pınar Discussion started by pınar 14 years ago

BEYNİNİN KADINSI TARAFINI KULLAN
Varlık tektir. Dünya ise çokludur.
Bu ikisinin arasında ise, bölünmüş zihin bulunur.
İkilemde kalmış bir zihin.
Tıpkı büyük bir meşe ağacı gibi; gövdesi tektir, ama sonra iki ana dala ayrılır, ilk çatallanma.
Buradan binlerce farklı çatallanmalara gider ve dallar ortaya çıkar.

Varlık, tıpkı ağacın gövdesi gibidir. Tektir, bütündür.
Zihin ise, ağacın ikiye ayrıldığı ilk çatallanmadır.
Orada ikileşir.
Diyalektik ortaya çıkar.
Tez ve anti-tez. Kadın ve erkek. Yin ve Yang. Gündüz ve gece. Tanrı ve şeytan. Yoga ve Zen.
Bütün bu dünyevi ikilikler aslında zihinde oluşmuş ikiliklerdir.
Bu ikiliğin altında ise varlığın tekliği bulunur.
Eğer bu ikiliğin altına ulaşabilirsen o tekliği bulursun.
Buna Tanrı de, Nirvana de, ne istersen de.

Ama eğer yukarı gitmeye, ikiliğin üstüne çıkmaya çalışırsan milyonlarca dala ayrılırsın.

Bu, kavranması gereken en temel konulardan biridir.
Zihin tek değildir. O yüzden zihinde gördüğün her şey aslında çifttir.
Bu tıpkı bir prizmaya giren beyaz ışın gibidir. Anında yedi renge bölünür ve gök kuşağı ortaya çıkar.
Prizmaya girmeden önce, o tekti. Prizmadan geçerek bölünüyor, beyaz renk kayboluyor ve gök kuşağının yedi rengi ortaya çıkıyor.

Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz ışındır.

Modern bilim çok önemli bir gerçeği ortaya çıkarttı.
Bu, Yirminci Yüzyılın en önemli keşiflerinden biri. Bu keşif, senin bir değil, iki zihne sahip olduğundur.
Beynin iki yarıküreye ayrılmıştır. Sağ lob ve sol lob.
Sağ lob, sol elle ilişkilidir. Sol lob ise, sağ elle. Çapraz.
Sağ lob, sezgiseldir. Mantıksız, muhakemesiz, şairane, platonik, yaratıcı, romantik, mistik ve dindar.
Sol yarı küre ise mantıklı, rasyonel, matematiksel, Aristo’vari, bilimsel ve hesapçıdır.


Bu iki lob sürekli çatışma halindedir. Dünyanın en temel siyasi mücadelesi senin içinde yaşanıyor.
Dünyanın en büyük siyasi mücadelesi içindedir. Bunun farkında olmayabilirsin, ancak farkına vardığın zaman yapılması gereken şeyin, bu iki zihnin arasında olduğunu söyleyebiliriz.

Sol el, sağ lob ile ilgilidir. Sezgi, hayal gücü, şiir, din, vesaire. Ve sol el her zaman dışlanmıştır. Toplum, sağlak insanların egemenliğindedir. Yani sol loblarını kullananların.
Çocukların yüzde onu solak doğar. Ancak sağlak olmaya zorlanırlar.
Solak doğan çocuklar, temelde mantıksızdır, sezgiseldir. Matematik ve metodolojiye uzaktır. Toplum için tehlikelidirler. O yüzden toplum onların sağlak olması için çaba gösterir. Bu aslında el konusu değil, bir iç politika konusudur.
Solak çocuk, beyninin sağ lobunu kullanır. Toplum ise buna izin veremez. Bu tehlikelidir. O yüzden fazla güçlenmeden durdurulması gerekir.

.........

Eğer bu bölünmeyi anlarsan, birçok şeyi anlarsın.
Burjuva ve proletarya arasında, proletarya her zaman beynin sağ lobunu kullanır. Fakir insanlar her zaman daha sezgiseldir. İlkel insanlara gidin. Onların sezgileri daha güçlüdür. İnsanın fakirliği ile entelektüelliği doğru orantılıdır. Ve belki de fakirliğinin nedeni budur. Daha az bilgi sahibi olduğu için, mantık dünyasında rekabet edemez. Dil konusunda daha az kıvraktır. Mantık ve hesaplama konusunda daha az kıvraktır. Neredeyse bir aptaldır. Belki o yüzden yoksuldur.

