Dördüncü boyut Tanrı ile birlikte – yaratıcılar olmayı öğrenmek için bizim kozmik ‘karalama defterimiz’dir. Evren bize yaratma yeteneklerimizi deneyebileceğimiz tüm bir boyut verdi. Yaratıcı süreçler için aletler olarak bize bir zihin ve imgeleme verildi. Ayrıca bize yaratımlarımızı yerleştireceğimiz bir seri alemler veya alt – planlar verildi.
Yaratım alemlerini tam olarak anlamak için, kendimizi o alemlere daldırma yeteneği de verildi. Bu dünyaların yalnızca üzerine düşüncelerimizi ve fikirlerimizi çizeceğimiz ressam tuvali olduğunu hatırlamak yerine, bu dünyaların varlığımızın toplamı olduğuna inanmaya başladık. Üçüncü boyuta girdiğimiz zaman bunun benzeri gerçekleşti; bu fiziksel bedenler OLDUĞUMUZA inanmaya başladık. Böylece şimdi bir çoğumuz bizim bu zihinler OLDUĞUMUZA inanıyor. İçgüdüleri, cinsel arzuları, hayatta kalmaya odaklanma vs ile bedenlerin 3B dünyasında kapana kısılmak kolaydır. Yine de, bundan özgürleşmek zihnin tuzakları ile karşılaştırılınca kolaydır. Bu engin zihinsel alemin veçhelerini gözden geçirelim.
Alt – Planların Tanımı
Genel olarak dördüncü boyut olarak adlandırılan boyut, gerçekte aşağıdaki alt – planlara bölünmüştür: Alt astral, orta astral, üst astral, zihinsel, eterik ve nedensel planlar.
Alt astral en yoğun düşünce ve yaratımlarımızın deposudur. Burası öfke, hiddet, terör ve keder içinde bölünmüş olan kendimizin parçalarını bulduğumuz yerdir. Burası, dini metinlerde “cehennem” olarak adlandırılan yerdir. Öfke veya suçluluk içinde kendimizin bir parçasını yadsıdığımız her seferinde, bu parça alt astral aleme atılır. Yoğun bir şekilde odaklandığımız herhangi bir şey bir düşünce formu olur ve kendi başına bir yaşam alır. Bu nedenle bizler yaratıcılarız ve zihnilerimizin tuvaline çizdiğimiz şeyler onun yaratıldığı alemin içinde gerçek olur.
Özel bir düşünceye ve ya fikire ne kadar çok odaklanırsak, o kadar gerçek olur. O daha çok gerçek olurken, hesaba katılacak güçlü bir kuvvet olur. Bu kuvvet bir şekli ve görünüm alabilir ve hareket edebilir ve diğer düşünce formları ile etkileşebilir. Negatif astral varlıklar yadsınmış olan ve Araf’ın cehennemlerinin derinliklerine (alt astral plan) savrulmuş olan ruhun parçalarıdır. Bu ruhların asıl parçaları, kendilerinin parçalarının bu zihin ve hayal dünyasında kapana kısılmış olduğunu bilmeden dışsal 3B dünyasında yaşayan insan varlıklar olabilir.
Orta astral alem, genelde gece rüya halinde iken gittiğimiz yerdir. Bu dünyalar dördüncü boyutun yapıları içindeli bir realitedir ve bu alemlerde var olan tüm şehirler ve dünyalar kendi koordinatlarına, kurallarına ve prensiplerine sahiptir. Örneğin, bir çok kez San Francisco’nun orta astral şehrini ziyaret ettim. Fiziksel San Francisco şehrine çok benzer görünüyor. Astral alem içinde, mekanlar tutarlıdır (istikrarlı) ve bir harita üzerine çizilebilir, aynen fiziksel bir şehirde olduğu gibi gezilebilir. Okyanuslar ve koylar kabaca aynı yerlerdir, çoğu zaman daha geniş veya daha küçük olurlar. Binalar da daha büyük veya daha küçüktür, bazıları fiziksel olarak karşılık gelen şekildedir ve bazıları saf olarak astraldır. Eğer bir lüsid rüyacı iseniz, muhtemelen bu dünyanın ayrıntılarını hatırlarsınız. Orta astral içindeki insan figürleri çoğu zaman kolay şekil alabilen ve yapay görünür. Eğer rüya görürken astral bir varlığın gözlerine bakarsanız, sadece gözlerin beyazını görebilirsiniz veya gözbebeği olmadan irisi görebilirsiniz. Figürler titreyebilir veya parıldayabilir ve havada yüzmeye eğilimlidir.
