Related discussions

burak Discussion started by burak 14 years ago

Güneş Aktiviteleri ve Biz

Dünyamızdaki tüm yaşam, güneş sistemimizin merkezi olan güneşten gelir. Eğer güneş olmasaydı, bizler hayatta kalamazdık. Bu bilimsel bir gerçektir. Bu yüzden, güneşte olan herhangi bir değişiklik, her insan ve canlı için hayati bir önem taşımaktadır. Tarih boyunca, Mısır, Hopi, Kadim Hindistan, Maya, Aztek ve Çin gibi kültürler, kolektif davranışlarının güneş tarafından etkilenebileceğine inandılar. Kadimlere göre güneş her şeydir, yaşamın tamamı ile ilişkilidir.

Alemin sembolik dili olarak nitelendirilen Astroloji’de de Güneş yaşam kaynağı olarak kabul edilir; hayat vericidir. Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar için etkisi çok büyüktür. Karışıklığın olduğu yere düzen getirir ve bize gereken yaşam enerjisinin nerede odaklandığını gösterir. Güneş hayat veya “ben” demektir. Işık ve ısının kaynağı olan güneş, karanlığı sona erdirir ve böylece her şey gün ışığında çok daha net görünür. Astrolojik hiyerarşide gökyüzünün en büyük hakimi olarak kabul edilmiştir. Tüm olaylarda nihai otoriteyi, en üst mercii temsil eder. Güneş’in gücü o kadar fazladır ki gözümüzü korumadan ona direkt olarak bakmamız zordur. Eğer yazın kendimizi ışınlarından iyi koruyamazsak, yanarız. Bu yüzden Güneş hem hayat vericidir, hem de yaşamsallığa zarar veren yönü vardır. Aynı şekilde gökyüzünde de Güneş’e çok yaklaşan bir gezegen yanık durumda kabul edilir. Işık, bilinç ve aydınlanma gibi anlamları da sembolize eden Güneş, amaç duygusu, maksatlı ve bilinçli davranışlar, yaratıcılık gibi kavramlarla bağdaştırılır.

Dünya üzerindeki her şeyin, ışığın, aydınlığın, hayatın kaynağı olan Güneş, heybetli bir elektromanyetik yayıncıdır ve güneş sistemimizdeki gezegenlere sıcaklık, ışık, UV radyasyonu ve elektrikli partiküller yayar. Saçtığı ısı ve ışığın yanı sıra diğer elektromanyetik formları ve elektrikle yüklü iyon karışımı gazları uzaya ve dünyaya gönderir. Buna Güneş Rüzgarı denir. Güneş rüzgarı, barındırdığı manyetik plazmanın yoğunluğuna ve hızına göre değişen büyük bir güçle dünyanın manyetosferine çarpar ve dünyadaki tüm yaşam formlarının manyetik alanlarını doğrudan etkiler. Bu manyetik kutupsallık anında bazen öyle güçlü bir enerji salınır ki, büyük jeofiziksel olaylara sebep olmasının yanı sıra, insan DNA’sını etkiler ve evrimsel değişikliklere yol açar.

Modern teleskoplar ve bilgisayarlar sayesinde güneşle, özellikle de güneşin dış tabakasıyla ilgili bilgilerimiz gün be gün artmaktadır. Güneşte meydana gelen manyetik değişimlerin dünyamızın manyetik alanını etkilediği tespit edilmiştir. Kaliforniya’daki Ulusal Rutherford Appleton laboratuarından Dr. Mike Lockwood’un gönderdiği raporlara göre, 1901 yılından bu yana güneşin manyetik alanı %230 güçlendi. Bilim insanları bunun bizim için ne anlama geldiğini anlamakta zorlanıyorlar.

