Tekinsiz, esrarengiz, garip, ürkütücü,hayalet gibi, inanılmaz, mistik, acayip, meşum, doğaüstü, dünyaya ait olmayan.
İşte Metafiziksel insanların gerçekte ne olduklarıyla ilgili kısa bir tarif:
1) Bir metafizikçiye göre, Tanrı, hepimizin birlikte oluşturduğumuz birleşik ortak bilinci (büyük “BEN”i) ifade eden bir kavramdır. Bu, her insanın Tanrı’nın bir parçası olduğu anlamına gelir. Ancak, Dünya’da bulunurken bu gerçek insandan (perdelenir) saklıdır. Birçokları, her birimizin Tanrı gücüne sahip olduğumuza inanmanın gülünç olduğunu düşünür.
Peki, maksat nedir? Eğer biz Tanrı isek, biz buradayken gösteriyi kim idare ediyor. Yanıt belki kafamızı karıştırabilir. Biz, Tanrı’nın bir parçası olarak bu Dünya’ya gelmeye karar verdik, ve sunulacak dersleri hep birlikte kararlaştırdık. Buradan ayrıldığımızda, yine hep birlikte kendimizi ve buradaki icraatımızı değerlendirecek, ve tüm evren için mükemmel, tam bir sevgi enerjisi hedefine doğru yola devam edeceğiz. İşte bu yüzden, Metafizikçiler daima, rastlantı diye bir şeyin olmadığını söylerler. Her şey bir nedenden ötürü olur. Çocuklar ölürler, işkence görürler…savaşlar-doğal felaketler-kazalar meydana gelir, insanlar ölürler…insanlar şifa bulurlar…hepsi de öğrenmek üzere buraya gelen insanların hayrına olması gerektiği gibi olur. Dünya katı bir çok düzeye sahip büyük bir okul gibidir. Bizim burada geçirdiğimiz zaman, tüm düzen açısından, bir göz açıp kapayıncaya dek geçer. Bizler aynı zamanda buradayken, buraya bizimle gelmeyi kabul etmiş görünmeyen varlıklardan da yardım alırız.
Mantıklı bir insana, bizim aslında Dünya’ya potansiyel olarak ıstırap ve sıkıntı dolu bir yaşam sürmek için gelmeye karar vermemiz anlamsız görünebilir, ama ( bizim burada değilken sahip olduğumuz) Tanrı zihnine göre, bu olması gerektiği gibidir, ve biz hepimize yardımcı olacak bir şeyden geçmeye seve seve geliriz. Ancak, bu konuda yanılmayın, biz burada bulunuyorken, Metafizikçiler ayrıca, Tanrı’nın bir parçası olarak doğuştan sahip olduğumuz gücü kullanarak istediğimiz şeyi tezahür ettirebileceğimize de inanırlar. Yine dersler konusuna geliriz, ve Dünya üzerindeki tüm insanlar hazır oldukları zaman bu güce “fişi takabilirler”.
Metafizikçiye göre derslerden mezuniyet nihai bölümdür, ve aydınlanmış olanların aslında Dünya’dayken perdeyi sıyıracakları bir zamandır. Ve evet, onlar İsa, Musa, Muhammed ve diğer yükselmiş üstadlar ile yeniden buluşacaklardır, ve herkes birbirini tanıyacaktır. Hazır olmayan diğerleri ise buradan ayrılmak zorunda kalacaklardır. Bir savaş yapılacaktır, ama bu sizin bekleyebileceğiniz türde bir savaş değildir. Ancak, önceden hepimizin kararlaştırdığımız plan doğrultusunda bir çok kişi ölecektir. Metafizikçiler, zamanın başlangıcından beri başımıza gelen her şeyi “hücresel düzeyde” (ki bu kalben demektir) bildiğimize inanırlar.