Üst astral dünya beden – dışı deneyimlerin alemidir ve bir çok ruhun “gümüş kordon”u deneyimlediği yerdir. Bunlar ayrıca bir çok ruhun enkarnasyonlar arasında gittiği yerdir ve çoğu zaman orada sevdiklerini veya sevdiklerinin parçalarını keşfederler. Burada, kişi fiziksel yaşamını gözden geçirebilir ve oradan sorunları çözebilir. Eğer bir ruh bedeni terk eder ve buraya gelirse, o ruh çözülmemiş konuları tamamlayana kadar bu geçicidir. Yaşam dersleri tamamlanınca ruh o zaman yüksek alemlerdeki melekler, başmelekler ve üstatlardan rehberlik ve danışmanlık almak üzere eterik alemlere getirilir.
Eterik alemler güzeldir ve ışık ve müzik ile doludur. Yoldaki bir çok öğrenci, eterik alemleri göksel cennetler ile karıştırır. Göksel planlar daha yüksek titreşimdedir ve daha ince seviyededir ve sadece ruh, benliğin dördüncü boyut veçhelerinde üstat olduğu zaman eterik aleme erişebilir. Eterik alemlerde, düşünce anında tezahür eder. Burası, eğer isterseniz, kalbinizin arzularına gümüş bir tepside sahip olabileceğiniz alemdir. Bu dünyaya periler, elfler, gnome’ler (yer altı cüceleri), devalar, melekler, başmelekler ve üstat öğretmenler rehberlik ederler. Bunlar asıl parçalardır (özerk, egemen varlıklar). Eterik alemlerde zaman ve mekan hala mevcuttur, ama çarpıtılmış ve sıkıştırılmıştır. Bir çok dünyaya – bağlı ruh bedenlenmeden önce eterik alemlerde bulunduğunu hatırlar.
Zihinsel alemler, vizüalizasyon yaptığımız, meditasyon yaptığımız ve kendimizi psişik olarak yansıttığımız zaman gittiğimiz yerdir. Tüm psişik ve ruhsal armağanlar zihinsel planları realiteyi yaratmanın araçları olarak kullanır. Burası bilinçli zihnin karalama defteridir. Burası fiziksel realitemizi yaratmak için kullandığımız alemdir. Bir eylem yaptığımız her seferinde, bunun öncesinde bir düşünce vardır. Bu düşünce zihinsel aleme girer ve oradaki elementleri ve atomik parçacıkları enerjilendirir. O düşünceye daha çok enerji verilince, zihin bedeni o düşüncede davranmaya yönlendirir ve böylece, dışsal yaratım gerçekleşir.
Nedensel planlar dördüncü boyutun en yüksek seviyesidir. Burası ruhların karmayı, geçmiş ve paralel yaşamları keşfettiği yerdir. Nedensel planlar direkt olarak ruh enkarnasyonları döngüsüne bağlıdır ve yüksek planlara bir köprü olarak hizmet eder. Kişi meditasyonda nedensel planlara gidebilir ve orada tüm diğer alt – planları etkileyen değişiklikleri yapabilir. Nedensel plandaki minik bir değişiklik fiziksel, astral veya eterik dünyalarda büyük bir değişim yaratabilir. Çok az ruh, hala reenkarnasyon döngüsünde iken nedensel plana erişebilir.
Bir ruh, dördüncü boyutun tüm bu seviyelerinde üstat olduğunda, dördüncü boyutu aşmayı öğrenir ve sevginin, ruhun ve ilahi olanın alemlerine girer.
Bir çok ruh için, dördüncü boyutu aşmak çok uzun zaman alır. Bunun nedeni, düşüncelerimize bağlanmış olmamız ve bunlar sonucu oluşan yaratımlardır. Bu alemlerin parlak renkleri, hisleri ve etkileri ile hipnotize oluruz. İyi bir film veya roman gibi, dramaya yakalanırız ve bir koltukta oturup kitap okuduğumuz veya film seyrettiğimizi unuturuz.
Eğer herhangi çözülmemiş duygusal bir sorunumuz varsa, bunlar astral ve zihinsel alemlerde büyümeye eğilim gösterir, tüketici olurlar.
Özgürleşmenin ilk adımı, yapışmış olduğumuzu fark etmek ve Tanrısal Varlığımızdan özgürleşmek için bir yol sunmasını istemektir. SADECE içimizdeki Tanrı’nın ve Tanrısal Varlığımız ile %100 hizalanan o varlıkların sesini dinleme istekliliğimiz bizi güvenle bu alemlerden dışarı taşır ve gerçek Yaradılış alemine götürür. Bir kez beşinci boyuta ve üzerine eriştiğimizde, gerçek Tanrılar oluruz, Cennetlerdeki hakkımız olan yerimize sahip çıkarız.
