Sevgiye Ulaşmak İçin
Related discussions
-
KORKULARIN KABULÜ, SEVGİYE DÖNÜŞTÜRME VE OLUMLAMA
paylaştığınız konu çok değerli ama çok uzun 21 gün boyunca bu olumlamaları devam ettirebilmek zor geliyor.
1 reply Posted in Her Telden :)
-
daha yüksek gerçeğe ulaşmak..
0 Replies Posted in aydınlanma
-
Kalbinizi Sevgiye Açan Kristaller
0 Replies Posted in Kristaller
Sevgiye ulaşmak için, sevgiyi istemek gerekir. Sevgiyi istemek için, sevgiyi tanımak gerekir. Sevgiyi tanımak için, sevgiyi bir ucundan tatmak gerekir. Şükürler olsun ki, insanlar, sevgili bir anne ve sevgi veren bir baba kucağına doğdukları için ilk andan itibaren sevgiyi tadıyorlar. Tattıkları o sevgiyle mutlu oluyorlar, sağlıklı bir şekilde gelişiyorlar. Anne-baba sevgisinden yoksun kalan, yuvalarda büyüyen çocukların ise daha sağlıksız oldukları, onlardaki ölümlerin daha çok olduğu tecrübelerle bilinmektedir.
Çocuk olsun, büyük olsun, sevgi her gönlün gıdasıdır. İnsanlar sevgi ile ancak sevgi ile daha başarılı, daha mutlu ve daha sağlıklı olurlar. Sevgi ile sarılmadığınız iş size hem huzur vermez, hem sıkar, hem de o işte başarılı olmanız çok zordur. Sürmenaj denilen bir hastalık vardır. İşten bunalmak, aklı durmak, hiçbir şeyi düşünemez, aklında hiçbir şeyi tutamaz hale gelmektir. İşin çokluğu altında ezilmek derler, asla değildir. Sürmenajın sebebi işi sevmemek, işi yük gibi, angarya gibi, belâ gibi görmektir. Eğer ders çalışamayan çocuğa ders sevdirilirse, dersi kolayca başaracak güçte olduğuna inandırılırsa, çocuk başarılı olacaktır. Aynı tarzda işten bunaldığından şikâyet edenlere işlerinin sevilecek yönleri gösterilirse, yavaş yavaş severek çalışmaya başlayacaklardır. O zaman sevgiyle yaptıkları onlara sağlık, mutluluk ve başarı vermeye başlayacaktır.
Bir işi, bir şeyi veya bir kişiyi sevebilmek için öncelikle peşin yargılardan sakınmak lâzımdır. Bu iş kötü, zevksiz bir iş, düşüncesiyle işe başlarsanız, o işi sevemezsiniz. Bu şey değersiz derseniz önceden, onu alamazsanız. Bir insan için de önceden kötüdür, değersizdir derseniz, onu sevmeniz, ona değer vererek ilişki kurmanız çok zordur. Meselâ birisi hakkında önceden bir dedikodu duydunuz. O komünist, ya da o gavur veya o adam çingeneymiş, homoseksüelmiş vs. dediler, siz de hiç araştırmadan, incelemeden kolayca inandınız. O adamı sevmeniz, onunla ilişki kurmanız ne kadar zordur. Hâlbuki o söylenenlerden hiçbirisi doğru değildir belki. Ama araştırma zahmetine girmediniz. Ona da kendinize de yazık ettiniz. Çünkü bir insanın sevgisinden mahrum kaldınız, onu da sizin sevginizden mahrum bıraktınız.
İnsanların en çok korktukları yoksulluğa düşmek, ilgisiz ve sevgisiz kalmaktır. Onun için daha çok kazanmak, daha üstün mevkie çıkmak, daha ünlü olmak, daha çok övülmek ve beğenilmek isterler. Bunlarla daha mutlu olacaklarını, daha çok sevileceklerini sanırlar. Hele bir de şana ve şöhrete, bir titre, bir mevkie ulaşmışlarsa veya çok zengin olmuşlarsa, herkesin onları sevmeye mecbur olduklarını düşünürler. Bu çok yanlış bir yargıdır. Meşhur oldukları için veya bir mevkide oldukları için ilgi ve alkış alanlar, onlardan mahrum kalınca nasıl yalnız olduklarını, nasıl kimsenin onlarla ilgilenmediğini acı bir tarzda görürler.
Gerçek sevgi, karşınızdakine değer vererek, saygı duyarak, sevginizi ve ilginizi göstererek kazanılır. Değer vermediğiniz, tepeden baktığınız, ilgi, sevgi ve övgü yapmadığınız kişi size niçin sevgisini versin? Sizin üstünlüğünüzden ona ne?
