elfida Discussion started by elfida 14 years ago

bilinçlerini geliştirme yolunda olan bazı kişiler yaratıcı imgelemeyi ilk duyduklarında, onu uygulama konusunda belli bir tereddüt duyarlar. duydukları çelişki, şimdi burada olma, bağlılık ve arzuları terk etme fikriyle, hayatta hedefler belirleyip istediğini yaratma fikri arasındaki görünürdeki paradoks diyorum, çünkü aslında daha derin bir düzeyde anlaşıldıklarında, bu iki öğreti arasında hiçbir ayrılık yoktur. ikisi de, bilinçli bir insan olabilmek için anlaşılması ve yaşanması gereken önemli prensiplerdir. birbiriyle nasıl uyum sağladıklarını anlayabilmek için,içsel gelişme süreciyle ilgili paylaşımımı sizinle paylaşmak istiyorum.


günümüzdeki çoğu insan asıl benliğinin bilincinden yoksundur. bunlar yüksek benleriyle bağlantılarını geçici olarak yitirmişlerdir ve böylece kendi yaşamlarından sorumlu olduklarını ve aslında onu istedikleri gibi yönlendirme gücüne sahip olduklarını da unutmuşlardır. bu yüzden içsel olarak bir çaresizlik duygusuna kapılırlar; yaşamlarında ya da dünyada gerçek bir değişim yapabilme konusunda kendilerini temelde güçsüz hissederler. bu içsel güçsüzlük duygusu da, kendi dünyaları üzerinde bir ölçüde güç ya da kontrol sahibi olabilmeleri için çok aşırı çabalayarak ve mücadele ederek bu duyguyu fazlasıyla telafi etmeye çalışmalarına neden olur.


böylece  insanlar hedefler oluşturup onlara fazlasıyla bağlanmaya başlarlar; kendileri dışındaki, mutlu olabilmek için


muhtaç olduklarını hissettikleri insanlara ve nesnelere duygusal olarak bağlanırlar. içsel olarak bir şeyin eksik olduğunu hissederler ve sürekli olarak bu boşluğu doldurmaya; istediklerini elde edebilmek amacıyla da dış dünyayı yönlendirmeye çalıştıkları için gerilim, endişe ve stresten kurtulamazlar.


işte çoğu insanın hedefler belirleyip isteklerini gerçekleştirmeye çabalamasına neden olan ruh hali budur; ancak ne yazık ki bu bilinç düzeyiyle hiçbir sonuç elde edemezler. çünkü bu durumda ya kendi kendilerinin önüne birçok engel çıkararak başarısızlığa uğrarlar ya da hedeflerine ulaşırlar. ama onların içsel olarak mutluluk getirmediğini görürler.


araştırmamız boyunca da birçok farklı deneyimden ve süreçten geçebiliriz, ama er ya da geç, yavaş yavaş kendimize, kendi özümüze dönmeye başlarız. bu gerçek benliğimizi, hepimizin içindeki tanrıyı ya da evrensel zihni yeniden deneyimleme sürecidir. bu deneyim vasıtasıyla, en sonunda, ruhsal gücümüzün tümüne yeniden sahip oluruz. içimizdeki boşluğu yine içimizden doldururuz ve bizler içimizden gelen sevgiyi ve ışığı çevredeki herkesle paylaşan, neşe ve ışık saçan varlıklar haline geliriz.


bu, aydınlanma sürecidir ve ben bunun her birey için, tüm insanlık tarafından paylaşılmadıkça tamamlanamayacak olan sonsuz bir tekamül süreci olduğuna inanıyorum. yani, hepimiz kendi aydınlanmamızdan ve gezegenimizdeki tüm insanların aydınlanmasından eşit derecede sorumluyuz.


                                                                                                                                         gawain


 

Replies
yaşar
yaşar özür dileyerek bir soru sormak istedim kusuruma bakmayın lütfen bu yazıda ki fikirler tamamen sizin düşüncelerinizi bağlıyormu farklılığınız... Show more 14 years ago
loader
loader
Attachment
elfida
elfida ben tam olarak soruyu anlamadım, biraz açabilirmisiniz. yazı bir çok şeyi içeriyor da. ben burada yazılı olanlara inanıyorum. 14 years ago
loader
loader
Attachment