İÇE YÖNELİŞ ve BİLGELİK (3)
Related discussions
- Farkındalık Ve Nefes Çok aydınlatıcı bir yazı paylaşımınız için teşekkürler..
-
KORKULARIN KABULÜ, SEVGİYE DÖNÜŞTÜRME VE OLUMLAMA
paylaştığınız konu çok değerli ama çok uzun 21 gün boyunca bu olumlamaları devam ettirebilmek zor geliyor.
1 reply Posted in Her Telden :)
-
BİLİNÇ ALTI ÇALIŞMASI-DEĞİŞİME GÜVEN
Meraba :) sayfaya yeni üye oldumda bilinçaltı çalışmasının nasıl yapıldığı ile ilgili bir link var mı sayfada ?
1 reply Posted in Her Telden :)
İÇE YÖNELİŞ UYGULAMASI
Ben'in üzerine odaklanış; bir başka deyişle, farkındalığımızın, farkındalık üzerine çevrilmesi nedir:
Burada; "Ben", "farkındalık", "öz", "iç" derken aslımız, yani ruhumuz kastediliyor. O zaman onun üzerine nasıl odaklanacağız ?
Bir kere iç, beden içinde bir yer değildir. Zaten ruh, farkındalık bir "yer"de olamaz, mekânı olamaz. Burada; "bilincimiz, düşüncelerimiz bizdedir" denildiği gibi bizdedir ama nerededir ?
İşte, "içtedir" diyoruz!...
Ama o zaman da bedenimizin belirli bir bölgesine veya bizdeki belirli bir duyguya odaklanmak diye bir şey söz konusu olamazmış gibi geliyor insana. Ancak yine de içe girişin bir kapısı mevcuttur !
"Üç" farkındalık hali ve "dördüncü" farkındalık hali neydi? Bir daha ele alalım.
Önce 1. Dışarıda olup-biten tüm her şey,olaylar, insanlar…
2. Beden farkındalığı,
3. Zihin, düşünce, tahayyül.
Buralarda kaldıkça "dış"ta bulunmaktayız.
Dördüncü farkındalık ise; farkındalığın, farkındalığımıza, "ben"imize, "iç"imize döndürülüp, dıştan, illüzyondan, gerçeğe geçilen hâldir.
Buna; var oluş ya da kısaca oluş hali diyoruz.
VAR OLUŞ HALİ
Biz varoluşumuz da dahil her şeyi aynı bölgede duyumsarız. Bu duyumsayışın yaşandığı bölgeyi iki ayrı örnekle belirlemeye çalışacağım. Tüm gönlümüzü kaplayan ferahlayışları hatırlayın, içimizi daraltan sıkıntıları düşünün; bunlar neremizde yaşanır ? Ve hatta sıkıntıdan daralıp, kalp krizi geçiren birisini düşünün; kriz hangi bölgededir ? Birinin, gözünüzün önünde elini kestiğini görürseniz, bir anda nereniz cız eder ? "İçim cız etti" deriz. Demek ki kalp ve göğüs bölgesi, gönül bölgemiz, bizim var oluşu ve yaşamı hissettiğimiz bölgedir.
NEFES
Diğer örnek ise soluk alışımız ve bunun içimize doluşudur. Deniz kenarında iyot kokusu dolu Deniz havasını ya da dağlarda çam ormanlarının havasını soluduğumuzda, bazen de kapalı kalabalık bir yerde uzun süre kalınca ve dışarıya taze hava solunabilecek yere çıktığımızda, derin bir soluklanış ile göğsümüze adeta yaşam dolar, ferahlık göğüste hissedilir. Göğüse dolan soluk ile gönlün ferahlayışı… Soluk, o her an almakta olduğumuz nefes, iç ve dış iki alemin bağlantı yeridir ve ayrıca soluk alış , var oluşu hissedişin, yaşamın en önemli duygusudur.
İşte tüm yaşamın hissediliş merkezi, adına gönül de denilen göğüs bölgesidir. Hatta bedende bir yerinin olması söz konusu olmayan ruhumuz için, mecâzi olarak; "ruhun bedende bir mekânı söz konusu olsa, orası gönüldür" denmiştir.
İşte insanın, psikolojisini ve yaşamı hissettiği fark ediş merkezi, gönül bölgesidir.
Şunu deneyin;
Bir müzik çalın, bir hayvan sevin, doğaya çıkın… Keyif duygusu kalçanızda yaşanmayacaktır. Hatta insan beyin ile algıladığı halde kafanızda bir şey hissetmezsiniz. Ama hissediş bölgesi gönüldür. Bunu lütfen deneyin ve fark edin.
İşte bu fark ediş çalışmaları, insanın içe yönelik yaptığı en sübtil, en ince çalışmalardır.
İşte;
Biz var oluş duygusunu yani dördüncü farkındalığı hissetmek üzere var oluş merkezine, gönüle yöneleceğiz. Bir başlangıç, bir giriş kapısı olarak gönül bölgesine dikkatimizi vererek, o her zaman huzurun bulunduğu bölgeye, içe yöneleceğiz.
SEBEPSİZ SEVİNÇ
Dıştaki şartlarımız ne olursa olsun, gönül bölgesinden içeriye dalıp da dıştan dikkatimizi çekersek, orada daima sebepsiz bir sevincin bulunduğunu fark ederiz. Biz mutluluğun, sevincin daima dıştaki bir durumla yaşandığını zannettiğimizden dolayı, sebepsiz sevinç kavramına yabancıyızdır. Oysa ruh demek, sevgi ve sevinç demektir. Aynı zamanda farkındalık demektir ve bilgi demektir. Yaratılmış mutlak-sevgi-sevinç-bilgi-farkındalık varlığıdır o. Ve gerçek olan yalnızca O'dur.
Dolayısıyla bizim ruhumuz zaten sevinçtir; sevinmek, mutlu ve huzurlu olmak için, hiçbir ihtiyacı yoktur. İhtiyaçsız varlıktır o.