Sevgi bir yönüyle gönülde duyulan bir duygudur. Ama diğer yönüyle size sunulan veya sizin başkalarına sunduğunuz bir nurdur. Canlandıran, güç veren, huzur ve mutluluk veren, göze görünmez bir ışıktır ve enerjidir. O enerji gözlerden akar, güzel sözlerle iletilir veya dokunmayla, temasla geçer insandan insana. Hatta insandan hayvana, bitkilere, çiçeklere ve taşa toprağa, onlardan da bize geçer. Çünkü her şey ve her varlık Yaratan'ın sevgisinden yaratılmıştır. O'nun yarattığı her varlığa ve her canlıya sevgiyle bakan, Yaratan'a da sevgisini sunmuş olmaz mı?
Sevgiyle bakan, gözlerinden sevgi ışınlarını sevdiğine ulaştırır. O verdiği sevgi ışınının cevabını almakta gecikmez. Sevdiğiniz, sevgiyle baktığınız çocuktan veya bir hayvandan bile hemen cevabını alırsınız. Onların size yaklaştığını görürsünüz. Çevresine sürekli sevgi veren, sürekli ilgi gösteren kişi, hem mutludur, hem güçlüdür, hem de sağlıklıdır. Öyleleri yaşlansalar bile ihtiyarlamazlar. İnsanı en çok yıpratan, kuvvetten ve güçten düşüren, karamsar duygular, kıskançlık, haset, kin, nefret, düşmanlık gibi gönlü karartan duygulardır.
Gerçek seven ise, verendir, hoş görendir, üzüntü ve kederi gönlünün dışında tutandır. Hele Yaratan'ını seviyor, O'na güveniyor, hayrın ve şerrin ancak O'nun izniyle olacağını biliyorsa, O kişinin korkacak hiçbir şeyi olamaz. İnsanların en çok korktukları bir şey de ölümle yok olacağını sanmalarıdır. Ölümden sonra bir hayatın olduğunu, bilen kişinin bu korkuları azalır. Hele insanların dünyada olgunlaşmak ve arınmak için, çeşitli güçlerle ve bilgilerle donanmak için, tekrar tekrar yaşadığını bilen kişilerin ölüm korkusu daha da azalır. Yaratan'ın abes iş yapmadığını, O'nun hükmünün şaşmadığını bilen kişide ise, korku hiç kalmaz. Bu bilgi ve bu inanç içinde olan kişinin endişesi, ancak bu hayatında kendisinden beklenilen tekâmülü, kendisinden istenilen hizmetleri ve görevleri tam yapamadan gitmek olur.
Sevgi ile yaşamak için kişinin önce kendisini sevmesi, kendi değerlerini görmesi, kendine güvenmesi gerekir. Kendini değersiz, kötü, çirkin gören, başkasına bir şey vermeye lâyık göremez kendisini. Başkalarının onun sevgisine tenezzül etmeyeceğini düşünür de, gönül kapılarını kapar. Oysa insanlar bir hayvanın, bir çiçeğin, bir kuşun sevgisine bile el uzatmaktadırlar. Kuş besleyenler, evlerinde balık, kedi, köpek ve çiçek besleyenler, niçin beslerler onları dersiniz? Onlardan gelecek bir damla sevgiden, onların gönülleri haz ve mutluluk duyar da ondan. Bir insan, en aşağı seviyede bile olsa, bir kuştan, bir kediden, bir köpekten çok daha üstün bir varlıktır. Bir insanın sevgisinden alacağımız daha büyüktür. Öyleyse kimse kendisini değersiz görmesin. Buna hakkı yok. Bu kendisine iftiradır ve onu sevgisinden Yaratan'a karşı saygısızlık etmektir. O'nun sevgisinden varolan her insan kutsaldır. Sevmeye ve sevilmeye lâyıktır ve yeteneklidir.
Kendisini seven veya sevmeye başlayan, başkalarının değerlerini de görüp onunla alışverişe geçmek gereğini duyar. Kendisini sevdirmek için çaba harcaması gereklidir önce. Bunun için insanlara iyilik etmek, insanların değerini görmek, üstünlüklerini övmek gerekir. Onlara saygı duyduğunu belli ettikten sonra sevgisini dile getirmelidir. İşte ancak böyle kendisini sevdirmeye başlayacaktır.
Evrenin her yerinde, her zaman, bitmeyen aksamayan bir sevgi dolaşımı vardır. Bu sevgi dolaşımı evrenin yaratıldığı milyarlarca sene önceden başlayıp sonsuza kadar sürecektir. O sevgi dolaşımının bittiği anda her şey biter. O dolaşım, Yaratan'dan başlayıp bütün canlı, cansız varlıklara ulaşır. Onlardan alacağı sevgilerle yine Yaratan'a döner. İnsanın şuurlu bir varlık olarak o sevgi dolaşımında aktif olarak yer alması gerekmektedir. İşte dünya hayatının esas gayesi budur aslında. Dolaşımda aktif olarak yer alması demek, sevgisini kendi düşünceleriyle, doğru çabalarıyla artırması, demektir. Herkesi, her canlıyı, her cansızı ve Yaratanı daha bilinçli olarak sevmesi, onlara daha artan oranda sevgisini, hizmetini, hatta varlığını verebilmesidir. O zaman Yaratan'ın buyruklarını uygulayan bir görevli ve O'nun sevgisiyle kuşatılmış bir sevgili olur.