Sokakta ve Düşüncede: Yürüyüş...
Related discussions
- Farkındalık Ve Nefes Çok aydınlatıcı bir yazı paylaşımınız için teşekkürler..
-
KORKULARIN KABULÜ, SEVGİYE DÖNÜŞTÜRME VE OLUMLAMA
paylaştığınız konu çok değerli ama çok uzun 21 gün boyunca bu olumlamaları devam ettirebilmek zor geliyor.
1 reply Posted in Her Telden :)
-
BİLİNÇ ALTI ÇALIŞMASI-DEĞİŞİME GÜVEN
Meraba :) sayfaya yeni üye oldumda bilinçaltı çalışmasının nasıl yapıldığı ile ilgili bir link var mı sayfada ?
1 reply Posted in Her Telden :)
Yürü ama kendini sevmeyi unutma ! ...
Yürümekle düşünmek arasında olumlu bir bağlantı var.
Ateşle yemek veya yatakla uyumak arasında olduğu gibi.
Yürüyünce zihnim açılıyor.
Uzaklaşmak istediğim düşüncelerden uzaklaşıyorum,
Aradığım düşünceleri buluyorum.
Aklımdaki sorular aydınlanıyor.
Yürüyüşlerimi başladığımdan mutlu bitiririm:
Yürümek, mutluysam mutluluğumu artırır, mutsuzsam mutsuzluğumu azaltır.
Kızgın başladığım yürüyüşlerden dingin dönerim.
Yürümekten hoşlanan bir tanıdığım, Dışarı çıkan kendine döner diyor.
Dünyaya bütün melaneti getirenler müziği olmayanlar ve yürümeyenlerdir.
Onlar hiç dışarı çıkmazlar, kendilerine dönmezler.
Ağaçları, gökyüzünü ve kuşları görmezler, doğanın kokusunu duymazlar.
Hep havasız içerilerde, karanlık hesapların yapıldığı elektrik yüklü bencil odalardadırlar. Politikacıların melaneti bundandır.
Yürümek aklı da yürütür.
On dokuzuncu yüzyılda yaşayan çevre peygamberi Henry David Thoreau,
Ayaklarım hareket etmeye başladığı anda düşüncelerim akmaya başlar der.
Milattan önce 640 yılında doğan ve Batı tıbbının babası sayılan Hipokrata göre,
İnsanın en iyi ilacı yürümektir.
Bu ilaç, sadece vücut değil, akıl için de iyidir.
Beyin kimyasalları ile ilgili olmalı diyor fizikçi arkadaşım...
Yürürken kan dolaşımı hızlanıyor ve beyne daha fazla oksijen gidiyor.
Yanımda gevezelik edecek kimse yoksa rahatça düşünebiliyorum.
Alman filozof Friedrich Nietzscheye göre, Sadece yürürken akla düşenler
gerçekten büyük düşüncelerdir.İleri geri yürüyüp düşünür
On dokuzuncu yüzyılda doğan İngiliz tarihçi George Macauley Trevelyan için
Bir günlük yürüyüşten sonra her şey normal değerinin iki misli olur.
Düşünceleri kadar acayiplikleri ile de ünlü Danimarkalı Filozof Soren Kirkegaard büyük yürüyüşçülerdendi. Yaşadığı dairede saatlerce ileri geri yürüyüp düşünür sonra, insan banyosu yapmak üzere sokağa çıkıp Kopenhagın sokaklarını arşınlardı. Kopenhaglılar, 1830ların ortasından başlayarak, yirmi yıl boyunca sokaklarında, başında geniş çerçeveli şapkası, koltuğunun altında şemsiyesi, bu kambur aristokratla karşılaştılar.
Kirkegaard zaman zaman karşısına çıkan insanları o gün aklını işgal eden konularda sorgulamaya başlardı, Rastgele karşılaşmaların virtüözü dediği Sokrat gibi. En iyi düşüncelerime yürüyerek vardır derdi.
Bu düşüncelerden biri şudur: Kendini sevmeyi unutma.
Nerdeyse bir yüz yıl sonra aynı sokaklarda yürüyen İngiliz fizikçi Paul Dirac da yürüme saplantılı ve en iyi düşüncelerini ayaklarıyla bulanlardandır.
Ama ünlü bir meslektaşının İnsanların en acayibi olarak tarif ettiği Dirac bırakın sokakta karşılaştıklarıyla, arkadaşlarıyla bile konuşmazdı.
Yirminci yüzyılın en önemli Alman yazarlarından olan Thomas Mann, İnsan yürüdüğünde düşünceler berrak gelir diyor.
Bir Yazar arkadaşım, En güzel cümlelerimi yürürken ve uyurken buluyorum diyor. Açık havada berraklaşıyorsun. Sanki bir kutusun ve yürürken o kutunun kapağı açılıyor. Bir tür düşünce yağmuru yaşıyorsun, yıldız yağmuru gibi.
Yürümeyi düşünce üretici yapan şeylerden biri "tek başına" yapılıyor olmasıdır.
Bir dost veya sevgili ile yapılan yürüyüş de keyiflidir ama değişiktir.
Alfred Hitchcockun Vertigo filminde büyüleyici Kim Novakın James Stewarta dediği gibi: Kapıdan tek başına çıkan yürüyüşe, iki kişi çıkan bir yerlere gider.
*alıntı.