sorulmayan soru

ra_su Perşembe, 21 Ekim 2010 09:27

Arkadaşlar, sorulmayan soru, yanıtı size en büyük öz-gürlüğü getirecek, gelişiminizi en yüksek derecede hızlandıracak, farkındalığınızı en fazla genişletecek ve kendi bilincinize en büyük hâkimiyeti getirecek sorudur. Hayatın bazı en derin, en engin gizemlerinin yanıtı bu büyük sorunun içinde yatar. Bu sorunun çerçevesi, insanın süregiden daha büyük bir yaşam deneyiminin bir parçası olduğunu idrak etmekten kaynaklanır. Hayat kendisini yaşamakta ve halen kendisini (siz de dâhil olmak üzere) pek çok form ile ifade etmektedir. Örneğin, ağacın içinden akan bir ana yaşamgücü kendisini yüzlerce, hatta binlerce yaprakla ifade eder. Her bir yaprak ağaç için önemli olmasına rağmen, ağaç, yapraklarının herhangi birinden çok ötededir. Gerçekten de, ağaç, dallarından birinden sarkan bir yapraktan daha geniş ve engin olduğundan, bir yaprağın bilinci ağacın bilincini barındıramaz. Ancak, madde ve bilincin en derin düzeyinde, ağaç bilgi olarak yaprağın içinde gömülüdür.

Beyninizdeki çok sayıdaki nöron (sinir hücresi) birbirine bağlıdır, bu ayrı bilinçler olarak görünen (ki aslında öyledirler) nöronlar arasında bilgi akışını mümkün kılar. Her nöron kendi özfarkındalığına sahiptir, ama aynı zamanda diğer nöronlarla da bağlantı içindedir. Diğerleriyle bu bağlantı sizin bilinç fenomeninizi, bedendeki bilinçli farkıdalığınızı yaratır. Beyninizdeki bireysel nöron, kendisinin de bir parçası olduğu engin karmaşıklığın farkındalığına sahip değildir. Aynı şey sizin için de geçerlidir. Bu gezegende bulunan (ister insan, ister hayvan veya bitki olsun) pek çok sayıda varlık, tümüyle daha büyük bir yaşamın parçaları, daha büyük bir zihnin ifadeleridir.

Evet, sizler de Dünya'nın nöronları gibisiniz. Bu yüzden, çoğu insanın sorduğu, "Burada benim için ne var? Bundan benim kişisel kazancım ne?" gibi bir soru, sadece, çok sınırlayıcı yanıtları sürdürür. Kendi ihtiyaçlarınız ve arzularınızla ilgili farkındalığınızı şu sorulmayan soruya çevirdiğinizde, yani, "Ben bu durumda bütünün hayrı için ne yapabilirim?" diye sorduğunuzda, bilinciniz de gelişir. Gördüğünüz gibi, çerçeve çarpıcı bir biçimde değişmiştir. Çünkü şimdi, sadece kendi bireysel ihtiyaçlarınıza odaklanıp, onlara daralmak yerine, hayatın birçok formla kendini ifade edişini kapsayacak şekilde kendinizi farkındalıkla genişletmişsinizdir.

"Eğer sevilmek istiyorsanız, sevmeniz gerekir" denir ve bu da üzerinde konuştuğumuz sorunun bir veçhesidir. Eğer sevilmek istiyorsanız, o zaman sevgi enerjisini bir başkasına doğru yayın. Sevginizin başkalarına akmasına izin verirseniz, manyetizm ve rezonans yasası gereğince, sevgi karşılık verecek ve size geri dönecektir. Ama bu harikulade yasayı kullanabilmek için, kendi inançlarınızın, tepkilerinizin ve arzularınızın küçük dünyasını aşmak zorundasınız. Başkalarına, mümkün olduğunda kendinize zarar verecek bir biçimde değil, ama dengeli ve dürüst bir biçimde yardım edecek şekilde farkındalığınızı genişletmeniz, bireysel farkındalığınızın daha büyük bütünü kapsayacak şekilde genişlemesini sağlar. Bu, tüm çevrenizde kendisini (sadece sizin vasıtanızla değil) her şeyle ifade eden şeyin farkına vardığınızda gerçekleşir.

 

Bu sanki beyninizdeki bir nöronun kendini dönüşüme uğratıp, beyindeki nöronlar galaksisinin bütününün farkına varacak hale gelmesi gibidir. Bu müthiş bir odak değişimidir ve eğer hayatınızı, hayata hizmet etme yaklaşımı içinde yaşarsanız, sorulmayan soru bu değişimi gerçekleştirecektir. Hayatınızı hayata hizmet ederek yaşamak, hayatınızı sadece kendiniz için yaşamaktan farklı bir çerçevedir. Hayatınızı, sizin ve diğerlerinin içinden akan hayat için, hayatı ifade etmek için yaşamak, sizi, kendiniz için ve başkalarıyla ilişkilerinizde hayatı onaylayan, onu genişleten, aziz tutan ve tüm diğer varlıkları kutsal tutan seçimler yapmaya götürecektir, insan, hayatını hayatın yararına yaşama sürecine girdiğinde, daha büyük bir olanaklar denizine, daha büyük bir fırsatlar okyanusuna da girmiş olur. Yaşam çok daha zengin, çok daha doyum verici hale gelir, çünkü insan her şeyin bir¬birine bağlılığını ve Evren'de devinim halinde olan engin bilinç güçlerini görmeye başlar. Bir kez bu farkmdalığa eriştikten sonra, artık insan kendi hayatını ve diğer hayatları kutsal olarak görür, hisseder ve yaşar.

Bir başka insana ya da bir hayvana iyi davranma fırsatı çıktığında, bırakın iyiliğiniz kendini göstersin. Bir başka insana şefkat gösterme fırsatı çıktığında, bırakın şefkatiniz ortaya çıksın. Bir insanı dinleme fırsatı çıktığında, bu erdemi gösterip onu dinleyin. O insanı, kendi görüşlerinizi, kendi gündeminizi ona kabul ettirmeye çalışmadan, can kulağıyla ve derin bir biçimde dinleyin. Karşınızdakini gerçekten duymak ve kabul etmek üzere dinlediğinizde, ilişkilerinizin engin bir biçimde ve hızla değiştiğini göreceksiniz. Şu sorulmayan soruyu sorduğunuzda mucizeler gerçekleşecektir:

"Burada, bütünün hayrına hizmet edecek ne yapabilirim? Burada, hayatın en derin amacına hizmet edecek ne yapabilirim?"

 

Son olarak şunu söylemek isteriz ki, sizi kurtuluşa, aydınlanmaya, yükselişe götüren anahtarları siz elinizde tutuyorsunuz. Bu anahtarlar, kendi farkındalığınızın, seçimler yapma yeteneğinizin gücüyle ve titreşim ve rezonans yasası yoluyla elde edilir. Bu yasaya göre, siz her neyle rezonansa girerseniz, o size gösterilir. Eğer bilinciniz yükseğin en yükseği ile rezonansa girerse, siz hayatı yüce ve semavi bir biçimde deneyimlersiniz. Ama eğer siz hayatı çatışma, hırs ve sınırlı farkmdalık titreşimiyle deneyimlerseniz, o zaman hayatı bir tür cehennem olarak yaşarsınız. Tüm bu alanlar ve âlemler aynı anda mevcuttur ve her an sizin tarafınızdan aktive edilebilirler. Aslında, onlar hayatınızın her anında seçimleriniz yoluyla sizin tarafınızdan aktive edilmektedirler.

 

HATHOR BİLGİLERİ