Related discussions
-
BİLİNÇ ALTI ÇALIŞMASI-DEĞİŞİME GÜVEN
Meraba :) sayfaya yeni üye oldumda bilinçaltı çalışmasının nasıl yapıldığı ile ilgili bir link var mı sayfada ?
1 reply Posted in Her Telden :)
-
Yaratıcı imgeleme nasıl yapılır..(bolluk bilinci ile ilgili)
0 Replies Posted in BOLLUK VE BEREKET BİLİNCİ....
-
bolluk ve bereket bilinciyle iligili meditasyon...
0 Replies Posted in BOLLUK VE BEREKET BİLİNCİ....
Tüm dinlerde meditasyonun amacı,
kendi özüne ve Evrensel Bilinç'e varmanın derin gerçeğine ulaşmaktır. Yani binlerce yıldır meditasyon, bugün olduğu gibi mistik bilinci açığa çıkarmak amacıyla uygulandı. "Açığa çıkarmak" deyiminin kullanılmasının nedeni, ulumistik geleneklerin, her kişide her zaman arı bir öz benliğin gizli olarak bulunduğu fikrinde birleşmeleridir. Bunu sadece bilgisizlik ve gerçeği görememek nedeniyle tanıyamıyoruz. Kim veya ne olduğumuz gerçeğini görmekle kurtulur, Hindular'ın Moksha, Taoistlerin, Tao ile uyum içinde yaşamak, Budistlerin Nirvana, Sufiler'in İnsan-ı Kâmil ve Hristiyanlarin Bütünleyici Hayat dedikleri hakiki özgürlüğe kavuşuruz.
Mistik, herkesi tatmin edebilecek bir açıklaması yapılamayan sözcüklerden biridir. Olaf Stapleton'un anlatımı en açık ve kapsamlı olandır. "Mistik sözcüğü, kişinin normalde, tam anlamıyla sezinleyemediği, öz anlamına, sırrına ulaşamadığı hakikatlere, rasyonel olmayan, değişik bir algılama ve sezgi yoluyla ulaşması halidir" der. Bu sezgi, bir çeşit bilmek değildir, üstün bir çaba ve samimiyetin birleşmesinden
doğan kutsal bir başarıdır. Bilgi yönü ile, bütün güncel ve hayali olayların ardında yatan realitelerle yakından ilişkilidir.
Doğu'da mistik yaşam genelde kutsal gerçek olarak kabuledilir. Batı'da ise pek çokları bundan şüphe ederler.
Mistisizm Batı'da yanlış anlaşılmıştır. Mistisizmin ana hatları yakından incelendiği zaman, duyulan antipati kaybolmaya başlar. Kelime benzerliği nedeniyle "Mysterious", esrarengiz ve "Misty", bulanık, açık olmayan şeklinde nitelenen olgularla bir tutulmuştur. Eflatun, Shankara, Aziz John, Avila'h Rahibe Teresa, Üstat Eckhart, Lao Tzu, Celâleddin Rumi ve daha pek çok değişik mistik kültürlere bağlı yazarların yazdıkları mistik eserlerin antolojik incelemesi, en şüpheci kimseleri bile mistiklerin, insan bilincinin incelenmesine, insanın ve evrenin en derin sırlarını çözme çabasına ve literatüre büyük katkıda bulunduklarını kabul etmeye zorlar.
Prof. Walter T. Stace'in Mistiklerin Öğretisi adlı eseri böyle bir nitelikte olup ayrıca kitabın "Mistisizm Nedir?" başlıklı önsözü, yazarın mistisizme gösterdiği anlayış ve açık görüşlülük nedeniyle çok değerlidir. Ayrıca Doğu ve Batı mistiklerinin, mistik algıya ulaşmanın esas anlamı üzerinde aynı fikirde olduklarını da göstermektedir. Bu denemenin her çağda, her kültürce tanındığı bir gerçektir. Böyle bir olayı yaşamakla, bunu anlayabilmek arasında fark vardır. Bir Hristiyan,
mistik bilinci Trinite'nin kurallarında görebilir, bir Budist "Buda bilincini" veya "boşluğu" buldum der, bir Hindu ise Brahmanlaşmaktan, kozmik bilinçten söz eder v.s. Mistik bilinç halinin deneyimlendikten sonra tanımlanması, anlatılması çok güçtür; insan aydınlığı karanlığa, yükseği alçağa, sıcağı soğuğa kıyasla anlatabilir ama mistik deneme ve algının bir karşıtıyoktur. Mistiklerin, kendi dil ve kültürlerinin sunduğu kavramlara yönelmeleri ile, kalitelerin karşılaştırılması üzerine kurulu olan dilin getirdiği anlatım güçlüğü
yenildi. William James'in "mistiklerin inancı" dediği şey budur. "Dinsel Deneyim Çeşitleri" adlı kitabında "Aslında büyüme, ulaşma, kurtulma gibi duyguların kendilerine ait entelektüel bir özelliği yoktur. Çok değişik felsefe ve teolojilere, eğer içinde bulundukları duygusal ortama uyuyorsa kolayca bağlanabilirler" diyor.
Profesör Stace,"Mistiklerin Eğitimi" adlı kitabında mistik algı olayının "nitelenemeyen bir birleşme" olduğunu, bunun da dinsel bir yönü bulunmadığını belirtiyor. Öyleyse neden mistik algılama ve deneyimleme ile din arasında hemen her zaman bir ilişki kuruluyor? Prof. Stace bunu insanın,
kendini aşması ve sonsuza kavuşması duygularına bağlar. Ayrıca zamanın ve mekânın ötesine ulaşıldığı duygusu vardır. Mistik bilinç ile din arasındaki üçüncü bağlantı, mutluluk, sükun ve zevk duygularının doruğuna ulaşmış olmaktır.
Prof. Stace, ''Görüyoruz ki, mistisizm öyle gerektiği için değil, fakat kendiliğinden, doğal olarak içinde oluştuğu toplumun kültür ve dini ile bağlantı kurar, herhangi bir dine özel bir eğilim göstermediğini anlamak zor değildir" diyor.
James Hewitt
Alıntıdır