2) Metafiziksel sistem tüm insanlığı kucaklar, ve insanlığı (hasat edilecek insan grupları, ya da onlar için dua edilecek ya da misyonerliklere vs. gönderilecek kayıp ruhlar olarak görmek yerine) gerçek zaman içinde yapı itibariyle birbirine benzeyen (homojen) bir grup olarak görür. Bu gerçek zaman arenası şu anda etkileşim sağlar; yani, bugün Çin’de olup bitenler, New York’daki sosis satıcısı ya da Papa da dahil olmak üzere, tüm insanlığın ruhsal veçhelerini bugün etkiler. Eğer zaman doğruysa, ve yeterince insan birlikte dua ederse, inanılmaz olaylar gerçekleşebilir -örneğin,nerdeyse bir gecede Berlin duvarının ortadan kaldırılması, ya da Rusya’daki çarpıcı değişiklikler, veya Güney Amerika’da, Ortadoğu’da barışın sağlanması gibi.- Bunlar tek bir dine dayanan olaylar değil, evrensel olarak yönetilen, ve dua (meditasyon) ve sevgi gibi, bir çok din tarafından uygulanan evrensel mekaniklerin işleyişine karşılık gelmiş olaylardır. Onlar, ayrıca bizim birleşmiş bir Dünya hedefine erişmekte olduğumuzun kanıtıdır.
3) Metafizikçiler hiçbir insanı ya da insan grubunu “yanlış” diye nitelemez. O, kurtuluş için bir dizi kural değil, Tanrı ve evrenle ilişki kurmanın bir yoludur. O çok kişiseldir. Bir tarikata üye olmak gerekli değildir. Metafiziksel sınıf düzeyinin” imzası”, insanları kendi hedeflerine erişmeleri için teşvik etmektir.
4) Metafizikçiler meditasyon, dua ve sevgi makaniğinin evrensel olduğuna, ve kim olursanız olun, çalışmaya inanırlar. İşte bu yüzden dünyanın diğer spiritüel inanç sistemlerinin çoğu, düzenli olarak, çalışmalarının, örneğin duadan hemen olumlu sonuç almak, olağanüstü şifa ve başarı gibi bir çok yararının “kancasına” takılırlar. “Düzenli dua ve meditasyon uygulaması sayesinde her gün üçüncü dünya ülkelerinde bir çok mucize görülür (ki bunlar birinci dünyada duyulup bilinmezler)
5) Metafizik, Dünya üzerinde tutucu olmayan tek sistemdir. Eğer siz ona hazırsanız, o zaman onu benimsersiniz. Eğer hazır değilseniz, o zaman benimsemezsiniz. Doğal olarak, onu benimseyenlerin benimsemeyenlerden daha aydınlanmış oldukları düşünülür, ama bu beşeri bir yargıdır, ve size Tanrı hakkında değil, insanlar hakkındabir hayli şey söyler. Metafizikçiler bilgiyi yaymaya inanırlar, kimsenin inancını ya da dinini o bilgiyle değiştirmeye değil.
6) Son olarak da, ki bu çoğu hristiyana en çok acı veren şeydir. Metafizikçiler İsa’yı, Muhammed’i veya diğer yükselmiş üstadları sizden ya da benden daha fazla Tanrı saymazlar. Onlar bu yükselmiş üstadlara tapınmazlar, ve Onların da bunu yapmalarını istediklerine inanmazlar. Onların, Tanrı’ya ya da saf sevgiye belki evrendeki diğer herhangi bir varlıktan daha yakın olduğuna, ve Onların özellikle İsa’nın dünyayı ziyaretinin insanlık için muazzam bir öneme sahip olduğuna inanırlar.
Bizim dişi ve erkek referansımız sadece Dünya üzerinde geçirdiğimiz zamana has bir şeydir. Bu nedenle, bir çok Metafizikçi Tanrı’yı, “Ana-Baba Tanrı” ya da sadece “Ruh” olarak ifade eder. Bu, kadınların ve erkeklerin nihayet bir araya geldikleri, ve belki de ilk kez, belli bir cinsiyet hakimiyeti olmayan ortak bir ruhsallığı paylaştıklarını idrak ettikleri bir çağdır. Bu ayrıca, bilinen, ama ille de birinci dünya kavramı olmayan, ve çiftlerin mümkün olan en yüksek düzeyde: önce spiritüel (Tanrı sevgisi), sonra insani sevgi, sonra da fiziksel sevgi düzeyinde bağlanmalarını içeren bir kavramın ortaya çıkış zamanıdır.
