Dikkatimizi, kendimizin dışında her şeye verir olduk. Kendimizden çok başkalarının hayatıyla ilgilenmeye başladık. Kendi içimize dönmeyip; televizyondaki programlar, yarışmalar ve dizilerle başkalarının hayatlarını izlemeye koyulduk.
Başkasının yaşadığı hayatın bizim hayatımıza nasıl bir katkısı olur acaba?
Ne yazık ki birçok insan, çevrelerindeki insanlara göre kıyaslayarak; kendilerini iyi ya da kötü hissediyor: “Arkadaşım kendine şunu aldı ama ben çok istediğim halde buna sahip değilim ve bu beni mutsuz ediyor…” ya da bir arkadaşımdan duyduğum şekilde: “ Benim sevgilim yok ama en azından, O’nun da yok diyebiliyorum…”
Televizyondaki insanları izlediğimizde ya da sokakta insanlar gördüğümüzde; “Benden daha güzel” ya da “Benden daha zayıf” gibi düşüncelerin bize bir yararı yok.
Böyle düşünceler, enerji alanınızı kirletmenize neden olur sadece. Ve böyle bir bakış açısı bir süre sonra etrafınızdaki herkesi, sizin için potansiyel tehdit haline getirebilir. Bu da kendinizi huzurlu ve sevgi dolu enerjilere kapatmak anlamına gelir. Böylece, yaşam sevinciniz azalır ve gücünüz düşer. Kendinizi sürekli birileriyle kıyasladığınız ve hep rekabet halinde olduğunuz sürece kendinizi koşulsuzca sevemezsiniz. Mutluluk, kendinizi başkalarıyla olumlu ya da olumsuz kıyaslamadan; kendinizi olduğunuz gibi kabul ederek, onaylayarak ve severek mümkündür.
Kıyaslama yaptığınız her an, enerjiniz ve gücünüz ciddi bir şekilde düşecektir. İçinizdeki kıskançlık duygusu, diğer olumlu duygu ve düşünceleri de zehirleyecektir. Bir başkasının “kötü” olmasını istediğiniz her an, içinizdeki sevgi sizi biraz daha terk edecektir. Kendimizi bir başkasıyla kıyasladığımız her an Evrene; “Kendimi değerli bulmuyorum, kendimi yeterince sevmiyorum ve kendime inanmıyorum” mesajı vermiş oluruz. Kendinizdeki ve hayatınızdaki eksikliklere her odaklanışınızda, kendinizdeki “yoksunluk” hissini biraz daha artırmış oluyorsunuz. Böylece Evrene; “Ben yetersizim” mesajını iletmiş oluyorsunuz. Bu da içten içe, istediğiniz şeyleri aslında ‘hak etmediğinizi’ düşünmenize yol açacaktır. Evrensel enerjiler de inancınız doğrultusunda, bu inancınızı destekleyecektir.
Herkesin hayatı ve seçimleri kendi yaşam yolunun, deneyimlerinin bir parçasıdır. Bizim öncelikli görevimiz, kendimize ve kendi gelişimimize odaklanmaktır. Kendimizden başka hiç kimse bizi ileriye götüremez. Biz sadece, kendi hayatımızdan ve gelişimimizden sorumluyuz.
Kişilerin ya da nesnelerin güzelliklerini, değerlerini görüp takdir ettikçe güçlenirsiniz. Bu cömertliğiniz neticesinde Evren de, size enerjileri yönünden cömert davranacaktır. Enerjiniz arttıkça kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Ruhsal enerjinin kaynağı, kendimizle kurduğumuz ilişkiyle şekillenir. Kendimize karşı tutumumuz ve inançlarımız yaşamımızın kalitesini belirler. Yaşamınızla birlikte, diğer ilişkileriniz de; kendinize yönelik inanç ve tutumlarınızla şekillenir. Siz kendinize güvenmeyip inanmadıkça, kimse size güvenip inanmayacaktır. Siz kendinizi sevmedikçe, kimse sizi gerçekten sevmeyecektir. İçerden dışarı yansıttığınız niyetler ve hisler, aynı bir bumerang gibi size geri dönecektir.
“İyi ya da kötü diye bir şey yoktur. İyi ve kötünün nedeni düşüncelerdir.” (William Shakespeare)
Kendi Değerinizi Artırmaya Yönelik Birkaç Olumlama
Olumlamalara geçmeden önce şunu hatırlatmakta fayda var. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil, size yönelik olmalıdır. “Şu kişi bana her geçen gün daha çok âşık oluyor…” gibi manipülatif içerikli bir olumlama yerine; “Gün geçtikçe daha çok seviliyor ve beğeniliyorum…” gibi bir ifade kullanmanız önemlidir.
• “Sevilmeyi ve saygı görmeyi hak eden, değerli bir insanım.”
• “Her gün, kendi değerimin daha çok farkına varıyorum.”
• “Pozitif ve sevgi dolu düşüncelerimle, kendim ve çevrem için güzel bir enerji yayıyorum.”
• “Seçtiğim düşünceler ve seçimlerim sayesinde yaşam kalitemi, enerjimi belirleyecek kişi benim. Ben pozitif ve sevgi dolu düşüncelerimle, kendim için en hayırlı kararları vermeyi seçiyorum.”
• “Kendime inanıyorum, kendimi olduğum gibi kabulleniyorum ve seviyorum. Çevremdeki insanlar da, beni olduğum gibi kabulleniyor ve seviyor.
