daha etkili olan endorfin salgılanarak, masaj alan kişide olağan üstü rahatlama sağlandığından; psikolojik anlamda masajı yan etkisi olmayan bir antidepresan ve psikolojik terapi olarak görmek de mümkündür.
Masajın belki de gerekliliğini vurgulayan en mühim nokta, masajın pek çok olası ciddi sağlık sorununun oluşmasını engelleyebilme özelliğidir. Örneğin kas ve iskelet sistemindeki sorunları çözdüğü gibi bu sorunların oluşmasını da engellemektedir.
Dünyada yapılan araştırmalara göre sadece fantezi amaçlı alınan masaj %5 gibi ufak bir rakam iken, sağlık ve hastalık nedeniyle masaj alımı %70, turizm sektörü ise %20 gibi bir rakamdır.. Bu nedenle masaj denilince akla sadece cinsel fantezi gelmesi çok yanlış bir kanıdır.
Türkiye'de masaja bakış açısının kısa sürede değişeceğine inanmıyorum çünkü çok kültürlü ve eğitimli kişilerde de aynı bakış açısı mevcut.
Üzücü olan Türkiye'mizde %70'lik oranı temsil eden hastaların masaj ihtiyaçlarını karşılayacak kadar tıbbi masaj uzmanı yeter sayısı oluşmamış; hastalarda ve Türk tıp dünyasında masaj bilinci yaratılamamıştır. Türkiye'de verilemeyen bu hizmet yüzünden insanlar şifa bulamadığı gibi, tıp dünyasında bu tarz ihtiyaçları giderebilecek istihdam ve iş imkânları da yok olmaktadır.
Otel, Spa vb. pek çok yerde eğitimsiz, sertifikasız veya 5-10 günlük göstermelik eğitim sonucu verilen sertifikalarla insanların masaj yaptıklarını, kaliteli masaj uzmanların ise yurt dışındaki imkânlar nedeniyle ülkemizde durmadıklarını görmekteyiz. Bu nedenle bu alanda eğitimin ve uzman yetersizliği göz önünde olduğundan, devletin müdahalesi şarttır.
Devletin yapması gerekenler kanımca şunlar:
* Masajı tıbbi bir meslek alanı olarak kabullenmek, Tıp Fakültelerine Tıbbi Masaj Yüksek Okulları açmak, hastanelerde fizyoterapi tedavisinin masajla birlikte verilmesini sağlamak
* Bu konuda Almanya sağlık bakanlığı ve Tıp Fakülteleri model olarak ele alınabilir ve bu ülkeden yardım istenebilir.
* Eğitimsiz insanların masaj hizmeti vermesini engelleyerek vatandaşının sağlığını riske atanlara izin vermemek.
Tıp mensuplarının aklına fizyoterapistler masaj öğreniyor yüksek okula ne hacet var diye bir düşünce gelebilir. Hiç bir fizyoterapist hekim masaj yapmakla uğraşmaz. Çünkü medikal masaj hamallık kadar yorucudur. Bu yüzden ara eleman yetişmesi lazım. Yani hemşirelik yüksek okulu gereksiz demek gibi bir şey olur bu.
Masaj kavramı gerçekten de asıl kimliğiyle ülkemizde bilinmiyor; yanlış önyargılar henüz yok olmuş değil ve masajın kıymetini bilen çok az insan görebiliyorum. Bence bunun tek nedeni sağlık bakanlığının masajı bir tedavi olarak kabul etmemesi ve tıbbi masaj uzmanı yetiştirmemesidir. Masaj Almanya'daki gibi reçetelere yazılan bir tedavi ve ilaç olsaydı insanların masaja ve masöre bakış açısı bu şekilde olmazdı sanırım.
Her sağlam insan, hasta adayıdır. Bir gün gelip de tıbbi masaja ihtiyacımız olabilir. Ki her sağlıklı insanın sağlığını koruması için düzenli olarak masaj almaya ihtiyacı vardır. Dikkat ederseniz Türk insanının neredeyse genelinde bel fıtığı vardır. Bunun nedeni masaj ve egzersiz gibi koruyucu tedavileri uygulamamalarıdır. Yakında bunun genlerimize işleyip doğan çocukların fıtıklı doğmalarına şahit olursak şaşırmam doğrusu.
Almanya'nın 1920 li yıllardan beri yaptığı gibi ülkemizde de sağlık bakanlığının tıp fakültelerinde masaj yüksek okulları açmasını ve çok kaliteli Türk tıbbi masörlerin oradan mezun olup, hastanelerde masaja ihtiyacı olan Türk insanına ücretsiz tıbbi masaj hizmeti vermelerini ve bu mesleğin hak ettiği saygı ve ilgiyi görmesini diliyorum...
Sağlıklı ve mutlu yarınlar dileğiyle.