Erkek Kardeşim Dave, anneanneme bizden daha yakındı. Birlikte doğa sevgisini paylaştılar ve kendi yetiştirdikleri sebzelerin tadına vardılar. Zaman bulur bulmaz anneannemi ziyarete gider, birlikte kahve içerlerdi. Dave, bir gün, anneannemi evde bulamayınca, verandasına bir parça toprak bırakmış. Bu daha sonra "uğradım, bulamadım" işareti haline dönüşmüştü. Büyükannem eve geldiğinde, verandadaki topraktan Dave'in ona uğradığı çıkarımında bulunuyordu.
Büyükannem İtalya'da doğup büyümüş olmasına karşın Amerika'yla iyi başa çıkabilen insanlardan biriydi. Hep sağlıklıydı, bağımsız bir ruhu vardı, dolu dolu yaşamıştı. Bir gün felç geçirdi ve hayata gözlerim yumdu. Ölümü herkesi üzmüştü. Dave'i teselli etmek zor olmuştu. En iyi arkadaşını kaybetmişti.
Cenaze merasiminde diğer torunlarının yanı sıra Dave'e ve bana tabutun yanında yürüme görevi verilmişti. Mezarlıkta törenin idarecisi tarafından beyaz eldivenlerimizi ve çiçek buketini büyükannemin tabutunun üzerine koymamız istendi. Her bir torun tek tek isteneni yerine getirdik. Dave benim önümdeydi. Tabuta doğru yürürken hızla yere eğilip bir şeyler aldığını gördüm. Ama ne aldığını anlayamamıştım, bu yüzden de pek ilgilenmemiştim. Eldivenlerimi ve buketimi Dave'inkinin yanına koyarken büyükannemin tabutunun başında bir avuç toprak görünce gözlerim yaşla doldu. Dave "uğradım bulamadım" işaretini son kez bırakmıştı.
"UĞRADIM BULAMADIM"
Erkek Kardeşim Dave, anneanneme bizden daha yakındı. Birlikte doğa sevgisini paylaştılar ve kendi yetiştirdikleri sebzelerin tadına vardılar. Zaman bulur bulmaz anneannemi ziyarete gider, birlikte kahve içerlerdi. Dave, bir gün, anneannemi evde bulamayınca, verandasına bir parça toprak bırakmış. Bu daha sonra "uğradım, bulamadım" işareti haline dönüşmüştü. Büyükannem eve geldiğinde, verandadaki topraktan Dave'in ona uğradığı çıkarımında bulunuyordu.
Büyükannem İtalya'da doğup büyümüş olmasına karşın Amerika'yla iyi başa çıkabilen insanlardan biriydi. Hep sağlıklıydı, bağımsız bir ruhu vardı, dolu dolu yaşamıştı. Bir gün felç geçirdi ve hayata gözlerim yumdu. Ölümü herkesi üzmüştü. Dave'i teselli etmek zor olmuştu. En iyi arkadaşını kaybetmişti.
Cenaze merasiminde diğer torunlarının yanı sıra Dave'e ve bana tabutun yanında yürüme görevi verilmişti. Mezarlıkta törenin idarecisi tarafından beyaz eldivenlerimizi ve çiçek buketini büyükannemin tabutunun üzerine koymamız istendi. Her bir torun tek tek isteneni yerine getirdik. Dave benim önümdeydi. Tabuta doğru yürürken hızla yere eğilip bir şeyler aldığını gördüm. Ama ne aldığını anlayamamıştım, bu yüzden de pek ilgilenmemiştim. Eldivenlerimi ve buketimi Dave'inkinin yanına koyarken büyükannemin tabutunun başında bir avuç toprak görünce gözlerim yaşla doldu. Dave "uğradım bulamadım" işaretini son kez bırakmıştı.
Steve Kendall