Kıyaslama Yaparak Enerjinize Kıymayın
Dikkatimizi, kendimizin dışında her şeye verir olduk. Kendimizden çok başkalarının hayatıyla ilgilenmeye başladık. Kendi içimize dönmeyip; televizyondaki programlar, yarışmalar ve dizilerle başkalarının hayatlarını izlemeye koyulduk.
Başkasının yaşadığı hayatın bizim hayatımıza nasıl bir katkısı olur acaba?
Ne yazık ki birçok insan, çevrelerindeki insanlara göre kıyaslayarak; kendilerini iyi ya da kötü hissediyor: “Arkadaşım kendine şunu aldı ama ben çok istediğim halde buna sahip değilim ve bu beni mutsuz ediyor…” ya da bir arkadaşımdan duyduğum şekilde: “ Benim sevgilim yok ama en azından, O’nun da yok diyebiliyorum…”
Televizyondaki insanları izlediğimizde ya da sokakta insanlar gördüğümüzde; “Benden daha güzel” ya da “Benden daha zayıf” gibi düşüncelerin bize bir yararı yok.
Böyle düşünceler, enerji alanınızı kirletmenize neden olur sadece. Ve böyle bir bakış açısı bir süre sonra etrafınızdaki herkesi, sizin için potansiyel tehdit haline getirebilir. Bu da kendinizi huzurlu ve sevgi dolu enerjilere kapatmak anlamına gelir. Böylece, yaşam sevinciniz azalır ve gücünüz düşer. Kendinizi sürekli birileriyle kıyasladığınız ve hep rekabet halinde olduğunuz sürece kendinizi koşulsuzca sevemezsiniz. Mutluluk, kendinizi başkalarıyla olumlu ya da olumsuz kıyaslamadan; kendinizi olduğunuz gibi kabul ederek, onaylayarak ve severek mümkündür.
Kıyaslama yaptığınız her an, enerjiniz ve gücünüz ciddi bir şekilde düşecektir. İçinizdeki kıskançlık duygusu, diğer olumlu duygu ve düşünceleri de zehirleyecektir. Bir başkasının “kötü” olmasını istediğiniz her an, içinizdeki sevgi sizi biraz daha terk edecektir. Kendimizi bir başkasıyla kıyasladığımız her an Evrene; “Kendimi değerli bulmuyorum, kendimi yeterince sevmiyorum ve kendime inanmıyorum” mesajı vermiş oluruz. Kendinizdeki ve hayatınızdaki eksikliklere her odaklanışınızda, kendinizdeki “yoksunluk” hissini biraz daha artırmış oluyorsunuz. Böylece Evrene; “Ben yetersizim” mesajını iletmiş oluyorsunuz. Bu da içten içe, istediğiniz şeyleri aslında ‘hak etmediğinizi’ düşünmenize yol açacaktır. Evrensel enerjiler de inancınız doğrultusunda, bu inancınızı destekleyecektir.
Herkesin hayatı ve seçimleri kendi yaşam yolunun, deneyimlerinin bir parçasıdır. Bizim öncelikli görevimiz, kendimize ve kendi gelişimimize odaklanmaktır. Kendimizden başka hiç kimse bizi ileriye götüremez. Biz sadece, kendi hayatımızdan ve gelişimimizden sorumluyuz.
Kişilerin ya da nesnelerin güzelliklerini, değerlerini görüp takdir ettikçe güçlenirsiniz. Bu cömertliğiniz neticesinde Evren de, size enerjileri yönünden cömert davranacaktır. Enerjiniz arttıkça kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Ruhsal enerjinin kaynağı, kendimizle kurduğumuz ilişkiyle şekillenir. Kendimize karşı tutumumuz ve inançlarımız yaşamımızın kalitesini belirler. Yaşamınızla birlikte, diğer ilişkileriniz de; kendinize yönelik inanç ve tutumlarınızla şekillenir. Siz kendinize güvenmeyip inanmadıkça, kimse size güvenip inanmayacaktır. Siz kendinizi sevmedikçe, kimse sizi gerçekten sevmeyecektir. İçerden dışarı yansıttığınız niyetler ve hisler, aynı bir bumerang gibi size geri dönecektir.
“İyi ya da kötü diye bir şey yoktur. İyi ve kötünün nedeni düşüncelerdir.” (William Shakespeare)
Kendi Değerinizi Artırmaya Yönelik Birkaç Olumlama
Olumlamalara geçmeden önce şunu hatırlatmakta fayda var. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil, size yönelik olmalıdır. “Şu kişi bana her geçen gün daha çok âşık oluyor…” gibi manipülatif içerikli bir olumlama yerine; “Gün geçtikçe daha çok seviliyor ve beğeniliyorum…” gibi bir ifade kullanmanız önemlidir.
• “Sevilmeyi ve saygı görmeyi hak eden, değerli bir insanım.”
• “Her gün, kendi değerimin daha çok farkına varıyorum.”
• “Pozitif ve sevgi dolu düşüncelerimle, kendim ve çevrem için güzel bir enerji yayıyorum.”
• “Seçtiğim düşünceler ve seçimlerim sayesinde yaşam kalitemi, enerjimi belirleyecek kişi benim. Ben pozitif ve sevgi dolu düşüncelerimle, kendim için en hayırlı kararları vermeyi seçiyorum.”
• “Kendime inanıyorum, kendimi olduğum gibi kabulleniyorum ve seviyorum. Çevremdeki insanlar da, beni olduğum gibi kabulleniyor ve seviyor.