burak Discussion started by burak 14 years ago

İnsan denen sistem paylaşımcı bir yapıdır. İçine girdiği akımla sürüklenir gider, iyilikte de kötülükte de. Bu öyle bir şeydir ki, çoğu zaman duygularının ne olduğunu bile bilemez, neyi neden yaptığını anlamaz. Uykuda olduğundan. Bu yüzden sık sık uyanması için ikaz edilmektedir. Şimdi bir iyilik yapmalıyım diyerek iyilik yapılmaz. Kişinin bir istekle, bir durumla karşılaştığında vereceği kararlarla, bir ihtiyacı karşıladığında iyilik yapmak mümkün olur.

İyiliğin ne olduğu devamlı düşünülmelidir. Bugün iyilik zannedilenler zarar meydana getirebilirler. Yaşananlara baktığımızda, insanların başına gelen üzüntü ve acı verici olayların, iyilikten ne kadar uzak olduklarını, başımıza neden arka arkaya geldiklerini düşündüklerimiz, üst bakışta değişebilir. Bizleri zorlayanlar hayrımıza olabilir. Var edenin adaletini ve sevgisini anlamak kolay değildir.

İyilik adı altındaki frekans her aurada inanılmaz bir şekilde bambaşka titreşimler meydana getirerek çok farklı davranışlara neden olur. Ayrıca insanların birbirine yaptığı iyiliğin titreşiminde birçok duygunun da karışıklığı vardır. Bunlar üstünlük, baskınlık duygusu, yardım duygusu, bedel ödeme veya ödetme duygusu, mecburiyet duygusu, hem isteme hem istememe hatta kendi isteğini empoze etme bile bu çerçeveye girebilir.

Saf iyiliği, yüceliğin yarattığına uyguladığı iyilik olarak tarif etsek de, bilginin sahibi olamadığımız için gene de eksik bir tarif olarak kalıyor. Öyle durumlar olabilir ki yalan söylemek bile iyilik olarak görülebilir. İyilik yapmak zordur. Kişiler iyi olduğunu düşündükleri yardımları yaparlar ama netice çoğu zaman belirsizdir. Öyle ki insan kendi için çok istediği bir şeyi çalışıp çabalayıp elde ettiğinde bile çoğu zaman pişmanlık duyar. Onun için bilgeler ''İsteklerinize dikkat edin, hakikat oluverir'' derler. Zaten insan ne kadar az düşünür. İnsanın başa çıkması gereken zor durumlara şükreden ne kadar azdır.

İyilik büyük atılımlarla değil, küçük eylemlerle başlar. İçimizdeki sesin duyulması vicdan fısıldamalarıdır. Önce kendi kendimize konuşur, sorular sorarız, sonra soruları başkalarına sormaya başlarız. Bunlar küçük adımlardır ve bizi ürpertir. İnsanlık adına yaşanmanın gerçeğine bakar, bizim için yapılanlardan başkaları için yapmalara ulaşırız. İyilik hem zor hem kolaydır. Musa Hızırın iyiliklerini hiç anlayamamış, her seferinde isyanla karşılamıştı. Bugün aynı nedenle birçok insan yaratılışa karşı isyandadır...

Yaşadığımız her olayın bizim için hayır olduğunu anlamak kolay bir şey değildir. Yaşam sanki türlü olaylarla sayfa sayfa bir bir kapanıyor, yaşananlardan nasipler aklımızın yettiği kadarı ile alınıyor ve hiç ara vermeksizin yenileri üstüne ekleniyor. İnsan öğrendiği yeni bilgi ile başka bir istikamete ve bilinmeyene doğru yol alıyor. Titreşim bir kere daha değişiyor, artık başka kurallar eskisinin yerine geçiyor. Devamlı deneyim ve öğretilerle ve bunların getirdiği bilgilerle kişi yaşam çarkları arasından geçiyor.

Hayat böyle bir şey mi, hergün yeni bir şey mi öğretiyor? Bilgi, bunun yeni bir hayır, iyilik, gelişim olduğunu söyler. Yücelik insana böyle yol aldırır ve bunun adı İYİLİK'tir. Bu şükredilmesi gerekendir. Çünkü bu BİLGİ'nin kazanımı ve insana verdiği GÜCÜ'dür. Yeni bakış açısı, kazanılan gücün titreşiminin giyinilmesidir. Böylece eskinin yanarak acı vererek kişiyi dönüştürmesi, pürüzlerin törpülenerek ortamın parlatılması düşüncelerin derinleşmesi mümkün olur.

Bütün bunlar insanın gözünü açıp önce göremediklerini görebilmesi içindir. Ve bu güç insana lazım olandır. Çünkü artık yeni bir boyuta geçti. Kurallar da değişti, önemliler önemsiz oldu, önemsiz zannedilenler ise şaşılacak kadar önem kazandılar. Artık aşılması gereken yeni tepeler var. Ve her birey bu sorunları kendi başına aşmak zorundadır. Ne kadar büyük acı o kadar büyük adım. Herkes bilir ki rahatlıkta, dünya hoşluğu ağır basınca, gelişim adımı küçülür hatta yok bile olur. Ama zorluk büyüdükçe isyanlarımız da maalesef büyür. Bunları anlayıp şükürlerimize ulaşıncaya kadar. Eh bu durumda insan dayakları yiyecek olandır ve de yüreklerimiz yangın yeridir.

Şüphesiz hiçbir güzellik, hiçbir çirkinlik devamlı değildir. Hepsi bizim görmemiz, anlamamız için gereken süre kadardır. Sonunda çembere sıkışıp kalırız, çıkar yolumuz kalmamıştır ve yangın acımasızca başlar. İçimizdekiler de eriyip akmaya başlar. Bu boşalmadır, hayırdır, iyiliğimizdir, yükselmemizdir. Üst değerlere ulaşabiliriz. Hayatımız, isteklerimiz daha incelir, ihtiyaçlarımız değişir. Tabii bu büyük bir sarsıntıdan sonra meydana gelir. Ama yaşamı karşılamalar güzelleşir. Hiç birimiz yalnız değiliz. Varoluş her zaman yardımcımızdır.

Alıntıdır.

Replies
derya88
derya88 harika ,bilgi içerikli bir yazı teşekkürlerrr 14 years ago
loader
loader
Attachment
filiz
filiz gercekten coook güzel bir paylasım bu.. tesekkurler.. 14 years ago
loader
loader
Attachment