Kabul ve Farkındalık
Related discussions
- Farkındalık Ve Nefes Çok aydınlatıcı bir yazı paylaşımınız için teşekkürler..
-
KORKULARIN KABULÜ, SEVGİYE DÖNÜŞTÜRME VE OLUMLAMA
paylaştığınız konu çok değerli ama çok uzun 21 gün boyunca bu olumlamaları devam ettirebilmek zor geliyor.
1 reply Posted in Her Telden :)
-
BİLİNÇ ALTI ÇALIŞMASI-DEĞİŞİME GÜVEN
Meraba :) sayfaya yeni üye oldumda bilinçaltı çalışmasının nasıl yapıldığı ile ilgili bir link var mı sayfada ?
1 reply Posted in Her Telden :)
Her mihnet kabulüm yeter ki, gün eksilmesin penceremden. (C.S.Tarancı)
Arapça kökenli bir sözcük olan kabul, sözlük anlamı ile "Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma" ya da "konukları veya işi olanları yanına, katına alma" ve benzeri anlamlarda kullanılmaktadır. Şimdi kabulün daha çok mana ve mental anlamını öne çıkararak, kabul-farkındalık ilişkisini inceleyelim.
Büyük şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın da şiirinde bahsettiği gibi kabul; hayatın esası ve devamlılığı içinde karşımıza çıkan önemli ya da önemsiz gibi gözüken olaylar, kararlar gibi hayatın her aşamasında insanın karşılaştığı veya karşılaşacağı bir "hal" dir. Hal ise kelime anlamı olarak gene Arapça kökenli olup Türkçede "Bir şeyin içinde bulunduğu şartları veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet" veya "şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman" anlamlarında kullanılmaktadır. Bu anlamlar itibari ile "Hal", "şimdi" ile çok kuvvetli bir ilişki içindedir ve aslında bir açıdan o "şimdi" dir. Bu açıdan bakabilirsek kabul'ün bir "hal" olarak sadece "şimdi" de bulunduğu gerçeğini görüyoruz. Şimdi bu yaşamı paylaşan biz insanlar için kabul'ün gerekliliği birlikte ve tek tek mutluluğumuzun temelini oluşturmaktadır ve bunun için herkesin şimdiki anı koşulsuz, çekincesiz bir biçimde kabul etmesi gerekir.
Bu gereklilik bizleri geçmişin yaşanılmış ve "geçmiş" olan acı ve sıkıntılarından, "geleceğin" istek ve beklentilerinden korumakta ve sadece "şimdi" ki anı doğru ve farkında bir biçimde yaşayarak "hal" imizi yüksek bir seviye ve seyirde tutmak kaydıyla tüm birliğe sevgi, sevinç ve farkındalık bağlarıyla bağlanmak içindir. Bu haliyle kabulü yaşamak için öncelikle zihinsel yargılama ve duygusal olumsuzluğu engellemek gerekliliği vardır. Beklentilerimizle gerçekten olanlar arasında bariz bir fark olduğunda karşı görüş güçlü hale gelmektedir ve bu "acı uçurumu" insanı kendi özü olan varlıksal gücünden koparmakta ve olana karşı güçsüzlük eseri olan bir dirence itmektedir.
Bu acı ve ıstırabı ortadan kaldırmanın tek yolu "kabul" içinde olmaktır, çünkü kabul içerisinde olmak artık geçmiş ve gelecek kaygısı taşımamak, geçmiş ve geleceğe enerjimizi boşuna yollamamaktır. Olan olayları sabırla kabullenmek bizleri zihnin direncinden kurtaracak ve varlığımızın özüne yeniden bağlayacaktır. Buradaki sabır ise "beklemek değildir, çalışarak umudu canlı tutmaktır. Sadece maddeci zihniyete sahip olanlar gerçek sabırdan uzak kalırlar. Gerçek nezdinde sabır, olmakta olanların yalnızca olması gerekenler olduğuna inanarak ve iç huzurunu kaybetmeden, bağlantılı olayın ve günlük yaşamın gereklerini yerine getirerek yaşama halidir. Sabır bu haliyle teslimiyetin kaderciliğe kaçan yanı değil, gerçek şuurluluğa dayanan şeklidir. Olanlara geniş bakışla yaşanan biliş ve sonucundaki huzurluluktur". (Değişim dergisi, sayı:24 sayfa:32 Sabır)
Gerçekten olaylara sabır gösterip anı kabullenmek bir üst bulunuş halidir. Eğer sabırla kabul sınavında başarısızlık var ise, aynı olaylar aynı nitelik ve değişik bir biçimde kabul edinceye kadar tekrarlanabilecektir, ta ki o sınav kazanılıncaya kadar! Olaylara sabır gösterip kabul içerisinde olmak, aslında varlığın egosuna galip gelmesidir. Bir insan için gerçek zafer ise aslında bundan başka bir şey değildir.
Olan olayları farkındalık içinde teslimiyet ve sabırla kabul etmek, o anda varlığa kabul ettiği olaydan çıkarak o olayın gidişatını değiştirebilme gücü ve kudretini de vermektedir. Bu eyleme geçebilme hali, öfke, umutsuzluk ve düş kırıklığından kaynaklanan "panik" eylemden çok farklıdır. Bu hal içerisindeki insan tamamıyla ne yaptığının farkında ve sonucu bilen, herhangi bir olumsuz duygudan uzak ve gayet kontrollü bir biçimdedir. Bu hal içindeki teslimiyet ise, bir şeye teslim olmaktan çok varlığın varlıksal gücüne ve bilgisine teslim olması halidir.
Farkındalık içerisinde yaşanacak olan kabul, insanları egosal amaç, yaklaşım ve eylemlerden uzak tutacak ve bütünlüğe götürecek olan en önemli araçlardandır. İnsanı insan yapan bilinen ve bilinmeyen birçok özelliğin ortaya çıkmasını vaat etmektedir. Dünyada halen yaşanmakta olan veya geçmişten miras gelen birçok anlaşmazlıklar, yanlışlıklar kabul sayesinde bir anda ortadan kalkabilir. Gelecek kaygısıyla yetiştirilen nesiller an bilgisi ve gücüyle kabulü öğrendiklerinde, yaşamlarının kıymetini ve "an"ın hikmetini fark edebilirler.
Her insanın doğuştan sahip olduğu ve geçmişten getirdiğine inanılan "karma" sı kabul sayesinde büyük bir hızla temizlenebilir. En önemlisi ise insanlığın büyük bir kesimine hâkim olan egosal gücün yerini kabul ve farkındalık sayesinde alacak olan "varlıksal şuurluluğun" dünyaya ve tüm evrene özlediği mutluluğu ve bütünlülüğü yaşatabilecek kudrette olmasıdır.