burak Discussion started by burak 14 years ago

Mutluluğun saklandığı ülke: Kalbiniz


İnsanoğlu her zaman daha fazlasına ve daha iyisini istemeye ayarlanmıştır sanki. İstek nedir? İstek gerçekleşene kadar, belli bir süre zarfında heyecan veren bir duygudur. Mesela; lüks bir araba istersin, iyi bir kariyer, bir villa, yat, yakışıklı veya güzel bir eş! Her birini sırasıyla elde ettiğinizi düşünelim. Tüm bunları elde ettikten sonra anlamını yitirmezler mi! Neden? Çünkü beynin, aklın onları dışlar. Araba garajdadır, artık ona sahipsindir ve istek uyandırmamaktadır. Heyecan, onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir. Eşin sürekli yanındaysa (özlemeye dahi fırsatın olmuyor), para cebindeyse, onlara erişmek için katlandığın yoğun istek birdenbire yok oluverir.

Yine boşluğa düşer, yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın. İstek doyumsuzluk uyandırır ve giderek dilenci olursun. Bir istekten diğerine koşturursun, bu böyle devam eder. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini aramaya başlarsın. İsteklerin ve hırsın sonu gelmez. Asıl ihtiyacın olan şey nettir aslında: Mutluluk. İsteğin bu yönünü kavradığında hayatının dönüm noktasındasın demektir. Sürekli yolculuk hali iyi sonuç vermez. O halde mutluluk nerede ve nelerde, onunla nasıl buluşabileceğiz? Tüm bunları irdelersek belki birkaç ipucu yakalayabiliriz.

İnsanın kendisine ihtiyaç duyulan tek mevkide, yani insanın kalbinde aramak gerekir mutluluğu. İnsanın içinde bir yerde oluşmalı ve bu mutluluk bütün nesnelerin varlığını, mutluluğun nedenlerini ve onu oluşturan tüm öğeleri içinde barındırmalıdır. Bu umudu duyumsamak gerekir, üstelik bu umut sayesinde aklımız ve bedenimizin bütün damar ve sinir sistemi bu arayışın lokomotifi görevini oluşturacaktır. Açıkçası mutluluk içimizdedir. Onu bulup dışarıya çıkarmak, haykırmasına izin vermek, bütün hayatımız boyunca bize hizmet etmesini, doğumumuzdan ölümümüze kadar bize eşlik etmesini sağlamak bizim elimizdedir. Umudumuzdur.

Mutluluğun beynimizden ve kalbimizden gün ışığına çıkmasını sağlamak da yalnızca ve yalnızca bizim yapabileceğimiz bir şeydir. Üstelik de içimizdeki bu mutluluk yalnız ve yalnız bizim mülkümüzdedir, hiçbir dış etkene bağlı da değildir, hiçbir güç onu bizden alamaz, hiçbir kötü ruh onu bozamaz. Ve bizler bu mutluluğu kendimizle birlikte dünyanın her kıtasına taşırız. Bir başkası veya başkaları mutluluğu bize sunmaz. İnsanın ilk olarak kendisini tanıması ve de sorgulaması gerekir. Ben ne istiyorum, gerçekten neye ihtiyacım var, beni çıkarsız olarak ne huzurlu ve mutlu kılar. Tüm bu ve buna benzer soruları kendimize sormalı ve samimi cevaplar vermeliyiz. İnsanın kendini tanıması ve ilk olarak kendisine dürüst davranması çok önemlidir. Kendini tanıyan insan neye ihtiyacı olduğunu da bilir ve kendisine yalan söylemez. Mutluluğun kapısındaki en büyük engellerden biri de insanın içindeki yalandır. Çünkü yalanlar doğruyu ve gerçeği yakalamayı engeller. İlk olarak yalandan arındırmalıyız kendimizi..