elfida Discussion started by elfida 14 years ago

kurak bir çölde gezen gezgin misali, suyu bilir, suya susamış ama nerede bulacağını bilmez, arar durur.

insanoğlu da bu misal arar durur. bulmak için önüne çıkan yöntemleri dener, o aşkı yeniden yaşamak için...

her denediği yöntem bir sınav, bir deneyim. ondan alacağını alır ama yine bulamaz içini kavuranı. bu kavuşma arzusuyla başka arayışlara girer. karşısına çıkan kendi gibi beşer varlıkların, onun içini kavuran bu aşk ateşini söndürecek suyu vereceğini sanır; medet umar; beklentiye girer. hadi der, hadi. her söylenileni yaptım, neden bu içimdeki ateşi söndüremiyorum, der. daha da yakıp, kavuruyor beni, der.

çağrı o kadar büyüktür ki; artık haykırmaya, yardım edecek daha başka birilerini aramaya devam eder. o aradıkça sınavlar zorlaşır. sınavları aştıkça olgunlaşmaya başlar.

artık ateşin kavurmasına alışmıştır, sakindir.

yavaş yavaş anlar ki, o kalbindeki okyanusata, çıkılan, içsel yolculukta, herkesin kayığı kendine. kimse kimsenin kayığına binemez, kimse kimsenin kayığını çekemez. ancak sınavlardan daha önce geçenler, kayığın nasıl kullanılacağını anlatabilirler.

önce kendi kayığını nasıl kullanacağını öğren. sadece sen kullanabilirsin. ancak o zaman içinde, kalbinin derinliklerinde seni yakıp kavuran o ateşi söndürmeye gidebilirsin...

 

 

alıntı       

Replies
sahra
sahra ne güzel bir temas okyanusta kavrulmak.acaba ben rumuzumu bundan dolayımı kullanıyorum neyse güzel paylaşımın için teşekkürler suzan.herkezin üst... Show more 14 years ago
loader
loader
Attachment