Metafizikçiler klasik anlamda şeytana inanmazlar. Cehennem ve ebedi lanet de inançta geleneksel bir rol oynamaz. Onlar bu kavramların yıllar boyunca insanları siyasi bir biçimde yönetmek için mecazi kutsal kitapsal referanslarla güçlendirildiğine inanırlar. Ancak yanılmayın: kesinlikle spiritüel bir karanlık taraf vardır. Siz sevgi ve şifayı tezahür ettirdiğiniz kadar kolayca olumsuzluğu ve trajediyi de tezahür ettirebilirsiniz. Sizin Tanrı’nın bir parçası olarak gücünüz mutlaktır…bunu düşünün. Dünya’da “yasa” çağı esnasında Tanrı bir hayli ölüm ve ıstırap yarattı. Tezahür ettirilen her şey güzel ve sevgi dolu değildi.
Onlar İncil’in bütünüyle doğru olduğuna da inanmazlar, ve bundan dolayı da bir kişi için kutsal ve itimada layık olan şey bir başka kişi için bir anlam taşımayabilir. Metafizikçiler İncil’i ve diğer kutsal kitapları orijinal halinde, onun –sadece sizin gördüğünüz bölümleri değil, hepsinin- “medyumik kanalla” alınmış olduğuna (Ruh tarafından –insanlar kanalıyla- verilmiş olduğuna) inanırlar.
Metafizikçiler meditasyona güvenirler. Meditasyon basitçe duadır –konuşmak yerine dinlemektir- daha fazla bir şey değil. O esrarengiz yada garip bir şey değildir, ve onu yaparken lotus duruşunda olmak ya da garip sesler mırıldanmak şart değildir. Meditasyon sizin güç, sezgisel bilgi ve yön bulmanızı sağlayan bir şeydir. Metafizikçiler ayrıca, temelde başkalarına yardım için kullanılan duaya çok kuvvetle inanırlar.Onlar, Ruh’un Kolektif Tanrı’nın sesi olduğuna, ve Onun bugün her zamanki kadar güçlü olduğuna, ve onun sağlaması gerektiği kadar iyi bilgi sağlayacağına inanırlar. O hala sürmektedir ve iki bin yıl önceki peygamberlerle birlikte son bulmamıştır.
Tanrı sevgidir, ve sevgi evrendeki en güçlü kuvvettir. Biz bu dönemin sonuna yaklaşırken; Tanrı’nın Dünya üzerindeki çalışma yöntemi olarak, yasa ve inayetin yerini giderek daha çok sevgi alacaktır. Yüksek aydınlanma düzeyleri buna izin verecektir. Biz bitirdiğimizde saf sevgi enerjisi hakim olacak, ve tüm kaydedilmiş tarihin büyük üstadları Dünya üzerinde yine insanlarla birlikte yürüyeceklerdir. Bu, insanlar hala buradayken Dünya’da perdenin kaldırılışını işaret edeceğinden, harikulade bir şey olacaktır? Metafizikçiler, dünyamızın bunun olacağı bir çok dünyadan sadece biri olduğunu hissetmektedirler, ve bu olduğu her seferinde, bu evrenin her yanındaki (birçoğundan habersiz olduğumuz, ama tüm bu zaman boyunca bize yardım eden) her türlü spiritüel varlık tarafından yardım edilen ve kutlanan çok özel bir olaydır. Hiçbir insan sevgi enerjisinin gerçek gücü konusunda gerçekten bir kavrama sahip değildir.
Biz insanların Dünya üzerindeki amacı, yükselmiş üstadların öğretileri yoluyla, hem kendi yaşamımızda hem de tüm gezegen için olumsuzu olumluya dönüştürmektir. Sevgi hükümdardır ve şimdi çok daha güçlüdür, ama sevginin yokluğu günahtır. Evet günah, bir tek sevginin yokluğunda oluşur. Bu halin inanılmaz karanlığı nefret, yargı, kıskançlık, bencillik, hırs, güç tacirliği ve umursamazlıktır.
Sevginin Gerçek Yüzü sizi özgürleştirecektir. Ancak, herkes ona hazır değildir, ve bu gerçek zorla dayatılmamalıdır. İşte bu yüzden bir Metafizikçi sizi sistem hakkında bilgilendirebilir, ve sonra sizi yalnız bırakır.Bazıları Metafizikçilerin deli olduklarını düşünerek uzaklaşacaklar, bazıları da seçimleri doğrultusunda aydınlanacaklar ve büyük geçişe hazır olacaklardır.
