Sizlere gelişiminiz için bugüne dek gerekli ve işlevli, ama bugünden sonra işlevsiz ve ayak bağı olan bazı araçlardan söz edeceğimizi belirtmiştik. Bu arada belirtmeliyiz ki bu araçlar hem sizlerin gelişimi ile hem de elbette ki tüm mevcudata karşı sorumluluğunuzun ifadesi ile ilgilidir. Bu araçlardan biri de SADAKAT’TİR.
SADAKAT, düne kadar insanın olgunlaşması, insanların dayanışmaları, paylaşım ve yüksek insani bir atmosfer için olmazsa olmaz bir koşuldu. Bu arada sadakatle, fedakârlık ve kurbanlık modellerini birbirine karıştırmaktan kaçının lütfen. Kurbanlık modeli içindeki fedakârlık, içten gelmeyen ve ilgili herkesi tutsaklaştırıcı bir rol modeliyken, sadakat içindeki fedakârlık, ilgili herkesi yüceltici ve özgürleştirici bir rol modeli idi. Elbette, tutsaklığın da çok öğretici ve geliştirici bir deneyim olduğunu da göz ardı etmeyin. Sadakat ile fedakârlık birbirleriyle ilişkili ama farklı aletlerdir. Sizlere ileride fedakârlıktan da söz etmeyi istiyoruz.
Sadakat, baskılı, düşük frekansların ve elektromanyetik alanların hüküm sürdüğü ve görüşün flu olduğu üçüncü boyut dünyanız için olmazsa olmaz bir diğer çapaydı. Sadakat olmadan asla toplumsal bir yaşam kurulamaz ve sürdürülemezdi. Hem ailevi bağların, hem diğer küçük toplulukların, hem de genel olarak toplumsal bağların kurulması ve korunması için Sadakat gerekli bir aletti. Kuşkusuz ki saydıklarımızda varlığın bu boyut’ta toprağa demirlenebilmesi ve kök salabilmesi, insan deneyimi içinde kalabilmesi için, yine birlikte yarattığımız üst araçlardı.
Sadakat bir yandan bu bağları korurken, bir yandan da insanın değişim ve dönüşüm ihtiyacı içinde bulunduğu zamanlarda, kendisinin bu değişim ve dönüşüm için hazır olup olmadığını sınamasına da yol açıyordu. Biz sizlere anlatabilmek için SADAKAT’İ pozitif ve negatif görünümlü diye ikiye ayırmak istiyoruz.
NEGATİF SADAKAT : Sizlerin dışınızdan yüklendiğiniz tüm değer ve inanç kalıplarının mekanik bir şekilde size dayattığı bağlarla ilgiliydi. Aileye, Cemaate, Şeyhe, Tarikata, Dine, İdeolojiye, Partiye vs bağlılığınız. Sizinle bu yapılar arasında bir çelişki oluştuğunda tercihinizi size rağmen bu yapılardan yana kullandığınızda bu hep Negatif Sadakat alanı ile ilgiliydi. Unutulmaması gereken, bunun yargılanmadığı ya da değerinin bilindiğidir. Negatif Sadakat aletiyle belli bir süre iş görmeyen bir varlığın, Pozitif Sadakat aletine geçişi hiç de kolay, hatta olanaklı değildir.
POZİTİF SADAKAT: Sizlerin mekaniklikten kısmen kurtulduğunuz, "dıştan" dayatılan ile "iç" gerçeğiniz arasında denge ve uyum arayışına girdiğiniz büyüme döneminizle ilgili bir alettir. Varlık bu aşamada kendisine sadakat ile dışarıdaki yapılara sadakat arasında bir uyum ve ahenk olması gerektiğine dair idrak geliştirme sürecindedir. Pozitif Sadakat aşamasındaki varlık, kendine rağmen seçimler yapma, başka deyişle kendisine sadakatsizlik yapma pahasına kendisini var edemeyeceğine dair idrak geliştirir.
Aslında bize göre NEGATİF SADAKAT, Vicdan dönemidir.
POZİTİF SADAKAT ise, Makul Vicdan dönemidir.
Ancak dostlarımız, dönem artık Makul Vicdan dönemi dahi değildir.
