Related discussions

nills Discussion started by nills 14 years ago

  Dünyamızda manevi ve maddi sı­kıntılar meydana geliyorsa, insanlar birbirlerine karşı gayet gaddarca, insani olmayan davranışlar içerisinde bulunuyorlarsa, bunların sebepleri sadece o insanlar değil, aynı zamanda bizleriz. Çünkü hepimizin yüreğinden, dimağından yayı­lan negatif enerjiler; astral planda çeşitli seviyelerde tezahür etmektedir. Adeta bir tabaka halinde cisimleşmişlerdir ve on­ların baskısı, bizim üzerimizde pozitif değil, negatif şekilde yayılmaktadır. Kısacası, bütün sıkıntılarımızın büyük bir kısmının sebebini kendimiz oluşturuyoruz. İşte bu nedenle, insanlar muhakkak birbirlerini sevmeli yani pozitif enerji dolaşımını artırmalıdırlar. Birbirlerimize karşı olan düşüncelerimizde pozitif enerjinin dolaşımını artırdığımızda, negatife karşı bü­yük bir kalkan meydana getiririz; işte bu yüzden, insanların birbirini sevmesi, sayması, hoş görmesi bir zarurettir.

           Bu sözlerin sürekli tekrar edilmiş olmasının nedeni bu­dur. Çünkü bu durum fiziğe etki etmektedir. Fizikte, pozitif ve negatif enerjetik dolaşımlar birbirini dengelerler. Asırlar boyunca pozitif değerleri dengelemede, zayıf kalın­mıştır. Negatif enerjiler fevkalade yükselmiş halde­dir ve her şeyi kendisine benzeterek tekrar iade etmektedir. Bu halden kurtulmak için toplum olarak çok mücadele gerekmektedir. İnsan, insanın kardeşidir. Kur’an, Müslümanları birbirine kardeş ilan etmiştir. Hıristiyanlık bütün insanları kardeş ilan etmiştir. Vedalar'da aynı şey geçerlidir. Tevrat'ta sadece Yahudiler kendi aralarında kardeştir. Bu sözlerin altında ya­tan ilke, pozitif enerjinin çoğaltılması ve sirküle edilmesidir.

           Pozitif enerji bulunabilir ama bu bir yerlerde dolanmıyorsa hiçbir işe yaramaz. Tıpkı, borularında soğutucu gazın dolan­madığı bir buzdolabının içindekileri soğutmaması gibi; gaz vardır ama dolanmıyordur çünkü tıkanıklık vardır. Sevgi enerjisi bizde de mev­cut ama sirkülasyon yok, bir türlü bir dolanım meydana gel­memektedir. İşte bu yüzden büyük zorluklar yaşıyoruz. Demek ki, önce kendimizdeki sonra da etrafımızdaki pozitif düşüncenin ve enerjinin artması için örneklerle, söz söyleyerek, anlatarak, hareketle, yazıyla vs. insanlara sevgiyi öğretmeyi bir vazife edinmek gere­kiyor. Dengeyi düzeltmenin en kolay, en iyi ve en verimli yo­lu budur çünkü herkes her an bunu yapabilmeye açıktır.

           Yapılacak şey; insanın kendisine karşı, eşine, çocuğuna, etrafına kısacası her şeye karşı pozitif değerlerle düşünmesi ve pozitif düşünceler aktararak, sabrederek beklemesi, hep iyiliğe doğru çalışmasıdır. Kuran'da son derece güzel formü­le edilmiştir: "İyiliğe teşvik et, kötülükten men et." Bu, pozi­tif çalışmanın halk için söylenmiş ifadesidir. Olaylarla karşılaştığımızda her an hatırınıza gelebilir. Kötülükten men ettiğinizde, bunu sadece karşınızdaki varlıklar için değil, kendi­niz için de men edin; öfkelenmeyin, sinirlenmeyin, elinizden geldiğince kötü düşünmeyin, kırıp dökmeye kalkmayın, ku­rulmuş olanı bozmayın. İnşa edilmiş şeyi yıkmak çok kolay­dır ama inşa etmek çok zordur.

           Her şeyi, pozitif değerlerle kurtarmanın yoluna bakmak lazım. Yaşamın en güzel vazife­lerinden biri de budur. Bu size ait bir şeydir, bunu bir yerler­den almanız gerekmez. Kendi özünüzden size gelir, kendi vicdanınız bunu size zaten söylemektedir. Vicdana uygun davranmanın tadını bir kez aldınız mı, her vicdani hareketi­nizde biraz daha mesut olursunuz. Mutluluğu illa ki şekilden şemailden, üstten baştan, etten tenden almanın bir manası yoktur; öylesi zaten geçicidir. Kalıcı bir mutluluk, bir sevinç aranıyorsa, en güzel şey; pozitif bir işlemi sürdürmeye çalış­mayı kendimize vazife edinmektir.