“Kryon” medyumu “Lee Carroll’ dan kısa bir derleme
Metafizik sözcüğü, kavranılması oldukça zor bir sözcüktür. Ünlü Thesaurus sözlüğü Metafizikle ilgili şu sözcük örneklerini vermekte:
Metafiziksel: Spiritüel, semavi, eterik, ilahi, tinsel, manevi, hayali, elle tutulmaz, maddesel-olmayan, dünyevi olmayan, gerçek-dışı,cisimsiz;
Tekinsiz, esrarengiz, garip, ürkütücü,hayalet gibi, inanılmaz, mistik, acayip, meşum, doğaüstü, dünyaya ait olmayan.
İşte Metafiziksel insanların gerçekte ne olduklarıyla ilgili kısa bir tarif:
1) Bir metafizikçiye göre, Tanrı, hepimizin birlikte oluşturduğumuz birleşik ortak bilinci (büyük “BEN”i) ifade eden bir kavramdır. Bu, her insanın Tanrı’nın bir parçası olduğu anlamına gelir. Ancak, Dünya’da bulunurken bu gerçek insandan (perdelenir) saklıdır. Birçokları, her birimizin Tanrı gücüne sahip olduğumuza inanmanın gülünç olduğunu düşünür.
Peki, maksat nedir? Eğer biz Tanrı isek, biz buradayken gösteriyi kim idare ediyor. Yanıt belki kafamızı karıştırabilir. Biz, Tanrı’nın bir parçası olarak bu Dünya’ya gelmeye karar verdik, ve sunulacak dersleri hep birlikte kararlaştırdık. Buradan ayrıldığımızda, yine hep birlikte kendimizi ve buradaki icraatımızı değerlendirecek, ve tüm evren için mükemmel, tam bir sevgi enerjisi hedefine doğru yola devam edeceğiz. İşte bu yüzden, Metafizikçiler daima, rastlantı diye bir şeyin olmadığını söylerler. Her şey bir nedenden ötürü olur. Çocuklar ölürler, işkence görürler…savaşlar-doğal felaketler-kazalar meydana gelir, insanlar ölürler…insanlar şifa bulurlar…hepsi de öğrenmek üzere buraya gelen insanların hayrına olması gerektiği gibi olur. Dünya katı bir çok düzeye sahip büyük bir okul gibidir. Bizim burada geçirdiğimiz zaman, tüm düzen açısından, bir göz açıp kapayıncaya dek geçer. Bizler aynı zamanda buradayken, buraya bizimle gelmeyi kabul etmiş görünmeyen varlıklardan da yardım alırız.
Mantıklı bir insana, bizim aslında Dünya’ya potansiyel olarak ıstırap ve sıkıntı dolu bir yaşam sürmek için gelmeye karar vermemiz anlamsız görünebilir, ama ( bizim burada değilken sahip olduğumuz) Tanrı zihnine göre, bu olması gerektiği gibidir, ve biz hepimize yardımcı olacak bir şeyden geçmeye seve seve geliriz. Ancak, bu konuda yanılmayın, biz burada bulunuyorken, Metafizikçiler ayrıca, Tanrı’nın bir parçası olarak doğuştan sahip olduğumuz gücü kullanarak istediğimiz şeyi tezahür ettirebileceğimize de inanırlar. Yine dersler konusuna geliriz, ve Dünya üzerindeki tüm insanlar hazır oldukları zaman bu güce “fişi takabilirler”.
Metafizikçiye göre derslerden mezuniyet nihai bölümdür, ve aydınlanmış olanların aslında Dünya’dayken perdeyi sıyıracakları bir zamandır. Ve evet, onlar İsa, Musa, Muhammed ve diğer yükselmiş üstadlar ile yeniden buluşacaklardır, ve herkes birbirini tanıyacaktır. Hazır olmayan diğerleri ise buradan ayrılmak zorunda kalacaklardır. Bir savaş yapılacaktır, ama bu sizin bekleyebileceğiniz türde bir savaş değildir. Ancak, önceden hepimizin kararlaştırdığımız plan doğrultusunda bir çok kişi ölecektir. Metafizikçiler, zamanın başlangıcından beri başımıza gelen her şeyi “hücresel düzeyde” (ki bu kalben demektir) bildiğimize inanırlar.