Yaratım alemlerini tam olarak anlamak için, kendimizi o alemlere daldırma yeteneği de verildi. Bu dünyaların yalnızca üzerine düşüncelerimizi ve fikirlerimizi çizeceğimiz ressam tuvali olduğunu hatırlamak yerine, bu dünyaların varlığımızın toplamı olduğuna inanmaya başladık. Üçüncü boyuta girdiğimiz zaman bunun benzeri gerçekleşti; bu fiziksel bedenler OLDUĞUMUZA inanmaya başladık. Böylece şimdi bir çoğumuz bizim bu zihinler OLDUĞUMUZA inanıyor. İçgüdüleri, cinsel arzuları, hayatta kalmaya odaklanma vs ile bedenlerin 3B dünyasında kapana kısılmak kolaydır. Yine de, bundan özgürleşmek zihnin tuzakları ile karşılaştırılınca kolaydır. Bu engin zihinsel alemin veçhelerini gözden geçirelim.
Alt – Planların Tanımı
Genel olarak dördüncü boyut olarak adlandırılan boyut, gerçekte aşağıdaki alt – planlara bölünmüştür: Alt astral, orta astral, üst astral, zihinsel, eterik ve nedensel planlar.
Alt astral en yoğun düşünce ve yaratımlarımızın deposudur. Burası öfke, hiddet, terör ve keder içinde bölünmüş olan kendimizin parçalarını bulduğumuz yerdir. Burası, dini metinlerde “cehennem” olarak adlandırılan yerdir. Öfke veya suçluluk içinde kendimizin bir parçasını yadsıdığımız her seferinde, bu parça alt astral aleme atılır. Yoğun bir şekilde odaklandığımız herhangi bir şey bir düşünce formu olur ve kendi başına bir yaşam alır. Bu nedenle bizler yaratıcılarız ve zihnilerimizin tuvaline çizdiğimiz şeyler onun yaratıldığı alemin içinde gerçek olur.
Özel bir düşünceye ve ya fikire ne kadar çok odaklanırsak, o kadar gerçek olur. O daha çok gerçek olurken, hesaba katılacak güçlü bir kuvvet olur. Bu kuvvet bir şekli ve görünüm alabilir ve hareket edebilir ve diğer düşünce formları ile etkileşebilir. Negatif astral varlıklar yadsınmış olan ve Araf’ın cehennemlerinin derinliklerine (alt astral plan) savrulmuş olan ruhun parçalarıdır. Bu ruhların asıl parçaları, kendilerinin parçalarının bu zihin ve hayal dünyasında kapana kısılmış olduğunu bilmeden dışsal 3B dünyasında yaşayan insan varlıklar olabilir.
Orta astral alem, genelde gece rüya halinde iken gittiğimiz yerdir. Bu dünyalar dördüncü boyutun yapıları içindeli bir realitedir ve bu alemlerde var olan tüm şehirler ve dünyalar kendi koordinatlarına, kurallarına ve prensiplerine sahiptir. Örneğin, bir çok kez San Francisco’nun orta astral şehrini ziyaret ettim. Fiziksel San Francisco şehrine çok benzer görünüyor. Astral alem içinde, mekanlar tutarlıdır (istikrarlı) ve bir harita üzerine çizilebilir, aynen fiziksel bir şehirde olduğu gibi gezilebilir. Okyanuslar ve koylar kabaca aynı yerlerdir, çoğu zaman daha geniş veya daha küçük olurlar. Binalar da daha büyük veya daha küçüktür, bazıları fiziksel olarak karşılık gelen şekildedir ve bazıları saf olarak astraldır. Eğer bir lüsid rüyacı iseniz, muhtemelen bu dünyanın ayrıntılarını hatırlarsınız. Orta astral içindeki insan figürleri çoğu zaman kolay şekil alabilen ve yapay görünür. Eğer rüya görürken astral bir varlığın gözlerine bakarsanız, sadece gözlerin beyazını görebilirsiniz veya gözbebeği olmadan irisi görebilirsiniz. Figürler titreyebilir veya parıldayabilir ve havada yüzmeye eğilimlidir.
