TOBIAS- 2-) TANRISALLIĞINA SAHİP ÇIK!!! (2001-2002...

Related discussions

spiritual Discussion started by spiritual 14 years ago

--0-- Yükseliş

Yükseliş. Yaşamlar arasında ölmenize gerek kalmaması, yükseliştir. Fiziksel bedeni bırakmazsınız. Bu zor ve meydan okuyucu, doğmak ve ölmek deneyiminden geçmek zorunda kalmazsınız. Bunların hepsi, siz hala aynı paketin içindeyken gerçekleşir. Yükseliş, bir yaşamdan ötekine geçmektir. Bir yaşamda tek bir kontrat dizisiyle çalışmak, onları tamamlamak ve sonra da bu dünyadan ayrılmak ve birlikte götürüleni anımsamamak, geçmişte önemliydi.

--0-- Ölüm Korkusu

Bu geçtiğimiz haftalarda burada yapılan kurslarda, insan yolculuğunun bazı önemli yanları hakkında konuşmuştuk. Uzun uzadıya konuştuklarımızdan biri de ölümdü. İnsanoğlu ölümden geçerken, bununla bağlantılı olan o kadar çok duygu ve korku vardır ki. Çok az anlayış vardır. Herkesin ölüm beklentisi, sadece ölüm döşeğinde yatan kişinin değil, herkesinki......bu beklenti, bir anlamda, şimdi salıverilmesi gereken, muazzam bir korku duvarı örmektedir. Yükseliş halinde sevgili dostlar, ölmek zorunda değilsiniz. Siz devam edersiniz. Ölüm işlemiyle bağlantılı olan bu endişelerin hiç birine sahip olmazsınız.

Gerçekten de kederleneceğiniz bir dönem olacaktır. Ve derin, içsel değişimlerden geçeceğiniz uzun bir dönem olacaktır. Bu sözlerle bu ya da şu şekilde bağlantı kuran hepiniz, bu çeşit şeyleri deneyimlemektedir. Ama ölmek zorunda değilsiniz. Bedeninizi terk etmek zorunda değilsiniz. Bir sonraki yaşamınıza geçersiniz. Bu yeni yaşamınızla, diğerleri arasındaki fark, bir kontrata bağlı olmayışınızdır.

Dünyadaki bu yaşamınıza gelmeden önce bile, uzun bir dizi amaçlara ve amaçlara ait şeylere sahiptiniz. Geniş bir spiritüel kontrata sahiptiniz. Üzerinde çalışacağınız şeylerin dökümüne sahiptiniz. Bu bir anlamda, son arınmaların yapılacağı bir yaşamdı. Şimdi, yükseldiğinize göre, dönüşüme uğramaktasınız. Artık kontratlar yoktur. Yükselmekle ölmek arasındaki fark, şimdi kitabı yazacak olmanızdır. Şimdi, istediğiniz şey(ler)i ve olmayı seçtiğiniz kişiyi yaratabilirsiniz. O zaman yeni yükseliş halinizde, şeylerin boş olması, nötr olması, sizi beklemesi, bir tepkide bulunmanızı beklemesi şaşırtıcı olmamalıdır. İçinden geçtiğiniz dönüşüm işlemi......bir zaman sürecektir. Yolculuğunuzun inişleri ve çıkışları olacaktır, ama bunların sadece işlemin, sürecin bir parçası olduğunu anlayın.

--0-- Yaşam Deneyimleri

Yaşamınızın önceki yıllarında üzerinde gayretle çalıştığınız arınma işlemlerinin, oldukça başarılı olduğu anlaşılmaktadır. Eski karmaları temizlediniz. Siz tek bir yaşamda, önceki on yaşamınızın toplamından çok daha fazla karma üstlendiniz, çok daha fazla temizlik gerçekleştirdiniz ve çok daha fazla dersler öğrendiniz. Onun için bu size şimdiye kadar bu denli yoğun gelmiştir. Ve geçmiş yaşamları temizlediğiniz bütün bu zaman boyunca, aynı zamanda atalardan kalma karmayı da temizlemekteydiniz. Oh, bazılarınızın kemiklerine kadar yorgun olmasına şaşmamalı! Kemiklere kadar yorgun. Bazılarınızın, ilerlemeye artık gücünün kalmadığını düşünerek , Yuvaya geri dönmek istemesine şaşmamalı. Ama sevgili dostlar, Ben, Tobias, ve bugün gelen tüm diğer varlıklar, ilerlemenin, artık geçmişte olduğu gibi olmayacağını söylemek için burada bulunuyoruz. İlerlemek, derslerle ve kontratlarla ve karmayla dolu olmayacaktır. Nokta.

--0-- Karma Temizliği neyi düşünürsen onu yaratırsın

Bazılarınızın şöyle dediğini duyduk, "Karmamı temizlediğimi nasıl söylersin, çünkü ben korkunç şeyler yaptım. Daha borçlarımı ödemeye bile başlamadım." O zaman, sizin için öyle olsun! Bunu seçiyorsanız eğer, karmanıza devam edin. Karma atlı-karıncasını durdurma düğmesine bastığınız anda, nerede olursanız olun, bilinçli olarak durdurmayı seçerseniz, ondan inebilirsiniz. Daha önceden belirlenmiş bir miktarda acı çekmek gerekliliği, söz konusu değildir. Buna artık ihtiyacınızın olmamasını seçmek, aydınlanmanızın bir parçasıdır. İneceğiniz zamanı.......bu karmik atlı-karıncadan inebileceğiniz zamanı seçersiniz.

--0-- Yükseliş Süreci

Yükseliş halinde –hepinizin içinde bulunduğu bu halde – yeni topraklardasınız, haritası çıkartılmamış topraklarda. Diğer alemlerden bugün ve burada size katılmak için gelen hiç birimiz, sizin bulunduğunuz yerde bulunmadık. Biz gözlemleyenleriz. Biz danışmanlarız. Biz rehberleriz. Ama BİZ, SİZİ izlemekteyiz. Hiç birimiz bu yeni yükseliş halinde bulunmadık. Fark, kontratların, ya da karmanın, ya da derslerin olmamasındadır. Fark budur. Seçtiğiniz herhangi bir şeyi yaratmak, size kalmış bir şeydir. Ve şimdi içinde bulunduğumuz yeni dizide, şimdi size sözünü ettiğimiz......kendi varlığınızdan size geri bildirimde bulunduğumuz bu yeni dizide...bu çok komiktir. Bu basittir. Biz sadece sizin düşüncelerinizi alıp, bunları size geri bildirmekteyiz. Yükseldiğinizi size söylememizi isteyen sizlerken, bunu söylediğimiz için bize nasıl kızabilirsiniz ki? Yükseldiğinizi bize bildirdiğinizde mutlu olduk ve şimdi de bunu size açıklayabiliyoruz.

