Korkularımızın, endişelerimizin ve tüm sıkıntılarımızın üstesinden gelebiliriz. Bunun için sadece bilinçaltımızın yardımına ihtiyacımız var. Uzun süreli ve hayallerimizin de ötesinde gerçek bir mutluluk için, bilinçaltımızı şekillendirebiliriz. Çünkü bizler kendi yaşamımızın mimarlarıyız. Bilinçaltımızın mimarlarıyız.
Uzmanlara göre mutluluk, zihinsel bir durumdur. Beynimiz tarafından salgılanan bir hormon sayesinde mutluluk duygusunu yaşıyoruz. Yani her şey yine zihnimizde olup bitiyor. Korku duygusu da zihin tarafından yaratılan bir olgudur. Bunu daha iyi açıklamak için bir örnek vermek istiyorum. Evinizde oturuyorsunuz ve televizyon izliyorsunuz. Elinizde uzaktan kumanda var. Kumandadaki birinci düğmeye basıyorsunuz ve televizyonda birinci kanal açılıyor. Bir bakıyorsunuz ki korku filmi var. Filmi izlerken geriliyorsunuz. Sonra kumandadaki ikinci düğmeye basıyorsunuz ve televizyonda ikinci kanal açılıyor. Burada da komedi filmi var. İzledikçe neşeleniyorsunuz. İşte bizim hayatımız da aynen böyle. Biz hangi kanalı izlemek istersek, zihnimiz bize o kanalı gösteriyor. Korkmak isterseniz, bedeniniz ürperiyor. Kalp atışlarınız hızlanıyor. Göz bebekleriniz büyüyor. İstediğiniz şeyi zihnen yaşıyorsunuz. Mutlu olmak isterseniz beden rahatlıyor, gevşiyorsunuz ve yüzünü bir tebessüm beliriyor. Bizler neyi nasıl yaşamak istiyorsak, kumandadan seçiyoruz. Zihnimiz de bedenimizi o duyguya göre ayarlıyor.
Şimdi mutluluğu seçin. Mutluluğu, refahı ve huzuru kendinize doğru çekin. Bunu yapabilirsiniz. Sadece kumandada doğru kanalı seçmeniz yeterli. Düzenli ve sürekli tekrarlanan düşünce kalıpları, bilinçaltımıza yerleşir. Alışkanlığa dönüşür. Siz; genel olarak karamsar bir yapıya sahipseniz, düşünceleriniz de, tüm düşünce kalıplarınız da hemen her şeye olumsuzluk ile bakar.
Uzun süre sıkıntı, üzüntü ve moral bozukluğu yaşayan insanlar; bu duygulara bağışıklık kazanmıştır. Acı onlar için gündelik hayatın bir parçası olmuştur. İleride şartlar düzelse bile, keyifli anlar yaşasalar bile, mutluluğun geçip biteceğine inanırlar. Hatta; mutluluktan uzak durmak isterler. Bu kişilerdeki düşünce yapısı genel olarak aşağıdaki gibidir.
· Bugün kötü bir gün olacak. · Hiçbir alanda başarılı olamayacağım. · Hayatım boyunca ne fırsatlar kaçırdım. · Ben beceriksizim, hiçbir işi beceremem. · Hayat bana karşı, herkes bana karşı. · İşlerim berbat durumda. Daha da kötüleşecek.
Sizler bu kelimelerden, bu kalıplardan uzak durun. Çünkü bu kelimeleri söylemek sizde alışkanlık yaparsa, kendinizi hayatınız boyunca karanlık bir şatoya hapsedersiniz. Her şeye de oradan bakarsınız...
Çok sevdiğim bir söz var. Şöyle diyor: Bir insanın hayatını düşünceleri oluşturur. Marcus AURELIUS Gün boyunca neler düşündüğünüzü bir düşünün. Aklınızdan neler geçiyor. Bu düşüncelerin kaç tanesi sizi mutluluğa, refaha taşıyacak. Kaç tanesi karanlık yarınlara götürecek...
Eski Türk filmlerinde çok defalar geçen bir kelime var. Parayla saadet olmaz diyorlar. Birçok insan katılmasa da, ben bu sözün doğruluğuna inanıyorum. Mutluluk süpermarketlerde satılmıyor. Ya da köşe başındaki bir dükkana gidip mutluluk alamazsınız. Huzur da hiçbir yerde satılmıyor, dostluk da satılmıyor. Hiçbir erdemi parayla satın alamazsınız. Karakter de satılmaz... Bir düşünsenize; az önce saydığım şeyler, insanı insan yapan değerler. Hiç birisi para ile satın alınamıyor.
Mutluluk bizim zihnimizde, zaten bizim içimizde olan bir duygu. Sadece açığa çıkmayı ve kullanılmayı bekliyor.
Engel insanın önünde değil, zihnindedir. Bir işi başaramam derseniz başaramazsınız. Bu iş imkansız derseniz, imkansız olur sizin için. Kendinize inanırsanız, mutlu ve huzurlu bir hayat sürersiniz. Sürekli; korku, öfke, nefret, başarısızlık gibi düşünceler üzerinde durursanız, mutsuz ve güçsüz olursunuz.
Mutluluğun yolunda gitmeliyiz, mutluluğu bir alışkanlık haline getirmeliyiz, her gün birkaç defa sahip olduklarınız için şükredin..