2) Metafiziksel sistem tüm insanlığı kucaklar, ve insanlığı (hasat edilecek insan grupları, ya da onlar için dua edilecek ya da misyonerliklere vs. gönderilecek kayıp ruhlar olarak görmek yerine) gerçek zaman içinde yapı itibariyle birbirine benzeyen (homojen) bir grup olarak görür. Bu gerçek zaman arenası şu anda etkileşim sağlar; yani, bugün Çin’de olup bitenler, New York’daki sosis satıcısı ya da Papa da dahil olmak üzere, tüm insanlığın ruhsal veçhelerini bugün etkiler. Eğer zaman doğruysa, ve yeterince insan birlikte dua ederse, inanılmaz olaylar gerçekleşebilir -örneğin,nerdeyse bir gecede Berlin duvarının ortadan kaldırılması, ya da Rusya’daki çarpıcı değişiklikler, veya Güney Amerika’da, Ortadoğu’da barışın sağlanması gibi.- Bunlar tek bir dine dayanan olaylar değil, evrensel olarak yönetilen, ve dua (meditasyon) ve sevgi gibi, bir çok din tarafından uygulanan evrensel mekaniklerin işleyişine karşılık gelmiş olaylardır. Onlar, ayrıca bizim birleşmiş bir Dünya hedefine erişmekte olduğumuzun kanıtıdır.
3) Metafizikçiler hiçbir insanı ya da insan grubunu “yanlış” diye nitelemez. O, kurtuluş için bir dizi kural değil, Tanrı ve evrenle ilişki kurmanın bir yoludur. O çok kişiseldir. Bir tarikata üye olmak gerekli değildir. Metafiziksel sınıf düzeyinin” imzası”, insanları kendi hedeflerine erişmeleri için teşvik etmektir.
4) Metafizikçiler meditasyon, dua ve sevgi makaniğinin evrensel olduğuna, ve kim olursanız olun, çalışmaya inanırlar. İşte bu yüzden dünyanın diğer spiritüel inanç sistemlerinin çoğu, düzenli olarak, çalışmalarının, örneğin duadan hemen olumlu sonuç almak, olağanüstü şifa ve başarı gibi bir çok yararının “kancasına” takılırlar. “Düzenli dua ve meditasyon uygulaması sayesinde her gün üçüncü dünya ülkelerinde bir çok mucize görülür (ki bunlar birinci dünyada duyulup bilinmezler)
5) Metafizik, Dünya üzerinde tutucu olmayan tek sistemdir. Eğer siz ona hazırsanız, o zaman onu benimsersiniz. Eğer hazır değilseniz, o zaman benimsemezsiniz. Doğal olarak, onu benimseyenlerin benimsemeyenlerden daha aydınlanmış oldukları düşünülür, ama bu beşeri bir yargıdır, ve size Tanrı hakkında değil, insanlar hakkında bir hayli şey söyler. Metafizikçiler bilgiyi yaymaya inanırlar, kimsenin inancını ya da dinini o bilgiyle değiştirmeye değil.
6) Son olarak da, ki bu çoğu hristiyana en çok acı veren şeydir. Metafizikçiler İsa’yı, Muhammed’i veya diğer yükselmiş üstadları sizden ya da benden daha fazla Tanrı saymazlar. Onlar bu yükselmiş üstadlara tapınmazlar, ve Onların da bunu yapmalarını istediklerine inanmazlar. Onların, Tanrı’ya ya da saf sevgiye belki evrendeki diğer herhangi bir varlıktan daha yakın olduğuna, ve Onların özellikle İsa’nın dünyayı ziyaretinin insanlık için muazzam bir öneme sahip olduğuna inanırlar.
Bizim dişi ve erkek referansımız sadece Dünya üzerinde geçirdiğimiz zamana has bir şeydir. Bu nedenle, bir çok Metafizikçi Tanrı’yı, “Ana-Baba Tanrı” ya da sadece “Ruh” olarak ifade eder. Bu, kadınların ve erkeklerin nihayet bir araya geldikleri, ve belki de ilk kez, belli bir cinsiyet hakimiyeti olmayan ortak bir ruhsallığı paylaştıklarını idrak ettikleri bir çağdır. Bu ayrıca, bilinen, ama ille de birinci dünya kavramı olmayan, ve çiftlerin mümkün olan en yüksek düzeyde: önce spiritüel (Tanrı sevgisi), sonra insani sevgi, sonra da fiziksel sevgi düzeyinde bağlanmalarını içeren bir kavramın ortaya çıkış zamanıdır.
