Related discussions

burak Discussion started by burak 14 years ago

Fareler ve İnsanlar <!-- div.WebHelpPopupMenu { position:absolute; left:0px; top:0px; z-index:4; visibility:hidden; } -->

Farkındalık ölümsüzdür, ölümü hiç bilmez. Sadece farkında olmamak ölür. Demek ki bilinçsiz olarak, uykuda kalırsan yeniden ölmen gerekecek. Tüm bu tekrar tekrar ölmek ve doğmak perişanlığından kurtulmak istersen tamamen uyanık hale gelmen gerekecek. Bilinçte yükseklere daha yükseklere ulaşman gerekecek.

Ve bu şeyler entelektüel temelde kabul edilmesi gereken şeyler değildir; bu tür şeyler yaşantısal hale gelmek zorundadır, bu tür şeyler varoluşsal hale gelmek zorundadır. Sana felsefi olarak ikna olman gerekiyor demiyorum çünkü felsefi kanaatler hiçbir şey getirmez, hasadı yoktur. Gerçek hasat yalnızca sen kendini uyandırmak için büyük bir gayret sarf ettiğinde gerçekleşir.

Ancak bu entelektüel haritalar sende bir arzu uyandırabilir, bir istek yaratabilir. Potansiyelin, mümkün olanın farkına varmanı sağlayabilir; senin göründüğün şey olamadığın, çok daha fazlası olduğunu fark etmeni sağlayabilir.

Ahmak zaten ölüymüşçesine uyur ama usta uyanıktır

ve sonsuza dek yaşar.

O izler. O berraktır.

Basit ve güzel ifadeler. Hakikat her zaman basittir ve her zaman güzeldir. Şu ifadelerin basitliğine bak... ama o kadar çok şey içeriyorlar ki. Sözcükler içerisinde sözcükler, sonsuz sözcükler; O izler. O berraktır.

Öğrenilmesi gereken tek şey izleyiciliktir. İzle! Yaptığın tüm eylemleri izle. Zihninden geçen her düşünceyi izle. Seni ele geçiren tüm arzuları izle. Küçücük hareketlerini bile; yürümeyi, konuşmayı, yemeyi, duş almayı izle. Her şeyi izlemeyi sürdür. Her şeyin izlemek için bir fırsat olmasını sağla.

Mekanik bir şekilde yeme, kendini tıka basa doldurmaya devam etme; çok farkında ol. Çok iyi çiğne ve fark et... ve bu ana kadar ne kadar çok şeyi kaçırmış olduğuna şaşıracaksın çünkü her ısırık sana müthiş bir tatmin verecek. Farkında olarak yiyecek olursan yiyecekler daha bir lezzetli hale gelecek. Sıradan yiyecekler dahi farkında olursan lezzetli olur; farkında değilsen en lezzetli yiyeceği bile yesen tadı olmayacaktır çünkü fark edecek kimse yoktur. Kendini sadece tıkayıp durursun. Yavaşça ye, farkında olarak; her ısırığın tadına varılmalı, çiğnenmeli.

Kokla, dokun, meltemi ve güneş ışınlarını hisset. Aya bak ve farkındalığın dingin havuzu ol ve ay muhteşem güzelliğiyle üzerinde yansıyacaktır.

Yaşamın içine sürekli farkında olarak katıl. Tekrar ve tekrar unutacaksın. Bu yüzden kendini harap etme; bu doğaldır. Milyonlarca hayattır farkındalığı hiç denemedin, bu nedenle sürekli olarak, defalarca unutman çok basit ve doğal bir şey. Ama hatırladığın anda tekrar izle.

Bir şeyi aklından çıkarma: İzlemeyi unuttuğunu anımsadığında üzülme, pişmanlık duyma yoksa yeniden vakit kaybediyorsun. Kendini harap etme: "Yine kaçırdım." "Ben bir günahkârım" diye hissetme. Kendini lanetlemeye başlama çünkü bu yalnızca vakit kaybıdır. Geçmiş için hiçbir zaman pişmanlık duyma! Anda yaşa. Unutmuşsan ne olmuş? Doğaldı bu; bu bir alışkanlık halini almıştı ve alışkanlıklar çok zor ölür. Ve bu alışkanlıklar bir tek hayatta özümsenmedi; bu alışkanlıklar milyonlarca hayatta özümsendi. Dolayısıyla birkaç anlığına dahi farkında kalabilirsen şükran duy. Bu çok az anlar dahi beklenenden çok daha fazlasıdır.

O izler. O berraktır.

