Related discussions

elfida Discussion started by elfida 14 years ago

bir gün bir dağ, güneşle birlikte güne uyandı. rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya gerindi. güneş ufukta pırıl pırıl doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu.

dedi ki; ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve hergün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor.

gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu.

martılar çoktan uyanmış, gökyüzünde dans ediyorlardı.

o sırada dağ bir de baktıki kendi eteklerinde, bir minicik fare denize doğru yürüyor...

iiiiihhhhh, bu da ne? bu küçük fare benim bu güzel manzaramı şimdi neden bozuyor? onun oradan hemen gitmesini istedi ve şöyle bir titredi.

tepeden aşağıya bir kaç taş, hızla yuvarlanmaya başladı. fare sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti. düşen taşlarda ona hiçbir zarar vermedi. farecik de başladı, denizin güzelliğini seyretmeye

ara ara atlayan, zıplayan balıklar, denizin duruluğunda küçük halkalar oluşturuyorlardı.

deniz dağın sıkıntısını anladı ve dağa seslendi:

"neden böyle bir günde bir küçük fare için mutsuzluk oyununa başlıyorsun ki? bak ben dümdüzken balıklar da benim duruluğumu bozuyorlar. ben onlara kızıyor muyum? biliyorum ki onlar bensiz, ben onlarsız olamayız. sen de seninle birlikte yaşamak zorunda olanlara kollarını açmalısın. güneş hiç bulutlara bozuluyor mu? benim ışınlarımı engelliyorlar diye kızıyor mu?

kabul et gerçeği, her şey birşeylerle bütün aslında. fark ve güzellikde burada aslında. bu sayede her gün ayrı bir şey öğretiyor, bize; her gün ayrı bir ders veriyor. sen iyisi mi SEYRET, SUS ve DİNLE.

ALINTI    

Replies
ambivalentes
ambivalentes Güzel paylaşım teşekkürler... 14 years ago
loader
loader
Attachment