Zengin insan ise, beyninin sol lobunu kullanır. Daha hesapçıdır. Her konuda matematikseldir. Zeki, kurnaz ve mantıklıdır. Plan yapar. O yüzden zengin olmuş olabilir.

...........

Aynı şey erkekler ve kadınlar için de geçerlidir.
Kadınlar sağ lob insanlarıdır. Erkekler ise sol lob.
Erkekler yüzyıllardır kadınlara hükmediyor. Artık birkaç kadın başkaldırıyor.
Ancak işin ilginç yanı, bunlar aynı tür kadınlar. Hatta tıpkı erkek gibiler. Rasyonel, tartışmacı, Aristo’vari.
Bir gün, tıpkı komünist devriminin, Rusya ve Çin’de yaşandığı gibi, bir yerde; belki Amerika’da kadınlar başarılı olup erkekleri iktidardan indirebilir. Ancak kadınlar başarılı oluncaya kadar kadın, kadın olmaktan çıkacak, sol lob insanlarına dönüşecektir.
Çünkü savaşmak için birinin hesapçı olması gerekir. Ve erkeklerle savaşmak için erkek gibi olmalısın. Yani, agresif.
Bu agresiflik, dünyanın dört bir yanındaki kadın özgürlüğü olaylarında görülür. Kadın özgürlük hareketinin parçası olan kadınlar çok saldırgandır.
Bütün zarafetlerini kaybederler. Çünkü bu zarafet sezgiden gelir. Eğer erkeklerle savaşmak zorundaysan aynı numaraları öğrenmelisin. Eğer erkeklerle savaşacaksan aynı teknikleri kullanmalısın.

Biriyle savaşmak çok tehlikelidir. Çünkü tıpkı düşmanın gibi olursun. İnsanlığın en büyük sorunlarından biri budur. Biriyle savaştığın zaman aynı teknikleri, aynı yöntemleri kullanman gerekir. Bu sayede düşmanı yenersin. Ancak düşman yenilinceye kadar sen tıpkı düşmanın gibi olursun.
Stalin, çarlardan daha çarvariydi. Diğer çarlardan daha gaddardı. Bu tabii ki böyle olmak zorundadır.
Çarı devirmek için çok gaddar insanlara ihtiyaç vardır. Çarın kendisinden daha gaddar olan insanlara. Ancak o zaman devrimci olabilirler. Ancak o zaman üste çıkabilirler.
O noktaya ulaştıkları zaman, kendileri birer çar olur. Ve toplum aynı yolda devam eder.
Sadece önemsiz şeyler değişir.
Ancak içteki aynı çatışma devam eder. Bu çatışma, insanın içindedir. Orada çözülmediği takdirde, başka bir yerde çözülemez. Politika senin içinde.

Zihninin iki yarısı arasında. Küçük bir köprü vardır.
Eğer bir kaza sonucu ya da fizyolojik bir hata sonucu, eğer o köprü yıkılırsa, insan ikiye ayrılır. Bir kişi, iki kişiye dönüşür. Bu durumda şizofreni ya da kişilik bölünmesi dediğimiz olgu yaşanır.
Eğer köprü kırılırsa, ve bu köprü çok narindir, o zaman ikiye bölünürsün. İki ayrı kişi gibi davranırsın.
Sabah sevgi dolu olursun, akşam öfkeli ve bambaşka bir kişiliğe bölünürsün. Sabahı hatırlamazsın. Nasıl hatırlayacaksı n? O sırada başka bir zihin işliyordu. Ve kişi, iki kişi olur. Eğer bu köprü güçlendirilirse, bir noktadan sonra, iki zihin kaybolur ve bir bütün olur. O zaman bütünleşme, o zaman kristalleşme ortaya çıkar.
George Gurdjieff’nin, varlığın kristalleşmesi dediği şey, bu iki zihnin birleşmesinden başka bir şey değildir.
İçindeki erkek ve kadının buluşması. Yin ve Yang’ın buluşması. Sol ve sağın buluşması. Mantık ve mantıksızlığın buluşması. Platon ve Aristo’nun buluşması.

Zihin ağacındaki bu temel çatallaşmayı anlayabilirsen, içindeki ve çevrendeki bütün çatışmaları kavrarsın.

Sezgi/ O v v o Basım Yayın
(Şamil Erkan tarafından derlenmiştir)