Yükseliş halinde, ne yöne gideceğiniz ve ne yapacağınız ve ne yaratacağınız size kalmış bir şeydir. Kullanacağınız araçlar gelmektedir ve gelmeye de devam edecektir. Çok kez söylediğimiz gibi, birlikte çalışın. Bu yükseliş halinin ne olduğunu anlamak için birbirinize yardım edin. Siz çok eşiklerden atladınız. Siz, sizin zamanınızla elli ya da altmış yıl önce olabilecek bir yıkım eşiğinden geçtiniz. Siz, sizin zamanınızla iki ya da üç yıl önce olabilecek bir yıkım eşiğinden geçtiniz.

Siz, sizin zamanınızla gelecek yıl(lar)da bir başka eşikten daha geçmek üzeresiniz ve bu da, tanrısallığınıza gerçekten sahip olabilmeniz için, olduğunuz tüme gerçekten erişmek için yaratılmış bir enerjisel dokumanın tamamlanması olacaktır. Kryon'un enerji ağlarıyla gerçekleştirdiği çalışma budur. Siz bu eşiği de atlayacaksınız. Siz çok, çok eşiklerden geçtiniz. Ama önemli olan, eskiden yeniye geçtiğinizdir. Siz bir yaşamdan, bir sonradan geçtiniz. Siz yükseldiniz. Bu belki de beklediğiniz gibi görünmemektedir size – ama ne bekliyordunuz ki?

--0-- Rachael'in öyküsü

Rachael adında bir bilgi taşıyıcısı vardı. Ve Rachael adını verdiğimiz bu kişi....bu onun gerçek adı değildir ama o gerçek bir kişidir. O, aynı zamanda hepinizin bir bileşkesidir. O hepinizin parçalarını ve yanlarını temsil etmektedir. Biz Rachael'in öyküsünü, bugünün dersini anlamanıza yardımcı olması açısından anlatmaktayız.

Rachael, sizin gibi, Dünyaya geldi. O Dünya üzerinde daha önce bin-on hayat yaşamıştı – tekrar tekrar geri gelmeyi seven bazılarınızla kıyaslandığında, bu çok değildir. O, bin-on hayat yaşamış ve bu yaşamı da, son arınmaların yaşamı olarak seçmişti. Bu yaşamını, ya insan eliyle, ya da sizin deyiminizle Tanrı'nın eliyle Dünyanın sonunun getirileceği potansiyelinin var olduğunu bilerek seçmişti. Ama aynı zamanda biliyordu ki – çünkü rehberleri ve perdenin bizim yanındaki meleklerle uzun uzadıya konuşmuştu – bütün bunları atlatma potansiyelinin güçlü olduğunu, bu yıkım potansiyelinin, yükseliş potansiyeline, ilerleme potansiyeline dönüştürülebileceğini de biliyordu.

Hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, Rachael son arınmalar için bu yaşama gelmişti. Ve o çoğunuz gibiydi. Şöyle dedi, "Bu benim son yaşamım olacak. Dünyaya tekrar geri gelmeyeceğim." Ve biz burada oturup da sizin yükseliş halinizle geri geldiğinizi görünce, şakalaşıp, gülüyoruz!

Şimdi, Rachael dediğimiz bu kişinin zor bir çocukluk dönemi olmuştu, çünkü annesi onu çok küçük bir yaşta terk etmişti. Babası sevecen olmaya çalışmıştı ama dört çocuğa bakmak onu bunaltmıştı. Onlara doğru düzgün bir destek sağlamak için o işinin arasında, bir de (ruhsal olarak) onları beslemek zamanını bulamıyordu, onun için de çocuklar çok zaman yalnız kaldılar. Dadının ne olduğunu bile bilmiyorlardı, çünkü ona verecek paraları yoktu. Rachael'in babası işteyken, o diğer kardeşlerinin bakımını üstlenmek için evde kalırdı. Ama daha da önemlisi, kendi içine dönebilmek, kendi oyunlarını yaratmak, kendi eğlencesini yaratmak, kendi ifade tarzlarını yaratmak için fırsatı değerlendirirdi.

Babası ona çok az yol gösterirdi. Aslında gençlik yıllarında gücenmeler bile olmuştu, çünkü aile parasal açıdan yeniden biraraya gelmeye başlamıştı. Onlar orta halli bir şehirde, orta halli komşuların olduğu, orta halli bir ev sahibi olabilmişti. Ama şimdi babaları, kaçırdığı şeyleri yakalamaya çalışıyordu. Geceleri çıkıyor ve kadın arkadaşları oluyordu. Çocukları ve Rachael ile az zaman geçiriyordu. Bundan dolayı da gerçekten çok öfke ve gücenmeler söz konusuydu.

Gençlik yıllarından geçip de yirmili yıllarına geldiğinde, Rachael babasından görmediği sevgiyi, başka erkeklerde aramaya başladı, ama bu ilişkiler pek iyi sonuçlanmadı. (Erkeklerden) hiç biri, içindeki bir şeyi tatmin edemiyordu. Çocukken meydana gelmiş bir şey vardı. İçsel bir çınlama meydana gelmişti. Habire ortaya çıkan bir iç ses vardı. Bu tatmin olmak gereksinimindeydi. Bunun bir eşe gereksinimi vardı. Yaşamının bu bölümünde, Rachael erkeklerle olan ilişkisinde aradı bu partnerliği.

Şimdi, o gerçekten çok akıllı olan, kendini-destekleyebilecek hale gelmek için üniversiteye giden biri oldu. Ve mezun olduktan sonra, ilişkileri yetersiz olduğu için kendini iş hayatına attı. Çok çalıştı. Büyük şirketlerde çok çalışarak, yükseldi. Ama tüm bu süre boyunca, içinde tatminsiz olan bir şey vardı. Söylediğimiz gibi, bunu ilişkilerde aradı, ama bu ilişkiler pek uzun sürmedi. Yaşamındaki erkeklerden çabuk bıkıyordu, çünkü onlar aradığı rolün yerini dolduramıyordu.

