Meditasyon - 3 - Meditasyondan önce bedeni ve zihni kısmen...

burak Discussion started by burak 14 years ago

Meditasyondan önce bedeni ve zihni kısmen hazırlamalıyız.

Bedenin hazırlığı, onun gerçek ihtiyaçlarının karşılanmasına yöneliktir. Yeterli ve uygun beslenme, düzenli ve nitelikli uyku, hafif bir egzersiz... gibi. Zihinsel hazırlık içinse en yararlı yöntem  ‘dua’dır.

Bedeninizi zorlamayacak uygun bir oturuş biçimi, gerekirse konsantrasyona yardımcı olabilecek ama dikkati de dağıtmayacak bir obje; koku, tütsü ya da çok hafif bir müzik; başlangıç için nefes egzersizleri ve nefesin sayılması; gözler yarı kapalı halde iken nefes desteğinde önce derin düşünceye, yoğunlaştıktan sonra da düşünceleri izlemeye geçiş... Önemli rehberlerin tavsiyelerine kulak verme; ardından onların da sebest bırakılması; sevgi-şefkat-merhamet’in doğasına yaklaşma; önce  ‘düşünmeme’yi  düşünme, sonra eğer başarabilirsek onu da düşünmeme; zihnin tamamen serbest bırakılarak aşılması... ve sadece  ‘izleyici’  olma. Bu aşamanın başlarında geçmişin büyük bilgelerini, yogilerini, meditasyon ustalarını hatırlayabilirsiniz; onları övgü ve saygıyla anabilirsiniz, yanınızda olmalarını isteyebilirsiniz; bu arada birilerini  ‘bağışlayabilirsiniz’  de...

Sonraki aşamalar, süreç ya da farkındalıkların seyri, sıra gözetilmeksizin şunlar olabilir: Dinleme, sessizlik, düşünmeme, aldırmama, tanıklığın sürdürülmesi, ruhsal farkındalık, boşluk, kapısız kapı, yokluk, giderek isim-şekil-hareketten soyutlanma, dinginlik hâli, varoluşun davetine karşılık verme, ânı yaşama, huzur, sonsuzluk...

Bu sırada kundalininiz harekete geçebilir, ki bu konuda geçmişte belirli bir mesafe almışsanız zaten harekete geçer;... nadiler ve çakralarınız arasında iletişim başlayabilir. Buna da takılmamalı, sadece izlemelisiniz. Böyle bir durumu farkederseniz bir sonraki meditasyonunuz  ‘çakra-nadi-kundalini’  hazırlığından geçen ve kundalini/ajna çakra ağırlıklı, yani bu konulara yoğunlaşmayla başlanacak bir modele dayandırılabilir. Böyle bir uygulama, ruhsal merkezleriniz ile enerjinin yoğunlaştığı merkezlerin uyarılıp etkinleştirilmesi bakımından da yararlı olacaktır.  Unutmayınız ki,  “Bir dalışta inci bulamazsanız, bu, okyanusun kusuru değildir” (Sri Gyanamâta).

Başarılı ve yüksek nitelikli meditasyon deneyimlerinin sıklaşması, kişinin artık hem meditatif yaşama âşinalığının hem de giderek bütün yaşamını meditasyona dönüştürme becerisine sahip olabileceğinin göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Meditasyonun denenmemiş olduğu yaşam, bir türlü uyanık olunamayan, zihnin aşılamadığı, sürekli yanılgılarla çepeçevre ve bir anlamda gerçekliklerin uzağında kalmış, sıradan ve rüya halindeki bir yaşam demektir.

Meditasyon, şeylerin, olayların ve dünyanın bambaşka bir biçimde kavranmasıdır; ama kavranma kastı olmaksızın, ona aslâ koşullanmadan, sadece özgür ve cesur bir tanık hâline gelerek, en saf biçimde kavranmasıdır. Özgün doğasına dönerek, süreksizliğin idrakinde, düaliteyi aşmış ve nedenselliğin farkında olarak kavranmasıdır.

Meditasyon grupları, ancak o gruba katılan herkes gerçekten meditasyon durumuna gelebiliyorsa son derece yararlıdır. Gerçek  ‘grup meditasyonu’nun  etki ve sonuçları hiçbir biçimde tahmin edilemez.

Çok uzun zamandır  ‘dışarıda’  yaşıyorken içsel doğamıza dönebilmek, oradaki ışığa erişebilmek, onu ortaya çıkarmak ve onun aydınlığıyla hem içsel hem de dış dünyayı doğru görüp anlamak, o farkındalığa erişebilmek ne az birşeydir, ne de söylendiği kadar kolay gerçekleştirilebilir. Meditasyon sürecinde genellikle ilk  farkedilebilen değişiklikler, tevazuda ve hoşgörüde artış olmaktadır.

Özetle meditasyon, uyanıklık hâlinde tüm bağlardan ve bağımlılıklardan kurtularak tam gevşeme ve böylelikle bilince yönelerek farkındalığınızın açığa çıkarılmasıdır. Bunları sağlamayan hiçbir çaba ve egzersiz gerçekte meditasyon değildir.