Üst astral dünya beden – dışı deneyimlerin alemidir ve bir çok ruhun “gümüş kordon”u deneyimlediği yerdir. Bunlar ayrıca bir çok ruhun enkarnasyonlar arasında gittiği yerdir ve çoğu zaman orada sevdiklerini veya sevdiklerinin parçalarını keşfederler. Burada, kişi fiziksel yaşamını gözden geçirebilir ve oradan sorunları çözebilir. Eğer bir ruh bedeni terk eder ve buraya gelirse, o ruh çözülmemiş konuları tamamlayana kadar bu geçicidir. Yaşam dersleri tamamlanınca ruh o zaman yüksek alemlerdeki melekler, başmelekler ve üstatlardan rehberlik ve danışmanlık almak üzere eterik alemlere getirilir.
Eterik alemler güzeldir ve ışık ve müzik ile doludur. Yoldaki bir çok öğrenci, eterik alemleri göksel cennetler ile karıştırır. Göksel planlar daha yüksek titreşimdedir ve daha ince seviyededir ve sadece ruh, benliğin dördüncü boyut veçhelerinde üstat olduğu zaman eterik aleme erişebilir. Eterik alemlerde, düşünce anında tezahür eder. Burası, eğer isterseniz, kalbinizin arzularına gümüş bir tepside sahip olabileceğiniz alemdir. Bu dünyaya periler, elfler, gnome’ler (yer altı cüceleri), devalar, melekler, başmelekler ve üstat öğretmenler rehberlik ederler. Bunlar asıl parçalardır (özerk, egemen varlıklar). Eterik alemlerde zaman ve mekan hala mevcuttur, ama çarpıtılmış ve sıkıştırılmıştır. Bir çok dünyaya – bağlı ruh bedenlenmeden önce eterik alemlerde bulunduğunu hatırlar.
Zihinsel alemler, vizüalizasyon yaptığımız, meditasyon yaptığımız ve kendimizi psişik olarak yansıttığımız zaman gittiğimiz yerdir. Tüm psişik ve ruhsal armağanlar zihinsel planları realiteyi yaratmanın araçları olarak kullanır. Burası bilinçli zihnin karalama defteridir. Burası fiziksel realitemizi yaratmak için kullandığımız alemdir. Bir eylem yaptığımız her seferinde, bunun öncesinde bir düşünce vardır. Bu düşünce zihinsel aleme girer ve oradaki elementleri ve atomik parçacıkları enerjilendirir. O düşünceye daha çok enerji verilince, zihin bedeni o düşüncede davranmaya yönlendirir ve böylece, dışsal yaratım gerçekleşir.
Nedensel planlar dördüncü boyutun en yüksek seviyesidir. Burası ruhların karmayı, geçmiş ve paralel yaşamları keşfettiği yerdir. Nedensel planlar direkt olarak ruh enkarnasyonları döngüsüne bağlıdır ve yüksek planlara bir köprü olarak hizmet eder. Kişi meditasyonda nedensel planlara gidebilir ve orada tüm diğer alt – planları etkileyen değişiklikleri yapabilir. Nedensel plandaki minik bir değişiklik fiziksel, astral veya eterik dünyalarda büyük bir değişim yaratabilir. Çok az ruh, hala reenkarnasyon döngüsünde iken nedensel plana erişebilir.
Bir ruh, dördüncü boyutun tüm bu seviyelerinde üstat olduğunda, dördüncü boyutu aşmayı öğrenir ve sevginin, ruhun ve ilahi olanın alemlerine girer.
Bir çok ruh için, dördüncü boyutu aşmak çok uzun zaman alır. Bunun nedeni, düşüncelerimize bağlanmış olmamız ve bunlar sonucu oluşan yaratımlardır. Bu alemlerin parlak renkleri, hisleri ve etkileri ile hipnotize oluruz. İyi bir film veya roman gibi, dramaya yakalanırız ve bir koltukta oturup kitap okuduğumuz veya film seyrettiğimizi unuturuz.
Eğer herhangi çözülmemiş duygusal bir sorunumuz varsa, bunlar astral ve zihinsel alemlerde büyümeye eğilim gösterir, tüketici olurlar.
Özgürleşmenin ilk adımı, yapışmış olduğumuzu fark etmek ve Tanrısal Varlığımızdan özgürleşmek için bir yol sunmasını istemektir. SADECE içimizdeki Tanrı’nın ve Tanrısal Varlığımız ile %100 hizalanan o varlıkların sesini dinleme istekliliğimiz bizi güvenle bu alemlerden dışarı taşır ve gerçek Yaradılış alemine götürür. Bir kez beşinci boyuta ve üzerine eriştiğimizde, gerçek Tanrılar oluruz, Cennetlerdeki hakkımız olan yerimize sahip çıkarız.
Sal Rachele
(Çeviri : Saffet Güler)