Ve izlediğinde bir berraklık ortaya çıkar. Niçin berraklık izlemekten doğar? Daha çok farkında oldukça tüm telaşın giderek yavaşlar. Daha zarif hale gelirsin. İzledikçe geveze zihnin daha az gevezelik yapar çünkü gevezelik haline gelen enerjin dönüşür ve farkındalık halini alır; o aynı enerjidir! Artık giderek daha fazla enerji farkındalığa dönüşür ve zihin besinini elde edemez. Düşünceler giderek incelmeye başlayacaktır, kilo kaybedecektir. Yavaş, yavaş ölmeye başlayacaklar. Ve düşünceler ölmeye başladıkça berraklık ortaya çıkar. Artık zihnin bir ayna haline geldi.

Ne mutlu ona! Ve bir kimsede berraklık varsa o kişi mutludur. Kafa karışıklığı sefaletin kökündeki nedendir; mutluluğun temelleri ise berraklıktadır.

Ne mutlu ona! Uyanık olmanın hayat olduğunu gördüğü için.

Ve artık o bilir ki ölüm yoktur çünkü uyanık olmak hiçbir zaman yok edilemez. Ölüm geldiğinde onu da izleyeceksin, izleyerek öleceksin; izlemek ölmeyecek. Bedenin kaybolacak, toza toprağa karışacak ama farkındalığın kalacak; kozmik bütünün bir parçası olacak. Kozmik bilinç haline gelecek.

Böyle anlarda Upanishadları yazanlar "Aham brahmasmi —  ben kozmik bilincim" diye ilan ederler. Bu tür durumlarda Hallac-ı Mansur "En-el hak!—ben hakikatim!" demiştir. Bu yükseklikler senin doğuştan sahip olduğun haklardır. Şayet onları elde edemezsen sadece sen sorumlusun başka hiç kimse değil.

Ne mutlu ona! Uyanık olmanın hayat olduğunu gördüğü için.

Ne mutlu ona ki uyanmışların yolunu takip eder

Mutluluk ve özgürlük arayışında büyük bir sebatla

meditasyon yapar.

Bu sözleri çok dikkatle dinle. Büyük bir sebatla... Kendini uyandırmak için tüm gayretini ortaya koymazsan bu gerçekleşmeyecek. Kısmi gayret boşunadır. Şöyle-böyle olamazsın, ılık olamazsın. Bunun bir yararı olmaz. Ilık su buharlaşamaz ve uyanık olmak için yapılacak ılık gayretler başarısızlığa mahkûmdur.

Dönüşmek sadece sen tüm enerjini ona verdiğinde gerçekleşir. Yüz santigrat derecede kaynadığın zaman buharlaşırsın, o zaman simyasal değişiklik gerçekleşir. O zaman yükselmeye başlarsın. Hiç gözlemlemedin mi? Su aşağı doğru akar ama buhar yukarı doğru yükselir. Tamamen aynı şey olur: Bilinçsizlik aşağı doğru gider, bilinç yukarı doğru.

Ve bir şey daha: Yukarı doğru içe doğru ile eşanlamlıdır ve aşağı doğru da dışa doğruyla eşanlamlı. Bilinç içeri doğru gider, bilinçsizlik dışa doğru gider. Bilinçsizlik senin başkalarıyla; şeylerle, insanlarla ilgilenmeni sağlar ama her zaman başkalarıdır ilgilendiğin. Bilinçsizlik seni tamamen karanlıkta tutar; gözlerin her zaman başkalarına odaklanır. O bir çeşit dışsal alan yaratır, seni dışadönük yapar. Bilinç içsel alan yaratır. O seni içedönük yapar, seni içeriye doğru, derine daha derine götürür.

Derine ve daha derine aynı zamanda yükseğe ve daha yükseğe demektir; ikisi eşzamanlı olarak gelişir, tıpkı bir ağacın gelişmesi gibi. Sen sadece onun yükseğe doğru gittiğini görürsün, köklerin aşağı doğru gittiğini görmezsin. Ama öncelikle köklerin aşağı doğru gitmesi gerekir, ancak o zaman ağaç yukarı doğru yükselir. Şayet bir ağaç göğe ulaşmak isterse en alta köklerini göndermek zorunda kalacaktır, mümkün olan en alttaki derinliklere. Ağaç her iki yönde de eşzamanlı olarak büyür. Tamamıyla aynı şekilde bilinç de yukarı doğru yükselir... aşağı doğru köklerini senin varlığının içine gönderir.

 

Osho - Farkındalık

Replies
burak
burak Yazının ilk kısmına bu linkten ulaşabilirsiniz

www.reikiyasam.com/community/groups/viewdiscussion…

ikinci kısmına ise bu linkten ulaşabilirsiniz...
Show more
14 years ago
loader
loader
Attachment