pınar Discussion started by pınar 14 years ago

 

Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?

 

Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz?

 

...Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları mı seyrediyoruz?

 

Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu biliyor musunuz?

 

İki türlü hayat var:

 

1. Yaşanan hayat,

 

2. Seyredilen hayat,

 

Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, hayatı sadece seyrediyorsunuz !

 

Akşamları evde ne yapıyorsunuz?Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?

 

"Pek çoğu gibi biz de çekirdekçıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz"

 

diyorsanız, durup bir düşünün lütfen; dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?

 

Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.

 

Ne çare ki sadece bir hayatımızvar.

 

Bu da maalesef, çok kısa.

 

Ortalama altmış yılın yirmi yılıuykuda geçiyor.

 

Kalan kırk yılın yirmi yılıçocukluk, eğitim, vesaire...

 

Son yirmi yılı da ziyan edersek,bize yaşanacak bir şey kalmaz.

 

Akşamlarınızı sadece televizyonaveriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!

 

Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır.

 

Ne mi yapmalı?

 

1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:

 

Nasıl tanıştığınızı, ilk neredegörüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı, nerede nasıl evlendiğinizi, nikahşahitlerinizi, düğününüzü anlatın çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hemde okumaya çalışın.

 

2. Gezin:

 

Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı paylaşmaktır.

 

Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yolboyu açan çiçekleri sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin.(Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.

 

3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:

 

Onlara ya gidin, ya da onları sizedavet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizigerçekten tanımaya çalışın.

 

Bilirsiniz, "Komşu komşunun külüne muhtaçtır."

 

4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın.

 

(Konferans, seminer, sergi, doğrusinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz olsun renklendirecek başka şeyler debulabilirsiniz. Yeter ki isteyin.

 

Bir şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çokistediğiniz şeye ulaşırsınız. "Olmaz ki" diye düşünüp

 

taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir yere ulaşamazsınız.

 

Aile bağlarının güçlenmesi,paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanızaileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır.

 

Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancakyaşadıklarınızı yazabilirsiniz.

 

Her gün bir şeyler yaşamalı vebunları deftere geçirerek geleceğe tarih düşürmelisiniz.

 

Bugün öyle bir hayat yaşayın ki,yarına da kalsın. Torunlarınıza filan anlatacaklarınız olsun.

 

Ayrıca unutmayın ki;

 

Hayatı biriktiremezsiniz;

 

ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.

 

Artık cevap gelsin:

 

Akşamları ne yapıyorsunuz?

 

Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?

 

 

CAN DÜNDAR