İşte oldukça başarılıydı. Otuzlu yılların başında kendi işini açtı ve bu da iyi gidiyordu, çünkü Rachael'in içinde bir dürtü ve bir ışık vardı. Ama yine de daha fazla bir şeylerin olması gerektiği, bir şeylerin eksik olduğu duygusu, hissi sürekli içini kemiriyordu.

Ve bir gün bir iş arkadaşı, Ruh denilen bu şeyden söz etti ona. Oh ve ışık işçisi Rachael buna hemen tepki verdi ve dini kurumlarla pek de ilgilenmediğini söyledi. Babası onu kiliseye göndermiş ve akrabalar ve arkadaşlar da kiliseye giderken onu beraberlerinde götürmüş ve onu kendi yanlarına çekmeye çalışmıştı. Onlar Rachael'in kendi gittikleri kiliselere kaydolmasına çalışmış, ama bunların hiç biri onu ilgilendirmemişti.

Ama şimdi, iş arkadaşıyla Ruh ve kendisi hakkında yaptığı tartışmalardan sonra, oldukça ilgilenir olmuştu. Kitaplar okumaya başlamıştı, çoğunuzun yaptığı gibi, ve toplantılara gitmeye başlamıştı. Uzun, çok uzun zaman sonra ilk kez içinden ışımaya başlamıştı.

Yolda giderken, bir koca da buldu, eğer bazılarınız bunu merak ediyorduysanız. Bir koca buldu ve birkaç tane de çocuğu oldu, ama bunu yapmasının nedenlerinden biri de, kendini yapmak zorunda hissetmesiydi. Bu sanki, insanların sahip olduğu programın bir parçasıymış gibi geldi ona. Böyle bir eşe sahip olmanın işi açısından önemli olduğunu düşünüyordu, böylece insanlar onun garip ya da farklı olduğunu düşünmeyeceklerdi.

Rachael bu spiritüel işlerin içine iyice daldı. Bunun derinine indikçe, kendini de daha fazla gördü ve çocukken kendi başına geçirdiği o zamanlarda.....o zamanlarda olmakta olan çok şeyin olduğunu gitgide farketti. (O zamanlar) Ruh'la iletişim içinde olduğunu farketti. Meleklerle konuştuğunu. Rehberlerini hissettiğini. O zamanlar olmakta olan o kadar çok şey vardı ki. Bu materyelleri okuyup araştırdıkça, bunları anımsadı.

Ama yine de, bu Yeni Çağ materyelleriyle bile bir çaresizlik hissetti. Çaresizlik hissediyordu, çünkü bunların hepsi bir süreliğine ona iyi geliyor ama yine de içinde hissettiği o arzuyu tatmin etmiyordu. Hala Tanrı'yla nasıl konuşacağını bilmiyordu. Tanıştığı onca harika insana rağmen, ve duyduğu onca harika sözlere rağmen, Ruh'la o derin, içsel bağa hala sahip değildi. Ruh hala anlaşılması zor, ele geçmez ve dışsal bir şeydi. İçerdeki jeton hala düşmemişti.


Yaratıcı olmakla ilgili tüm o sözleri duyuyordu, ve bir dereceye kadar da bunun ne anlama geldiğini zihninde anlamaya başlıyordu. Yaratıcı Dizisini okudu ve bunları çok değerli buldu. Ama yine de, bilgi taşıyıcısı Rachael'in içini kemiren bir şey vardı. Hissetmek istiyordu. O her neyse, onunla olan bağlantıyı istiyordu. "Bu nedir?" diye geceleri merak ederdi. "Bu, uzak bir yerlerde olan Tanrı mıdır? Önceki rehberlerim midir? Melekler midir?" Bunu hissedemiyordu. Düşünebiliyor ama hissedemiyordu.

Sevgili Rachael'in kafası bu işlemle çok karışmıştı ve bu bağı çok derinden istiyordu, ve biz öte yanda oturmuş onu ve sizleri izliyorduk. Arzunuz o kadar saf ki. İstediğiniz tek şey Ruh'un size dokunması ve Ruh'un sevgisinin farkında olmaktır. Bunu farkediyoruz.Dünyasal şeylerden hiç birini istemediğiniz dualarınıza kulak verdiğimizde, bunu farkediyoruz. Siz – çoğunuz – otuz ya da kırk yaş daha genç olmayı istemiyorsunuz. Bir Einstein'in beynine sahip olmak istemiyorsunuz. En derin, en derin dualarınız ve arzunuz ve isteğiniz, sadece Ruh'un size dokunmasıdır.

Şimdi, biz Rachael'i izliyoruz. Biz sizi izliyoruz. İlerleyişiniz üzerinde çok gayretle çalıştığınızı biliyoruz. Ama biz tek bir şey görüyoruz – ve bu son toplantımızdan bu yana bize çok açık gelmiştir, çok açık sevgili dostlar – bütün bu şeyler size olmaktadır. Şimdiye kadar hiç olmadığı bir biçimde, enerjiye ulaşmak imkanına sahipsiniz. Daha önce de söylediğim gibi, ikibin yıl önceki günlerimde bu şekilde biraraya gelip de, burada (şimdi) sahip olduğunuz enerjiye sahip olamazdık. Buna benzer bir şeye hiç sahip olmadık! Bunların hepsine ulaşabilirsiniz. Hatta yükseliş haline geçtiğinizi bile size bildirmemizi bizden istediniz. Yaratmak için araçlara sahipsiniz.

Evet, öğrenilecek ve anlaşılacak çok şey vardır. Ama bir adım daha ilerlemeden önce, ve bilgi taşıyıcısı Rachael gerçek arzusuna kavuşmadan önce, her birinizin çok yakından bakması gereken ve içinizdeki en derin düzeyden bağlantı kurmanız gereken bir şey vardır. Sevgili dostlar, bu oldukça basittir. Burada bir hokus-pokus söz konusu değildir. Yapmanız gereken hiç bir şey yoktur. Yükseliş Dizisinin İkinci Dersi, "Tanrısallığına Sahip Çık"tır. TANRISALLIĞINA SAHİP ÇIK! Ona şu anda, hemen şimdi sahip çıkın.

Ve siz diyorsunuz ki, "Tobias, ama ona nasıl sahip çıkarız?" Onu sahiplenmek basittir. Bir eve, ya da bir arabaya, ya da yeteneğinize, ya da sevginize nasıl sahip çıkarsınız? Onu sadece varlığınızın içine kabul edersiniz. Burada bulunan tanrısal haklarınıza ve kendi tanrısal soyunuza sahip çıkmak neden bu kadar zor olmuştur?

