İcat edilmiş benlik egomuza dönüşür. Gerçek benlik hiçbir şekilde ego değildir. Gerçek benlik aslında benlik olmaktan uzaktır, o mutlak boşluk, boşluğun sessizliği, boşluğun coşkusudur.
Kendine bir benlik uydurmak istiyorsan diğerlerine sorman gerekir; benliği icat etmenin tek yolu budur, insanların senin hakkındaki düş...üncelerini toplamak. Tüm hayatımız boyunca bunu yapıp dururuz. Bu yüzden insanların bize saygı duymamasından bu kadar korkarız. Bu bizim esaretimize dönüşür. Saygın biri olmak isteriz çünkü saygın olduğumuzda diğerleri hakkımızda güzel şeyler düşünür. Bizi överler ve o zaman daha iyi bir benliğe sahip oluruz. Saygın değilsek, insanlar bizi kınar ve o zaman asla güzel bir benliğe sahip olamayız, çirkin bir benliğimiz olur. Benliğin yalnızca diğerlerinin görüşlerinden oluşur; kırk yama gibidir o. A bir şey demiştir, B başka bir şey söylemiştir ve C başka bir şey der, bu böyle sürüp gider. Sonra bunlardan bir imge yaratırsın-onları bir araya getirir yapıştırırsın.
Çocuk, en başından beri bu çöpü biriktirmeye başlar. Anne bir şey der, baba, ağabey, komşular hep bir şeyler söylerler: Bunlar memnun edici sözlerse çocuk gururlanır, değillerse morali bozulmaya başlar. Bu moral bozukluğunu önlemek için önüne gelen herkesi pohpohlayıp durur. Bu pohpohlama bir anlaşmadan başka bir şey değildir: "Seni pohpohlayayım ki beni onayla. Daha çok onaylayacaksan, seni daha çok pohpohlamaya hazırım." Ama tüm bunlar dışarıdan gelmiştir, hiç kimse seni tanımaz, kim olduğunu bilmez.
İcat edilmiş benlik egomuza dönüşür. Gerçek benlik hiçbir şekilde ego değildir. Gerçek benlik aslında benlik olmaktan uzaktır, o mutlak boşluk, boşluğun sessizliği, boşluğun coşkusudur.
Kendine bir benlik uydurmak istiyorsan diğerlerine sorman gerekir; benliği icat etmenin tek yolu budur, insanların senin hakkındaki düş...üncelerini toplamak. Tüm hayatımız boyunca bunu yapıp dururuz. Bu yüzden insanların bize saygı duymamasından bu kadar korkarız. Bu bizim esaretimize dönüşür. Saygın biri olmak isteriz çünkü saygın olduğumuzda diğerleri hakkımızda güzel şeyler düşünür. Bizi överler ve o zaman daha iyi bir benliğe sahip oluruz. Saygın değilsek, insanlar bizi kınar ve o zaman asla güzel bir benliğe sahip olamayız, çirkin bir benliğimiz olur. Benliğin yalnızca diğerlerinin görüşlerinden oluşur; kırk yama gibidir o. A bir şey demiştir, B başka bir şey söylemiştir ve C başka bir şey der, bu böyle sürüp gider. Sonra bunlardan bir imge yaratırsın-onları bir araya getirir yapıştırırsın.
Çocuk, en başından beri bu çöpü biriktirmeye başlar. Anne bir şey der, baba, ağabey, komşular hep bir şeyler söylerler: Bunlar memnun edici sözlerse çocuk gururlanır, değillerse morali bozulmaya başlar. Bu moral bozukluğunu önlemek için önüne gelen herkesi pohpohlayıp durur. Bu pohpohlama bir anlaşmadan başka bir şey değildir: "Seni pohpohlayayım ki beni onayla. Daha çok onaylayacaksan, seni daha çok pohpohlamaya hazırım." Ama tüm bunlar dışarıdan gelmiştir, hiç kimse seni tanımaz, kim olduğunu bilmez.
OSHO