İhtiyar balıkçı, Karayibler'de 85 gün olta salladıktan ve eve eli boş döndükten sonra bir gün iyice açılıp "büyük balık"ı yakalar.
Lâkin kıyıya dönerken, yedeğine aldığı, teknesinden ...yarım metre daha büyük olan bu kılıç, yol boyu kan kokusuna gelen canavar köpekbalıklarınca didik didik edilir. Bu korkunç mücadeleden elinde kala kala dev balığın iskeleti kalmıştır.
Kan revan içinde, uykusuz ve bitkin sahile yanaşırken "Beni adamakıllı yendiler... Hem de ne yeniş." diye geçirir içinden. Sonra silkinir ve yüksek sesle şunu söyler: "Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."
Hayat yolculuğumuz da öyle değil midir? Kimi için güzel bir kadındır "büyük balık", kimi için zengin bir damat... İyi bir hayat... Hayırlı evlat... Ya da müstakil ev, son model araba, sınırsız servet...
Kimi, "büyük balık"ı hiç göremeden ölür. Kimi, bir kez tuttu mu, bir daha açılmaz hiç... Onunla gömülür.
Kimi ise; yaşam denilen, şakaya gelmez deryanın dalgalarında yalpalana yalpalana arar büyük balığı bir ömür boyu...
Açıldıkça bulma şansıyla birlikte artar, yitirme ihtimali... Zor bulanlar, çabuk yitirir bazen... Acımasızca yağmalanır ve sonuçta elde bir kılçıkla kalakalırlar.
Yenilgi değildir onlarınki aslında... Olsa olsa biraz fazla açılmışlardır.
Ama insanlık, kısmen de, onların fazla açılması sayesinde ilerler.
***
Ünlü romanın esin kaynağı olan Kübalı balıkçı Gregorio Fuentes 104 yaşında ölmüştü.
"Ensesinde derin kırışıklıklar olan sıska adam," Küba'da dünyaya veda etmeden önce, Ankara'da hafızama son bir ağ atıp geçmişti.
Bir şişe rom karşılığı çektirdiği son fotoğraflarına bakarken, "Keşke bu fırtınalı yolculuğun sonunda hepimiz aynı şeyi yüksek sesle söyleyebilsek" dedim kendi kendime: "Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."
İhtiyar balıkçı, Karayibler'de 85 gün olta salladıktan
ve eve eli boş döndükten sonra bir gün iyice açılıp
"büyük balık"ı yakalar.
Lâkin kıyıya dönerken, yedeğine aldığı, teknesinden
...yarım metre daha büyük olan bu kılıç, yol boyu kan
kokusuna gelen canavar köpekbalıklarınca didik didik
edilir. Bu korkunç mücadeleden elinde kala kala
dev balığın iskeleti kalmıştır.
Kan revan içinde, uykusuz ve bitkin sahile yanaşırken
"Beni adamakıllı yendiler... Hem de ne yeniş." diye
geçirir içinden. Sonra silkinir ve yüksek sesle şunu söyler:
"Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."
Hayat yolculuğumuz da öyle değil midir?
Kimi için güzel bir kadındır "büyük balık", kimi için
zengin bir damat... İyi bir hayat... Hayırlı evlat...
Ya da müstakil ev, son model araba, sınırsız servet...
Kimi, "büyük balık"ı hiç göremeden ölür. Kimi, bir kez
tuttu mu, bir daha açılmaz hiç... Onunla gömülür.
Kimi ise; yaşam denilen, şakaya gelmez deryanın dalgalarında
yalpalana yalpalana arar büyük balığı bir ömür boyu...
Açıldıkça bulma şansıyla birlikte artar, yitirme ihtimali...
Zor bulanlar, çabuk yitirir bazen...
Acımasızca yağmalanır ve sonuçta elde bir kılçıkla kalakalırlar.
Yenilgi değildir onlarınki aslında...
Olsa olsa biraz fazla açılmışlardır.
Ama insanlık, kısmen de, onların fazla açılması sayesinde ilerler.
***
Ünlü romanın esin kaynağı olan Kübalı balıkçı Gregorio
Fuentes 104 yaşında ölmüştü.
"Ensesinde derin kırışıklıklar olan sıska adam,"
Küba'da dünyaya veda etmeden önce, Ankara'da hafızama
son bir ağ atıp geçmişti.
Bir şişe rom karşılığı çektirdiği son fotoğraflarına
bakarken, "Keşke bu fırtınalı yolculuğun sonunda
hepimiz aynı şeyi yüksek sesle söyleyebilsek"
dedim kendi kendime:
"Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."
Can Dündar