--0-- Gecenin dersi

Yükseliş Dizisinin İkinci Dersi, daha ileriye gitmeden : Tanrısallığına sahip çık. Onu sahiplen.

--0-- Maksadın misali

Bizim uzakta kalmamızın bir amacı vardı. Sizin önünüzde tezahür etmedik. Bizi görebileceğiniz biçimde ortaya çıkmamamızın bir nedeni vardı. Evet, bizi gören, başkalarını da gören kişiler vardır. Bizim taraftan bazı varlıkların belirdiği kişiler vardır. Biz size bunu yapmadık. Ve nedenini biliyorsunuz. Çünkü sizi seviyoruz. Çünkü sevgili dostlar, sizi kendi yolculuğunuzdan alıkoymak istemiyoruz.

Burada bulunan bir kişi neredeyse her gece ona görünmemiz için, bir işaret vermemiz için yalvarmaktadır, ancak o zaman inanacaktır. Eğer ona görünür ve bir işaret verirsek, o zaman inanacağını söylemektedir. Ama sevgili dostlar, bu inanmak değildir. Bu, inanmak değildir. Bu, pazarlık etmektir. Bu, pazarlık etmektir. Kendi tanrısallığınıza sahip çıkın. Bunu gerçekleştirdiğiniz zaman....bunu gerçekleştirdiğinizde, o zaman size görüneceğiz ve elinizi sıkacağız.

--0-- Zihinde oluşan sorular

Nasıl sahip çıkarsınız? Ne yaparsınız? Çılgın gibi zihninizde şimdi bunları sorduğunuzu duyuyoruz. "Bu tanrısallığı nasıl sahiplenirim?" Herşeyden önce, ona hiç bir zaman zihniniz yoluyla sahip çıkamayacaksınız. Ona hiç bir zaman zihniniz yoluyla sahip çıkamayacaksınız. Tanrısallığınızı – ve o buradadır – biz tüm çevrenizde görebiliyoruz. Çoğunuzda da, onun içerden ortaya çıkmakta olduğunu görüyoruz, çünkü onu nefesinizle içinize çekiyorsunuz.

--0-- Tanrısallığınız

Tanrısallığınız tüm çevrenizdedir. Burada bulunan her biriniz, bunu okuyan ya da dinleyenler de buna dahildir...... içinizden onun ortaya çıkmaya başladığını gerçekten görüyoruz. Bu bir kavram değildir. Bu sadece yaratıcı imgeleme değildir. Onu görebiliyoruz. İçinizden yükseldiğini görebiliyoruz. Bazılarında bu, içinizdeki bir alev gibi görünmektedir. Başkalarında, büyümekte olan güzel bir bitki türü gibi görünmektedir. Ve yine başkalarında, ortaya çıkmakta olan bir ışık topu gibidir. Her biriniz biraz farklısınız. Yükselen tanrısallığın tek bir ifade biçimi yoktur. O her birinize hastır. O oradadır. Sahip çıkın.

Ona, bu tanrısallık denen şeye nasıl sahip çıkarsınız? Nasıl sahip çıkarsınız? Bu, zihniniz yoluyla olmaz. Bunu oturup da kağıt üzerine geçirmeye çalışırsanız, onu o şekilde anlamaya çalışırsanız, acıtacaktır. Başınızın çok ağrımasına neden olacaktır.

Bu tanrısallık denen şey bir çocuğa çok benzer. O siz olmasına rağmen, Yuvayı terk ettiğinizden beri sizin özünüzdür. O tanrısallığınızdır. O Benliğinizin Tümüdür. Ve burada bir an kesmek zorundayız,

--0-- Astral Projeksiyonlar

Altın Meleğinizi, Gerçek Benliğinizi, üç metre boyunda, kanatlı ve dışsal bir varlık olarak düşünmekten vazgeçmenizi her birinizden rica ediyoruz, çünkü o öyle değildir. Onu o şekilde düşünmeye devam ettiğiniz sürece, üç metre boyundaki bir varlıkla içinizde birleşmek zor olacaktır! (kahkahalar) O dışsal bir varlık değildir. O içinizdedir. O dışsal bir melek değildir.


O, kimliğinizin özüdür. O, bedeninizden, DNA'nızdan, hücrelerinizden yolunu bulmaktadır. O, bedeniniz kanalıyla ifade bulmak istemektedir.

--0-- Esneklik Tanrısallığın gelme yolları ,içinizdeki çocuk, öldürmeyin onu

Bedeninizle oyun içinde olarak, tanrısallığınıza bedeniniz kanalıyla sahip çıkın. Siz o kadar ciddileşiyorsunuz ki! Siz rejimler yapıp kendinizi acıtıyorsunuz. Şişman olmanıza neden olan şey nedir biliyor musunuz? Bu lanet rejimler! Bunları yapmakla kendinize ve bedeninize acı veriyorsunuz. Tanrısallığınız bedeninizin içinden çıkmaktadır. Bedeninizle oynayın! Ona o çukulatalarınızdan yedirin! Evet, biz birçok kişiden, "Oh, Tobias, tıp tarihi ve bilim, bu şeylerin kötü olduğunu ispatladı" diyen düşünce iletileri alacağımızı biliyoruz. Ama hayır, kötü olan, sahip olduğunuz bazı düşüncelerdir, bazı kurallarınız ve düzenlemelerinizdir.

Bazen, Dünyanıza bir fiziksel beden içinde dönmediğime üzülüyorum, ama bazen de, kendi kendinizi soktuğunuz bu sıkıntılardan geçmek istemezdim. Bedeninizin keyfini çıkartın, hangi büyüklükte ve biçimde olursa olsun. Bedeninizi sevin. Bedeniniz için belli bir kalıp yaratmaya çalışmaktan vazgeçin. Tanrısallığınız onun içinden yükselmektedir. Tanrısallığınızın size gelme yollarından biri de budur. Bedeninizle oynayın.

Bedeniniz – ona sadece kulak verirseniz, onu sahiplenirseniz – hangi yiyecek çeşitlerinin size iyi geleceğini söyleyecektir. Her türlü marketlerinizde bulunan ve televizyon kanallarınızda sözü edilen, hakkında birçok şey yazılmış yöntemlere göre hareket etmeyin. Bedeninize kulak verin. Bedeninizle oynayın. Bu lüksü kendinize tanıyın.