Korkularımızın, endişelerimizin ve tüm sıkıntılarımızın üstesinden gelebiliriz. Bunun için sadece bilinçaltımızın yardımına ihtiyacımız var. Uzun süreli ve hayallerimizin de ötesinde gerçek bir mutluluk için, bilinçaltımızı şekillendirebiliriz. Çünkü bizler kendi yaşamımızın mimarlarıyız. Bilinçaltımızın mimarlarıyız.
Uzmanlara göre mutluluk, zihinsel bir durumdur. Beynimiz tarafından salgılanan bir hormon sayesinde mutluluk duygusunu yaşıyoruz. Yani her şey yine zihnimizde olup bitiyor. Korku duygusu da zihin tarafından yaratılan bir olgudur. Bunu daha iyi açıklamak için bir örnek vermek istiyorum. Evinizde oturuyorsunuz ve televizyon izliyorsunuz. Elinizde uzaktan kumanda var. Kumandadaki birinci düğmeye basıyorsunuz ve televizyonda birinci kanal açılıyor. Bir bakıyorsunuz ki korku filmi var. Filmi izlerken geriliyorsunuz. Sonra kumandadaki ikinci düğmeye basıyorsunuz ve televizyonda ikinci kanal açılıyor. Burada da komedi filmi var. İzledikçe neşeleniyorsunuz. İşte bizim hayatımız da aynen böyle. Biz hangi kanalı izlemek istersek, zihnimiz bize o kanalı gösteriyor. Korkmak isterseniz, bedeniniz ürperiyor. Kalp atışlarınız hızlanıyor. Göz bebekleriniz büyüyor. İstediğiniz şeyi zihnen yaşıyorsunuz. Mutlu olmak isterseniz beden rahatlıyor, gevşiyorsunuz ve yüzünü bir tebessüm beliriyor. Bizler neyi nasıl yaşamak istiyorsak, kumandadan seçiyoruz. Zihnimiz de bedenimizi o duyguya göre ayarlıyor.
Şimdi mutluluğu seçin. Mutluluğu, refahı ve huzuru kendinize doğru çekin. Bunu yapabilirsiniz. Sadece kumandada doğru kanalı seçmeniz yeterli. Düzenli ve sürekli tekrarlanan düşünce kalıpları, bilinçaltımıza yerleşir. Alışkanlığa dönüşür. Siz; genel olarak karamsar bir yapıya sahipseniz, düşünceleriniz de, tüm düşünce kalıplarınız da hemen her şeye olumsuzluk ile bakar.
Uzun süre sıkıntı, üzüntü ve moral bozukluğu yaşayan insanlar; bu duygulara bağışıklık kazanmıştır. Acı onlar için gündelik hayatın bir parçası olmuştur. İleride şartlar düzelse bile, keyifli anlar yaşasalar bile, mutluluğun geçip biteceğine inanırlar. Hatta; mutluluktan uzak durmak isterler. Bu kişilerdeki düşünce yapısı genel olarak aşağıdaki gibidir.
· Bugün kötü bir gün olacak.
· Hiçbir alanda başarılı olamayacağım.
· Hayatım boyunca ne fırsatlar kaçırdım.
· Ben beceriksizim, hiçbir işi beceremem.
· Hayat bana karşı, herkes bana karşı.
· İşlerim berbat durumda. Daha da kötüleşecek.
Sizler bu kelimelerden, bu kalıplardan uzak durun. Çünkü bu kelimeleri söylemek sizde alışkanlık yaparsa, kendinizi hayatınız boyunca karanlık bir şatoya hapsedersiniz. Her şeye de oradan bakarsınız...
Çok sevdiğim bir söz var. Şöyle diyor: Bir insanın hayatını düşünceleri oluşturur. Marcus AURELIUS Gün boyunca neler düşündüğünüzü bir düşünün. Aklınızdan neler geçiyor. Bu düşüncelerin kaç tanesi sizi mutluluğa, refaha taşıyacak. Kaç tanesi karanlık yarınlara götürecek...
Eski Türk filmlerinde çok defalar geçen bir kelime var. Parayla saadet olmaz diyorlar. Birçok insan katılmasa da, ben bu sözün doğruluğuna inanıyorum. Mutluluk süpermarketlerde satılmıyor. Ya da köşe başındaki bir dükkana gidip mutluluk alamazsınız. Huzur da hiçbir yerde satılmıyor, dostluk da satılmıyor. Hiçbir erdemi parayla satın alamazsınız. Karakter de satılmaz... Bir düşünsenize; az önce saydığım şeyler, insanı insan yapan değerler. Hiç birisi para ile satın alınamıyor.
Mutluluk bizim zihnimizde, zaten bizim içimizde olan bir duygu. Sadece açığa çıkmayı ve kullanılmayı bekliyor.
Engel insanın önünde değil, zihnindedir. Bir işi başaramam derseniz başaramazsınız. Bu iş imkansız derseniz, imkansız olur sizin için. Kendinize inanırsanız, mutlu ve huzurlu bir hayat sürersiniz. Sürekli; korku, öfke, nefret, başarısızlık gibi düşünceler üzerinde durursanız, mutsuz ve güçsüz olursunuz.
Mutluluğun yolunda gitmeliyiz, mutluluğu bir alışkanlık haline getirmeliyiz, her gün birkaç defa sahip olduklarınız için şükredin..