Related discussions

spiritual Discussion started by spiritual 14 years ago

İÇE YÖNELİŞ ve BİLGELİK

İçe yöneliş, bilgelik çalışmasının en temel, en derin ve en ileri uygulamasıdır. İçi ve içe yönelişi ele almadan önce, dışı açıklamamız gerekir.


Dış; yaşantımızdaki tüm olayların cereyan ettiği, tüm yaptıklarımızın alanı olan ve bunlardan, duygu, düşünce oluşturduğumuz ortamdır. Dış; hayat plânımızın (kaderimizin) yürüdüğü madde-mekân-zaman ile sınırlı üç boyutlu realite ortamı ve bizde de bu ortama yönelik karşılık bulduğu beden-duygu-düşünce fonksiyonlarımızı içine alan plândır.
Dış, bizi sürekli olarak düşünce ve duygularımızla kendinde tutmaktadır. Dış objektiftir. Bununla birlikte bizdeki sübjektifin bir kısmı da dış'tır. Yani dıştan alınan düşünce ve duygularla, dışa yönelik düşünce ve duygularımız dış'tırlar. Egomuz dış olarak çalışır ve bizdeki acıkma, susama, emniyet duygusu ve cinsel istek gibi egonun hakimiyetindeki içsel duygularımız bile bizim dış yanımızdır. Ve insanlar çoğunlukla dışa hapsedilmiş olarak yaşamaktadırlar. Dışta kalmış insanın "iç dünyası" bile dıştır aslında!..

İç'i algılayabilmek için gönül bölgemizi tanımış olmamız gerekir.
Bir gül kokladığımızda, kokuyu hisseden bölge ayrıdır; ama o kokunun bizde uyandırdığı hoşlanışın yaşandığı yer gönüldür. Kuş sesini, hoşlandığınız bir müziği, sizi duygulandıran bir olayı, birini çok sevdiğinizdeki o sevgi ânını, sevinci, keyfi, huzuru hissederken, hissedişinize ekran olan yer iç'tir. İçten daima olumlu duygular alınır. Ulvî coşkular, sevinç halleri, bir yüksek olguyla, duyguyla temasa geçiştir içten gelenler. Dıştaki sebep ne olursa olsun ve hattâ bazen de dışta sebep yokken yaşanan, unutulamayan güzelliklerin, kabınıza sığamadığınız neşeli hallerinizin yaşandığı yer iç'tir. Gerçek biz olan yer! Var olma alanımız!..
Dıştaki olayları, hayat plânımızda olup bitenleri teslimiyet içinde ve akarak yaşamak gerekir. Dıştaki durumların, ancak dışta halledilmesiyle rahatlığa ve huzura ulaşılacağı zannı çok yetersizdir. Meselâ bir parasal sıkışıklığa, bir sağlık sorununa maruz kaldığımızda ego çırpınır durur. Hem paniktedir, hem de kurtuluş çözümleri bulma derdindedir. Toplum şuuru, korku, endişe ve sıkıntıdan sadece şartların değişmesiyle çıkılacağını zanneder. Sıkıntı ve endişe; içinde bulunulan durumun bir gereğidir diye düşünür. Oysa o sıkıntı 10 günde, 10 ayda, 10 yılda biteceğine, bilge kişi 10 dakikada bunu halleder. İşte bunu becerebilme farkı bilgeliktedir. Daha doğrusu ne biliyor olursanız olun, bunu beceremedikten, bu uygulamayı yapmadıktan sonra, ha bilgelik yolunda birisi olmuşsunuz ha toplum şuurunda biri, arada hiçbir fark kalmaz.

"Olay" nerededir ?.. Dıştadır, objektiftedir ! yani zihinde yaşanmaktadır. Ve biz böyle zamanlarda zihnimizde oturmaya, çözüm getirmeyen sadece sıkıntı ve ıstırap olan düşüncelerde kalmaya alışkınızdır. Şayet zihinde çaresiz hapsolduysanız ve zihin bu sıkıntıyı irademiz dışında sürdürüyorsa ne yapabilirsiniz ?
Bilgisayar veya cep telefonunuz arıza yapıp, komut almadığında onu kapatamıyorsanız; fişini çekersiniz veya pilini çıkartırsınız.
İşte zihinde hapsolduğunuzda sadece fişi prizden çekiverin ! Dışta objektif olanla, yani ego ile bağlantıyı kesip, içe geçme seçeneğine sahipsiniz. Farkındalığınızı nereye yönelteceğinize her an siz karar verirsiniz.
"Eee ! dış ne olacak?" derseniz; o zaten değişecek derim size, üzerinde bir yaptırımımız olmasına imkân olmadan !.. Esasta dışta yapılabilecek hiçbir şey yoktur. O, başının çaresine yine sizi kullanarak, bakacaktır zaten(Bakınız; "Kader" izahı).
SIKINTIDA İÇE YÖNELİŞ
Şimdi biz içe nasıl kaçacağımızı öğrenelim.
Sıkıntılı zamanlarımızda içimizde, gönlümüzde bir kilit oluşur. Biz zihinsel çözümler içinde dertlendikçe, o sıkışma orada kaskatı duracaktır.
Yapılması gereken; derhâl farkındalığımızı tüm olup-bitenden çekip, içimize Tanrısal sistemden (ona güvenerek) bir sevinci, kendi irademiz ile getirmektir. Gevşe, rahatla, sevin; içsel bir gülümseme ile düğüm giderek çözülecektir. Aslen bedende olmayan ama, göğüs bölgemizdeymiş gibi hissedebileceğimiz, yönelebileceğimiz, yer olmayan yerin; rahatlama, huzur ve sevinç dolu o GERÇEĞİN bulunduğu yerin farkına varın.
İşte orada huzur ile bağlantınızın farkına vardığınızda, nasıl olup da bu her zaman bizde zaten var olan kaynağın farkına varmadığınıza şaşıracaksınız! Ne kadar bilge olunursa olunsun, dışta kalıp, bu uygulamayla içteki sevinci yaşamayı ihmâl etmek mümkündür.
BİLGELİKTE DEVAMLI İÇTE BULUNUŞ

Oysa biz içimizdeki o kaynağı sürekli kullanmayı bilmeli ve orada ikamet etmeyi öğrenmeliyiz. İsa; "Tanrının krallığı içinizdedir" demiştir. Krallık, hüküm sürülen ülke demektir. Yani bugünkü deyişle;
" İçiniz Tanrı ülkesidir. Orada Tanrı huzuru hüküm sürer" demektir.
İnsanın çektiği acıların özünde, maddesel sıkıntı maddesel fakirlik değil, farkındalık fakirliği vardır. İnsan neyi arayacağını bilmeden sadece ve daima güvence arayışı içindedir.
Biz ruhumuzuz !.. Ve ruh varlığı kayıp mutluluğunu, maddesel şeylerde, yani tüm olup bitenin içinde bulamaz !..
İnsan içindeki ilahi mutlululukla temas kuramadığı için gerçek tatmine bir türlü ulaşamaz. Ve mutluluğu, tek bulunacağı yer olan içimizde aramak gerekir. O zaman; sayısız dolambaçlı yollarda zaman harcamayıp, dosdoğru O'na, "iç"e gidin !

Replies
spiritual
spiritual Sizin de içinize sağlık, kuvvet sevgili Cansel..
Hepimizin ve bütünün en yüksek hayrı için daha nice paylaşımlarımız olsun...
ve öyledir..

Sevgiler..
14 years ago
loader
loader
Attachment