yaşamınızda birşeyleri, sevdiğiniz birilerini ya da değerli bir eşyayı kaybetmenin yasını, çoğumuz zaman zaman yaşamışızdır.
böyle bir yastan daha derini, kendi gerçekliğimize ihanet ettiğimizi fark etmemizdir. bizler kendimize ihanet etmediğimizi kanıtlamakla meşgul oluruz. bunun için de güç, zevk ya da bilgi biriktirip kendimize ihanet etmediğimizi, iyi olduğumuzu kanıtlamaya çalışırız.
kendimize ihanet etme üzüntümüzün üstesinden gelme yöntemlerinden biri onu dramatize etmektir. diğer bir yöntem hüznü ve acıyı yüceltmektir.
sürekli yaşamından şikayet eden kişilere rastlarız. bir diğer çok sık rastlanan yöntem ise, acıyı inkar etmektir. üzüntüyü görüş alanından çıkartmak, kendimizi hissizleştirmektir. neyi seçerseniz seçin, üzüntü olduğu yerde kalır. kendimize karşı içten olamadığımızı hala hissederiz.
hepimiz kendi gerçeğimize sırtımızı dönmenin büyük acısıyla yüzleşme ve bu büyük üzüntüyü kabullenme yeteneğine sahibiz.
üzüntü ile yüzleşmek yerine, onun etrafında dans ederiz. kendinize acıklı hikayeler anlatmak da kaçış yoludur. içinizdeki acı ve üzüntü boşluğunu doldurmak amacıyla kaybetme duygusunun üzerine faaliyetler, oyalayıcı şeyler, bağımlılıklarla ya da amaçlarla nasıl gördüğünüzü örtmek de önemlidir.
genelde insanlar "bu neden beni yine rahatsız ediyor". bir yanda mutluluk varken, bir yanda acı var, diye sorgularlar. bunlar zihnin uç taraflarıdır.
yakın aile ilşkilerinde doğaları gereği sıklıkla incinmeler deneyimlenir. incinme dünyanın sonu değildir, ama incinme incitir. çoğu kişi bedenlerinin ya da duygularının incinmesinden korkarlar.
incinme duygusundan kaçmak için harcadığınızı enerjiyi hissedebiliyormusunuz?
incinmeden kaçınma yollarınızı gözden geçirin! zihninizin hangi alışkanlıklarını bunun için kullanıyorsunuz?
tekrarlanan kalıpları görmeyi ve kaçışınız için ödediğiniz bedeli, harcadığınız zamanı ve enerjiyi deneyimlemeye gönüllü olun. ve incinmişliklerinizi ortadan çıkarın.
bir liste yaparak incinmişliklerinizi yazın. sizi inciten olay ve kişileri listeleyin. listelediğiniz olay ve kişiler aynı mı?
yaşamınızda birşeyleri, sevdiğiniz birilerini ya da değerli bir eşyayı kaybetmenin yasını, çoğumuz zaman zaman yaşamışızdır.
böyle bir yastan daha derini, kendi gerçekliğimize ihanet ettiğimizi fark etmemizdir. bizler kendimize ihanet etmediğimizi kanıtlamakla meşgul oluruz. bunun için de güç, zevk ya da bilgi biriktirip kendimize ihanet etmediğimizi, iyi olduğumuzu kanıtlamaya çalışırız.
kendimize ihanet etme üzüntümüzün üstesinden gelme yöntemlerinden biri onu dramatize etmektir. diğer bir yöntem hüznü ve acıyı yüceltmektir.
sürekli yaşamından şikayet eden kişilere rastlarız. bir diğer çok sık rastlanan yöntem ise, acıyı inkar etmektir. üzüntüyü görüş alanından çıkartmak, kendimizi hissizleştirmektir. neyi seçerseniz seçin, üzüntü olduğu yerde kalır. kendimize karşı içten olamadığımızı hala hissederiz.
hepimiz kendi gerçeğimize sırtımızı dönmenin büyük acısıyla yüzleşme ve bu büyük üzüntüyü kabullenme yeteneğine sahibiz.
üzüntü ile yüzleşmek yerine, onun etrafında dans ederiz. kendinize acıklı hikayeler anlatmak da kaçış yoludur. içinizdeki acı ve üzüntü boşluğunu doldurmak amacıyla kaybetme duygusunun üzerine faaliyetler, oyalayıcı şeyler, bağımlılıklarla ya da amaçlarla nasıl gördüğünüzü örtmek de önemlidir.
genelde insanlar "bu neden beni yine rahatsız ediyor". bir yanda mutluluk varken, bir yanda acı var, diye sorgularlar. bunlar zihnin uç taraflarıdır.
yakın aile ilşkilerinde doğaları gereği sıklıkla incinmeler deneyimlenir. incinme dünyanın sonu değildir, ama incinme incitir. çoğu kişi bedenlerinin ya da duygularının incinmesinden korkarlar.
incinme duygusundan kaçmak için harcadığınızı enerjiyi hissedebiliyormusunuz?
incinmeden kaçınma yollarınızı gözden geçirin! zihninizin hangi alışkanlıklarını bunun için kullanıyorsunuz?
tekrarlanan kalıpları görmeyi ve kaçışınız için ödediğiniz bedeli, harcadığınız zamanı ve enerjiyi deneyimlemeye gönüllü olun. ve incinmişliklerinizi ortadan çıkarın.
bir liste yaparak incinmişliklerinizi yazın. sizi inciten olay ve kişileri listeleyin. listelediğiniz olay ve kişiler aynı mı?
alıntı