İçinde bulunduğumuz dönem Olmuşların HASATI ile, olmamışlarınsa Kaderlerinin çizilmesi ile ilgili bir dönemdir.Bu dönemde Varlığın TEK BİR SADAKAT BORCU VARDIR:
İÇİNDEKİ TANRISALLIĞA SADAKAT. VARLIK, ARTIK ÜZERİNDE YAŞADIĞI TOPRAĞA, İÇİNDE NEFES ALDIĞI HAVAYA, SUSUZLUĞUNU GİDERDİĞİ SUYA, İÇİNİ ISITAN ATEŞE KARŞI SADIK OLMALIDIR. VARLIK ANCAK EN İÇTEKİ GERÇEĞİNE SADAKATLE YÖNELİR VE ONUN İFADESİNİ HAYATTA GERÇEKLEŞTİRİRSE sadakat borcunu yerine getirebilir. Bize göre Varlık bu aşamada sadece ve sadece BU DÖNEMDE BURADA BULUNUŞUNDAKİ YÜKSEK AMAÇ VE HAYRA SADIK KALMALIDIR. Bunun yolu ise günlük yaşam içindeki tüm negatif ve pozitif sadakatlerin İÇİNİZDEKİ TANRISALLIĞIN ATEŞİYLE YAKILMASINDAN ve BU TANRISALLIĞIN İFADESİNE SADAKATLE, günlük yaşamınızda sadece ve sadece TANRISAL BİR SORUMLULUK ANLAYIŞIYLA DAVRANMAKTAN ama her türlü bağa ve yapıya karşı özerk ve esnek bir duruş almaktan geçer.
NEGATİF SADAKAT’E dair söyleyeceklerimizi şu sözle tamamlamak istiyoruz: EĞER GEMİNİN GİDECEĞİ BİR LİMAN YOKSA, ESEN RÜZGÂRIN BİR YARARI OLMAZ.
POZİTİF SADAKAT’ e dair söyleyeceklerimizi ise şu sözle: ARAYAN KİŞİ ÇÖLDE DOĞUYA DOĞRU GİDİYORDU. KUVVETLİ BİR RÜZGÂRIN ESMESİYLE, DÖNDÜ VE BATIYA DOĞRU YOL ALMAYA BAŞLADI.
Dostlarımız, bugün ise sadakatiniz ne belli bir limana, ne de Rüzgâr Lordlarının isteklerine tabi değildir.
Bugün artık KENDİ TANRISALLIĞINIZIN RÜZGÂRI İLE ŞİŞİRDİĞİNİZ YELKENLERLE TANRISAL LİMANLARA YOL ALMALISINIZ.
Aslında, Rüzgâr da sizsiniz, yelkenli de; Deniz de sizsiniz, liman da.
Asıl aslında yol da sizsiniz, yolculuk da. Aşkla kalasınız
ONLAR (O'NDAN GELENLER - ON ON GELENLER - O'NLARLA GELENLER)
“Dostlarımız
Sizlere gelişiminiz için bugüne dek gerekli ve işlevli, ama bugünden sonra işlevsiz ve ayak bağı olan bazı araçlardan söz edeceğimizi belirtmiştik. Bu arada belirtmeliyiz ki bu araçlar hem sizlerin gelişimi ile hem de elbette ki tüm mevcudata karşı sorumluluğunuzun ifadesi ile ilgilidir. Bu araçlardan biri de SADAKAT’TİR.
SADAKAT, düne kadar insanın olgunlaşması, insanların dayanışmaları, paylaşım ve yüksek insani bir atmosfer için olmazsa olmaz bir koşuldu. Bu arada sadakatle, fedakârlık ve kurbanlık modellerini birbirine karıştırmaktan kaçının lütfen. Kurbanlık modeli içindeki fedakârlık, içten gelmeyen ve ilgili herkesi tutsaklaştırıcı bir rol modeliyken, sadakat içindeki fedakârlık, ilgili herkesi yüceltici ve özgürleştirici bir rol modeli idi. Elbette, tutsaklığın da çok öğretici ve geliştirici bir deneyim olduğunu da göz ardı etmeyin. Sadakat ile fedakârlık birbirleriyle ilişkili ama farklı aletlerdir. Sizlere ileride fedakârlıktan da söz etmeyi istiyoruz.
Sadakat, baskılı, düşük frekansların ve elektromanyetik alanların hüküm sürdüğü ve görüşün flu olduğu üçüncü boyut dünyanız için olmazsa olmaz bir diğer çapaydı. Sadakat olmadan asla toplumsal bir yaşam kurulamaz ve sürdürülemezdi. Hem ailevi bağların, hem diğer küçük toplulukların, hem de genel olarak toplumsal bağların kurulması ve korunması için Sadakat gerekli bir aletti. Kuşkusuz ki saydıklarımızda varlığın bu boyut’ta toprağa demirlenebilmesi ve kök salabilmesi, insan deneyimi içinde kalabilmesi için, yine birlikte yarattığımız üst araçlardı.
Sadakat bir yandan bu bağları korurken, bir yandan da insanın değişim ve dönüşüm ihtiyacı içinde bulunduğu zamanlarda, kendisinin bu değişim ve dönüşüm için hazır olup olmadığını sınamasına da yol açıyordu. Biz sizlere anlatabilmek için SADAKAT’İ pozitif ve negatif görünümlü diye ikiye ayırmak istiyoruz.