Metafizikçiler klasik anlamda şeytana inanmazlar. Cehennem ve ebedi lanet de inançta geleneksel bir rol oynamaz. Onlar bu kavramların yıllar boyunca insanları siyasi bir biçimde yönetmek için mecazi kutsal kitapsal referanslarla güçlendirildiğine inanırlar. Ancak yanılmayın: kesinlikle spiritüel bir karanlık taraf vardır. Siz sevgi ve şifayı tezahür ettirdiğiniz kadar kolayca olumsuzluğu ve trajediyi de tezahür ettirebilirsiniz. Sizin Tanrı’nın bir parçası olarak gücünüz mutlaktır…bunu düşünün. Dünya’da “yasa” çağı esnasında Tanrı bir hayli ölüm ve ıstırap yarattı. Tezahür ettirilen her şey güzel ve sevgi dolu değildi.
Onlar İncil’in bütünüyle doğru olduğuna da inanmazlar, ve bundan dolayı da bir kişi için kutsal ve itimada layık olan şey bir başka kişi için bir anlam taşımayabilir. Metafizikçiler İncil’i ve diğer kutsal kitapları orijinal halinde, onun –sadece sizin gördüğünüz bölümleri değil, hepsinin- “medyumik kanalla” alınmış olduğuna (Ruh tarafından –insanlar kanalıyla- verilmiş olduğuna) inanırlar.
Metafizikçiler meditasyona güvenirler. Meditasyon basitçe duadır –konuşmak yerine dinlemektir- daha fazla bir şey değil. O esrarengiz yada garip bir şey değildir, ve onu yaparken lotus duruşunda olmak ya da garip sesler mırıldanmak şart değildir. Meditasyon sizin güç, sezgisel bilgi ve yön bulmanızı sağlayan bir şeydir. Metafizikçiler ayrıca, temelde başkalarına yardım için kullanılan duaya çok kuvvetle inanırlar.Onlar, Ruh’un Kolektif Tanrı’nın sesi olduğuna, ve Onun bugün her zamanki kadar güçlü olduğuna, ve onun sağlaması gerektiği kadar iyi bilgi sağlayacağına inanırlar. O hala sürmektedir ve iki bin yıl önceki peygamberlerle birlikte son bulmamıştır.
Tanrı sevgidir, ve sevgi evrendeki en güçlü kuvvettir. Biz bu dönemin sonuna yaklaşırken; Tanrı’nın Dünya üzerindeki çalışma yöntemi olarak, yasa ve inayetin yerini giderek daha çok sevgi alacaktır. Yüksek aydınlanma düzeyleri buna izin verecektir. Biz bitirdiğimizde saf sevgi enerjisi hakim olacak, ve tüm kaydedilmiş tarihin büyük üstadları Dünya üzerinde yine insanlarla birlikte yürüyeceklerdir. Bu, insanlar hala buradayken Dünya’da perdenin kaldırılışını işaret edeceğinden, harikulade bir şey olacaktır? Metafizikçiler, dünyamızın bunun olacağı bir çok dünyadan sadece biri olduğunu hissetmektedirler, ve bu olduğu her seferinde, bu evrenin her yanındaki (birçoğundan habersiz olduğumuz, ama tüm bu zaman boyunca bize yardım eden) her türlü spiritüel varlık tarafından yardım edilen ve kutlanan çok özel bir olaydır. Hiçbir insan sevgi enerjisinin gerçek gücü konusunda gerçekten bir kavrama sahip değildir.
Biz insanların Dünya üzerindeki amacı, yükselmiş üstadların öğretileri yoluyla, hem kendi yaşamımızda hem de tüm gezegen için olumsuzu olumluya dönüştürmektir. Sevgi hükümdardır ve şimdi çok daha güçlüdür, ama sevginin yokluğu günahtır. Evet günah, bir tek sevginin yokluğunda oluşur. Bu halin inanılmaz karanlığı nefret, yargı, kıskançlık, bencillik, hırs, güç tacirliği ve umursamazlıktır.
Sevginin Gerçek Yüzü sizi özgürleştirecektir. Ancak, herkes ona hazır değildir, ve bu gerçek zorla dayatılmamalıdır. İşte bu yüzden bir Metafizikçi sizi sistem hakkında bilgilendirebilir, ve sonra sizi yalnız bırakır.Bazıları Metafizikçilerin deli olduklarını düşünerek uzaklaşacaklar, bazıları da seçimleri doğrultusunda aydınlanacaklar ve büyük geçişe hazır olacaklardır.
“Kryon” medyumu “Lee Carroll’ dan kısa bir derleme