Meditasyon - 5 - Meditasyonun kalitesini belirleyen ya da...

burak Discussion started by burak 14 years ago

Meditasyonun kalitesini belirleyen ya da etkileyen pek çok unsurdan sözedilebilir. Bunlardan birisi sürece veya sonuca koşullanma ve böylesi bir koşullanma nedeniyle de süreç ya da sonucun doğallığından uzaklaşmış olmakla meydana gelebilecek olumsuz etkilerdir.


Herhangi bir bedensel özelliğe veya bedenle algılanabilir duyuma odaklanmak zamanla bütünleşmemizi engelleyecek; geriye meditasyon değil de sadece fiziksel bedene veya onun bir özelliğine yoğunlaşmışlık kalacaktır. Çünkü böylesi bir durumda artık o yapaylığı sürdüren  ‘sınırlanmışlık’  söz konusudur. Bu da takdir edersiniz ki meditasyon değildir, olmayacaktır.


Meditasyon konusunda piyasada bolca bulunabilen, veya gazete ve dergi eki olarak verilen kitap ve broşürlerin pek çoğu yanlış ve yanıltıcıdır.


‘Meditasyon tekniği’  vermek kolay bir iş değildir; ancak ustalara mahsus bir özellik olsa da, yine de herkese veya her gruba uyabilen bir teknikten sözetmek doğru olmaz. O nedenle bunların büyük çoğunluğu sadece konsantrasyon alıştırmalarına takılıp kalan genel tavsiyelerden öteye gidememişlerdir. Ancak sizi iyi tanıyan, genel zihinsel yapınızı doğru çözümlemiş olan yetenekli bir eğitmen veya öğretmen, usta, size uygun olduğunu düşündüğü bir yolu ya da yöntemi başlangıç için önerebilir; gerektiğinde değiştirebilir veya üzerine başka uygulamalar ekleyebilir.


Daha yeni tanıştığınız bir eğitmen, talebiniz üzerine sizi hemen meditasyona başlatabileceğini, öğretebileceğini söylemişse o atelyeyi, aşramı (adı her neyse) hemen terkediniz.


Bugün maalesef sözde meditasyon sitelerinde bu kavramın alt başlığı  ‘derin düşünme’  olarak yer alıyor. Kimi zaman  ‘yin’  ve  ‘yang’  sembolleriyle de süslüyorlar veya manşete  ‘Om’  konduruyorlar ki, bundan büyük aldatmaca olamaz. Zihnin izleyicisi olmayla başlayan meditasyon, zihnin bütün ağırlığıyla işin içinde olduğu  ‘derin düşünme’  süreciyle nasıl özdeşleştirilebilir?


Meditasyon kulüplerinin kurulduğunu görüyor ve bundan tabii ki sevinç duyuyoruz. Ancak bunlar  ‘kanarya sevenler’  gibi, ya da mahalle arası  ‘semt kulüpleri’  gibi sözde arınma ve bilince yönelme kulüpleri olmamalıdır. Çoğu yerde meditasyon giysi ve aksesuarları, çeşitli kitaplar, müzikler, videolar, mumlar, tütsüler, kokular, objeler, hattâ seyahat setleri... hayli yüksek fiyatlarla satılıyor.  ‘Müşteriler’  de memnun mütebessim, aydınlanmaya başladıklarını, giderek  ‘ruhanî’  bir yaşama entegre olduklarını düşünerek; gerçekteyse aldanarak yaşamaya başlıyorlar...


Derken bu tür aşramların bazılarında işin içine  ‘yüksek varlıklar’  karışmaya başlıyor. İşte yine kendi kendinin aşağılanması, yine üstü kapalı bir dinsellik, yine sözde ve bozulmuş metafizik... Aslında eski tas, eski hamam. Yani yine mahpushanedesiniz, ama ancak duvarların boyasıyla gardiyanlar değişmiştir. Hepsi o kadar. Oysa ki meditasyon çaba göstermek değil, son tahlilde her türlü çabadan da kurtulmuş bir dinginlik hâlidir. Peki zihin böylesine etkinken (örneğin derin düşünürken) bunu başarabilir misiniz? İmkansızdır... Yani dikkatin toplanması ve konsantrasyon, yukarıda da belirttiğimiz gibi meditasyonun henüz ve sadece birinci aşamasıdır. Ama medyatik meditasyon ya da piyasa meditasyonu işte tam da bu aşamada sonlandırılmaktadır. Oysa ki onunla hiçbir yere varılamadığı gibi, aksine zihin alabildiğine ön plana çıkarılmış, hattâ zihinle özdeşleşmiş olunmaktadır. Gerçekteyse bu aşama ancak ve sadece, henüz zihni devreden çıkarmadan önceki kontrol altına alma, ehlileştirme, onu bir bakıma yorup sınırlayarak zaptetme aşamasının başlangıcıdır. Bir de kendilerini ve basit uygulamalarını savunurken kalkıp  ‘yorumlama farkı’  diyorlar. Oysa, bilinmeyen birşey nasıl yorumlanabilir? Dahası,  ‘ben buna meditasyon diyorum’  derseniz o sadece sizin yanılgınız olur; ama yine de kendi yanılgılarınızla başkalarını yanıltmaya hakkınızın olmaması gerekir. Eminiz ki bu kişiler,  “meditasyonda  ‘zihnin ve düşüncenin aşıldığı farkındalık konumuna erişilmelidir’..”  denildiğinde hiçbir şey anlamayacaklardır. Hayatlarında bir kez bile meditasyonu deneyimlememiş olanların, son zamanlarda ortalıkta mantar gibi türeyen  ‘meditasyon eğitmenleri’nin  kalkıp bir de bu konuda  ‘ders vermeleri’,  meditasyonu ve tekniklerini sözde  ‘öğretmeleri’,  bu yolda insanları  ‘eğitmeleri’  ne kadar komik ve onun da ötesinde ne kadar beyhude ve  hazindir.