Varoluşu tanımak için, varoluşsal olman gerekir. Sen varoluşsal değilsin, sen düşüncelerin içinde yaşıyorsun. Sen geçmişte, gelecekte yaşıyorsun; asla şimdi, burda değil. Ve varoluş tam şimdi, burda. Sen burda değilsin, o yüzden bu soru ortaya çıkıyor. Soru, varoluşla buluşmadığın için ortaya çıkıyor. Yaşadığını düşünüyorsun, ama yaşamıyorsun. Sevdiğini düşünüyorsun, ama sevmiyorsun. Sevgiyi sadece düşünüyorsun, hayatı düşünüyorsun, varoluşu düşünüyorsun, ve sorun da düşünüyor olmanda; düşünüyor olman, bir engel. Bütün düşünceleri bırak ve gör. Tek bir soru bile bulamayacaksın; sadece cevap vardır. O yüzden ısrarla yineliyorum; arayış, cevap için değil; arayış, soruların cevaplansın diye değil. Hayır, arayış sadece soruların nasıl bırakılacağı ile ilgili, varoluşun ve hayatın sorgulamayan bir zihinle nasıl görüleceği ile ilgili. ‘[i]Shraddha'[/i]nın, güvenin anlamı bu. [i]Shraddha'[/i]nın ya da güvenin en derin boyutu bu: Varoluşa sorgulamayan bir zihinle bakmak. Sadece bakarsın. Ona nasıl bakılacağına dair hiçbir fikrin yoktur, herhangi bir biçim zorlamazsın, önyargın yoktur; sadece çıplak gözlerle bakarsın; düşüncelerle, felsefelerle, dinlerle hiç örtülmeden. Varoluşa küçük bir çocuğun gözleriyle bakarsın ve sonra birden, sadece cevap vardır. Varoluşta soru yoktur. Sorular senden gelir. Onlar gelmeye devam eder ve istediğin kadar cevap biriktirmeye devam edebilirsin. O cevapların faydası olmaz. Cevaba ulaşman gerekir; ve cevaba ulaşmak için, bütün soruları bırakman gerekir. Zihinde hiç soru olmadığı zaman, görüş açıktır, algın açıktır; algının kapıları temiz ve açıktır, ve birden her şey şeffaflaşır. En derine kadar gidebilirsin. Nereye baksan, bakışın en derin öze kadar girer; ve orda birden kendini bulursun. Her yerde kendini bulursun. Derin, yeterince derin bakarsan, kendini bir taşta bulursun. O zaman bakan, gözleyen, gözlenen olur; gören, görülen olur; bilen, bilinen olur. Bir taşa, bir ağaca, bir adama ya da bir kadına yeterince derin bakarsan, derin bakmaya devam edersen, o bakış bir dairedir. Senden başlar, sonra diğerinden geçer ve sana döner. Her şey şeffaftır. Hiçbir şey gizli değildir. Işın gider, bir daire olur ve sana geri düşer. [i]Upanishad'[/i]ların en büyük sırlarından biri budur: [i]Tat Twamasi Swetaketu:[/i] "Sen, osun" ya da "O, sensin." Daire tamdır. şimdi adanmış olan, Tanrı'yla birdir. şimdi arayan, arananla birdir. şimdi sorgulayanın kendisi cevap olur. Varoluşta soru yoktur. Onun içinde yeterince yaşadım şimdiye kadar ve bir tek soruya bile rastlamadım; tek soru parçasına bile. O sadece yaşanır. O zaman hayatın kendi güzelliği vardır. Zihinde hiç şüphe yoktur, çevrende hiç şüphe yoktur, varlığında hiç soru yoktur; bölünmemişsin, tamsın.OSHO
Varoluşu tanımak için, varoluşsal olman gerekir. Sen varoluşsal değilsin, sen düşüncelerin içinde yaşıyorsun. Sen geçmişte, gelecekte yaşıyorsun; asla şimdi, burda değil. Ve varoluş tam şimdi, burda. Sen burda değilsin, o yüzden bu soru ortaya çıkıyor. Soru, varoluşla buluşmadığın için ortaya çıkıyor. Yaşadığını düşünüyorsun, ama yaşamıyorsun. Sevdiğini düşünüyorsun, ama sevmiyorsun. Sevgiyi sadece düşünüyorsun, hayatı düşünüyorsun, varoluşu düşünüyorsun, ve sorun da düşünüyor olmanda; düşünüyor olman, bir engel. Bütün düşünceleri bırak ve gör. Tek bir soru bile bulamayacaksın; sadece cevap vardır. O yüzden ısrarla yineliyorum; arayış, cevap için değil; arayış, soruların cevaplansın diye değil. Hayır, arayış sadece soruların nasıl bırakılacağı ile ilgili, varoluşun ve hayatın sorgulamayan bir zihinle nasıl görüleceği ile ilgili. ‘[i]Shraddha'[/i]nın, güvenin anlamı bu. [i]Shraddha'[/i]nın ya da güvenin en derin boyutu bu: Varoluşa sorgulamayan bir zihinle bakmak. Sadece bakarsın. Ona nasıl bakılacağına dair hiçbir fikrin yoktur, herhangi bir biçim zorlamazsın, önyargın yoktur; sadece çıplak gözlerle bakarsın; düşüncelerle, felsefelerle, dinlerle hiç örtülmeden. Varoluşa küçük bir çocuğun gözleriyle bakarsın ve sonra birden, sadece cevap vardır. Varoluşta soru yoktur. Sorular senden gelir. Onlar gelmeye devam eder ve istediğin kadar cevap biriktirmeye devam edebilirsin. O cevapların faydası olmaz. Cevaba ulaşman gerekir; ve cevaba ulaşmak için, bütün soruları bırakman gerekir. Zihinde hiç soru olmadığı zaman, görüş açıktır, algın açıktır; algının kapıları temiz ve açıktır, ve birden her şey şeffaflaşır. En derine kadar gidebilirsin. Nereye baksan, bakışın en derin öze kadar girer; ve orda birden kendini bulursun. Her yerde kendini bulursun. Derin, yeterince derin bakarsan, kendini bir taşta bulursun. O zaman bakan, gözleyen, gözlenen olur; gören, görülen olur; bilen, bilinen olur. Bir taşa, bir ağaca, bir adama ya da bir kadına yeterince derin bakarsan, derin bakmaya devam edersen, o bakış bir dairedir. Senden başlar, sonra diğerinden geçer ve sana döner. Her şey şeffaftır. Hiçbir şey gizli değildir. Işın gider, bir daire olur ve sana geri düşer. [i]Upanishad'[/i]ların en büyük sırlarından biri budur: [i]Tat Twamasi Swetaketu:[/i] "Sen, osun" ya da "O, sensin." Daire tamdır. şimdi adanmış olan, Tanrı'yla birdir. şimdi arayan, arananla birdir. şimdi sorgulayanın kendisi cevap olur. Varoluşta soru yoktur. Onun içinde yeterince yaşadım şimdiye kadar ve bir tek soruya bile rastlamadım; tek soru parçasına bile. O sadece yaşanır. O zaman hayatın kendi güzelliği vardır. Zihinde hiç şüphe yoktur, çevrende hiç şüphe yoktur, varlığında hiç soru yoktur; bölünmemişsin, tamsın.OSHO