Related discussions

sahra Discussion started by sahra 14 years ago

Yaşamı olduğu gibi kabul et, hiç nedensiz neşeli ol.!!!

Zen müritlerinden Hakui’nin yaşadığı bir kasabada, bir genç kız, hamile kalır.

Babası aşığının adını öğrenmek için öylesine baskı yapar ki, sonunda kızcağız sevgilisini babasının şerrinden korumak için baba adayının Hakui olduğunu söyler.!
Çocuk doğar doğmaz, kızın babası bebeği Hakui’ye götürüp, ayaklarının dibine fırlatır :

“-Bu senin piçinmiş” deyip ağza alınmayacak küfürler eder.

Hakaretin bini bir para.! Hakui hiç itirazsız bebeği kucağına alır ve

“-Demek öyle, hoş geldin bebek” der.!

O günden sonra gittiği yere bebeği de götürür, yırtık pırtık elbisesine sarıp yağmurlu, fırtınalı gecelerde, süt dilenmeye çıkar.!

Arkadaşları bunca seviyesiz bir eylemi üstlendiği için onu dışlarlar.!

Gel git zaman bebeğin anası, öz çocuğunun hasretine dayanamayıp babasına çocuğun gerçek babasının adını açıklar.!

Kızın babası tekrar Hakui’ye gidip yanılgısını, onun tarafından bağışlanmasını ve çocuğu geri vermesini ister.

Hakui “-Ya öyle mi.?” Deyip, onca emek verdiği, alıştığı çocuğu iade eder.!
İşte bu kabullenmedir, bilimsel adı “Tathata”dır.!

Hayatın getirdiği, sunduğu kabul edilmelidir. !
Bu davranış biçimi, niteliğe ayna tutmak, iyi kötü ayrımı yapmamaktır.!


Aslında her şey Tanrısaldır, hayatı bir yere kadar, olduğu gibi kabul edersen, gerilim ve karabasanlar yok olur.!


Kısır döngüden kurtulur, yaşantını kabullenirsin, hiçbir belirgin neden olmaksızın mutlu, keyifli, neşeli olursun.!

Mutluluğun belirli bir nedeni varsa bu uzun sürmeyecektir. !
Nedensiz mutluluk, sevinç, huzur ise her zaman yanı başında kalacaktır.!


Bu bir bakış açısı sorunudur, yüksek erdem gerektiren ve Tanrı’ya tam teslim olmuşluğun belirgin bir ifadesidir.!

Her insana vergi olmayıp, hayat denilen kavramın ardındaki hakikati bilenlerin, görenlerin diğer insanların da bu gerçeğe erişmeleri için bulundukları örnek davranışlardır.!

Bizler bunlardan büyük dersler çıkarıp, elimizden geldiğince kendi hayatımızda bizi bulan sürprizler karşısında bu olgunluğu, bu erdemi göstermemiz gerekir.!

Onun içindir ki bütün dinler ve metotlar temelde nefis terbiyesi yapılmasını önermektedirler.

Epiktetos da öğretisini kabullenme ve vicdan üzerine kurmuştur ki bu en yüksek ahlâkın erdemle kazanılmasıdır. !

Her insanın kavrayarak yapamayacağı yüksek Tanrısal bilinci gerektirmektedir. !
Erenler kabullenmeyi sonuna kadar uygulayıp, yalnız seyirde kalmasını, ilâhi yasaya göre izlemesini öğrenmiş insanlardır.!

Kişisel eylem onlar için zorunluluk olmaktan çıkmış, kişisel müdahale yerini seyirle ilâhi yasaya bırakmıştır.!

Yasanın benim hakkımdaki hükmü nedir diyorsan? Başına gelen olaylara bakıp uyanmaya çalış.!

Tanrı, seninle, yasasını aracı kılıp başına gelen olaylarla konuşur.!

Sen ilâhi yasanın her an işleyen dinamiği ile Tanrı'ya muhatapsın, misal; birisi ardından gelip ensene vurdu mu vurana değil neden vurulduğuna, o eylemin senin hangi eyleminden kaynakladığına bakmalısın.!

Kaderin senin elindedir, senin olumlu veya olumsuz eylemlerinden oluşur.!

Tanrı eylemlerin olumlu olsun diye kalbinden özün olarak, nefsin yani şeytanın da olumsuz olsun diye damarlarından hareketle çıktığı beyninden seslenir.!

Kabullenmek için sabırla, özünden derin düşünceyle, çok iyi bir dinleyici ve izleyici olmalısın.

Evreni dinle, içindekilerin ahengini, eylemlerini izle; zira sana uyandırmak için her an yepyeni mesajlar gönderiyorlar!

Doğu mistiklerinin uyguladıkları bu yöntem İslâm Sufizminde de vardır; ki öğretinin dili, seremonisi farklı olsa da özü sabittir.!

Yapılacak iş bilgi sahibi olduktan sonra uygulamadadır!

Erdem sokakta satılan bir mal değil, Tanrı'dan satın alınması gereken en yüce ilâhi bir sanattır!

Tanrı, erdemi satılığa çıkardı, onu yalnız Erebilenler aldı! Nihayetinde, erdem Erenlerin büründüğü ilâhi yasadır!

Sen neyi istiyorsan, neyi arıyorsan, neye talip olmuşsan her eyleminden hareketle sonunda ona varacaksın!