burak Discussion started by burak 14 years ago

2012 sürecinde yaşanacaklar her ne ise, güneş bunda majör rol oynayacaktır kişisel kanımca. Mayalar ve Hopiler gibi daha eski kültürler, Güneş’teki değişimlerin her şeyi etkilediğinin farkındaydılar ve bu konuda dikkate değer bir kavrayış geliştirmişlerdi. Dünya üzerindeki her şeyin, ışığın, aydınlığın, hayatın kaynağı olan Güneş, saçtığı ısı ve ışığın yanı sıra diğer elektromanyetik formları ve elektrikle yüklü iyon karışımı gazları uzaya ve Dünya’ya gönderir. Buna Güneş rüzgarı denir. Güneş rüzgarı, barındırdığı manyetik plazmanın yoğunluğuna ve hızına göre değişen büyük bir güçle dünyanın manyetosferine çarpar ve dünyadaki tüm yaşam formlarının manyetik alanlarını doğrudan etkiler. Bu manyetik kutupsallık anında bazen öyle güçlü bir enerji salınır ki, büyük jeofiziksel olaylara sebep olmasının yanı sıra, insan DNA’sını etkiler ve evrimsel değişikliklere yol açar. Güneş lekesi faaliyetlerinin de, büyük uygarlıkların doğuşu ve yok oluşu üzerinde etkisi olduğu artık kabul görmektedir. Güneş’in yüzeyi yaklaşık 11,1 Dünya yılı kadar süren periyodik bir döngüde gidip gelen süreç içinde ince siyah noktalarla lekelenir. Bu lekeler, Güneş’in derinliklerinde meydana gelen elektromanyetik aktivitenin semptomatiği olarak belirirler. Lekeler, şiddetli manyetik alanlar güneş yüzeyinde belirdiğinde ortaya çıkarlar ve çevrelerine göre manyetik etkinliği yüksek olan bölgelerdir. Lekelerin sayısındaki artış, manyetik alan kuvvetinde de artış demektir. Güneş’te meydana gelen güçlü fırtına ve patlamalar Güneş Lekeleri şeklinde dünyamızdan gözlenmektedir. Güneş lekelerinin maksimum düzeye çıktığı zamanlarda dünyanın volkanik ve sismik etkinliğinde artışlar kaydedildiği istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Güneşte meydana gelen fırtınadan saçılan manyetizma, geçmişte Dünya yörüngesindeki uyduları, uzay istasyonlarını, kablosal iletişim ağlarını, telefon hatlarını hasara uğratmıştır.

Güneş aktivitelerinin izlendiği her bir 11 yıllık döngüye numara verilmiştir. 2012 yılı civarında, Güneş Döngüsü 24 periyodunu yaşayacağız ve NASA, NOAA, ESA tarafından şimdiye kadar kaydedilmiş en yüksek güneş aktivitesinin (patlama) görüldüğü bir önceki Güneş döngüsünden (Güneş Döngüsü 23) %50 daha etkin olacağı tahmin edilen bu tarihin, Mayaların “Uzun Sayım” takviminin bitiş tarihi ile örtüşmesi hiç de tesadüf gözükmüyor. Astrofizikçi Dr. Percy Seymour, gezegen dizilimlerinin ve bu dizilimlerin güneş ile sert açılarının güneş lekeleri ve şiddetli güneş aktivitelerinin oluşmasında rolleri olduğunu öne sürmektedir. Seymour’un teorisi, Jane Blizard'ın NASA için yaptığı araştırmanın sonucunda vardığı gezegenler arası kavuşum, yüzseksen ve bazı doksan derecelik dizilimlerin ve bu gezegenlerin Güneş ile sert açılarının Güneş’te şiddetli bozulmalara yol açtığına yönelik teorisini desteklemektedir. 2010 yılı 26 Haziran’ında gerçekleşecek Ay tutulması esnasında Güneş, Merkür ile kavuşum yaparken, Jüpiter, Satürn ve Uranüs ile doksan derecelik açıda, Ay ve Plüton ile yüzseksen derecelik açıda olacak. 2010 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında Jüpiter, Satürn, Uranüs, Plüton arasında çok küçük toleranslarla kavuşum, yüzseksen ve doksan derecelik dizilimler oluşacak; Temmuz ayı sonunda ve Ağustos ayı başında bir müddet için Mars ve Venüs de bu dizilime dahil olacaklar. Bu şartlarda, gökyüzünde oluşacak gergin açısal irtibatların hakim olacağı, gezegenlerin elektromanyetik enerjilerini kişisel ve gezegensel biyosferimizde güçlü bir şekilde hissedeceğimiz 2010 yılı yaz aylarında, beklenen maksimum periyodundan önce de önemli güneş aktiviteleri oluşabilir. Bu yoğun güneş aktiviteleri, dünyasal yaşam üzerinde etkin sonuçlar ortaya çıkartabilir; oluşacak güçlü manyetik akım etkisi, insanların ruh halini ve fizyolojisini olumsuz etkileyebilir. Beklenenin de ötesine geçecek etkin güneş aktivitelerinin dünyayı yüksek radyasyona maruz bırakabileceği, küresel iklim değişikliklerini hızlandırabileceği, aşırı sıcaklık değişimlerine, kuraklığa veya sel baskınlarına sebep olabileceği, kasırga ve tornadolara sebep olabileceği, volkan patlamalarını ve depremleri tetikleyebileceği, manyetik alanda ani değişimlere yol açabileceği söylenmektedir. 2011 yılında da 2010’dakine benzer, ama geniş toleranslı açılarla gezegen dizilimleri gerçekleşecektir. Bu şartlarda, etkin olacak bu gezegen dizilim tarihleri civarında, güneş aktivitelerinin ortaya çıkarması muhtemel zararlara karşı geniş çaplı önlemler alınması hayati önem taşımaktadır.

alıntıdır.

 

Replies
derya88
derya88 teşekkürler 14 years ago
loader
loader
Attachment
yaşar
yaşar teşekkürler 14 years ago
loader
loader
Attachment