Related discussions

spiritual Discussion started by spiritual 14 years ago

Cuma İkindi Oturumu : 10 Ocak 1986

Eşruhunuz öteki benliğinizdir. Üstün benliğiniz ya da aşağı benliğiniz diye bir şey yoktur. Bunu biliyor muydunuz? Üstün benliğinizden söz etmek size yaraşmaz, böyle yapmak daima sizi alçaltır. Eğer bir bölümünüz üstünse, diğer bölümünüz daima aşağı olmak zorundadır. Spiritüel dogma, daima sizden daha üstün, daha güçlü ve daha yüce olduğu tasavvur edilen ve adına “ruh” ya da “rehber” denen görünmez varlıklarla doludur. Ey varlıklar, sizden daha üstün, daha yüce hiçbir şey yoktur, hiçbir şey! Daha üstün bir benliğe sahip değilsiniz, eğer buna inanmak istiyorsanız sadece kendinizi aldatıyorsunuz demektir! Eğer birçok benliğiniz varsa, eğer hepsini bir araya getirecekseniz, uzanıp üstün benliğinizi aşağı indirmek ve aşağı benliğinizi de yukarı çıkarmak zorunda kalırsınız! Eğer birçok benliğiniz olduğuna inanmak istiyorsanız, gücünüzü dogmalara teslim ediyorsunuz demektir, geçerliliği olmayan uydurmalara!
Peki deha nedir biliyor musunuz? Sadeliği kavrayabilmektir. Peki zeka nedir? Karmaşıklıktır. Karmaşıklık sınırlamadır, sadelik sınırsızlıktır. Anladınız mı? Zekanız ve karmaşıklıklarınızla her şeyi nasıl da büyütürsünüz! Basit bir şeyi öylesine büyütürsünüz ki, illüzyondan uyanıp da gerçeği görmeniz çok zor olur. Bir şeye inandığınız anda, gücünüzü o inanca teslim etmiş olursunuz. Düşüncelerinizin tek kaynağı, başkalarının ne düşündüğüdür. Toplumsal bilinç denen bilinç düzeyinde yaşıyorsunuz, bir sürü gibi yaşıyorsunuz!

Gelelim benliklerinizin birleşmesine. Her birinizin bir diğer “siziniz” var. Öteki ne sizden üstün, ne de aşağıdır. Sınırsız şekliyle ona BEN diyebilirsiniz, bu sizi ve siz olan diğer “sizi” de tanımlıyor. Eşruhlar tanrıdır, siz ve eşruhunuz, diğer yarısına şöyle böyle ilgi gösteren yarımşar tanrılar değilsiniz, siz bütünüyle doğmuş ve yaşamış bir tanrısınız. İkinizin yüce serüveni, sınırlı bir bilinçten sınırsız bir bilince geçiş yapmaktır. Süper bilinç nedir sanıyorsunuz? Sınırsız bilinçtir, beyninizin tümüyle işleyebilmesidir. Bazılarınızda içsel bir çöküş başlamıştır, beyniniz de kendini kapatıyor, çünkü sizler dejenere olmuş varlıklarsınız. Beyniniz kapandığı zaman artık burada kalamayacaksınız. Gelmiş geçmiş tüm yüce öğretmenlerin mesajlarını değiştirip yeniden yazdınız, çünkü onların gerçeklerini farklı bir biçimde görmek istiyordunuz, böylece bilginin değerini alçalttınız. Ama bu benim öğretilerimin başına gelmeyecek, onlar sizin iyiliğiniz için ebediyen saf kalacaklar.