Yakın geçmişte, Rus ve Avrupalı fizikçiler, güneşle ilgili gözlemlerine dayanarak, güneşteki değişimler yüzünden çok yakında dünyada dev bir manyetik değişim beklendiğini açıkladılar. Bilim adamları, güneşteki manyetik fırtınanın dünyayı etkileyecek şekilde daha şiddetli hale geleceğini öngörüyorlar ve 2011’den 2012 yılına kadar yoğun bir güneş lekesi aktivasyonu beklemekteler. Şu anda içinde bulunduğumuz güneş döngüsünün sık ve güçlü manyetik fırtınalardan oluşacağını, 11 Ekim 2011’de güneş etkilerinin maksimum seviyesine ulaşacağını tahmin etmekteler.

Etkin güneş aktivitelerinin dünyayı yüksek radyasyona maruz bırakabileceği, küresel iklim değişikliklerini hızlandırabileceği, aşırı sıcaklık değişimlerine, kuraklığa, sel baskınlarına sebep olabileceği, kasırga ve tornadolara sebep olabileceği, volkan patlamalarını ve depremleri tetikleyebileceği, manyetik alanda ani değişimlere yol açabileceği söylenmektedir.

Güneş Lekeleri

Güneşte olup bitenler, bilim insanlarınca çok yakından takip edilmektedir. Güneş üzerinde görülen en ilgi çekici olaylardan biri de güneş lekeleridir. Güneş döngüsü içerisinde güneş lekelerinin oluşması, güneşin manyetik alanındaki değişimlerin göstergesidir. Güneş lekeleri, güneşin yüzeyinde güçlü manyetik alanlar nedeniyle oluşan lekelerdir.
Güneş’in yüzeyi yaklaşık 11,1 dünya yılı kadar süren periyodik bir döngüde gidip gelen süreç içinde ince siyah noktalarla lekelenir. Bu lekeler, güneşin derinliklerinde meydana gelen elektromanyetik aktivitenin semptomatiği olarak belirirler. Siyah bölgeler olarak görülen bu lekeler güneş yüzeyi üzerinde yoğunlaşan manyetik alanlardır. Güneş lekeleri aslında, güneşin yüzeyindeki nispeten serin kısımlardır. Bulundukları alanın sıcaklığını düşürürler. Bu nedenle çevresine göre daha koyu bir bölge olarak görülürler. Çünkü güneşin geri kalan yüzeyi daha sıcak ve parlaktır. Lekeler, şiddetli manyetik alanlar güneş yüzeyinde belirdiğinde ortaya çıkarlar ve çevrelerine göre manyetik etkinliği yüksek olan bölgelerdir. Lekelerin sayısındaki artış, manyetik alan kuvvetinde de artış demektir. Güneşte meydana gelen güçlü fırtına ve patlamalar, güneş lekeleri şeklinde dünyamızdan gözlenmektedir.
Güneş lekelerinin maksimum düzeye çıktığı zamanlarda dünyanın volkanik ve sismik etkinliğinde artışlar kaydedildiği istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Güneşte meydana gelen fırtınadan saçılan manyetizma, Dünya yörüngesindeki uyduları, uzay istasyonlarını, kablosal iletişim ağlarını, telefon hatlarını hasara uğratmıştır.
Astronomlar yaklaşık Galileo’nun zamanından bu yana, güneş lekelerini sayıyorlar. Her 10-11 yılda bir güneş lekelerinin sayısı 0-400 arasında bir sayıda değişiyor. Güneş lekelerinin kendileri dünyayı etkilemese de, güneş rüzgarları, yükselen güneş aktivitesi esnasında yüksek sayıda partikülleri (elektron ve protonlar) ve ultraviyole ışınlarını ve X ışınlarını püskürtüyor. Eğer dünyanın manyetik alanı olmasaydı, bunlar bizi yok edebilirdi. Allah’tan gezegenimizin manyetosferi bu tehditlere çok çabuk tepki veriyor ve bu etkiyi süzüyor.