Şu anda başlarını sallayıp da, "Tobias, ne dediğinden haberin yok" diyenler bile var. Ve biz size diyoruz ki, " Peki. Kurallar ve düzenlemeler ve bedeninize eziyet etme oyununuza devam edin öyleyse." Diğer kişilere de, "Gidin ve eğlenin!" diyoruz. Tanrısallığınızın çıkmasına izin verin. Onu bu şekilde sahiplenirsiniz. Siz onu, onunla oynamakla sahiplenirsiniz, onunla oynamakla.

Tanrısallığınız bir çocuk gibidir. Özünüz olmasına rağmen, olduğunuz tüm olmasına rağmen, o yeniden doğmaktadır. Siz öldünüz. Siz öldünüz ve şimdi yeniden doğmaktasınız, ve içinizde meydana gelen şey de budur. Siz kendi tanrısallığınızı bedeninizde, zihninizde, duygularınızda doğurmaktasınız. Oynayın onunla!

Bir çocuğa nasıl davranırsınız? Bir-günlük bir çocuğa, ya da altı-aylık ya da bir yaşındaki bir çocuğa, eline bir kurallar ve düzenlemeler listesi mi verirsiniz? Bazılarınız bunu yapabilir! Ama çoğunuz bu çocuktan keyif alacaktır. Çoğunuz onun sorumluluğunu üstlenecektir, onu kollarında tutacak, sevgiyle yüzüne bakacak, yedirecek, besleyecek ve onunla oynayacağı her anın beklentisi içinde olacaktır. Tanrısallığınıza işte böyle sahip çıkarsınız.

Oh, siz onu o kadar zihinselleştirmeye çalışıyorsunuz ki. Bu tanrısallığı ve onu sahiplenmeyi bu kadar zihinselleştirirseniz nasıl öğreteceksiniz? Öğrencilerinize bunun ne olduğunu anlatmaya çalışmak için 100 tane kitap yazmaktansa, dışarıya çıkıp da tanrısallıklarıyla oynamalarını söylemek daha kolay değil midir? Sözcükler boş laf olurdu. Her birinize söylüyoruz, tanrısallığınıza sahip çıkın. Onunla oynayın. Nasıl oynanacağını unuttunuz değil mi? Unuttunuz! Biliyorduk.

Bilgi taşıyıcımız Rachael nasıl oyun oynanacağını unuttu, çünkü gençliğinde, yaşamında oynanacak şey o kadar azdı ki. O kadar azdı ki. O, hepinizde olduğu gibi, o kadar ciddi bir kontrata sahipti ki.

Biz bugün sizinle şakalaşıyoruz. Sizin ciddi kontratlarla, ağır kontratlarla, meydan okuyan kontratlarla geldiğinizi biliyoruz. Şimdiye kadar üstlendiğiniz şeylerin en zorlularını üstlendiğinizi biliyoruz. Onun için oynamayı unuttunuz. Çocukken, gençken o kadar az oyuna sahiptiniz ki. O kadar erken bir dönemde, yaşamı o kadar ciddiye almak ve o kadar çok çalışmak zorunda kaldınız ki.

Varlıklı ailelerden gelenler bile, siz bile... kendinizi erkenden yaşamda ispatlamak durumunda kaldınız.

--0-- Günümüz gençliğin durumu

Şimdiki gençlere bir bakın. Onlar böyle değiller. Yirmisekiz, otuz yaşına gelmiş ve hala ana-babasıyla yaşayan ve hala yaşamında ne yapmak istediğini bilmeyen kişilerin olduğunu gördüğünüzde, hayret ediyorsunuz.


Ağır kontratlara sahip olan sizdiniz ve bunları belli bir zaman çerçevesinde ve nasıl tamamlayacağınız konusunda da çok titizdiniz. Ve siz kendinizi itelemeye devam etmektesiniz. Tanrısallığınıza da aynı şekilde yaklaşmaktasınız – onun çok araştırılması, çok çalışılması gerekmektedir, ona layık olabilmek için tükenmeniz gereklidir, (işlemin, sürecin) acı vermesi gereklidir şeklinde yaklaşmaktasınız.

Hayır, biz, bunun artık bu şekilde olmasının gerekmediğini söylemek için burada bulunuyoruz. Siz yükseldiniz. Siz o eski yöntemleri geride bıraktınız. Oynamak zamanıdır. Ve çoğunuz bundan kesinlikle suçluluk duyacaktır. Kendinize günde beş dakika izin vereceksiniz. Onu yapılandıracak ve organize edeceksiniz. Ve biz özellikle Cauldre'yı(Medyumu) dürtüyoruz bunu söylerken.

Siz tanrısallığınıza, ona sevdiğiniz bir çocuk gibi davranarak, onu besleyerek, ona bakarak, sorumluluğunu üstlenerek ve onunla oynayarak sahip çıkarsınız. Siz küçük bir çocuğa, kitaplarınızdaki ve okullarınızdaki herşeyi hemen öğretmeye kalkmazsınız. Bu, beslemek ve eğlenmek zamanıdır.

Bu o kadar basittir ki. Biz bugünün açıklamalarına başlarken, bunun basit ve ama zorlayıcı olacağını söylemiştik. İkinci Ders, yükseliş halinizin bir sonraki büyük adımı, uzun, çok, çok uzun bir zamandır arayışı içinde bulunduğunuz bu şeyi sahiplenmektir. Rachael'in öyküsünde.....o onu aramıştır ve sonunda ona gelmesini kabul bile edememektedir. O büyük bir meleğin gelmesini beklemiştir ve bu da, onun yükseldiğinin bir göstergesi olacaktır.

Hayır, o içerden gelmektedir. Ona, içerden sahip çıkılmalıdır. Bu işlemde daha ileriye gitmeden ve yükselişin bütün yararlarının ve iyi taraflarının gerçekten keyfini çıkartmadan önce, tanrısallığınızı sahiplenmeniz gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmenin yolu, ona bir çocukmuş gibi davranmaktan, onunla oynamaktan, onu beslemekten ve her gün ona zaman ayırmaktan geçer. Hergün sevgili dostlar, kendinizle geçireceğiniz bir zaman ayırın. Çok zaman ayırın.

Eğer bu odadan, bu yerden belirli bir ödevle gitmek zorundaysanız, ki çoğunuz böyle bir gereklilik içindesiniz, ödeviniz, tanrısallığınızla oynayacağınız zamanı her gün bulmak ve yaşamın tadını çıkartmaktır. Siz hala bu çok çalışmak ve zorluk ve meydan okumalar ve "gününüzü planlamak" enerjisiyle çevrilisiniz. Ben Dünyaya geri geldiğimde, HİÇ BİR ZAMAN "günü planlamayacağıma" yemin ettim! Bu, yaşamın, var olmanın mükemmel ve güzel bir biçimde akan ifadesini bozmaktadır.