Şimdi gelelim eşruhunuzu aramanıza. İçinizde onları aramaya çıkmak için kocasını, karısını ya da sevgilisini bırakmaya istekli olanlar var. Ailenizi ve hayattan aldığınız tadı, kendi kendinizin sahibi olamadığınız takdirde asla sahip olamayacağınız bir şeyi aramak uğruna terk etmeye hazırsınız. Eğer şu ana kadar kazanmış olduğunuz şeyleri gidip de eşruhunuzu aramak uğruna sokağa atarsanız, sizi temin ederim ki cehennem ateşine doğru gidersiniz, çünkü öyle yaparsanız ileriye değil, geriye doğru adım atmış olursunuz, çünkü artık ebediyen kaybedilmiş başlangıcın şartlarına dönmek istiyorsunuz demektir. Bir aksiniz olan öteki yarınızın gözlerine ilk kez baktığınız andaki siz olmanız artık imkansız. O ana asla geri dönemezsiniz, çünkü artık şimdi’dir, artık o masumiyete sahip olamayacak kadar “akıllı” ve sınırlısınız!

Aşırı uç denen varlıkları biliyor musunuz? Hepiniz aşırı uçsunuz, her anınızı spektrumun ya bir ucunda ya da öbüründe geçirirsiniz. Başınıza iyi bir şey gelince onu olumlu diye nitelersiniz, kötü bir şey gelince olumsuz dersiniz. Bir şeyi iyi ya da kötü, pozitif ya da negatif, üstün ya da bayağı diye nitelendirmeden sadece olduğu gibi bıraktınız mı hiç? Bir şeyi sadece “olan” olarak hiç gördünüz mü? Ancak “olan” bilincine eriştiğinizde negatif-pozitif enerjinin aşırılıklarından ve kendinizi yargılamaktan kurtulabilirsiniz. Kutuplar arasında yaşamaya devam ettikçe dogmalar hayatınızı yönetir. İyi mevcut olduğu sürece kötü de mevcut olmak zorundadır. Doğru kavramına her kucak açtığınızda, onun zıt kutbu olan yanlışı da kendinize çekersiniz. Şimdi artık işlerin neden hep doğru gitmediğini biliyorsunuz.

Efendiler, Tanrının sizi hep yargıladığı öğretildi, ama Tanrı asla yargılamadı, asla. İnsan Tanrı adına yargıladı. Eğer Baba, yaptığınız en ufak bir şey için sizi yargılamış olsaydı ne olurdu biliyor musunuz? Bir an sonra artık olmazdınız, yaşam da olmazdı. Olan’ın iyi ve kötü kavramı yoktur, doğru ve yanlış kavramı da! O kusursuz ya da kusurlu değildir, negatif ya da pozitif değildir. Tanrı olan’dır, her şeyin oluşudur, çünkü O var olan her şeydir. Şu halde, Tanrı eğer sizi yargılasaydı kendini yargılamış olacaktı. Siz her ne iseniz Tanrı da odur. Siz kendi kendinizi yargıladınız, neden biliyor musunuz? Çünkü bazı şeyleri iyi, bazı şeyleri de kötü olarak değerlendiriyorsunuz. Doğru ve yanlışla yaşamak büyük bir sınırlamadır, çünkü bu yargılar düşünceyi böler, duygusal bilgelik kazandıracak tüm düşüncelerin alınmasına izin vermez. Ampuller yanmaya başladı mı? Eğer düşünceyi yargılarsanız bilgi size erişemez. Bir kez doğru ve yanlıştan kurtuldunuz mu, yaratılmış olan tüm dogmalardan da kurtulur, Tanrıyı bulursunuz.

Dünyada bir zamanlar her şey birbiriyle uyum içinde yaşardı, o zamanlar yine gelecek. Ama bunun için dünyanız çok kısa bir süre sonra zor bir devreden geçecek. Halkınız bir çöküşü yaşıyor, bu çöküş ruhsaldır, bu çöküş zihinseldir. Onlar mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyorlar, çoğunuz da bilmiyorsunuz ya! Dünyaya büyük bir gözdağı verilecek! Bu da yargılardan ve bu yargıların kendine çektiği kutuplaşmadan doğacak. Ama iyi ve kötünün, doğru ve yanlışın kutuplaşması ortadan kalkınca, pozitif-negatif çatışması da ortadan kalkacak. Savaş olmayacak, barış olmayacak, sadece yaşam olacak! (Sayfa:37-53)



Alıntı...