NEGATİF SADAKAT : Sizlerin dışınızdan yüklendiğiniz tüm değer ve inanç kalıplarının mekanik bir şekilde size dayattığı bağlarla ilgiliydi. Aileye, Cemaate, Şeyhe, Tarikata, Dine, İdeolojiye, Partiye vs bağlılığınız. Sizinle bu yapılar arasında bir çelişki oluştuğunda tercihinizi size rağmen bu yapılardan yana kullandığınızda bu hep Negatif Sadakat alanı ile ilgiliydi. Unutulmaması gereken, bunun yargılanmadığı ya da değerinin bilindiğidir. Negatif Sadakat aletiyle belli bir süre iş görmeyen bir varlığın, Pozitif Sadakat aletine geçişi hiç de kolay, hatta olanaklı değildir.
POZİTİF SADAKAT: Sizlerin mekaniklikten kısmen kurtulduğunuz, "dıştan" dayatılan ile "iç" gerçeğiniz arasında denge ve uyum arayışına girdiğiniz büyüme döneminizle ilgili bir alettir. Varlık bu aşamada kendisine sadakat ile dışarıdaki yapılara sadakat arasında bir uyum ve ahenk olması gerektiğine dair idrak geliştirme sürecindedir. Pozitif Sadakat aşamasındaki varlık, kendine rağmen seçimler yapma, başka deyişle kendisine sadakatsizlik yapma pahasına kendisini var edemeyeceğine dair idrak geliştirir.
Aslında bize göre NEGATİF SADAKAT, Vicdan dönemidir.
POZİTİF SADAKAT ise, Makul Vicdan dönemidir.
Ancak dostlarımız, dönem artık Makul Vicdan dönemi dahi değildir.
İçinde bulunduğumuz dönem Olmuşların HASATI ile, olmamışlarınsa Kaderlerinin çizilmesi ile ilgili bir dönemdir.Bu dönemde Varlığın TEK BİR SADAKAT BORCU VARDIR:
İÇİNDEKİ TANRISALLIĞA SADAKAT. VARLIK, ARTIK ÜZERİNDE YAŞADIĞI TOPRAĞA, İÇİNDE NEFES ALDIĞI HAVAYA, SUSUZLUĞUNU GİDERDİĞİ SUYA, İÇİNİ ISITAN ATEŞE KARŞI SADIK OLMALIDIR. VARLIK ANCAK EN İÇTEKİ GERÇEĞİNE SADAKATLE YÖNELİR VE ONUN İFADESİNİ HAYATTA GERÇEKLEŞTİRİRSE sadakat borcunu yerine getirebilir. Bize göre Varlık bu aşamada sadece ve sadece BU DÖNEMDE BURADA BULUNUŞUNDAKİ YÜKSEK AMAÇ VE HAYRA SADIK KALMALIDIR. Bunun yolu ise günlük yaşam içindeki tüm negatif ve pozitif sadakatlerin İÇİNİZDEKİ TANRISALLIĞIN ATEŞİYLE YAKILMASINDAN ve BU TANRISALLIĞIN İFADESİNE SADAKATLE, günlük yaşamınızda sadece ve sadece TANRISAL BİR SORUMLULUK ANLAYIŞIYLA DAVRANMAKTAN ama her türlü bağa ve yapıya karşı özerk ve esnek bir duruş almaktan geçer.
NEGATİF SADAKAT’E dair söyleyeceklerimizi şu sözle tamamlamak istiyoruz: EĞER GEMİNİN GİDECEĞİ BİR LİMAN YOKSA, ESEN RÜZGÂRIN BİR YARARI OLMAZ.
POZİTİF SADAKAT’ e dair söyleyeceklerimizi ise şu sözle: ARAYAN KİŞİ ÇÖLDE DOĞUYA DOĞRU GİDİYORDU. KUVVETLİ BİR RÜZGÂRIN ESMESİYLE, DÖNDÜ VE BATIYA DOĞRU YOL ALMAYA BAŞLADI.
Dostlarımız, bugün ise sadakatiniz ne belli bir limana, ne de Rüzgâr Lordlarının isteklerine tabi değildir.
Bugün artık KENDİ TANRISALLIĞINIZIN RÜZGÂRI İLE ŞİŞİRDİĞİNİZ YELKENLERLE TANRISAL LİMANLARA YOL ALMALISINIZ.
Aslında, Rüzgâr da sizsiniz, yelkenli de; Deniz de sizsiniz, liman da.
Asıl aslında yol da sizsiniz, yolculuk da. Aşkla kalasınız
ONLAR (O'NDAN GELENLER - ON ON GELENLER - O'NLARLA GELENLER)
1/8 – 6.6.2005