Çoğunuza, bu yeni yükseliş halinde olduğunuz gerçeğini kabul etmek zor gelmektedir. Siz bunu yadsımaya çalışıyorsunuz. Ama bu böyledir. Bu gerçeğin kendisidir. Bu buradadır. Bunu kabul etmek zamanıdır. Siz onunla oynadıkça, o da bir ifade kazanacaktır. O, bütün benliğinizde hareket eden bir ifadedir ve o çevrenizdeki herşeye doğru da hareket eder.

Ve son dizimizde (Yaratıcı Dizisi) sözünü ettiğimiz gibi, sonra da uygun olan şeyleri size geri getirir. Bu kadar çok mücadele etmeyi bırakın. Bu şeyleri kendinize çekebilmek için mücadele etmeyi bırakın. Onlar gelecektir. Şimdi, sahip çıkın.

--0-- Geri iletimler sonucu oluşan ders

Bu, Yükseliş Dizisinin İkinci Dersi olarak tasarladığımız dersin ve açıklamaların aslı değildir. Başlangıçta, müfredat üzerinde çalışırken, başka bir konu vardı. Ama bu zamana yaklaşırken ve son açıklamalarımıza gelen tepkileri görünce, duruma bir göz atmaya başladık. Sizden, ne söylenmesini istediğinize dair bilgi almaya başladık. Bunu araya koymamız gerektiğini hepimiz anladık. (Tanrısallığınıza) sahip çıkmadan, yolunuzda ilerleyemeyeceğinizi siz bile anladınız.

Şu anda sevgili dostlar, her biriniz, tanrısallığınızı ayaklarınıza kadar nefesinizle içinize çekin ve ona sahip çıkın. Dışarıya akmasına izin vermeyin, ona sahip çıkın, onu kucaklayın. Ruhsal varlıklar olduğunuzu anlayın. Geçmişin, geçmiş olduğunu anlayın. Onun artık size yapışmaya devam etmesine gerek yoktur. Bir şeylerin geçmişte zor olmuş olması, bu yeni enerjinin ve bu yükselişin yeni yolunun da öyle olması gerektiği anlamına gelmez. Ve şimdi onu bu kez nefesinizle içinize çekerken, bir çocuğa sahip çıkacağınız gibi, onu kucaklayacağınız gibi ve onu besleyeceğiniz gibi sahiplenin, kucaklayın ve besleyin. Derin nefesler alın ve tanrısallığınıza sahip çıkın. Yeni yükseliş halinize sahip çıkın.

Bazen soruyoruz, "Ne bekliyorsunuz? Ne bekliyorsunuz?" diye. Ve sonra görüyoruz ki, siz büyük bir varlığın görünmesini bekliyorsunuz. Bu odada değil ama, öyle insanlar vardır ki, o küçük metal gemileri ve onlardan inecek yeşil varlıkları beklemektedir. Ve biz kendi kendimize diyoruz ki, "Daha çok beklerler." :))) Bu insanlar hala kendi dışındaki bir şeye gücünü teslim ediyor." Ve bu bizi eğlendirmektedir, çünkü biz tanrısallığınızı doğrudan içinizde görebilmekteyiz. Biz sizin ne kadar güçlü olduğunuzu, ne denli ışık varlıklar olduğunuzu görebilmekteyiz.

Şimdi, o aleve sahip çıkın. Onunla oynayın. Onun keyfini çıkartın. Onunla eğlenin. Bugün bu odadan yeni bir tutumla, yaşamın zevkini çıkartmak tutumuyla ayrılın. Siz hedeflerinize eriştiniz bile. Siz kontratlarınızı tamamladınız. Zevkini çıkartmak için kendinize izin verin. Bunu yaptığınızda, enerji döngülerini değiştirirsiniz. Dış dünyanın size verdiği tepki biçimlerini değiştirirsiniz. Ve o farklı biçimde tepki vermeye başlayacaktır. Dış dünya daha sevinçli bir biçimde size geri gelmeye başlayacaktır. O size daha bir tamamlanmışlık duygusuyla geri gelecektir. Size gelen şeyler o kadar zor ve meydan okuyucu olmayacaktır. Bunu enerji oluşumunuzdan şu anda bırakabilirsiniz. Bu yaşama getirdiğiniz bu zorluk ve meydan okuma kurgusunu bırakabilirsiniz. Artık buna ihtiyacınız yoktur. Bu herşeyin üstünde ve her biriniz için, oynamak zamanıdır ve zevk almak zamanıdır. Ve tanrısallığınızı da gerçek olarak bu şekilde sahiplenirsiniz.

--0-- Zihinsellik araçtır amaç değildir. Yeni meydan okuma.

Yüreğinizle düşünmek de, size meydan okuyan başka bir alandır. Bunu pek anlamıyorsunuz. Bu hala zihninizden geçmektedir. Zihniniz, bir anlamda, bir sayfa üzerindeki sözcükler gibidir. Bir kitaba çok benzediğinizi biliyor muydunuz? Fiziksel beden, sayfalar gibi ve bunların ciltlenmesi gibi ve kapak gibidir. Sonra bir de yazılmış olan sözcükler vardır. Bu da zihniniz gibidir. Sözcük aralarıdır. Kullanılan karakterlerdir. Paragrafların ayrılmasıdır. Virgülleriniz ve ünlem işaretlerinizdir. Hatta harflerin tek tek yazılış biçimidir ve sözcük olarak, sonra da cümle olarak biraraya gelişleridir. Bunun için bir enerjiye gereksinim vardır ve bu enerji onları akan bir dizi simge haline getirir. Zihniniz bir anlamda, kitabın içindeki sayfalar üzerindeki sözcükler gibidir. Ancak sayfalardan fırlayan şey, sizin ilginizi ve dikkatinizi çeken şey, hisler ve duygular ve ruhtur. Kitaplarınızda bir ruh vardır. Bu, tek tek harflerin içinde ya da ünlem işaretlerinin içinde, ya da satır aralıklarında değildir. Bunlar sadece kitabın ruhunu ifade etme yollarıdır.

