-
Aydınlanmış varlıkların bilinci, kaşların arasında yer alan üçüncü göze merkezlenmiştir. Bütün hareketleri, düşünceleri ve algıları egonun bulunduğu yer olan omurilik soğanından değil, bu noktadan kaynaklanmaktadır.
Ruhsal arayıştaki herkesin amacı üçüncü göze ulaşmak ve bu bilinç içinde yaşamaktır. Omurilik soğanında kapalı kalmak, sadece ego bilincini daha çok beslemeye yarayacaktır. Fakat öncelikle kişinin omurilik soğanı ile ilgili farkındalığını derinleştirmek hem daha yararlı hem de gerekli bir yaklaşımdır çünkü bu nokta enerji ve bilincin ruhsal göze ulaşmak için geçmeleri gereken yerdir.
İçsel ışıkta kutsal göze ya da zihin sakinken algılanabilen diğer bir kutsal gerçekliğe odaklanmak, yavaş yavaş içsel gerçekliğin özelliklerini anlamaya başlamamızı sağlar. Zihin ego ile özdeşleşmekten vazgeçer ve her zaman bir parçası olduğu büyük bilinç okyanusu ile birleşmeye başlar. İncil’de “Bedenin ışığı gözdür. Eğer gözünüz tekse, bütün bedeniniz aydınlık olur.” der.
İçsel ışığın görüntüsü derin meditasyondayken gelir. Alnın merkezindeki noktada, iki kaşın arasında görülür. Bu yüzden coşkunluk halindeki ermişler sıklıkken yukarı doğru bakarken tasvir edilmişlerdir. Alındaki ışık görüntüsü şekil aldığında zihin yoğun bir şekilde konsantre olduğunda tasavvuf geleneklerinin “tek göz”, “üçüncü göz” ya da yoga öğretilerinin “kutsal göz” olarak adlandırdığı şeye dönüşür. Bedenin iki gözü dünyayı ikili görüntüyle ve bu yüzdende izafî olarak görür. Fakat ruhun gözü her şeyi, tek Gerçeklik olan Tanrı’ya ait olduğu şekilde görür.
Ruhsal göz hayal ürünü değildir. Bu kişinin meditasyon sırasında, düşünceler durulduğunda ve akıl daha yüksek, sezgisel bir seviyede çalışırken gerçekten gördüğü bir şeydir. Bedenin gözleri tamamen kapalı bile olsa kusursuz bir şekilde görüldüğünde ruhsal gözün yuvarlak bir şekli vardır. Yoğun koyu bir mavi ya da mor renge sahip bir alanı çevreleyen parlak altın rengi bir ışık halkası olarak görülür. Mavi-mor alanın ortasında göz alıcı, beş noktalı, gümüşümsü beyaz bir yıldız parlamaktadır. Ruhsal göz tam olarak görülemediğinde etrafında belirsiz bir çember ve ortasında daha da belirsiz bir nokta olan sönük bir mor ışık şeklinde görülmektedir.
Meditasyon sırasında kaşlarınızın arasındaki noktaya yoğunlaşın. Gözlerinizi kapatarak (ya da yarı açık tutarak) yukarıya doğru bakın; gözlerinizi şaşılaştırmayın ama öne doğru uzattığınız başparmağınıza bakıyormuş gibi hafifçe birbirine yakınlaştırın. Fakat bu konuda çok zorlayıcı olmayın. Önemli olan şey dikkatinizi bu noktaya toplamaktır. Gözlerinizi zorla odaklamaya çalışmayın ama zihinsel olarak bu noktaya bakın ve ruhsal gözün, sizi kendisine çekmesine izin verin. Gözlerinizi daima rahat bırakın ve alnınızı kırıştırmayın.
Gözleriniz kapalıyken, kaşlarınızın arasındaki noktada gördüğünüz karanlığa ve onun ötesine derin derin bakın. Yoğun bir sakinlikle ne kadar dikkatli bir şekilde bakarsanız, bu karanlığın merkezinde mavi ya da mor ışıktan oluşan bir ada şeklinde, belki belirsiz bir beyaz ya da sarı bir ışıkla çevrilmiş bir alan olduğunu daha çabuk görürsünüz. Işık başlangıçta sönük olabilir ama zaman içinde yukarıda betimlenen ruhsal gözün şeklini almaya başlayacaktır. Zorlamamanız gerektiğini hatırlayın. Aksine, sadece sakin bir şekilde ve neşe dolu bir özlem hissederek farkındalığınızı bu noktaya yönlendirin.
Ruhsal gözü görseniz de görmeseniz de bu noktada meditasyon yapmak bilincinizi yavaş yavaş yükselterek sonunda insanın farkındalık kapılarından geçmesini ve coşkunluk ya da üstün bilinç durumuna girmesini sağlayacaktır. Paramhansa Yogananda gün boyunca ne ile uğraşıyor olursa olsun zihnini sürekli kasıtlı bir şekilde ruhsal göze merkezlemeyi alışkanlık haline getirmişti. Aynı zamanda ilahi kutsallığı daha kısa sürede tecrübe etmelerini sağlamak amacıyla öğrencilerine de bunu mümkün olduğu kadar çok yapmalarını söylemişti.
İnsanların karşılarına çıkan sorunlardan biri, ruhsal merkeze zihinsel olarak hangi konumdan yaklaşacaklarını bilmemeleridir. Dikkatinizi öncelikle omurilik soğanının bulunduğu alana yoğunlaştırın ve sonra bu noktadan ruhsal göze doğru yukarıya bakın. İnsanların egoları ile ilgili farkındalıkları genellikle bedene belirsizce dağılmıştır. Onu bilinçli bir şekilde gerçek yerine, omurilik soğanına merkezlediğimizde ego-bilincini kendisinin daha yüksek oktavına doğru yönlendirmek de mümkün olacaktır. Ego-bilinci bir kere üstün bilinçte çözüldüğünde, kişinin bilinci ruhsal göze ve oradan da dışarıya, sonsuzluğa doğru yükselecektir.
Savitri Simpson, J.Donald Walters Öğretileri, Ovvo Yayınları-2006 -
Category
Genel -
Created
Salı, 15 Haziran 2010 -
Group admin
nills