Notalarla Gelen Sağlık - 3 Sağlıklı Yaşamda Müziğin Rolü

Related discussions

burak Discussion started by burak 14 years ago

Sağlıklı Yaşamda Müziğin Rolü:

 

Yukarıda belirttiğim gibi. Müzik sadece alıştığımız anlamda ı kulağımıza gelen bir ivme değil, aynı zamanda evreni de oluşturan bir titreşimdir. Dolayısıyla müzik hayatımızda  düşündüğümüzden çok daha fazla yer kaplar.

Kulakla dinlediğimiz müzik, organizmamıza çok büyük etki yapma gücüne sahip. Müziğin titreşimi bize ulaştığında, bizim titreşim alanımıza girer ve müziğin türüne, ritmine, melodisi ve hızına göre  içimizde belli etkiler yaratır. Yani müziğin bizi bu denli etkilemesinin nedeni tüm benliğimizin özünde müziğin yatmasıdır. İçinde yaşadığımız ve bizi yaratmış olan doğa; bütünsel bir müzik eseri, evrensel bir senfoni gibidir. Bu yüzden bizlerde kendimizi müziğe çok yakın hissederiz.

Biz enerjiyle yaşayan varlıklarız ve bu enerji ne kadar yüksek ve temiz olursa, biz o kadar daha sağlıklı ve dinç oluruz. Yüksek enerjilerin  organizmaya girebilmesi için; uyumlu olmamız ve kendimizi hazırlamamız  gerektiğini  insanoğlu çoktan anlamıştı. Dua ya da meditasyon bu hazırlanma yollarından biri. Onun yanı sıra müzik, şarkı söyleme ve dans eskiden beri aynı amaç için kullanılıyordu.  Amaç kendimizi olduğumuzdan daha yüksek hale getirmek ve böylece bize gelen ışın ve enerjileri kabul edebilmektir.

Müziğin tedavi amacıyla kullanımı belki de müziğin doğuşu ile birlikte ortaya çıkmış ve tüm ülkelerde daima kullanılmıştır. Sağlıklı olmak mükemmel bir ritm ve ton haliyle eş anlama gelir. Bu sebeple bedenimizdeki müziğin ahenkli halden çıkması durumunda dışarıdan desteğe ihtiyaç duyarız. Bu destek müzik, ritm ve tondur.

Sağlığımızın bozulması demek, içimizdeki müziğin bozulması demektir. Bu durumun iyileşmesi için, ilk önce insanın bedensel müziğinin; yani kalp atışlarının, nabız ritminin iyice anlaşılması gerekiyor. Ondan sonra hekim bu verilere dayanarak en dopru kararı verebilir. Böylece bozulan sağlık vücuttaki ritm ve tonun yeniden düzenlenmesi ile tekrar kazanılabilir.

Günümüzde müzik terapisine tekrar büyük ilgi duyuluyor ve bir çok ülkede araştırmalar ve uygulamalar devam ediyor. Ancak müzik terapisi her zaman sonuç vermeyebilir. Bunun sebebi insanların müziği algılama yetilerinin yeteri kadar gelişmiş olmamasıdır.

Günümüzde insanlar müziğin kutsal bir güç olduğunu unuttular. Ne yazık ki; müzik basit bir eğlence aracına dönüşmüş gibi. Sufi İnayat Khan’ın ‘Müzik – İnsan ve Evren Arasındaki Köprü’ adlı kitabında diyor ki; ‘Tanrı’ya müzikle yaklaşacağımız yerde, Tanrı’dan müzikle uzaklaşmaya  çalışıyoruz’.

Çocukluk döneminden itibaren insanlar  müzik sesinin güzelliğine ve sihirine alıştırılmalılar. Müzik algılaması eğitim ister. Her insanın içinde sese, müziğe karşı eğilim var. Ama eğitim olmadan, o eğilim uyku halinde kalır. Bildiğimiz müzik eğitiminden değil; müzik algılama eğitiminden bahsediyorum.

Müziğin önemini idrak etmeden, doğanın ahengini de idrak etmek çok zor. Müzik algılama kulağı açık olursa, şelalenin veya bir nehrin müziğini; rüzgarın getirdiği melodiyi  ya da ormanın içindeki ses armonisini duyabiliriz. Aksi halde tüm bu mükemmel müziği içeren sesler sadece boş ve düzensiz bir gürültü gibi algılarız.


Özetle şunu söyleyebilirim;

- Müzik olarak bildiğimiz aslında tüm evreni ve dolayısıyla bizi oluşturan ‘titreşimdir’.

- İçimize ne kadar yönelirsek; bu evrensel müziğe = titreşime = bilgeliğe = sevgiye o kadar yakınlaşabiliriz

- Bu durumda geçici değil, sonsuz bir mutluluk kaynağına erişebilir, bu mutluluğu etrafa yayabiliriz.

Hepimizin ortak arayışı olan ‘mutluluk ve sevgi’ uzak değil; içimizde…