Siz de aynen böylesiniz. Sizi çevreye götürecek, şimdinize odaklayacak bir bedene sahipsiniz. Bütün bu simgeleri alıp, biraz mantıklı bir düzene sokan bir zihine sahipsiniz. Ama şimdi şarkı söylemek, ortaya çıkmak ve kendini ifade etmek gereğinde olan sizin Ruhunuzdur, sizin yüreğinizdir. Tanrısallığınız, zihniniz yoluyla ortaya çıkmaz. Zihin sadece düzenlemenin ve anlamanın bir yoludur. Tanrısallık, tüm varlığınızdan akar.

Burada onun sadece bir alanda, kalpte olduğunu söylemeye çalışan kişiler de vardır. O, tüm alanlardadır. O, satır aralarındadır. O, her sayfadadır. O, kapaktadır. O her yoldan şarkısını söylemeyi seçmektedir. Bütün bunları, yolunuzu belirlemeye çalışmayın demek için söylemekteyiz. Bu işlemi zihinselleştirmeye çalışmayın. Oynamak, zihinselleştirmemektir. Oynamak, sadece ifade etmek adına eğlenmek demektir. Aynı şeyi tanrısallığınızla da yapın. İfade etmek adına oynayın onunla. Sahip çıkın. Sahip çıkın.

--0-- Kendiniz hoca olduğunuzda ???

Ve bugün konuştuğumuz tüm sözler hakkında ve sizin bunlara verdiğiniz tepkiler ve duygularınız hakkında düşünün. Ve bir gün size gelecek kişilerin karşısında nasıl oturacağınızı, ve onlara nasıl açıklayacağınızı, tanrısallıklarına sahip çıkmak zamanının geldiğini onlara nasıl açıklayacağınızı düşünün. Size korkuyla bakacaklardır, çünkü bu alanı onların yerine tutmanızı sizden bekliyor olacaklardır. Onlar sizden, tanrısallıklarına giden yolu gösterecek bir rehber olmanızı bekliyor olacaktır.

Ve bir gün siz bağları keseceksiniz, ve bu sizi acıtacaktır. Bu acıtacaktır, çünkü onları candan seven bir parçanız olacaktır. Oynadığınız öğretmenlik rolünü bile seven bir parçanız olacaktır. Kendi tanrısallıklarına sahip çıkmak zamanının geldiğini ve dışarıya çıkıp oynamalarını söyleyeceğiniz bir gün olacaktır. Ve onlar size çok garip bir biçimde bakacaktır. Siz onlara dışarıya çıkmalarını ve oynamalarını ve bütün kuralları da fırlatıp atmalarını söyleyeceksiniz.

Evet, öğrenciler gelecektir size. Onlara söylediğiniz bütün büyük lafları – kuralları, ve lanet rejimleri ve geri kalan tüm akılcı yöntemleri – içeren defterleriyle ve daha da çok defterlerle geleceklerdir. Aynı sizin yaptığınız gibi, onlar da nasıl yaşanacağını söyleyen şeyleri kesip asacaklardır. Siz bütün bu not-defterlerini alacak ve hepsini çöpe atacaksınız, sonra da dışarıya çıkıp oynamalarını ve tanrısallıklarına sahip çıkmalarını söyleyeceksiniz.

Bu o kadar basittir ki sevgili dostlar. Artık daha fazla bir şey söylemek gereğini duymamaktayız. Bu o kadar basittir. Onu sahiplenmek, onunla oynamak ve onu ifade etmek zamanıdır. Onu beyninizde tutmuştunuz. Onu o kadar uzun bir zamandır aramaktasınız ki, neredeyse aradığınızın ne olduğunu unuttunuz. Neredeyse tüm mizah duygunuzu kaybettiniz. Onunla sadece oynamak zamanıdır.

Konuştuğumuz sözlerden pek hoşlanmayacak kişiler vardır. Öğrendiğiniz şeyleri atmak zamanıdır, dememizden hoşlanmayacaklardır. Bu şeylerin size çok iyi hizmet etmiş olduğunu hatırlatırız. Onlar sizi bu yere getirmiştir. Onlar sizi bu noktaya getirmiştir. Ama onları bırakmak zamanıdır. Bedeninize kulak verin. Tüm varlığınıza kulak verin ve tanrısallığınızla oynayın.

--0-- Celse sonrası gelen bilgi

Bilgi taşıyıcısı Rachael'in öyküsünde, onun tek bir harika kahkahasının, çok da uzun olmayan bir zaman önce attığı o çok içten, açık kahkahanın, tek bir yaşamın bütün acılarını ve acı-çekmelerini ve karmasını temizleyerek saldığını söylemiştik. Tek bir kahkahayla! Bu size gülmenin, gülümseyebilmenin ve bırakmanın ve çok da endişelenmemenin gücü hakkında bir fikir vermelidir.

Çok, çok yaşamlar boyunca, özellikle de Yeshua ile birlikte geldiğinizden bu yanaki yaşamlarınızda bu kadar ciddi bir öğrenci olmak, içinize damgalanmıştır. Sizler ciddi, büyük hedefleri olan ciddi öğrencilerdiniz. Biz bu hedefi onurlandırmaktayız. Şimdiye kadar ve bu yaşamda gerçekleştirdiğiniz tüm çalışmaları onurlandırmaktayız.

Ama şimdi içinde bulunduğunuz yükseliş halinde, bunun farklı olduğunu söylüyoruz size.

Öğrenmeniz, araştırmanız gereken çok fazla şeyler yoktur. Bu artık sizinle ilgili değildir. Siz artık öğretmenlersiniz. Diğer insanların salıvermesine yardımcı olacak kişiler sizlersiniz, onun için şimdi sizin bırakmak ve yaşamın zevkini çıkartmak zamanınızdır. Siz, geçmişte olmuş şeylerin temeline, geleceğin potansiyelini oturtmaktasınız. Geçmişte meydana gelmiş belli tepkilerin, gelecekte de olacağını varsaymaktasınız. Dünya üzerinde yeni fizik kuralları, yeni bir enerji vardır. Bu, artık geçmişte olmuş şeylerin, gelecekte de meydana geleceği (varsayımını) kendinde barındırmamaktadır. Biz burada bir dereceye kadar, ama sadece bir dereceye kadar abartmaktayız.