Güneş fizikçileri ve gök bilimciler, yaptıkları çalışmalar sonucunda, güneş lekeleri sayısı ile güneş aktiviteleri arasında bir ilişki olabileceğini öne sürmüşlerdir. Güneş aktivitelerinin dönemsel olarak arttığı ve azaldığı periyotlar, lekelerin dönemsel artış ve azalışlarını içine alan periyotlar ile çakışmaktadır. Güneş lekeleri sayısında artış olduğunda, güneş aktivitelerinde de (güneş patlamaları, manyetik fırtınalar, vb.) bir artış, azalma olduğunda da bir gerileme gözlenmiştir. Bazı bilim insanları, güneş lekeleri ile iklim değişiklikleri arasında bağlantı olabileceğini de ileri sürmüştür. Güneş lekelerinin azaldığı dönemlerde sıcaklıkta azalma, yağışta artış, lekelerin arttığı dönemlerde ise, sıcaklıklarda artış, yağışta azalış meydana geldiği belirtilmiştir. Lekelerin artması radyo dalgalarına, manyetik fırtınalara ve kutup ışıklarına neden olmaktadır.

Güneş Maksimumu

Güneş patlamaları sık olmaktadır, özellikle de güneş lekesi maksimum periyotlarında. Güneşteki aktivitelerin, güneş lekelerinin maksimum seviyesine ulaştığı dönemlerde arttığı biliniyor. Yaklaşık iki yüzyıldır güneşin 11 yıllık döngüler keşfedildiğinden bu yana bilim insanları geleceğin maksimum güneş aktivitelerini öngörmekte güçlük çektiler ve hatta bazı zamanlarda da yanıldılar. Örneğin 2005 yılında güneşte meydana gelen büyük aktiviteler esnasında, güneş lekeleri minimum periyodundaydık ve bu yoğun güneş patlamaları güneş fizikçileri tarafından öngörülmemişti.

Güneş aktivitelerinin izlendiği her bir 11 yıllık döngüye numara verilmiştir. 2008 yılı başlarından beri, 23 numaralı döngüyü tamamlamış, 24 numaralı döngüye girmiş durumdayız. Periyodik olarak her bir döngünün başlangıcında lekeler Güneş’in kutuplarına yakın yerlerde beliriyor, geliştikçe daha da belirginleşerek ekvatora doğru yaklaşıyorlar ve genellikle dairesel döngünün hızı iyice azaldığında lekeler tekrar kutuplara yakın yerlerde belirmeye başlıyorlar. Güneşin güneş lekelerini doğurması, tıpkı rahimden bir bebeğin çıkışına benzemektedir. Güneşteki güçlü manyetik alanlardan oluşan yeni lekeler, güneş ekvatorunun güney ve kuzeyinde 30- 40 derecelerinde görülmesi, yeni döngünün başladığına işarettir. Güneş fizikçilerinin bildirdiğine göre, Güneş Döngüsü 24’ün başlangıç tarihi 4 Ocak 2008’dir. Bu tarihten itibaren güneş lekelerinin kutuplanma özelliği değişiklik göstermiştir.

2008 yılı başında tamamladığımız Güneş Döngüsü 23, son 400 yıldır kaydedilen tüm güneş aktivitelerinden daha etkili oldu. Bilim insanları, son 18 yıldır güneşin manyetik alanının değiştiğini, özellikle de 2003 yılından beri de güneşte düzensizlikler görülmekte olduğunu söylüyorlar. Güneş Döngüsü 23 kapsamına giren 2005 yılında, güneş minimumu döneminde, Amerika’da meydana gelen korkunç kasırgaların, güneş lekeleri döngüsünde beklenmedik bir çıkış dönemi olduğunu söyleyen güneş fizikçileri, güneş aktivitesinin rekor düzeyde artacağı beklenen Güneş Döngüsü 24 döneminde zararın büyük olabileceği konusunda fikir birliği içerisindedirler. Bazı bilim insanları ve 2012 yazarları, güneşin minimum sürecinde bile bu türden sert doğa olayları yaşanıyorsa, güneş maksimumunda beklenenden çok daha fazla sayıda ve büyüklükte doğal felaketle karşılaşılabileceğini yazıyorlar. Zira güneş lekelerinin maksimum düzeye çıktığı zamanlarda dünyanın volkanik ve sismik etkinliğinde artışlar kaydedilmektedir. Bu olasılığın ne denli güçlü olduğunu, Oğlak burcunda hareket eden Plüton ile Koç burcunda hareket eden Uranüs’ün doksan derecelik açısı da teyit etmektedir. Bu ikili arasındaki doksan derecelik sert açı, 2015 yılına değin tam yedi kez kesinleşecektir ki bu pek de sık rastlanmayan bir durumdur.  
Güneş fizikçileri Güneş Döngüsü 24’ün, güneş aktivitelerinin gözlemlenmeye başladığı yaklaşık 400 yıldan bu yana görülecek yoğun Güneş Maksimumu olacağını söylüyorlar.
İçinde bulunduğumuz Güneş Döngüsü 24, NASA, NOAA, ESA’ya göre, önceki Güneş Döngüsü 23’ten %50 daha etkin olacak. İşte bazı güneş fizikçilerinin görüşleri:

Mausumi Dikpati: 24 Döngüsü önceki döngüden %30-%50 oranında daha güçlü olacak. Güneş maksimumu büyük çaplı olacak. Maksimuma 2011 sonlarında ve 2012 ortalarında varacağız.

Doug Biesecer: Güneş Döngüsü 24, 2011 sonlarında veya 2012 ortalarında pik yapacak. Güneş fırtınaları uydulara ve güç destek ünitelerine zarar veriyor. İletişimi ve Navigasyon sistemlerini vurabilir.

Bill Murtagh: İnsanoğlu uzay temelli teknolojiye daha bağlı oldukça, ileride oluşacak potansiyel dramatik etkilere daha açık oluyoruz ve bu durum her geçen gün bizim misyonumuzu daha yaşamsal kılıyor. Güneş Döngüsü 24 tüm güneş döngülerinden daha farklı olacak.

Marshall Uçuş Merkezi’nden David Hathaway ve Robert Wilkinson, güneş çevrimi kayıtları ve jeomanyetik fırtına kayıtlarını inceleyerek, Aralık 2006’da San Francisco’da yapılan amerikan Jeofizik Toplantısı’nda Güneş Döngüsü 24’ün en şiddetli çevrimlerden birisi olduğunu iddia etmişlerdir. Hathaway ve Wilkinson, güneşin maksimumunu 2010- 2011 yıllarında yapacağını iddia ediyorlar.

David Hathaway: İlk kayıtların tutulmaya başlandığı 400 yıl öncesinden bu yana görülmüş en yoğun döngü olacak. Büyük güneş lekeleri 2010 ve 2011’de görülecek.

Robert Wilkinson: Güneş Maksimumu 2010 civarında pik yapacak ve güneş lekeleri 160 civarında olacak. (-+ 25) Bu son 50 yıldan bu yana görülen en sıkı güneş döngülerinden biri olacak.

Yukarıda görüldüğü gibi, bilim insanları güneş maksimumunun çok yoğun ve etkin olacağı konusunda hemfikir olsalar da, tarihi konusunda farklı görüşlere sahipler. Çoğunluk güneş maksimumunu 2011 sonları ve 2012 ortalarında beklerken, Hathaway ve Wilkinson gibi bazı araştırmacılar, 2010 yılından itibaren güneş aktivitelerinin etkin olacağını, maksimuma varacağını düşünüyorlar. Astrolojik göstergeler, güneş aktivitelerinin 2010 yılı yaz aylarından itibaren etkin olacağını düşündürüyor. Bu düşüncemin sebebi, yaz aylarında ve sonbahar girişinde, birbirleriyle gergin açısal irtibatlar kuran gezegen dizilimlerinin güneş üzerinde yaratacağı etkilerdir. Sözün burasında, güneş aktiviteleri ile gezegen dizilimleri arasındaki bağlantı hakkında biraz bilgi vermek gerekiyor sanırım.