Geçmişte belki de bütün gün oturup çukulatalı bisküviler yemenin size iyi gelmediğini anlamış olabilirsiniz. Bunun geçmişte böyle olması, gelecekte de böyle olacağı anlamına gelmemektedir! Hala geçmişin fizik kurallarına ve anlayışlarına tutunan ve bunların, yeni enerjinin bir parçası olacağını sanan kişiler vardır. Bu doğru değildir. Bir insanın, zihnini uyuşturan hapları bırakmasını daha anlayamayan kişiler vardır. Kendileri eski enerjideyken ya da hala eski enerjide bulunan kişilerle çalışırken gözlemledikleri şeylere dayanarak belirli tepkilerin olacağını sanmaktadırlar. Sizin ve bu insanların daha gözlemlemediği şey ise, yeni enerjideki tepkilerdir. Bunlar farklıdır. Bunlar çok farklıdır. Siz daha sadece ayak parmağınızı suya soktunuz. Kendinize tümüyle deneyimlemek için izin vermediniz. Bu anlaşılır bir şeydir, çünkü siz bu yükselişe temkinli yaklaşmaktasınız. Ama siz eski enerjide, bir şey belirli bir şekilde meydana geldiği için, şimdi de bunun böyle olması gerektiğini sanmaktasınız. Bu doğru değildir. Çoğu şey farklı olacaktır.

Para nasıl kazanılır, bolluğu kendinize nasıl çekersiniz'e olan yaklaşımınızın büyük bir bölümü, geçmişte öğrendiğinizden farklı olacaktır. Saat başına para almak öğretildi size. Bu, yeni enerjide mantıklı değildir. Bu farklıdır. Bu bir anlamda, sözünü çok sık ettiğimiz bu 4 rakkamı çevresinde dönen, tümüyle yeni bir fiziktir. "Dörtsel matematik", hepinizin içinden geçmekte olduğu kuantum sıçrayışına bağlanmaktadır. Bilimin, teknolojinin, bilginin ve spiritüelliğin birleşmesi, çok hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar, sizin zamanınızla gelecek birkaç yıl içinde birleşecektir. Eski enerjide öğrendiğiniz şeylerin, yeni enerjide de geçerli olacağını varsaymayın. Dünya üzerinde yeni bir fizik vardır.

Her birinize çekirdek düzeyinizde "meydan okumaktayız". Onun için de bugünün dersi olan "sahiplenmeyi" gündeme getirmek zorundaydık. Siz, tanrısallığınıza nasıl sahip çıkacağınızı anlamamıştınız. Siz dışardan gelen birisinin size bir ünvan ve lisans vermesini bekliyordunuz. Biz onun için bu dersi araya koyduk. Yeni bir spiritüel fizik, bir enerji fiziği de meydana gelmektedir. Bu, bir eğri çizmek gibidir, çünkü biz çoğu insanın bu çizimleri yapmayı sevdiğini bilmekteyiz. (kahkahalar) Bu şöyle bir şeydir : Yeni enerjiye girdikçe, eski enerji yöntemlerine ne kadar çok tutunursanız, işlem de o kadar yavaş ve acı olacaktır. Tersi de geçerlidir, eski enerji yöntemlerinizi ne kadar çabuk bırakır ve oynamayı öğrenirseniz, bu yükseliş sürecinin de o kadar yumuşak ve o kadar güzel ve o kadar keyif verici olduğunu göreceksiniz.

Tutunmaya devam etmeyi seçerseniz, birisinin size gelip de yükseldiğinizi söylemesini isterseniz, bir meleğin görünmesi gerektiğini ya da belli bir şeyin meydana gelmesi gerektiğine inanmayı seçerseniz, tanrısallığınıza meydan okumayı seçerseniz, ona meydan okumaya devam edip durursunuz. Ve tanrısallığınız ortaya çıkmayacaktır. Onu sahiplenmeyi ve kabul etmeyi ve onunla oynamayı ve yeni enerjideki her anın keyfini çıkartmayı seçerseniz, öyle olsun. Siz bir zevk alma hali içinde olursunuz. Bu size kalmış bir şeydir. Bize değil. Hangi oyunu oynayacağınızı seçmek, size kalmıştır. O zaman, bugün neyi seçiyorsunuz?

 

--0-- Sorular

SORU: Tobias, yani biz öğretmen olacaksak, hazır olduğumuzu nasıl bileceğiz? Bu ne zaman uygun olacaktır? Ben arkadaşlarıma okuduklarımı açıklıyorum. (Öğretmeye) Başladım mı?

TOBIAS: Başlamak istediğin zaman, başlayabilirsin. Sana gelip de söylememizi bizden bekleme. Tanrısallığına ve olduğun tüme sahip çıktığın zaman, ve öğretmen olmayı sahiplendiğin zaman, öğrenciler görünmeye başlayacaktır. Şimdi başla. Bekleme. Daha fazla temizlik için, daha fazla kurs için, bunların daha fazlası için bekleme. Şimdi başla. O tanrısallığı sahiplen. Sonra da ne olacağını belirleme, çünkü bu yeni bir şey olacaktır. Bunların sana belli bir şekilde ya da belli bir zamanda geleceğini sanma. Belki de sana gelecek en iyi şey daha hazır değildir. Bu, seninle ilgili değildir. Bu, onlarla ilgilidir. Bu, onlarla ilgilidir.

Tanrısallığına bugün sahip çık. Bu andan itibaren sevinç içinde yürü git. Neyin olacağını ve ne zaman ve nasıl olacağını ve yapman gerekenin ne olduğunu, burada düşünmekten vazgeç. Hepiniz kendinizi o kadar çok sıkıyor ve aklınızı karıştırıyorsunuz ki.

Yükselişte, yaşamın zevkini çıkartabilirsiniz. Onun sunacağı herşeyin keyfini çıkartabilirsiniz. Yaşamları temizlemekle, bu yaşamda salıvermekle o kadar meşguldünüz ki, nasıl keyif alınacağını unuttunuz. Yükselişte, keyif alabilirsiniz. Bunu anlıyor musunuz? Tersini seçmedikçe, başka hiç bir şey yapmak zorunda değilsiniz. Ayakkabıları omuzunuzda taşıdığınız halde, çok bozuk bir yolu yalınayak yürümeyi seçebilirsiniz, ve bozuk yolun paralelinde de, kaygan bir yol vardır.....bu, sizin yürüyen yan yollarınızdan biridir....fazla hareket etmenize bile gerek yoktur. Ama biz sizi bırakacağız bu bozuk yolda, kanayan ayaklarla ve acıyla ve zorluklarla yürüyesiniz diye, ve başımızı sallayıp, kolay yolu neden şimdi seçmediğinize şaşacağız.